
`allemehü-lbeyân.
Arapça:
عَلَّمَهُ الْبَيَانَ
Türkçe:
O belletti ona beyanı.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ona beyanı öğretti.
Diyanet Vakfı:
Ona açıklamayı öğretti.
İngilizce:
He has taught him speech (and intelligence).
Fransızca:
Il lui a appris à s'exprimer clairement.
Almanca:
lehrte ihn das Artikulieren.
Rusça:
и научил его изъясняться.
Açıklama:

eşşemsü velḳameru biḥusbân.
Arapça:
الشَّمْسُ وَالْقَمَرُ بِحُسْبَانٍ
Türkçe:
Güneş ve Ay. Hesaba bağlıdır herbirinin her şeyi.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Güneş de ay da bir hesab iledir.
Diyanet Vakfı:
Güneş ve ay bir hesaba göre (hareket etmekte) dir.
İngilizce:
The sun and the moon follow courses (exactly) computed;
Fransızca:
Le soleil et la lune [évoluent] selon un calcul [minutieux]
Almanca:
Die Sonne und der Mond sind nach einer Berechnung.
Rusça:
Солнце и луна движутся согласно рассчитанному порядку.
Açıklama:

vennecmü veşşeceru yescüdân.
Arapça:
وَالنَّجْمُ وَالشَّجَرُ يَسْجُدَانِ
Türkçe:
Çimen/yıldız ve ağaç secde ediyorlar.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bitkiler ve ağaçlar secde etmektedirler.
Diyanet Vakfı:
Bitkiler ve ağaçlar secde ederler.
İngilizce:
And the herbs and the trees - both (alike) prostrate in adoration.
Fransızca:
et l'herbe et les arbres se prosternent .
Almanca:
Und das Bodengewächs und die Bäume vollziehen Sudschud.
Rusça:
Травы (или звезды) и деревья совершают поклоны.
Açıklama:

vessemâe rafe`ahâ veveḍa`a-lmîzân.
Arapça:
وَالسَّمَاءَ رَفَعَهَا وَوَضَعَ الْمِيزَانَ
Türkçe:
Ve gök. Yükseltti onu. Ve koydu şaşmaz ölçüyü, mizanı.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Göğü yükseltti ve mizanı koydu.
Diyanet Vakfı:
Göğü Allah yükseltti ve mizanı (dengeyi) O koydu.
İngilizce:
And the Firmament has He raised high, and He has set up the Balance (of Justice),
Fransızca:
Et quant au ciel, Il l'a élevé bien haut. Et Il a établit la balance,
Almanca:
Und den Himmel erhob ER und setzte Al-mizan ein:
Rusça:
Он возвысил небо и установил весы,
Açıklama:

ellâ taṭgav fi-lmîzân.
Arapça:
أَلَّا تَطْغَوْا فِي الْمِيزَانِ
Türkçe:
Azgınlık etmeyin ölçü ve tartıda, saptırmayın mizanı.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sakın tartıda taşkınlık etmeyin.
Diyanet Vakfı:
Sakın dengeyi bozmayın.
İngilizce:
In order that ye may not transgress (due) balance.
Fransızca:
afin que vous ne transgressiez pas dans la pesée :
Almanca:
"Begeht keine Übertretungen hinsichtlich von Al-mizan
Rusça:
чтобы вы не преступали границы дозволенного на весах.
Açıklama:

veeḳîmü-lvezne bilḳisṭi velâ tuḫsirü-lmîzân.
Arapça:
وَأَقِيمُوا الْوَزْنَ بِالْقِسْطِ وَلَا تُخْسِرُوا الْمِيزَانَ
Türkçe:
Ölçüyü titizlikle, adaletle koruyun ve hüsrana araç yapmayın mizanı.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Tartıyı adaletle yapın, terazide eksiklik yapmayın.
Diyanet Vakfı:
Ölçüyü adaletle tutun ve eksik tartmayın.
İngilizce:
So establish weight with justice and fall not short in the balance.
Fransızca:
Donnez [toujours] le poids exact et ne faussez pas la pesée.
Almanca:
Und haltet das (mit Al-mizan) Festgestellte nach Gerechtigkeit ein und mindert Al-mizan nicht!"
Rusça:
Взвешивайте беспристрастно и не занижайте вес.
Açıklama:

vel'arḍa veḍa`ahâ lil'enâm.
Arapça:
وَالْأَرْضَ وَضَعَهَا لِلْأَنَامِ
Türkçe:
Ve yerküre. Koydu onu toprakta yaşayacak yaratıklar için.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Allah) yeri mahlukat için (aşağıya) koydu.
Diyanet Vakfı:
Allah, yeri canlılar için yaratmıştır.
İngilizce:
It is He Who has spread out the earth for (His) creatures:
Fransızca:
Quant à la terre, Il l'a étendue pour les êtres vivants :
Almanca:
Und die Erde setzte ER für die Lebewesen ein.
Rusça:
Он установил землю для тварей.
Açıklama:

fîhâ fâkiheh. vennaḫlü ẕâtü-l'ekmâm.
Arapça:
فِيهَا فَاكِهَةٌ وَالنَّخْلُ ذَاتُ الْأَكْمَامِ
Türkçe:
Bir meyve var onda. Ve salkımlarla donatılmış hurma ağaçları.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Orada meyvalar ve salkımlı hurma ağaçları vardır.
Diyanet Vakfı:
Orada meyveler ve salkımlı hurma ağaçları vardır.
İngilizce:
Therein is fruit and date-palms, producing spathes (enclosing dates);
Fransızca:
il s'y trouve des fruits, et aussi les palmiers aux fruits recouverts d'enveloppes,
Almanca:
Auf ihr sind Obst und Dattelbäume mit Blütenkelchen
Rusça:
На ней есть фрукты и пальмы с чашечками (или волокнами),
Açıklama:

velḥabbü ẕü-l`aṣfi verrayḥân.
Arapça:
وَالْحَبُّ ذُو الْعَصْفِ وَالرَّيْحَانُ
Türkçe:
Çimli ve samanlı dâne ve hoş kokulu otlar vardır.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yapraklı taneler ve hoş kokulu bitkiler vardır.
Diyanet Vakfı:
Yapraklı daneler ve hoş kokulu bitkiler vardır.
İngilizce:
Also corn, with (its) leaves and stalk for fodder, and sweet-smelling plants.
Fransızca:
tout comme les grains dans leurs balles, et les plantes aromatiques.
Almanca:
sowie Körner mit Halmen und Blättern.
Rusça:
а также злаки с листьями и травы благоуханные.
Açıklama:

febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Arapça:
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Türkçe:
Bu böyle iken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Diyanet Vakfı:
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
İngilizce:
Then which of the favours of your Lord will ye deny?
Fransızca:
Lequel donc des bienfaits de votre Seigneur nierez-vous ?
Almanca:
Also, welche von den Wohltaten eures HERRN leugnet ihr beide ab?!
Rusça:
Какую же из милостей вашего Господа вы считаете ложью?
Açıklama:
Sayfalar
