Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

19

Sûredeki Ayet No: 

11

Ayet No: 

2261

Sayfa No: 

305

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَخَرَجَ عَلَىٰ قَوْمِهِ مِنَ الْمِحْرَابِ فَأَوْحَىٰ إِلَيْهِمْ أَن سَبِّحُوا بُكْرَةً وَعَشِيًّا

Çeviriyazı: 

feḫarace `alâ ḳavmihî mine-lmiḥrâbi feevḥâ ileyhim en sebbiḥû bükratev ve`aşiyyâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Nihayet (birgün konuşamayınca) mihrabdan kavmine karşı çıktı da onlara "Sabah ve akşam (Rabbinizi) tesbih edin" diye işaret etti.

Diyanet İşleri: 

Zekeriya bunun üzerine mabedden çıkıp milletine: "Sabah akşam Allah'ı tesbih edin" diye işarette bulundu.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Zekeriyya, mihraptan çıkıp kavmine, sabahakşam onu tenzih edin noksan sıfatlardan diye işaret etti.

Şaban Piriş: 

Mescidten, kavminin karşısına çıkınca onlara sabah akşam Allah’ı tesbih etmelerini işaret etti.

Edip Yüksel: 

Tapınaktan halkının arasına çıktı ve "O'nu sabah akşam düşünüp anın," diye onlara işaretle bildirdi.

Ali Bulaç: 

Böylelikle (Zekeriya) mescidten kavminin karşısına çıkıp onlara (şu anlamları) işaret etti: "Sabah akşam tesbih edin."

Suat Yıldırım: 

Derken, mâbeddeki bölmesinden halkının karşısına çıkıp “Sabah akşam Rabbinizi tenzih ve O'na ibadet edin!” diye işarette bulundu. [Mihrab için bkz. 3,37]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Sonra mescitten kavmine karşı çıktı da, «Gündüzlerin evvellerinde ve sonunda tesbihte bulununuz,» diye onlara işaret eyledi.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Bunun üzerine Zekeriyya, yakarış yerinden ayrılıp halkının karşısına geçti ve onlara "sabah-akşam tespih edin" diye işaret verdi.

Bekir Sadak: 

Kitabda Meryem´i de an. O, ailesinden ayrilarak, dogu yonunde bir yere cekilmisti.

İbni Kesir: 

Bunun üzerine ma´bedden çıkıp kavmine: Sabah akşam Allah´ı tesbih edin, diye işaret etti.

Adem Uğur: 

Bunun üzerine Zekeriyya, mâbetten kavminin karşısına çıkarak onlara: &quot

İskender Ali Mihr: 

Bundan sonra mihraptan kavmine (kavminin karşısına) çıktı. Böylece onlara, (Allah´ı) sabah akşam tesbih etmelerini vahyetti (konuşmadan, iç sesi ile duyurdu).

Celal Yıldırım: 

Bunun üzerine Zekeriyyâ, mihrâbdan çıkıp kavmine, «sabah akşam tesbîh edin!» diye işarette bulundu.

Tefhim ul Kuran: 

Böylelikle (Zekeriya) mescidten kavminin karşısına çıkıp onlara (şu anlamları) işaret etti: «Sabah akşam tesbih edin.»

Fransızca: 

Il sortit donc du sanctuaire vers son peuple; puis il leur fit signe de prier matin et soir.

İspanyolca: 

Entonces, salió del Templo hacia su gente y les significó que debían glorificar mañana y tarde.

İtalyanca: 

Uscì dall'oratorio verso la sua gente e indicò loro di rendere gloria [al Signore] al mattino e alla sera.

Almanca: 

Sogleich ging er heraus aus der Gebetsstätte zu seinen Leuten und gab ihnen zu verstehen: "Lobpreist (ALLAH) morgens und abends!"

Çince: 

他从圣所里走出来见他的族人,就暗示他们:你们应当朝夕赞颂真主。

Hollandaca: 

En hij ging tot zijn volk uit het vertrek en hij maakte hun teekenen, alsof hij wilde zeggen: Geloofd zij God, des ochtends en des avonds.

Rusça: 

Он вышел из молельни к своему народу и дал им понять: "Воздавайте хвалу по утрам и перед закатом!"

Somalice: 

markaasu ugaga soo baxay qoomkiisii mixraabka wuxuuna u ishaaray xaggooda inay tukadaan aroor iyo galabba.

Swahilice: 

Basi akawatokea watu wake kutoka mihirabuni. Akawaashiria: Msabihini Mwenyezi Mungu asubuhi na jioni.

