Cuz 27

 
00:00

`allemehü-lbeyân.

Arapça:

عَلَّمَهُ الْبَيَانَ

Türkçe:

O belletti ona beyanı.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ona beyanı öğretti.

Diyanet Vakfı:

Ona açıklamayı öğretti.

İngilizce:

He has taught him speech (and intelligence).

Fransızca:

Il lui a appris à s'exprimer clairement.

Almanca:

lehrte ihn das Artikulieren.

Rusça:

и научил его изъясняться.

Açıklama:
 
00:00

eşşemsü velḳameru biḥusbân.

Arapça:

الشَّمْسُ وَالْقَمَرُ بِحُسْبَانٍ

Türkçe:

Güneş ve Ay. Hesaba bağlıdır herbirinin her şeyi.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Güneş de ay da bir hesab iledir.

Diyanet Vakfı:

Güneş ve ay bir hesaba göre (hareket etmekte) dir.

İngilizce:

The sun and the moon follow courses (exactly) computed;

Fransızca:

Le soleil et la lune [évoluent] selon un calcul [minutieux]

Almanca:

Die Sonne und der Mond sind nach einer Berechnung.

Rusça:

Солнце и луна движутся согласно рассчитанному порядку.

Açıklama:
 
00:00

vennecmü veşşeceru yescüdân.

Arapça:

وَالنَّجْمُ وَالشَّجَرُ يَسْجُدَانِ

Türkçe:

Çimen/yıldız ve ağaç secde ediyorlar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Bitkiler ve ağaçlar secde etmektedirler.

Diyanet Vakfı:

Bitkiler ve ağaçlar secde ederler.

İngilizce:

And the herbs and the trees - both (alike) prostrate in adoration.

Fransızca:

et l'herbe et les arbres se prosternent .

Almanca:

Und das Bodengewächs und die Bäume vollziehen Sudschud.

Rusça:

Травы (или звезды) и деревья совершают поклоны.

Açıklama:
 
00:00

vessemâe rafe`ahâ veveḍa`a-lmîzân.

Arapça:

وَالسَّمَاءَ رَفَعَهَا وَوَضَعَ الْمِيزَانَ

Türkçe:

Ve gök. Yükseltti onu. Ve koydu şaşmaz ölçüyü, mizanı.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Göğü yükseltti ve mizanı koydu.

Diyanet Vakfı:

Göğü Allah yükseltti ve mizanı (dengeyi) O koydu.

İngilizce:

And the Firmament has He raised high, and He has set up the Balance (of Justice),

Fransızca:

Et quant au ciel, Il l'a élevé bien haut. Et Il a établit la balance,

Almanca:

Und den Himmel erhob ER und setzte Al-mizan ein:

Rusça:

Он возвысил небо и установил весы,

Açıklama:
 
00:00

ellâ taṭgav fi-lmîzân.

Arapça:

أَلَّا تَطْغَوْا فِي الْمِيزَانِ

Türkçe:

Azgınlık etmeyin ölçü ve tartıda, saptırmayın mizanı.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Sakın tartıda taşkınlık etmeyin.

Diyanet Vakfı:

Sakın dengeyi bozmayın.

İngilizce:

In order that ye may not transgress (due) balance.

Fransızca:

afin que vous ne transgressiez pas dans la pesée :

Almanca:

"Begeht keine Übertretungen hinsichtlich von Al-mizan

Rusça:

чтобы вы не преступали границы дозволенного на весах.

Açıklama:
 
00:00

veeḳîmü-lvezne bilḳisṭi velâ tuḫsirü-lmîzân.

Arapça:

وَأَقِيمُوا الْوَزْنَ بِالْقِسْطِ وَلَا تُخْسِرُوا الْمِيزَانَ

Türkçe:

Ölçüyü titizlikle, adaletle koruyun ve hüsrana araç yapmayın mizanı.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Tartıyı adaletle yapın, terazide eksiklik yapmayın.

Diyanet Vakfı:

Ölçüyü adaletle tutun ve eksik tartmayın.

İngilizce:

So establish weight with justice and fall not short in the balance.

Fransızca:

Donnez [toujours] le poids exact et ne faussez pas la pesée.

Almanca:

Und haltet das (mit Al-mizan) Festgestellte nach Gerechtigkeit ein und mindert Al-mizan nicht!"

Rusça:

Взвешивайте беспристрастно и не занижайте вес.

Açıklama:
 
00:00

vel'arḍa veḍa`ahâ lil'enâm.

Arapça:

وَالْأَرْضَ وَضَعَهَا لِلْأَنَامِ

Türkçe:

Ve yerküre. Koydu onu toprakta yaşayacak yaratıklar için.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

(Allah) yeri mahlukat için (aşağıya) koydu.

Diyanet Vakfı:

Allah, yeri canlılar için yaratmıştır.

İngilizce:

It is He Who has spread out the earth for (His) creatures:

Fransızca:

Quant à la terre, Il l'a étendue pour les êtres vivants :

Almanca:

Und die Erde setzte ER für die Lebewesen ein.

Rusça:

Он установил землю для тварей.

Açıklama:
 
00:00

fîhâ fâkiheh. vennaḫlü ẕâtü-l'ekmâm.

Arapça:

فِيهَا فَاكِهَةٌ وَالنَّخْلُ ذَاتُ الْأَكْمَامِ

Türkçe:

Bir meyve var onda. Ve salkımlarla donatılmış hurma ağaçları.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Orada meyvalar ve salkımlı hurma ağaçları vardır.

Diyanet Vakfı:

Orada meyveler ve salkımlı hurma ağaçları vardır.

İngilizce:

Therein is fruit and date-palms, producing spathes (enclosing dates);

Fransızca:

il s'y trouve des fruits, et aussi les palmiers aux fruits recouverts d'enveloppes,

Almanca:

Auf ihr sind Obst und Dattelbäume mit Blütenkelchen

Rusça:

На ней есть фрукты и пальмы с чашечками (или волокнами),

Açıklama:
 
00:00

velḥabbü ẕü-l`aṣfi verrayḥân.

Arapça:

وَالْحَبُّ ذُو الْعَصْفِ وَالرَّيْحَانُ

Türkçe:

Çimli ve samanlı dâne ve hoş kokulu otlar vardır.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Yapraklı taneler ve hoş kokulu bitkiler vardır.

Diyanet Vakfı:

Yapraklı daneler ve hoş kokulu bitkiler vardır.

İngilizce:

Also corn, with (its) leaves and stalk for fodder, and sweet-smelling plants.

Fransızca:

tout comme les grains dans leurs balles, et les plantes aromatiques.

Almanca:

sowie Körner mit Halmen und Blättern.

Rusça:

а также злаки с листьями и травы благоуханные.

Açıklama:
 
00:00

febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.

Arapça:

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ

Türkçe:

Bu böyle iken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

Diyanet Vakfı:

O halde Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?

İngilizce:

Then which of the favours of your Lord will ye deny?

Fransızca:

Lequel donc des bienfaits de votre Seigneur nierez-vous ?

Almanca:

Also, welche von den Wohltaten eures HERRN leugnet ihr beide ab?!

Rusça:

Какую же из милостей вашего Господа вы считаете ложью?

Açıklama:

Sayfalar

Cuz 27 beslemesine abone olun.