Kur'an-ı Kerim - Erhan Aktaş

 
00:00
Örnek: 33
Örneğin: Cennet
Sûre Adı: 018. Kehf - (Mağara) Al-Kahf — الكهف
S/A Türkçe - Erhan Aktaş Arapça Ano
18/101

Ki onlar, bizim zikrimize(1) karşı gözleri kapalı ve işitmeye tahammülü olmayanlardır.

الَّذِينَ كَانَتْ أَعْيُنُهُمْ فِي غِطَاءٍ عَن ذِكْرِي وَكَانُوا لَا يَسْتَطِيعُونَ سَمْعًا

2241
18/102

Yoksa Kâfirler, Benim yanım sıra evliya(1) edinebileceklerini mi sandılar? Biz, Cehennem’i Kâfirlere bir ikram olarak hazırladık.

أَفَحَسِبَ الَّذِينَ كَفَرُوا أَن يَتَّخِذُوا عِبَادِي مِن دُونِي أَوْلِيَاءَ ۚ إِنَّا أَعْتَدْنَا جَهَنَّمَ لِلْكَافِرِينَ نُزُلًا

2242
18/103

De ki: “Size, yaptıklarından dolayı en çok kayba uğrayanları haber verelim mi?”

قُلْ هَلْ نُنَبِّئُكُم بِالْأَخْسَرِينَ أَعْمَالًا

2243
18/104

“Onlar, dünya hayatında iyi işler yaptıklarını sanırlarken, yaptıkları boşa gitmiş olan kimselerdir.”

الَّذِينَ ضَلَّ سَعْيُهُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَهُمْ يَحْسَبُونَ أَنَّهُمْ يُحْسِنُونَ صُنْعًا

2244
18/105

İşte onlar, Rabb’lerinin âyetlerini ve O'na kavuşmayı inkâr edenlerdir. Bu nedenle onların bütün yaptıkları boşa gitmiştir. Artık kıyamet günü onlara hiçbir değer vermeyiz.

أُولَٰئِكَ الَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِ رَبِّهِمْ وَلِقَائِهِ فَحَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ فَلَا نُقِيمُ لَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَزْنًا

2245
18/106

Küfretmeleri, âyetlerimi ve Resûllerimi alaya almaları nedeniyle onların cezaları Cehennem’dir.

ذَٰلِكَ جَزَاؤُهُمْ جَهَنَّمُ بِمَا كَفَرُوا وَاتَّخَذُوا آيَاتِي وَرُسُلِي هُزُوًا

2246
18/107

İmân edip, sâlihâtı yapanların ikramı Firdevs Cennetleridir.

إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ كَانَتْ لَهُمْ جَنَّاتُ الْفِرْدَوْسِ نُزُلًا

2247
18/108

Orada devamlı kalırlar. Asla ayrılmak istemezler.

خَالِدِينَ فِيهَا لَا يَبْغُونَ عَنْهَا حِوَلًا

2248
18/109

De ki: “Rabb’imin kelimeleri(1) için denizler ve bir o kadar daha deniz mürekkep olsa; Rabb’imin kelimeleri bitmeden denizler biterdi.

قُل لَّوْ كَانَ الْبَحْرُ مِدَادًا لِّكَلِمَاتِ رَبِّي لَنَفِدَ الْبَحْرُ قَبْلَ أَن تَنفَدَ كَلِمَاتُ رَبِّي وَلَوْ جِئْنَا بِمِثْلِهِ مَدَدًا

2249
18/110

De ki: “Ben de ancak sizin gibi bir beşerim. Sizden farkım; bana, ilâhınızın ancak tek ilâh olduğu vahyedilmiş olmasıdır. Onun için her kim Rabb’ine kavuşmayı umuyorsa, sâlihâtı yapsın ve Rabb’ine kullukta(1) hiç kimseyi ortak koşmasın.”

قُلْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِّثْلُكُمْ يُوحَىٰ إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَٰهُكُمْ إِلَٰهٌ وَاحِدٌ ۖ فَمَن كَانَ يَرْجُو لِقَاءَ رَبِّهِ فَلْيَعْمَلْ عَمَلًا صَالِحًا وَلَا يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّهِ أَحَدًا

2250
Sûre Adı: 019. Meryem - (Meryem) Maryam – مريم
S/A Türkçe - Erhan Aktaş Arapça Ano
19/1

Kâf, Hâ, Yâ, Ayn, Sâd.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ كهيعص

2251
19/2

Rabb’inin, kulu Zekeriyâ’ya rahmetinin zikridir.(1)

ذِكْرُ رَحْمَتِ رَبِّكَ عَبْدَهُ زَكَرِيَّا

2252
19/3

O, içten bir seslenişle Rabb’ine seslenmişti.

إِذْ نَادَىٰ رَبَّهُ نِدَاءً خَفِيًّا

2253
19/4

“Rabb’im! Gerçekten ben iyice güçten kesildim. Saçım başım ağardı. Ve Rabb’im, Sana ettiğim dûalarım hiç karşılıksız kalmadı.”

قَالَ رَبِّ إِنِّي وَهَنَ الْعَظْمُ مِنِّي وَاشْتَعَلَ الرَّأْسُ شَيْبًا وَلَمْ أَكُن بِدُعَائِكَ رَبِّ شَقِيًّا

2254
19/5

“Gerçekten, benden sonra yerime geçeceklerden çok endişeliyim. Hanımım da kısır. Onun için bana katından bir veli(1) bağışla.”

وَإِنِّي خِفْتُ الْمَوَالِيَ مِن وَرَائِي وَكَانَتِ امْرَأَتِي عَاقِرًا فَهَبْ لِي مِن لَّدُنكَ وَلِيًّا

2255
19/6

“Bana ve Ya’kûb soyuna mirasçı olsun. Rabb’im, onu hoşnut olunan kıl.”

يَرِثُنِي وَيَرِثُ مِنْ آلِ يَعْقُوبَ ۖ وَاجْعَلْهُ رَبِّ رَضِيًّا

2256
19/7

“Ey Zekeriyâ! Biz, sana ismi Yahyâ olan ve daha önce dengi görülmemiş bir oğul müjdeliyoruz.”

يَا زَكَرِيَّا إِنَّا نُبَشِّرُكَ بِغُلَامٍ اسْمُهُ يَحْيَىٰ لَمْ نَجْعَل لَّهُ مِن قَبْلُ سَمِيًّا

2257
19/8

“Rabb’im! Hanımım kısır, ben de ayakta duramayacak kadar yaşlanmışken, benim nasıl bir oğlum olabilir?” dedi.

قَالَ رَبِّ أَنَّىٰ يَكُونُ لِي غُلَامٌ وَكَانَتِ امْرَأَتِي عَاقِرًا وَقَدْ بَلَغْتُ مِنَ الْكِبَرِ عِتِيًّا

2258
19/9

aklısın, ne var ki senin Rabb’in böyle olmasını buyurdu.” Ve “Bu Benim için kolaydır. Bundan önce de seni, sen hiçbir şey değilken yarattım.” dedi.

قَالَ كَذَٰلِكَ قَالَ رَبُّكَ هُوَ عَلَيَّ هَيِّنٌ وَقَدْ خَلَقْتُكَ مِن قَبْلُ وَلَمْ تَكُ شَيْئًا

2259
19/10

“Rabb’im! Bana bir âyet(1) ver!” dedi. “Senin âyetin,(2) sapasağlam olduğun halde aralıksız üç gece(3) insânlarla konuşmayacak olmandır.(4)” buyurdu.

