Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

55

Sûredeki Ayet No: 

4

Ayet No: 

4905

Sayfa No: 

531

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

عَلَّمَهُ الْبَيَانَ

Çeviriyazı: 

`allemehü-lbeyân.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Ona beyanı öğretti.

Diyanet İşleri: 

İnsanı yarattı, ona konuşmayı öğretti.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

ona dilleri, konuşmayı belletti.

Şaban Piriş: 

Ona beyanı öğretti

Edip Yüksel: 

Ona beyanı (açıklama yeteneğini) öğretti.

Ali Bulaç: 

Ona beyanı öğretti.

Suat Yıldırım: 

İnsanı yarattı, ona konuşmayı öğretti.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ona beyanı (ifade-i meramı) öğretti.

Yaşar Nuri Öztürk: 

O belletti ona beyanı.

Bekir Sadak: 

Allah, yeri canli yaratiklar icin meydana getirmistir.

İbni Kesir: 

Ona beyanı öğretti.

Adem Uğur: 

Ona açıklamayı öğretti.

İskender Ali Mihr: 

Ona, beyanı (idrak edip ifade etmeyi ve açıklamayı) O öğretti.

Celal Yıldırım: 

Ona anlatma ve açıklama yeteneği verdi.

Tefhim ul Kuran: 

Ona beyanı öğretti.

Fransızca: 

Il lui a appris à s'exprimer clairement.

İspanyolca: 

le ha enseñado a explicar.

İtalyanca: 

e gli ha insegnato ad esprimersi.

Almanca: 

lehrte ihn das Artikulieren.

Çince: 

并教人修辞。

Hollandaca: 

Hij heeft hem eene duidelijke spraak geleerd.

Rusça: 

и научил его изъясняться.

Somalice: 

Wuxuuna baray dadka (Hadalka).

Swahilice: 

Akamfundisha kubaini.

Uygurca: 

ئۇنىڭغا (مەقسىتىنى ئۇقتۇرۇش ئۈچۈن) سۆزلەشنى ئۆگەتتى

Japonca: 

物言う術を教えられた。

Arapça (Ürdün): 

«علَّمه البيان» النطق.

Hintçe: 

उसी ने उनको (अपना मतलब) बयान करना सिखाया

Tayca: 

พระองค์ทรงสอนเขาให้เปล่งเสียงพูด

İbranice: 

ולימדו את צחות הלשון

Hırvatça: 

uči ga izgovoru.

Rumence: 

Soarele şi luna le-a făcut cu socoteală.

Transliteration: 

AAallamahu albayana

Türkçe: 

O belletti ona beyanı.

Sahih International: 

[And] taught him eloquence.

İngilizce: 

He has taught him speech (and intelligence).

Azerbaycanca: 

Ona danışmağı (fikrini və duyğularını bəyan etməyi) öyrətdi.

Süleyman Ateş: 

Ona beyanı (konuşup, düşüncelerini açıklamayı) öğretti.

Diyanet Vakfı: 

Ona açıklamayı öğretti.

Erhan Aktaş: 

Ona beyanı(1) öğretti.

Kral Fahd: 

Ona, beyanı (konuşmayı hidayet ve sapıklık yolunu) öğretti .

Hasan Basri Çantay: 

Ona beyânı O ta´lîm etdi.

Muhammed Esed: 

ona açık ve berrak şekilde düşünmeyi ve konuşmayı öğretti.

Gültekin Onan: 

Ona beyanı öğretti.

Ali Fikri Yavuz: 

Ona beyanı (iç duyguların ifadesini) ilham etti.

Portekizce: 

E ensinou-lhe a eloqüência.

İsveççe: 

och lärt henne att [tänka rätt] och uttrycka sig klart.

Farsça: 

به او بیان آموخت؛

Kürtçe: 

وە فێری گفتوگۆی کرد

Özbekçe: 

Унга баённи ўргатди.

Malayca: 

Dia lah yang telah membolehkan manusia (bertutur) memberi dan menerima kenyataan.

Arnavutça: 

ia ka mësuar të shprehurit (e mendimeve dhe ndjenjave).

Bulgarca: 

научи го да говори.

Sırpça: 

учи га изговору.

Çekçe: 

vysvětlení jej naučil.

Urduca: 

اور اسے بولنا سکھایا

Tacikçe: 

ба ӯ гуфтан омӯхт.

Tatarca: 

Ул кешегә сөйләүне вә уку, язуны һәм аңлау-аңлатуны өйрәтте.

Endonezyaca: 

Mengajarnya pandai berbicara.

Amharca: 

መናገርን አስተማረው፡፡

Tamilce: 

அவனுக்கு தெளிவான விளக்கங்களை கற்பித்தான்.

Korece: 

표현의 방법을 가르쳐 주셨 으며

Vietnamca: 

Đấng đã dạy (con người) cách diễn giải (bằng lời nói và viết).