B/S | Türkçe | Coverdale Bible | S | K |
---|---|---|---|---|
3/11 |
RAB Tanrı, "Çıplak olduğunu sana kim söyledi?" diye sordu, "Sana meyvesini yeme dediğim ağaçtan mı yedin?" |
And he sayde: who tolde the |
67 | 1 |
3/12 |
Adem, "Yanıma koyduğun kadın ağacın meyvesini bana verdi, ben de yedim" diye yanıtladı. |
Then sayde Adam: The woman which thou gauest me (to beare me company) gaue me of the tre |
68 | 1 |
3/13 |
RAB Tanrı kadına, "Nedir bu yaptığın?" diye sordu. Kadın, "Yılan beni aldattı, o yüzden yedim" diye karşılık verdi. |
And the LORDE God sayde vnto the woman: wherfore hast thou done this? The woman sayde: the serpent disceaued me so |
69 | 1 |
3/14 |
Bunun üzerine RAB Tanrı yılana,"Bu yaptığından ötürüBütün evcil ve yabanıl hayvanlarınEn lanetlisi sen olacaksın" dedi,"Karnının üzerinde sürünecek,Yaşamın boyunca toprak yiyeceksin. |
Then sayde the LORDE God vnto the serpent: Because thou hast done this |
70 | 1 |
3/15 |
Seninle kadını, onun soyuyla senin soyunuBirbirinize düşman edeceğim.Onun soyu senin başını ezecek,Sen onun topuğuna saldıracaksın." |
And I wyll put enemyte betwene the and the woman |
71 | 1 |
3/16 |
RAB Tanrı kadına,"Çocuk doğururken sanaÇok acı çektireceğim" dedi,"Ağrı çekerek doğum yapacaksın.Kocana istek duyacaksın,Seni o yönetecek." |
And vnto the woman he sayde: I will increase thy sorow |
72 | 1 |
3/17 |
RAB Tanrı Ademe,"Karının sözünü dinlediğin ve sana,Meyvesini yeme dediğim ağaçtan yediğin içinToprak senin yüzünden lanetlendi" dedi,"Yaşam boyu emek vermeden yiyecek bulamayacaksın. |
And vnto Adam he sayde: For so moch as thou hast herkened vnto the voyce of thy wyfe |
73 | 1 |
3/18 |
Toprak sana diken ve çalı verecek,Yaban otu yiyeceksin. |
Thornes and thistles shalt it beare vnto the |
74 | 1 |
3/19 |
Toprağa dönünceye dekEkmeğini alın teri dökerek kazanacaksın.Çünkü topraksın, topraktan yaratıldınVe yine toprağa döneceksin." |
In the sweate of thy face shalt thou eate thy bred |
75 | 1 |
3/20 |
Adem karısına Havvafç adını verdi. Çünkü o bütün insanlarınfç annesiydi. gelen aynı sözcükten türemiştir. |
And Adam called his wyfe Heua |
76 | 1 |
3/21 |
RAB Tanrı Ademle karısı için deriden giysiler yaptı, onları giydirdi. |
And the LORDE God made Adam & his wyfe garmentes of skynnes |
77 | 1 |
3/22 |
Sonra, "Adem iyiyle kötüyü bilmekle bizlerden biri gibi oldu" dedi, "Artık yaşam ağacına uzanıp meyve almasına, yiyip ölümsüz olmasına izin verilmemeli." |
And the LORDE God sayde: lo |
78 | 1 |
3/23 |
Böylece RAB Tanrı, yaratılmış olduğu toprağı işlemek üzere Ademi Aden bahçesinden çıkardı. |
Then the LORDE God put him out of the garden of Eden |
79 | 1 |
3/24 |
Onu kovdu. Yaşam ağacının yolunu denetlemek için de Aden bahçesinin doğusuna Keruvlar ve her yana dönen alevli bir kılıç yerleştirdi. |
And he cast Adam out. And before the garden of Eden he set Cherubes |
80 | 1 |
B/S | Türkçe | Coverdale Bible | S | K |
---|---|---|---|---|
4/1 |
Adem karısı Havva ile yattı. Havva hamile kaldı ve Kayini doğurdu. "RABbin yardımıyla bir oğul dünyaya getirdim" dedi. |