قَالَ رَبِّ اجْعَل لِّي آيَةً ۚ قَالَ آيَتُكَ أَلَّا تُكَلِّمَ النَّاسَ ثَلَاثَ لَيَالٍ سَوِيًّا

2260
19/11

Bunun üzerine mihraptan(1) halkının karşısına çıktı. Onlara, sabah akşam tesbih(2) etmelerini vahyetti.(3)

فَخَرَجَ عَلَىٰ قَوْمِهِ مِنَ الْمِحْرَابِ فَأَوْحَىٰ إِلَيْهِمْ أَن سَبِّحُوا بُكْرَةً وَعَشِيًّا

2261
19/12

“Ey Yahyâ! Kitâp’ı kuvvetlice tut(1).” O henüz çocukken ona hikmet(2) verdik.

يَا يَحْيَىٰ خُذِ الْكِتَابَ بِقُوَّةٍ ۖ وَآتَيْنَاهُ الْحُكْمَ صَبِيًّا

2262
19/13

Tarafımızdan yumuşak kalplilik ve zekât(1) verdik. Ve o, takvâ(2) sahibi oldu.

وَحَنَانًا مِّن لَّدُنَّا وَزَكَاةً ۖ وَكَانَ تَقِيًّا

2263
19/14

Anne ve babasına karşı birr(1) sahibiydi. Karşı çıkan ve asilik eden biri değildi.

وَبَرًّا بِوَالِدَيْهِ وَلَمْ يَكُن جَبَّارًا عَصِيًّا

2264
19/15

Doğduğu gün, öleceği gün ve canlı olarak yeniden diriltileceği gün onun üzerine selâm olsun.

وَسَلَامٌ عَلَيْهِ يَوْمَ وُلِدَ وَيَوْمَ يَمُوتُ وَيَوْمَ يُبْعَثُ حَيًّا

2265
19/16

Kitâp’ta Meryem’i de an! Hani o, ailesinden ayrılarak, doğu tarafında bir yere çekilmişti.

وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ مَرْيَمَ إِذِ انتَبَذَتْ مِنْ أَهْلِهَا مَكَانًا شَرْقِيًّا

2266
19/17

Sonra ailesi ile arasına bir perde çekti.(1) O zaman, ona rûhumuzu gönderdik. Ona normal bir beşer yapısında temessül etti.(2)

فَاتَّخَذَتْ مِن دُونِهِمْ حِجَابًا فَأَرْسَلْنَا إِلَيْهَا رُوحَنَا فَتَمَثَّلَ لَهَا بَشَرًا سَوِيًّا

2267
19/18

“Senden Rahmân’a sığınırım. Eğer takvâ sahibi isen.” dedi.(1)

قَالَتْ إِنِّي أَعُوذُ بِالرَّحْمَٰنِ مِنكَ إِن كُنتَ تَقِيًّا

2268
19/19

“Ben sadece “Rabb’inin elçisiyim.” dedi. “Sana tertemiz bir oğul armağan etmek için geldim.”

قَالَ إِنَّمَا أَنَا رَسُولُ رَبِّكِ لِأَهَبَ لَكِ غُلَامًا زَكِيًّا

2269
19/20

“Benim nasıl bir oğlum olabilir? Bana kesinlikle bir beşer dokunmamışken. Ve ben kesinlikle iffetsiz değilim.” dedi.

قَالَتْ أَنَّىٰ يَكُونُ لِي غُلَامٌ وَلَمْ يَمْسَسْنِي بَشَرٌ وَلَمْ أَكُ بَغِيًّا

2270
19/21

“İşte böyle.” dedi.(1) Rabb’in: “O Bana kolaydır. Onu, insânlara bir âyet(2) ve Bizden bir rahmet kılacağız.” dedi.” Bunun böyle olması karara bağlanmıştır.”

قَالَ كَذَٰلِكِ قَالَ رَبُّكِ هُوَ عَلَيَّ هَيِّنٌ ۖ وَلِنَجْعَلَهُ آيَةً لِّلنَّاسِ وَرَحْمَةً مِّنَّا ۚ وَكَانَ أَمْرًا مَّقْضِيًّا

2271
19/22

Ona hamile kaldı ve gözden uzak bir yere çekildi.

۞ فَحَمَلَتْهُ فَانتَبَذَتْ بِهِ مَكَانًا قَصِيًّا

2272