Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

51

Sûredeki Ayet No: 

50

Ayet No: 

4725

Sayfa No: 

522

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَفِرُّوا إِلَى اللَّهِ ۖ إِنِّي لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ

Çeviriyazı: 

fefirrû ile-llâh. innî leküm minhü neẕîrum mübîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Ey Muhammed! de ki: "Öyleyse Allah'a koşun, gerçekten ben size O'nun tarafından gönderilmiş apaçık bir uyarıcıyım.

Diyanet İşleri: 

De ki: "Öyleyse Allah'a koşusun; doğrusu ben sizi O'nun azabı ile açıkça uyaranım."

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Artık kaçın Allah'a, şüphe yok ki ben size, onun tarafından, apaçık bir korkutucuyum.

Şaban Piriş: 

O halde Allah’a kaçın. Çünkü ben, ondan size (gönderilen) apaçık uyarıcıyım.

Edip Yüksel: 

Öyleyse ALLAH'a kaçınız. Ben, O'nun tarafından size gönderilmiş bir uyarıcıyım.

Ali Bulaç: 

Öyleyse, Allah'a doğru (yönelip, şirkten ve bozulmalardan) kaçın. Gerçekten Ben sizi, O'ndan yana açıkça uyarıyorum.

Suat Yıldırım: 

“O halde, Allah'a kaçın, çabuk Allah’ın himayesine koşun. Zira ben O’nun tarafından, sizi uyarmak için gönderilen âşikâr bir elçiyim.”

Ömer Nasuhi Bilmen: 

51:48

Yaşar Nuri Öztürk: 

O halde Allah'a kaçın/sığının! Ben size O'ndan gelmiş açıklayıcı bir uyarıcıyım.

Bekir Sadak: 

Cinleri ve insanlari ancak Bana kulluk etmeleri icin yaratmisimdir.

İbni Kesir: 

Öyleyse Allah´a koşun. Doğrusu ben

Adem Uğur: 

O halde Allah´a koşun. Çünkü ben, size O´nun katından (gelmiş) açık bir uyarıcıyım.

İskender Ali Mihr: 

Öyleyse Allah´a firar edin (kaçın ve sığının). Muhakkak ki ben, sizin için O´ndan (Allah tarafından gönderilmiş) apaçık bir nezirim.

Celal Yıldırım: 

O halde Allah´a doğru yönelip kaçın (O´na güvenip sığının). Şüphesiz ki ben, O´nun tarafından (gönderilen) açık bir uyarıcıyım.

Tefhim ul Kuran: 

Öyleyse, Allah´a doğru (yönelip, şirkten ve bozulmalardan) kaçın. Gerçekten ben sizi, O´ndan yana açıkça uyarıp korkutmakta olanım.

Fransızca: 

"Fuyez donc vers Allah. Moi, je suis pour vous de Sa part, un avertisseur explicite.

İspanyolca: 

«¡Refugiaos, pues, en Alá! Soy para vosotros, de Su parte, un monitor que habla claro.

İtalyanca: 

«Accorrete allora verso Allah! In verità io sono per voi un ammonitore esplicito da parte Sua.

Almanca: 

"Also entweicht zu ALLAH! Gewiß, ich bin für euch vor Ihm ein deutlicher Warner.

Çince: 

你说:你们应当逃归真主,我对于你们确是一个坦率的警告者。

Hollandaca: 

Vlucht dus tot God; waarlijk, ik ben een openlijk waarschuwer van Hem onder u.

Rusça: 

Скажи: "Бегите же к Аллаху. Воистину, я являюсь для вас предостерегающим и разъясняющим увещевателем от Него.

Somalice: 

Ee Eebe u carara (toobad keena), waxaana idiin ahay dige cade (muuqda).

Swahilice: 

Basi kimbilieni kwa Mwenyezi Mungu, hakika mimi ni mwonyaji kwenu wa kubainisha nitokae kwake.

Uygurca: 

(ئى مۇھەممەد!) ئېيتقىنكى، «اﷲ تەرەپكە قېچىڭلار (يەنى اﷲ قا ئىلتىجا قىلىڭلار)، مەن ھەقىقەتەن سىلەرگە اﷲ تەرىپىدىن (كەلگەن) ئوچۇق ئاگاھلاندۇرغۇچىمەن

Japonca: 

「それであなたがたは,アッラーの庇護の下に赴け。本当にわたしはかれからあなたがたに遣わされた公明な警告者である。

Arapça (Ürdün): 

«ففروا إلى الله» أي إلى ثوابه من عقابه بأن تطيعوه ولا تعصوه «إني لكم منه نذير مبين» بيِّن الإنذار.

Hintçe: 

तो ख़ुदा ही की तरफ़ भागो मैं तुमको यक़ीनन उसकी तरफ से खुल्लम खुल्ला डराने वाला हूँ

Tayca: 

ดังนั้นพวกท่านจงเร่งรีบไปหาอัลลอฮ. แท้จริง ฉันเป็นผู้ตักเตือนอย่างเปิดเผยจากพระองค์แก่พวกท่าน

İbranice: 

לכן, נוסו אל אלוהים, כי אכן אני נשלחתי ממנו לתת לכם הזהרה בהירה

Hırvatça: 

"Zato požurite Allahu, ja sam vam Njegov upozoritelj jasni!

Rumence: 

Zoriţi către Dumnezeu! Eu de la El vă previn desluşit!

Transliteration: 

Fafirroo ila Allahi innee lakum minhu natheerun mubeenun

Türkçe: 

O halde Allah'a kaçın/sığının! Ben size O'ndan gelmiş açıklayıcı bir uyarıcıyım.

