Cuz 27

 
00:00

innâ külle şey'in ḫalaḳnâhü biḳader.

Arapça:

إِنَّا كُلَّ شَيْءٍ خَلَقْنَاهُ بِقَدَرٍ

Türkçe:

Şu bir gerçek ki, biz herşeyi bir ölçüye göre/bir kaderle yarattık.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Haberiniz olsun ki, biz her şeyi bir kadere göre yarattık.

Diyanet Vakfı:

Biz, her şeyi bir ölçüye göre yarattık.

İngilizce:

Verily, all things have We created in proportion and measure.

Fransızca:

Nous avons créé toute chose avec mesure,

Almanca:

Gewiß, jedes Ding erschufen WIR gemäß einer Bestimmung.

Rusça:

Воистину, Мы сотворили каждую вещь согласно предопределению.

Açıklama:
 
00:00

vemâ emrunâ illâ vâḥidetün kelemḥim bilbeṣar.

Arapça:

وَمَا أَمْرُنَا إِلَّا وَاحِدَةٌ كَلَمْحٍ بِالْبَصَرِ

Türkçe:

Emrimiz bir tektir, bir göz kırpma gibidir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Buyruğumuz yalnız bir tekdir, göz açıp yumma gibidir.

Diyanet Vakfı:

Bizim buyruğumuz, bir anlık bakış gibi, bir tek sözden başka bir şey değildir.

İngilizce:

And Our Command is but a single (Act),- like the twinkling of an eye.

Fransızca:

et Notre ordre est une seule [parole]; [il est prompt] comme un clin d'oeil.

Almanca:

Und Unsere Anweisung ist nichts anderes als eine Einzige, wie der Augenblick.

Rusça:

Мы повелеваем только один раз, и повеление исполняется во мгновение ока.

Açıklama:
 
00:00

veleḳad ehleknâ eşyâ`aküm fehel mim müddekir.

Arapça:

وَلَقَدْ أَهْلَكْنَا أَشْيَاعَكُمْ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ

Türkçe:

Yemin olsun, biz sizin benzerlerinizi hep yok ettik. Fakat düşünen mi var?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Andolsun biz, sizin benzerlerinizi hep helak ettik. Öğüt alan yok mudur?

Diyanet Vakfı:

Andolsun biz, sizin benzerlerinizi hep helak ettik. Düşünüp ibret alan yok mu?

İngilizce:

And (oft) in the past, have We destroyed gangs like unto you: then is there any that will receive admonition?

Fransızca:

En effet, nous avons fait périr des peuples semblables à vous. Y a-t-il quelqu'un pour s'en souvenir ?

Almanca:

Und gewiß, bereits richteten WIR eure Anhänger zugrunde. Gibt es etwa einen sich Erinnernden?!

Rusça:

Мы уже погубили подобных вам. Но есть ли поминающие?

Açıklama:
 
00:00

veküllü şey'in fe`alûhü fi-zzübür.

Arapça:

وَكُلُّ شَيْءٍ فَعَلُوهُ فِي الزُّبُرِ

Türkçe:

Onların yapmış oldukları her şey defterlerdedir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

İşledikleri her şey, kitaplarda mevcuttur.

Diyanet Vakfı:

Yaptıkları her şey kitaplarda (amel defterlerinde) mevcuttur.

İngilizce:

All that they do is noted in (their) Books (of Deeds):

Fransızca:

Et tout ce qu'ils ont fait est mentionné dans les registres,

Almanca:

Und alles, was sie machten, ist in den Schriften.

Rusça:

Все, что они совершили, есть в книгах деяний.

Açıklama:
 
00:00

veküllü ṣagîriv vekebîrim müsteṭar.

Arapça:

وَكُلُّ صَغِيرٍ وَكَبِيرٍ مُّسْتَطَرٌ

Türkçe:

Küçük-büyük tümü, satır satır yazılmıştır.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Küçük, büyük hepsi satır satır yazılmıştır.

Diyanet Vakfı:

Küçük büyük her şey satır satır yazılmıştır.

İngilizce:

Every matter, small and great, is on record.

Fransızca:

et tout fait, petit et grand, est consigné.

Almanca:

Auch jedes Kleine und Große ist niedergeschrieben.

Rusça:

Все малое и великое уже начертано.

Açıklama:
 
00:00

inne-lmütteḳîne fî cennâtiv veneher.

Arapça:

إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَنَهَرٍ

Türkçe:

Korunup sakınanlar; bahçelerde, nehir kıyılarındadır.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Takva sahipleri cennetlerde, nur içindedirler.

Diyanet Vakfı:

Takva sahipleri cennetlerde ve ırmakların kenarlarındadır.

İngilizce:

As to the Righteous, they will be in the midst of Gardens and Rivers,

Fransızca:

Les pieux seront dans des Jardins et parmi des ruisseaux,

Almanca:

Gewiß, die Muttaqi sind in Dschannat und an Flüssen,

Rusça:

Воистину, богобоязненные пребудут в Райских садах и среди рек

Açıklama:
 
00:00

fî maḳ`adi ṣidḳin `inde melîkim muḳtedir.

Arapça:

فِي مَقْعَدِ صِدْقٍ عِندَ مَلِيكٍ مُّقْتَدِرٍ

Türkçe:

Güçlü bir padişahın/bir Melîk'in katında, özü-sözü birlere has oturma yerlerinde...

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Güçlü padişahın huzurunda doğruluk koltuklarındadırlar.

Diyanet Vakfı:

Güçlü ve Yüce Allah'ın huzurunda hak meclisindedirler.

İngilizce:

In an Assembly of Truth, in the Presence of a Sovereign Omnipotent.

Fransızca:

dans un séjour de vérité, auprès d'un Souverain Omnipotent.

Almanca:

an einem Sitz des Wahrhaftigen, bei Einem allmächtigen Herrscher.

Rusça:

на седалище истины возле Всемогущего Властелина.

Açıklama:
 
00:00

erraḥmân.

Arapça:

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ الرَّحْمَٰنُ

Türkçe:

O Rahman,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Rahmân (çok merhametli olan Allah)

Diyanet Vakfı:

Çok merhametli(Allah)

İngilizce:

(Allah) Most Gracious!

Fransızca:

Le Tout Miséricordieux.

Almanca:

Der Allgnade Erweisende

Rusça:

Милостивый

Açıklama:
 
00:00

`alleme-lḳur'ân.

Arapça:

عَلَّمَ الْقُرْآنَ

Türkçe:

O öğretti Kur'an'ı,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Kurân'ı öğretti.

Diyanet Vakfı:

Kur'an'ı öğretti.

İngilizce:

It is He Who has taught the Qur'an.

Fransızca:

Il a enseigné le Coran.

Almanca:

lehrte den Quran,

Rusça:

научил Корану,

Açıklama:
 
00:00

ḫaleḳa-l'insân.

Arapça:

خَلَقَ الْإِنسَانَ

Türkçe:

O yarattı insanı,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

İnsanı yarattı.

Diyanet Vakfı:

İnsanı yarattı.

İngilizce:

He has created man:

Fransızca:

Il a créé l'homme.

Almanca:

erschuf den Menschen,

Rusça:

создал человека

Açıklama:

Sayfalar

Cuz 27 beslemesine abone olun.