
velbaḥri-lmescûr.
Arapça:
وَالْبَحْرِ الْمَسْجُورِ
Türkçe:
Yemin olsun o alevlerle kaynatılıp köpürtülmüş denize,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kaynatılmış denize, (andolsun ki)
Diyanet Vakfı:
Kaynatılmış denize (bunlara andolsun ki),
İngilizce:
And by the Ocean filled with Swell;-
Fransızca:
Et par la Mer portée à ébullition ! (au Jour dernier)
Almanca:
Bei dem Masdschur-Meer !
Rusça:
Клянусь морем разожженным (или переполненным; или опустевшим; или перемешанным)!
Açıklama:

inne `aẕâbe rabbike levâḳi`.
Arapça:
إِنَّ عَذَابَ رَبِّكَ لَوَاقِعٌ
Türkçe:
Ki hiç kuşkusuz, senin Rabbinin azabı meydana gelecektir.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Rabbinin azabı mutlaka vuku bulacaktır.
Diyanet Vakfı:
Rabbinin azabı mutlaka vuku bulacaktır.
İngilizce:
Verily, the Doom of thy Lord will indeed come to pass;-
Fransızca:
Le châtiment de ton Seigneur aura lieu inévitablement.
Almanca:
Gewiß, die Peinigung deines HERRN wird bestimmt geschehen.
Rusça:
Наказание твоего Господа непременно наступит,
Açıklama:

mâ lehû min dâfi`.
Arapça:
مَّا لَهُ مِن دَافِعٍ
Türkçe:
Ona engel olacak hiçbir şey yoktur.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ona engel olacak (hiçbir şey de) yoktur.
Diyanet Vakfı:
Ona engel olacak hiçbir şey yoktur.
İngilizce:
There is none can avert it;-
Fransızca:
Nul ne pourra le repousser.
Almanca:
Für sie gibt es keinen Abwehrenden.
Rusça:
и ничто не отвратит его.
Açıklama:

yevme temûru-ssemâü mevrâ.
Arapça:
يَوْمَ تَمُورُ السَّمَاءُ مَوْرًا
Türkçe:
O gün gök bir çalkanışla çalkanır.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O gün gök, bir çalkanış çalkalanır
Diyanet Vakfı:
O gün gök sallanıp çalkalanır.
İngilizce:
On the Day when the firmament will be in dreadful commotion.
Fransızca:
Le jour où le ciel sera agité d'un tourbillonnement,
Almanca:
Am Tag, wenn der Himmel in Hin-und-Her-Schwankung hin und her schwankt,
Rusça:
В тот день небо содрогнется от колебаний,
Açıklama:

vetesîru-lcibâlü seyrâ.
Arapça:
وَتَسِيرُ الْجِبَالُ سَيْرًا
Türkçe:
Ve dağlar bir yürüyüşle yürür.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Dağlar da bir yürüyüş yürür.
Diyanet Vakfı:
Dağlar yürüdükçe yürür.
İngilizce:
And the mountains will fly hither and thither.
Fransızca:
et les montagnes se mettront en marche.
Almanca:
und die Berge in Fortbewegung sich fortbewegten.
Rusça:
а горы придут в движение.
Açıklama:

feveylüy yevmeiẕil lilmükeẕẕibîn.
Arapça:
فَوَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
Türkçe:
Vay hallerine o gün, yalanlayanların,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Vay haline o gün yalanlayanların!
Diyanet Vakfı:
Yalanlayanların vay haline o gün!
İngilizce:
Then woe that Day to those that treat (Truth) as Falsehood;-
Fransızca:
Ce jour-là, malheur à ceux qui traitent (les signes d'Allah) de mensonges,
Almanca:
Also Niedergang an diesem Tag für die Verleugnenden,
Rusça:
Горе в тот день обвиняющим во лжи,
Açıklama:

elleẕîne hüm fî ḫavḍiy yel`abûn.
Arapça:
الَّذِينَ هُمْ فِي خَوْضٍ يَلْعَبُونَ
Türkçe:
Ki onlar bir batağa dalmış oynamaktadırlar.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ki onlar, daldıkları bir batak (bâtıl)da oynayıp duruyorlar.
Diyanet Vakfı:
Ki onlar daldıkları batıl içinde oyalanıp duranlardır.
İngilizce:
That play (and paddle) in shallow trifles.
Fransızca:
ceux qui s'ébattent dans des discours frivoles
Almanca:
die im Unfug- Treiben herumspielen,
Rusça:
которые забавляются, предаваясь празднословию.
Açıklama:

yevme yüde``ûne ilâ nâri cehenneme da``â.
Arapça:
يَوْمَ يُدَعُّونَ إِلَىٰ نَارِ جَهَنَّمَ دَعًّا
Türkçe:
O gün cehenneme bir kakılışla kakılırlar.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O gün onlar cehennem ateşine itilip kakılacaklar.
Diyanet Vakfı:
O gün cehennem ateşine itilip atılırlar:
İngilizce:
That Day shall they be thrust down to the Fire of Hell, irresistibly.
Fransızca:
le jour où ils seront brutalement poussés au feu de l'Enfer :
Almanca:
am Tag, wenn sie im Stoßen zum Feuer von Dschahannam gestoßen werden.
Rusça:
В тот день они будут нещадно ввергнуты в огонь Геенны.
Açıklama:

hâẕihi-nnâru-lletî küntüm bihâ tükeẕẕibûn.
Arapça:
هَٰذِهِ النَّارُ الَّتِي كُنتُم بِهَا تُكَذِّبُونَ
Türkçe:
"İşte budur yalanlayıp durduğunuz ateş!"
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Onlara): "İşte yalanlayıp durduğunuz ateş budur" (denilecek).
Diyanet Vakfı:
"İşte yalanlayıp durduğunuz ateş budur!" denilir.
İngilizce:
This:, it will be said, Is the Fire,- which ye were wont to deny!
Fransızca:
Voilà le feu que vous traitiez de mensonge.
Almanca:
"Dies ist das Feuer, das ihr abzuleugnen pflegtet.
Rusça:
Это - тот самый Огонь, который вы считали ложью.
Açıklama:

efesiḥrun hâẕâ em entüm lâ tübṣirûn.
Arapça:
أَفَسِحْرٌ هَٰذَا أَمْ أَنتُمْ لَا تُبْصِرُونَ
Türkçe:
"Bu da mı büyü?! Yoksa siz mi görmüyordunuz?"
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bu da mı bir sihir? Yoksa siz görmüyor musunuz?
Diyanet Vakfı:
Bir büyü müdür bu, yoksa görmüyor musunuz?
İngilizce:
Is this then a fake, or is it ye that do not see?
Fransızca:
Est-ce que cela est de la magie ? Ou bien ne voyez-vous pas clair ?
Almanca:
Ist dies etwa Magie, oder seht ihr etwa nicht?!
Rusça:
Неужели это колдовство? Или же вы не видите?
Açıklama:
Sayfalar
