Arapça:
عَلَّمَهُ الْبَيَانَ
Çeviriyazı:
`allemehü-lbeyân.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ona beyanı öğretti.
Diyanet İşleri:
İnsanı yarattı, ona konuşmayı öğretti.
Abdulbakî Gölpınarlı:
ona dilleri, konuşmayı belletti.
Şaban Piriş:
Ona beyanı öğretti
Edip Yüksel:
Ona beyanı (açıklama yeteneğini) öğretti.
Ali Bulaç:
Ona beyanı öğretti.
Suat Yıldırım:
İnsanı yarattı, ona konuşmayı öğretti.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ona beyanı (ifade-i meramı) öğretti.
Yaşar Nuri Öztürk:
O belletti ona beyanı.
Bekir Sadak:
Allah, yeri canli yaratiklar icin meydana getirmistir.
İbni Kesir:
Ona beyanı öğretti.
Adem Uğur:
Ona açıklamayı öğretti.
İskender Ali Mihr:
Ona, beyanı (idrak edip ifade etmeyi ve açıklamayı) O öğretti.
Celal Yıldırım:
Ona anlatma ve açıklama yeteneği verdi.
Tefhim ul Kuran:
Ona beyanı öğretti.
Fransızca:
Il lui a appris à s'exprimer clairement.
İspanyolca:
le ha enseñado a explicar.
İtalyanca:
e gli ha insegnato ad esprimersi.
Almanca:
lehrte ihn das Artikulieren.
Çince:
并教人修辞。
Hollandaca:
Hij heeft hem eene duidelijke spraak geleerd.
Rusça:
и научил его изъясняться.
Somalice:
Wuxuuna baray dadka (Hadalka).
Swahilice:
Akamfundisha kubaini.
Uygurca:
ئۇنىڭغا (مەقسىتىنى ئۇقتۇرۇش ئۈچۈن) سۆزلەشنى ئۆگەتتى
Japonca:
物言う術を教えられた。
Arapça (Ürdün):
«علَّمه البيان» النطق.
Hintçe:
उसी ने उनको (अपना मतलब) बयान करना सिखाया
Tayca:
พระองค์ทรงสอนเขาให้เปล่งเสียงพูด
İbranice:
ולימדו את צחות הלשון
Hırvatça:
uči ga izgovoru.
Rumence:
Soarele şi luna le-a făcut cu socoteală.
Transliteration:
AAallamahu albayana
Türkçe:
O belletti ona beyanı.
Sahih International:
[And] taught him eloquence.
İngilizce:
He has taught him speech (and intelligence).
Azerbaycanca:
Ona danışmağı (fikrini və duyğularını bəyan etməyi) öyrətdi.
Süleyman Ateş:
Ona beyanı (konuşup, düşüncelerini açıklamayı) öğretti.
Diyanet Vakfı:
Ona açıklamayı öğretti.
Erhan Aktaş:
Ona beyanı(1) öğretti.
Kral Fahd:
Ona, beyanı (konuşmayı hidayet ve sapıklık yolunu) öğretti .
Hasan Basri Çantay:
Ona beyânı O ta´lîm etdi.
Muhammed Esed:
ona açık ve berrak şekilde düşünmeyi ve konuşmayı öğretti.
Gültekin Onan:
Ona beyanı öğretti.
Ali Fikri Yavuz:
Ona beyanı (iç duyguların ifadesini) ilham etti.
Portekizce:
E ensinou-lhe a eloqüência.
İsveççe:
och lärt henne att [tänka rätt] och uttrycka sig klart.
Farsça:
به او بیان آموخت؛
Kürtçe:
وە فێری گفتوگۆی کرد
Özbekçe:
Унга баённи ўргатди.
Malayca:
Dia lah yang telah membolehkan manusia (bertutur) memberi dan menerima kenyataan.
Arnavutça:
ia ka mësuar të shprehurit (e mendimeve dhe ndjenjave).
Bulgarca:
научи го да говори.
Sırpça:
учи га изговору.
Çekçe:
vysvětlení jej naučil.
Urduca:
اور اسے بولنا سکھایا
Tacikçe:
ба ӯ гуфтан омӯхт.
Tatarca:
Ул кешегә сөйләүне вә уку, язуны һәм аңлау-аңлатуны өйрәтте.
Endonezyaca:
Mengajarnya pandai berbicara.
Amharca:
መናገርን አስተማረው፡፡
Tamilce:
அவனுக்கு தெளிவான விளக்கங்களை கற்பித்தான்.
Korece:
표현의 방법을 가르쳐 주셨 으며
Vietnamca:
Đấng đã dạy (con người) cách diễn giải (bằng lời nói và viết).
Ayet Linkleri: