Hizb 53

 
00:00

veḳavme nûḥim min ḳabl. innehüm kânû ḳavmen fâsiḳîn.

Arapça:

وَقَوْمَ نُوحٍ مِّن قَبْلُ ۖ إِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمًا فَاسِقِينَ

Türkçe:

Daha önce de Nûh kavmini batırmıştık. Çünkü onlar da doğruluktan ayrılmış bir topluluktu.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Daha önce de Nuh kavmini helâk etmiştik. Çünkü onlar yoldan çıkmış fâsık bir kavimdiler.

Diyanet Vakfı:

Bunlardan önce de Nuh kavmini helak etmiştik. Çünkü onlar yoldan çıkmış bir toplum idiler.

İngilizce:

So were the People of Noah before them for they wickedly transgressed.

Fransızca:

De même, pour le peuple de Noé auparavant. Ils étaient des gens pervers.

Almanca:

Ebenso die Leute von Nuh vorher, gewiß, sie waren fisq-betreibende Leute.

Rusça:

Мы уничтожили народ Нуха (Ноя) еще раньше, ибо они были людьми нечестивыми.

Açıklama:
 
00:00

vessemâe beneynâhâ bieydiv veinnâ lemûsi`ûn.

Arapça:

وَالسَّمَاءَ بَنَيْنَاهَا بِأَيْدٍ وَإِنَّا لَمُوسِعُونَ

Türkçe:

Göğe gelince, onu biz ellerimizle kurduk. Hiç kuşkusuz, biz, genişleticileriz.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Biz göğü kudretimizle bina ettik. Hiç şüphesiz biz, çok genişlik ve kudret sahibiyiz.

Diyanet Vakfı:

Göğü kendi ellerimizle biz kurduk ve biz (onu) elbette genişleticiyiz.

İngilizce:

With power and skill did We construct the Firmament: for it is We Who create the vastness of pace.

Fransızca:

Le ciel, Nous l'avons construit par Notre puissance : et Nous l'étendons [constamment]: dans l'immensité.

Almanca:

Und den Himmel errichteten WIR mit Kraft, und gewiß, WIR sind doch Ausdehnende.

Rusça:

Мы воздвигли небо благодаря могуществу, и Мы его расширяем (или даруем пропитание; или обладаем мощью).

Açıklama:
 
00:00

vel'arḍa feraşnâhâ feni`me-lmâhidûn.

Arapça:

وَالْأَرْضَ فَرَشْنَاهَا فَنِعْمَ الْمَاهِدُونَ

Türkçe:

Yeri de biz döşedik. Ne güzel döşeyicileriz!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Yeryüzünü de biz döşedik. Bakın biz onu ne güzel döşüyoruz!

Diyanet Vakfı:

Yeri de döşedik. (Bak) ne güzel döşeyiciyiz!

İngilizce:

And We have spread out the (spacious) earth: How excellently We do spread out!

Fransızca:

Et la terre, Nous l'avons étendue. Et de quelle excellente façon Nous l'avons nivelée !

Almanca:

Und die Erde breiteten wir aus. Wie schön sind die Ebnenden.

Rusça:

Мы разостлали землю, и как же прекрасно Мы расстилаем!

Açıklama:
 
00:00

vemin külli şey'in ḫalaḳnâ zevceyni le`alleküm teẕekkerûn.

Arapça:

وَمِن كُلِّ شَيْءٍ خَلَقْنَا زَوْجَيْنِ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ

Türkçe:

Herşeyden iki çift yarattık ki düşünüp anlayabilesiniz.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Biz herşeyden iki çift yarattık. Umulur ki, iyice düşünürsünüz.

Diyanet Vakfı:

Her şeyden de çift çift yarattık ki, düşünüp öğüt alasınız.

İngilizce:

And of every thing We have created pairs: That ye may receive instruction.

Fransızca:

Et de toute chose Nous avons créé [deux éléments]: de couple. Peut-être vous rappellerez-vous ?

Almanca:

Und von allen Dingen erschufen WIR Zweiheiten, damit ihr euch besinnt.

Rusça:

Мы сотворили все сущее парами, - быть может, вы помяните назидание.

Açıklama:
 
00:00

fefirrû ile-llâh. innî leküm minhü neẕîrum mübîn.

Arapça:

فَفِرُّوا إِلَى اللَّهِ ۖ إِنِّي لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ

Türkçe:

O halde Allah'a kaçın/sığının! Ben size O'ndan gelmiş açıklayıcı bir uyarıcıyım.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ey Muhammed! de ki: "Öyleyse Allah'a koşun, gerçekten ben size O'nun tarafından gönderilmiş apaçık bir uyarıcıyım.

Diyanet Vakfı:

O halde Allah'a koşun. Çünkü ben, size O'nun katından (gelmiş) açık bir uyarıcıyım.

İngilizce:

Hasten ye then (at once) to Allah: I am from Him a Warner to you, clear and open!

Fransızca:

"Fuyez donc vers Allah. Moi, je suis pour vous de Sa part, un avertisseur explicite.

Almanca:

"Also entweicht zu ALLAH! Gewiß, ich bin für euch vor Ihm ein deutlicher Warner.

Rusça:

Скажи: "Бегите же к Аллаху. Воистину, я являюсь для вас предостерегающим и разъясняющим увещевателем от Него.

Açıklama:
 
00:00

velâ tec`alû me`a-llâhi ilâhen âḫar. innî leküm minhü neẕîrum mübîn.

