
veinne-ddîne levâḳi`.
Arapça:
وَإِنَّ الدِّينَ لَوَاقِعٌ
Türkçe:
Ve din, şaşmaz bir olgudur.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ceza ve hesap günü şüphesiz olacaktır.
Diyanet Vakfı:
Ve ceza mutlaka vuku bulacaktır.
İngilizce:
And verily Judgment and Justice must indeed come to pass.
Fransızca:
Et la Rétribution arrivera inévitablement.
Almanca:
Und gewiß, der Din wird sicher geschehen.
Rusça:
и суд непременно наступит.
Açıklama:

vessemâi ẕâti-lḥubük.
Arapça:
وَالسَّمَاءِ ذَاتِ الْحُبُكِ
Türkçe:
Yemin olsun o ahenkli yollar taşıyan göğe,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yollara sahip göğe andolsun ki,
Diyanet Vakfı:
İçinde yörüngeleri olan göğe andolsun ki,
İngilizce:
By the Sky with (its) numerous Paths,
Fransızca:
Par le ciel aux voies parfaitement tracées !
Almanca:
Bei dem Himmel von Kreisbahnen!
Rusça:
Клянусь небом, обладающим прекрасным обликом (или небом, обладающим мощью; или небом со звездами)!
Açıklama:

inneküm lefî ḳavlim muḫtelif.
Arapça:
إِنَّكُمْ لَفِي قَوْلٍ مُّخْتَلِفٍ
Türkçe:
Ki siz gerçekten tartışmalarla dolu bir söz içindesiniz.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Siz elbette çelişkili sözler içindesiniz.
Diyanet Vakfı:
Siz çelişkili sözler söylüyorsunuz.
İngilizce:
Truly ye are in a doctrine discordant,
Fransızca:
Vous divergez sur ce que vous dites .
Almanca:
Gewiß, ihr seid doch verschiedener Ansichten,
Rusça:
Ваши (неверующих) слова противоречивы.
Açıklama:

yü'fekü `anhü men üfik.
Arapça:
يُؤْفَكُ عَنْهُ مَنْ أُفِكَ
Türkçe:
Yüzgeri çevrilen onun yüzünden çevrilir.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ondan çevrilen (imana) çevrilir.
Diyanet Vakfı:
Ondan (Kur'an'dan veya imandan) dönen döndürülür (engellenmez).
İngilizce:
Through which are deluded (away from the Truth) such as would be deluded.
Fransızca:
Est détourné de lui quiconque a été détourné de la foi.
Almanca:
abgebracht wird davon , wer abgebracht wurde.
Rusça:
Отвращен от него (Мухаммада или Корана) тот, кто был отвращен.
Açıklama:

ḳutile-lḫarrâṣûn.
Arapça:
قُتِلَ الْخَرَّاصُونَ
Türkçe:
Kahrolsun o düzenbaz yalancılar,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kahrolsun (o fikir adına) kendi tahminlerini ileri sürenler!
Diyanet Vakfı:
Kahrolsun o koyu yalancılar!
İngilizce:
Woe to the falsehood-mongers,-
Fransızca:
Maudits soient les menteurs,
Almanca:
Tod sei den Lügnern,
Rusça:
Да будут убиты лжецы,
Açıklama:

elleẕîne hüm fî gamratin sâhûn.
Arapça:
الَّذِينَ هُمْ فِي غَمْرَةٍ سَاهُونَ
Türkçe:
Ki onlar bir sersemlik içinde ne yaptıklarından habersizdirler.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar bir sarhoşluk ve cehalet içinde şuursuzdurlar.
Diyanet Vakfı:
Onlar koyu bir cehalet içerisinde kalmış gafillerdir.
İngilizce:
Those who (flounder) heedless in a flood of confusion:
Fransızca:
qui sont plongés dans l'insouciance.
Almanca:
die in den Tiefen (der Unwissenheit) achtlos bleiben.
Rusça:
которые окутаны невежеством и беспечны!
Açıklama:

yes'elûne eyyâne yevmü-ddîn.
Arapça:
يَسْأَلُونَ أَيَّانَ يَوْمُ الدِّينِ
Türkçe:
Sorarlar: "Ne zaman o din günü?"
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar: "Hesap ve ceza günü ne zaman?" diye soruyorlar.
Diyanet Vakfı:
Ceza gününün ne zaman olduğunu sorarlar.
İngilizce:
They ask, "When will be the Day of Judgment and Justice?"
Fransızca:
Ils demandent : "A quand le jour de la Rétribution ? "
Almanca:
Sie fragen: "Wann geschieht der Tag des Din ?"
Rusça:
Они спрашивают, когда же настанет День воздаяния?
Açıklama:

yevme hüm `ale-nnâri yüftenûn.
Arapça:
يَوْمَ هُمْ عَلَى النَّارِ يُفْتَنُونَ
Türkçe:
O gün onlar ateş üzerinde deneme ve elemeye tâbi tutulacaklardır.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O gün, onların ateş üzerinde azap görecekleri gündür.
Diyanet Vakfı:
O gün onlar ateşe sokulacaklardır.
İngilizce:
(It will be) a Day when they will be tried (and tested) over the Fire!
Fransızca:
Le jour où ils seront éprouvés au Feu :
Almanca:
"Am Tag, wenn sie im Feuer der Fitna unterzogen werden."
Rusça:
В тот день они будут гореть в Огне.
Açıklama:

ẕûḳû fitneteküm. hâẕe-lleẕî küntüm bihî testa`cilûn.
Arapça:
ذُوقُوا فِتْنَتَكُمْ هَٰذَا الَّذِي كُنتُم بِهِ تَسْتَعْجِلُونَ
Türkçe:
Tadın imtihan ve ıstırabınızı. İşte budur o çarçabuk gelmesini istediğiniz!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlara: "Tadın inkarınızın cezasını, işte sizin acele istediğiniz budur!" denecektir.
Diyanet Vakfı:
Azabınızı tadın! Acele gelmesini beklediğiniz şey budur işte! (denir.)
İngilizce:
Taste ye your trial! This is what ye used to ask to be hastened!
Fransızca:
"Goûtez à votre épreuve [punition]; voici ce que vous cherchiez à hâter".
Almanca:
Erfahrt eure Fitna! Dies ist das, wozu ihr zur Eile aufzufordern pflegtet.
Rusça:
Вкусите ваше наказание, которое вы торопили.
Açıklama:

inne-lmütteḳîne fî cennâtiv ve`uyûn.
Arapça:
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ
Türkçe:
Şu da bir gerçek ki, sakınıp korunanlar bahçelerde ve pınar başlarındadır;
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şüphesiz ki takva sahipleri Rablerinin kendilerine verdiği sevabı almış olarak cennet bahçelerinde ve pınar başlarında bulunacaklardır. Çünkü onlar bundan önce iyilik yapıyorlardı.
Diyanet Vakfı:
Şüphesiz ki Allah'a isyandan sakınanlar, cennetlerde ve pınar başlarında bulunacaklar.
İngilizce:
As to the Righteous, they will be in the midst of Gardens and Springs,
Fransızca:
Les pieux seront dans des Jardins et [parmi] des sources,
Almanca:
Gewiß, dieMuttaqi sind in Dschannat und an Quellen,
Rusça:
Воистину, богобоязненные пребудут в Райских садах и среди источников,
Açıklama:
Sayfalar