Morouer Adam laye with Heua his wyfe |
81 | 1 |
4/2 |
Daha sonra Kayinin kardeşi Habili doğurdu. Habil çoban oldu, Kayin ise çiftçi. |
And she proceaded forth |
82 | 1 |
4/3 |
Günler geçti. Bir gün Kayin toprağın ürünlerinden RABbe sunu getirdi. |
And it fortuned after certaine daies |
83 | 1 |
4/4 |
Habil de sürüsünde ilk doğan hayvanlardan bazılarını, özellikle de yağlarını getirdi. RAB Habili ve sunusunu kabul etti. |
And Abell brought also of the firstlinges of his shepe |
84 | 1 |
4/5 |
Kayinle sunusunu ise reddetti. Kayin çok öfkelendi, suratını astı. |
but vnto Cain and his offerynge he loked not. Then was Cain exceadinge wroth |
85 | 1 |
4/6 |
RAB Kayine, "Niçin öfkelendin?" diye sordu, "Niçin surat astın? |
And the LORDE sayde vnto Cain: Why art thou angrie? and why doth thy countenaunce chaunge? Is it not so? that yf thou do well |
86 | 1 |
4/7 |
Doğru olanı yapsan, seni kabul etmez miyim? Ancak doğru olanı yapmazsan, günah kapıda pusuya yatmış, seni bekliyor. Ona egemen olmalısın." |
but and yf thou do euell |
87 | 1 |
4/8 |
Kayin kardeşi Habile, "Haydi, tarlaya gidelim" dedi. Tarlada birlikteyken kardeşine saldırıp onu öldürdü. Tevratı, Süryanice ve Vulgatadan alındı. |
And Cain talked with Abell his brother. And it happened |
88 | 1 |
4/9 |
RAB Kayine, "Kardeşin Habil nerede?" diye sordu. Kayin, "Bilmiyorum, kardeşimin bekçisi miyim ben?" diye karşılık verdi. |
Then sayde the LORDE vnto Cain: Where is Abell thy brother? He sayde: I can not tell. Am I my brothers keper? |
89 | 1 |
4/10 |
RAB, "Ne yaptın?" dedi, "Kardeşinin kanı topraktan bana sesleniyor. |
And he sayde: What hast thou done? The voyce of thy brothers bloude crieth vnto me out of the earth. |
90 | 1 |
4/11 |
Artık döktüğün kardeş kanını içmek için ağzını açan toprağın laneti altındasın. |
And now shalt thou be cursed vpon the earth |
91 | 1 |
4/12 |
İşlediğin toprak bundan böyle sana ürün vermeyecek. Yeryüzünde aylak aylak dolaşacaksın." |
Whan thou tyllest ye grounde |
92 | 1 |
4/13 |
Kayin, "Cezam kaldıramayacağım kadar ağır" diye karşılık verdi, |
And Cain sayde vnto ye LORDE: my synne is greater |
93 | 1 |
4/14 |
"Bugün beni bu topraklardan kovdun. Artık huzurundan uzak kalacak, yeryüzünde aylak aylak dolaşacağım. Kim bulsa öldürecek beni." |
Beholde |
94 | 1 |
4/15 |
Bunun üzerine RAB, "Seni kim öldürürse, ondan yedi kez öç alınacak" dedi. Kimse bulup öldürmesin diye Kayinin üzerine bir nişan koydu. |
But the LORDE sayde thus vnto him: Who so euer slayeth Cain |
95 | 1 |
4/16 |
Kayin RABbin huzurundan ayrıldı. Aden bahçesinin doğusunda, Nod topraklarına yerleşti. |
So Cain wente out from ye face of the LORDE |
96 | 1 |
4/17 |
Kayin karısıyla yattı. Karısı hamile kaldı ve Hanoku doğurdu. Kayin o sırada bir kent kurmaktaydı. Kente oğlu Hanokun adını verdi. |
And Cain laye with his wyfe |
97 | 1 |
4/18 |
Hanoktan İrat oldu. İrattan Mehuyael, Mehuyaelden Metuşael, Metuşaelden Lemek oldu. |
And Henoch begat Irad |
98 | 1 |