Arapça:

وَلَا تَجْعَلُوا مَعَ اللَّهِ إِلَٰهًا آخَرَ ۖ إِنِّي لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ

Türkçe:

Allah'ın yanına başka bir ilah koymayın! Ben size O'ndan gelmiş açıklayıcı bir uyarıcıyım.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Allah'la beraber başka bir tanrı uydurmayın (O'na ortak koşmayın). Gerçekten ben size O'nun tarafından gönderilmiş apaçık bir uyarıcıyım."

Diyanet Vakfı:

Allah ile beraber başka bir tanrı edinmeyin. Zira ben size O'nun tarafından (gelmiş) açık bir uyarıcıyım.

İngilizce:

And make not another an object of worship with Allah: I am from Him a Warner to you, clear and open!

Fransızca:

Ne placez pas avec Allah une autre divinité. Je suis pour vous de Sa part, un avertisseur explicite".

Almanca:

Und setzt neben ALLAH keinen anderen Gott ein! Gewiß, ich bin für euch vor Ihm ein deutlicher Warner."

Rusça:

Не поклоняйтесь наряду с Аллахом другому божеству. Воистину, я являюсь для вас предостерегающим и разъясняющим увещевателем от Него".

Açıklama:
 
00:00

keẕâlike mâ ete-lleẕîne min ḳablihim mir rasûlin illâ ḳâlû sâḥirun ev mecnûn.

Arapça:

كَذَٰلِكَ مَا أَتَى الَّذِينَ مِن قَبْلِهِم مِّن رَّسُولٍ إِلَّا قَالُوا سَاحِرٌ أَوْ مَجْنُونٌ

Türkçe:

İşte böyle! Onlardan önce herhangi bir resul geldiğinde, mutlaka şöyle dediler: "Ya büyücüdür ya deli."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Böylece onlardan öncekilere de herhangi bir peygamber gelince, onun hakkında da mutlaka: "Bir sihirbazdır veya bir delidir." dediler.

Diyanet Vakfı:

İşte böylece, onlardan öncekilere her hangi bir peygamber geldiğinde hemen: O, bir büyücüdür veya delidir, dediler.

İngilizce:

Similarly, no messenger came to the Peoples before them, but they said (of him) in like manner, "A sorcerer, or one possessed"!

Fransızca:

Ainsi aucun Messager n'est venu à leurs prédécesseurs sans qu'ils n'aient dit : "C'est un magicien ou un possédé" !

Almanca:

Solcherart, zu denjenigen vor ihnen kam kein Gesandter, ohne daß sie sagten: "(Er ist) ein Magier oder geistesgestört."

Rusça:

Таким же образом, какой бы посланник ни приходил к их предшественникам, они обязательно говорили: "Он - колдун или одержимый!"

Açıklama:
 
00:00

etevâṣav bih. bel hüm ḳavmün ṭâgûn.

Arapça:

أَتَوَاصَوْا بِهِ ۚ بَلْ هُمْ قَوْمٌ طَاغُونَ

Türkçe:

Bunu aralarında vasiyetleştiler mi? Hayır, azıp sapmış bir topluluk bunlar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onlar birbirlerine bunu mu tavsiye ettiler? Hayır onlar azgın bir kavimdir.

Diyanet Vakfı:

Bunu (nesilden nesile) birbirlerine vasiyet mi ettiler? Doğrusu onlar azgın bir topluluktur.

İngilizce:

Is this the legacy they have transmitted, one to another? Nay, they are themselves a people transgressing beyond bounds!

Fransızca:

est-ce qu'ils se sont transmis cette injonction ? Ils sont plutôt des gens transgresseurs.

Almanca:

Vermachten sie es einander etwa?! Nein, sondern sie sind übertretende Leute.

Rusça:

Неужели они заповедали это друг другу? О нет! Они являются людьми, преступающими границы дозволенного.

Açıklama:
 
00:00

fetevelle `anhüm femâ ente bimelûm.

Arapça:

فَتَوَلَّ عَنْهُمْ فَمَا أَنتَ بِمَلُومٍ

Türkçe:

Artık onlardan yüz çevir. Sen bu yüzden kınanmayacaksın.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ey Muhammed! Sen onlardan yüz çevir. Artık sen kınanacak değilsin.

Diyanet Vakfı:

Artık onlara aldırma. (Davete uymamalarından dolayı) sen kınanacak değilsin.

İngilizce:

So turn away from them: not thine is the blame.

Fransızca:

Détourne-toi d'eux, tu ne seras pas blâmé [à leur sujet]: .

Almanca:

So wende dich von ihnen ab, denn du bist nicht tadelnswert.

Rusça:

Отвратись же от них, и тебя не будут порицать.

Açıklama:
 
00:00

veẕekkir feinne-ẕẕikrâ tenfe`u-lmü'minîn.

Arapça:

وَذَكِّرْ فَإِنَّ الذِّكْرَىٰ تَنفَعُ الْمُؤْمِنِينَ

Türkçe:

Hatırlat/öğüt ver; çünkü hatırlatıp öğüt vermek müminlere yarar sağlar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Sen öğüt verip hatırlat. Çünkü, hatırlatmak müminlere fayda verir.

Diyanet Vakfı:

Sen yine de öğüt ver. Çünkü öğüt müminlere fayda verir.

İngilizce:

But teach (thy Message) for teaching benefits the Believers.

Fransızca:

Et rappelle; car le rappel profite aux croyants.

Almanca:

Und erinnere, denn die Erinnerung nutzt doch den Mumin.

Rusça:

И напомина й, ибо напоминание приносит пользу верующим.

Açıklama:

Sayfalar

Hizb 53 beslemesine abone olun.