Sahih International: 

So flee to Allah. Indeed, I am to you from Him a clear warner.

İngilizce: 

Hasten ye then (at once) to Allah: I am from Him a Warner to you, clear and open!

Azerbaycanca: 

(Ya Rəsulum! Bu insanlara de: ) “Allaha tərəf qaçın! (Allahın qəzəbindən qaçıb Onun mərhəmətinə sığının, küfrü atıb imana gəlin!) Mən sizi Ondan (Allahın əzabından) açıq-aşkar qorxudan bir peyğəmbərəm!

Süleyman Ateş: 

O halde Allah'a kaçın, ben size O'nun tarafından görevlendirilmiş apaçık bir uyarıcıyım.

Diyanet Vakfı: 

O halde Allah'a koşun. Çünkü ben, size O'nun katından (gelmiş) açık bir uyarıcıyım.

Erhan Aktaş: 

“O halde Allah’a sığının! Ben, sizin için O’nun tarafından gönderilmiş apaçık bir uyarıcıyım.”

Kral Fahd: 

O halde Allah’a koşun. Çünkü ben, size O'nun katından (gelmiş) açık bir uyarıcıyım.

Hasan Basri Çantay: 

O halde (Habîbim, de ki:) «Hepiniz Allaha kaçın. Hakıykat, ben sizi On (un azabın) dan açıkça korkutan (bir peygamber) im».

Muhammed Esed: 

Böylece, (ey Muhammed, onlara söyle:) "(Sahte ve kötü olan her şeyden) Allah´a sığının! Gerçek şu ki ben, O´nun tarafından görevlendirilmiş açık bir uyarıcıyım!

Gültekin Onan: 

Öyleyse, Tanrı´ya doğru (yönelip, şirkten ve bozulmalardan) kaçın. Gerçekten ben sizi, O´ndan yana açıkça uyarıyorum.

Ali Fikri Yavuz: 

(Ey Rasûlüm, de ki: ) O halde hemen Allah’a kaçın, (küfrü bırakıb hemen imana gelin). Gerçekten ben, size, Allah tarafından (azab ile) korkutan açık bir peygamberim.

Portekizce: 

Apressai-vos, pois, para Deus, porque sou, da Sua parte, um elucidativo admoestador para vós.

İsveççe: 

[Säg, Muhammad:] ”Fly undan synden till Gud! Jag kommer till er, [sänd] av Honom, för att varna er klart och entydigt:

Farsça: 

پس به سوی خدا بگریزید [که] بی تردید من از سوی او بیم دهنده ای روشنگرم.

Kürtçe: 

ئەمجا بەپەلە بەرەو لای خوا بڕۆن بەڕاستی من لەلایەن خواوە ترسێنەرێکی ئاشکراو ڕوونم بۆ ئێوە

Özbekçe: 

Бас, фақат Аллоҳгагина қочинг. Албатта, мен сизларга Ундан (келган) очиқ-ойдин огоҳлантирувчиман. (Одатда инсон хавфу хатардан, бало-офатдан қочади. Бу оятда тилга олинган хавф-хатар - динсизлик, ғафлат ва осийликдир, ундан қочиш гуноҳ ва ҳаром ишларни тарк этиб, Аллоҳга илтижо этиш билан бўлади. Аллоҳга қочишда инсон учун улуғ саодат ва мартаба бордир.)

Malayca: 

(Katakanlah wahai Muhammad kepada mereka): "Maka segeralah kamu kembali kepada Allah (dengan bertaubat dan taat), sesungguhnya aku diutuskan Allah kepada kamu, sebagai pemberi amaran yang nyata.

Arnavutça: 

Andaj, mbështetuni te Perëndia, se unë, me të vërtetë, jam dërguar te ju – prej Tij, paralajmërues i qartë;

Bulgarca: 

Затова към Аллах се устремете! Аз съм Негов явен предупредител за вас.

Sırpça: 

„Зато пожурите Аллаху, ја сам вам Његов јасни опомињач!

Çekçe: 

K Bohu se utíkejte, neb já jsem od Něho pro vás varovatel zjevný,

Urduca: 

تو دوڑو اللہ کی طرف، میں تمہارے لیے اس کی طرف سے صاف صاف خبردار کرنے والا ہوں

Tacikçe: 

Пас ба сӯи Худованд бигрезед. Ман шуморо аз ҷониби Ӯ бимдиҳандае ошкорам.

Tatarca: 

Дөньяның алдавыннан Аллаһ юлына, Аллаһуга гыйбадәткә качыгыз, дөреслектә мин Аллаһудан, ий кешеләр, сезнең өчен җибәрелгән ачык куркытучымын.

Endonezyaca: 

Maka segeralah kembali kepada (mentaati) Allah. Sesungguhnya aku seorang pemberi peringatan yang nyata dari Allah untukmu.

Amharca: 

«ወደ አላህም ሽሹ፤ እኔ ለእናንተ ከርሱ ግልጽ አስጠንቃቂ ነኝና» (በላቸው)፡፡

Tamilce: 

ஆக, நீங்கள் அல்லாஹ்வின் பக்கம் விரண்டு ஓடுங்கள்! நிச்சயமாக நான் அவனிடமிருந்து உங்களுக்கு தெளிவான எச்சரிப்பாளர் ஆவேன்.

Korece: 

그러므로 서둘러 하나님께로오라 실로 나는 그분께서 너희에 게 보낸 분명한 선지자라

Vietnamca: 

Vì vậy, các ngươi hãy chạy đến với Allah, quả thật, Ta chỉ là một người cảnh báo công khai được Ngài cử đến cho các ngươi mà thôi.