
febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Arapça:
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Türkçe:
Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Diyanet Vakfı:
Öyleyse Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
İngilizce:
Then which of the favours of your Lord will ye deny?
Fransızca:
Lequel donc des bienfaits de votre Seigneur nierez-vous ?
Almanca:
Also welche von den Wohltaten eures HERRN leugnet ihr beide ab?!
Rusça:
Какую же из милостей вашего Господа вы считаете ложью?
Açıklama:

yürselü `aleykümâ şüvâżum min nâriv venüḥâsün felâ tenteṣirân.
Arapça:
يُرْسَلُ عَلَيْكُمَا شُوَاظٌ مِّن نَّارٍ وَنُحَاسٌ فَلَا تَنتَصِرَانِ
Türkçe:
İkinizin de üzerine ateşten bir alev ve erimiş bakır/duman gönderilir de başarılı olamazsınız.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Üzerinize ateşten alev ve duman gönderilir, kendinizi savunamazsınız.
Diyanet Vakfı:
Üzerinize ateşten alev ve duman gönderilir de birbirinizi kurtaramaz ve yardımlaşamazsınız.
İngilizce:
On you will be sent (O ye evil ones twain!) a flame of fire (to burn) and a smoke (to choke): no defence will ye have:
Fransızca:
Il sera lancé contre vous un jet de feu et de fumée [ou de cuivre fondu], et vous ne serez pas secourus.
Almanca:
ER schickt über euch beide Flammen von Feuer und Rauch, so könnt ihr euch nicht helfen.
Rusça:
На вас нашлют зеленое пламя (или пламя без дыма) и расплавленную медь (или дым), и вы не поможете друг другу.
Açıklama:

febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Arapça:
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Türkçe:
Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz
Diyanet Vakfı:
Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
İngilizce:
Then which of the favours of your Lord will ye deny?
Fransızca:
Lequel donc des bienfaits de votre Seigneur nierez-vous ?
Almanca:
Also welche von den Wohltaten eures HERRN leugnet ihr beide ab?!
Rusça:
Какую же из милостей вашего Господа вы считаете ложью?
Açıklama:

feiẕe-nşeḳḳati-ssemâü fekânet verdeten keldihân.
Arapça:
فَإِذَا انشَقَّتِ السَّمَاءُ فَكَانَتْ وَرْدَةً كَالدِّهَانِ
Türkçe:
Gök yarılarak, eriyip kızarmış yağ/kırmızıya boyanmış deri gibi bir gül haline geldiği zaman,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Gök yarılıp da, erimiş yağ gibi kıpkırmızı bir gül olduğu zaman...
Diyanet Vakfı:
Gök yarılıp da kızarmış yağ renginde gül gibi olduğu zaman,
İngilizce:
When the sky is rent asunder, and it becomes red like ointment:
Fransızca:
Puis quand le ciel se fendra et deviendra alors écarlate comme le cuir rouge.
Almanca:
Und 3 wenn der Himmel sich spaltete, dann rot wie rotes Leder wird.
Rusça:
И вот небо разверзнется и станет красным, как кипящее масло (или покрасневшая кожа; или расплавленный свинец).
Açıklama:

febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Arapça:
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Türkçe:
Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayacaksınız yalan?
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Diyanet Vakfı:
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
İngilizce:
Then which of the favours of your Lord will ye deny?
Fransızca:
Lequel des bienfaits de votre Seigneur nierez-vous ?
Almanca:
Also welche von den Wohltaten eures HERRN leugnet ihr beide ab?!
Rusça:
Какую же из милостей вашего Господа вы считаете ложью?
Açıklama:

feyevmeiẕil lâ yüs'elü `an ẕembihî insüv velâ cânn.
Arapça:
فَيَوْمَئِذٍ لَّا يُسْأَلُ عَن ذَنبِهِ إِنسٌ وَلَا جَانٌّ
Türkçe:
O gün günahlarından ne cin sorguya çekilir ne de insan.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İşte o gün, ne insana ne de cinne günahından sorulmaz.
Diyanet Vakfı:
İşte o gün insana da cine de günahı sorulmaz.
İngilizce:
On that Day no question will be asked of man or Jinn as to his sin.
Fransızca:
Alors, ni aux hommes ni aux djinns, on ne posera des questions à propos de leurs péchés.
Almanca:
Also an diesem Tag wird nach seiner Verfehlung weder ein Mensch noch ein Dschinn befragt.
Rusça:
В тот день ни человек, ни джинн не будет спрошен о его грехе.
Açıklama:

febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Arapça:
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Türkçe:
Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayacaksınız yalan?
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Diyanet Vakfı:
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
İngilizce:
Then which of the favours of your Lord will ye deny?
Fransızca:
Lequel donc des bienfaits de votre Seigneur nierez-vous ?
Almanca:
Also welche von den Wohltaten eures HERRN leugnet ihr beide ab?!
Rusça:
Какую же из милостей вашего Господа вы считаете ложью?
Açıklama:

yü`rafü-lmücrimûne bisîmâhüm feyü'ḫaẕü binnevâṣî vel'aḳdâm.
Arapça:
يُعْرَفُ الْمُجْرِمُونَ بِسِيمَاهُمْ فَيُؤْخَذُ بِالنَّوَاصِي وَالْأَقْدَامِ
Türkçe:
Suçlular, yüzlerinden tanınır da yakalanırlar perçemlerinden ve ayaklarından.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Suçlular simalarından tanınır, alınlarından ve ayaklarından tutulur.
Diyanet Vakfı:
Suçlular, simalarından tanınır, perçemlerinden ve ayaklarından yakalanırlar.
İngilizce:
(For) the sinners will be known by their marks: and they will be seized by their forelocks and their feet.
Fransızca:
On reconnaîtra les criminels à leurs traits. Ils seront donc saisis par les toupets et les pieds.
Almanca:
Die schwer Verfehlenden werden durch ihreMerkmale bekannt, dann wird an den Stirnhaaren und an den Füßen gezerrt.
Rusça:
Грешников будут узнавать по их признакам, а затем хватать за хохлы и стопы.
Açıklama:

febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Arapça:
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Türkçe:
Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayacaksınız yalan?
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Diyanet Vakfı:
Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
İngilizce:
Then which of the favours of your Lord will ye deny?
Fransızca:
Lequel donc des bienfaits de votre Seigneur nierez-vous ?
Almanca:
Also welche von den Wohltaten eures HERRN leugnet ihr beide ab?!
Rusça:
Какую же из милостей вашего Господа вы считаете ложью?
Açıklama:

hâẕihî cehennemü-lletî yükeẕẕibü bihe-lmücrimûn.
Arapça:
هَٰذِهِ جَهَنَّمُ الَّتِي يُكَذِّبُ بِهَا الْمُجْرِمُونَ
Türkçe:
İşte bu, günahkârların yalanlayıp durdukları cehennemdir.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İşte bu, suçluların yalanladığı cehennemdir.
Diyanet Vakfı:
İşte bu, suçluların yalanladıkları cehennemdir.
İngilizce:
This is the Hell which the Sinners deny:
Fransızca:
Voilà l'Enfer que les criminels traitaient de mensonge.
Almanca:
Dies ist Dschahannam, welche die schwer Verfehlenden ableugnen.
Rusça:
Вот Геенна, которую грешники считали ложью.
Açıklama:
Sayfalar