Uygurca: 

زەكەرىيا نامازگاھىدىن قەۋمىنىڭ ئالدىغا چىقىپ، ئۇلارنى ئەتىگەن - ئاخشامدا تەسبىھ ئېيتىشقا ئىشارەت قىلدى

Japonca: 

そこでかれは聖所を出て人びとの所に来て,「朝な夕な(主を)讃えなさい。」と手まねで伝えた。

Arapça (Ürdün): 

«فخرج على قومه من المحراب» أي المسجد وكانوا ينتظرون فتحه ليصلوا فيه بأمره على العادة «فأوحى» أشار «إليهم أن سبحوا» صلوا «بُكرة وعشيا» أوائل النهار وأواخره على العادة فعلم بمنعه من كلامهم حملها بيحيى، وبعد ولادته بسنتين قال الله تعالى له:

Hintçe: 

फिर ज़करिया (अपने इबादत के) हुजरे से अपनी क़ौम के पास (हिदायत देने के लिए) निकले तो उन से इशारा किया कि तुम लोग सुबह व शाम बराबर उसकी तसबीह (व तक़दीस) किया करो

Tayca: 

แล้วเขาได้ออกจากแท่นสวดมายังหมู่ชนของเขา และเขาได้ชี้ใบ้แก่พวกของเขาว่า พวกท่านจงกล่าวสดุดีในยามเช้าและยามเย็น

İbranice: 

אז יצא אל בני עמו מהמסגד וסימן להם לשבח (את אלוהים) בבוקר ובערב

Hırvatça: 

I on izađe iz odaje svoje u kojoj se molio pred narod svoj i znakom im dade na znanje: "Veličajte Ga i slavite ujutro i navečer."

Rumence: 

Atunci Zaharia ieşi din templu şi se duse la poporul său. Dumnezeu le dezvălui: “Preamăriţi dimineaţa şi seara...”

Transliteration: 

Fakharaja AAala qawmihi mina almihrabi faawha ilayhim an sabbihoo bukratan waAAashiyyan

Türkçe: 

Bunun üzerine Zekeriyya, yakarış yerinden ayrılıp halkının karşısına geçti ve onlara "sabah-akşam tespih edin" diye işaret verdi.

Sahih International: 

So he came out to his people from the prayer chamber and signaled to them to exalt [Allah] in the morning and afternoon.

İngilizce: 

So Zakariya came out to his people from him chamber: He told them by signs to celebrate Allah's praises in the morning and in the evening.

Azerbaycanca: 

(Nəhayət, Zəkəriyyanın dili tutulduğu, ona danışmaq qadağan edildiyi üçün artıq zövcəsinin hamilə olduğunu başa düşdü və Allahın Öz əhdinə sadiq olduğuna bir daha əmin olub Ona cani-dildən şükür etdi). Sonra (Zəkəriyya) mehrabdan (mə’bəddən) öz camaatının qabağına çıxıb (əli ilə) onlara belə işarə etdi: “Səhər-axşam (Allahı) təqdis edib şə’ninə tə’riflər deyin! (Və ya namaz qılın!)”

Süleyman Ateş: 

(Zekeriyya), ma'bedden kavminin karşısına çıkıp onlara: "Sabah akşam (Rabbinizi) tesbih edin!" diye işaret etti.

Diyanet Vakfı: 

Bunun üzerine Zekeriyya, mabetten kavminin karşısına çıkarak onlara: "Sabah akşam tesbihte bulunun" diye işaret verdi.

Erhan Aktaş: 

Bunun üzerine mihraptan(1) halkının karşısına çıktı. Onlara, sabah akşam tesbih(2) etmelerini vahyetti.(3)

Kral Fahd: 

Bunun üzerine Zekeriyya, mabetten kavminin karşısına çıkarak onlara: «Sabah akşam tesbihte bulunun» diye işaret verdi.

Hasan Basri Çantay: 

Derken (Zekeriyyâ) mescidinden kavminin karşısına çıkıb onlara: «Sabah akşam tesbîhde bulunun» diye işaret verdi.

Muhammed Esed: 

Bunun üzerine (Zekeriya) mabedden kavminin karşısına çıktı ve onlara "Sabah akşam (Rabbinizin) sınırsız kudret ve yüceliğini anın!" diye işaret etti.

Gültekin Onan: 

Böylelikle (Zekeriya) mescidden kavminin karşısına çıkıp onlara (şu anlamları) işaret etti: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

Nihayet (hanımına hamil vakti gelip de konuşamayınca) mihrabdan kavmine karşı (Zekeriyya) çıktı da, onlara: “- Sabah ve akşam namaz kılın.” diye işaret etti.

Portekizce: 

Saiu do templo e, dirigindo-se ao seu povo, indicou-lhes, por sinais, que glorificassem Deus, de manhã e à tarde.

İsveççe: 

Och han gick ut ur helgedomen till sitt folk och tecknade åt dem att de morgon och afton skulle lovprisa Gud.

Farsça: 

پس [به دنبال ناتوانی از سخن گفتن] از عبادتگاهش بر قومش درآمد و به آنان اشاره کرد که صبح و شام خدا را تسبیح گویید.

Kürtçe: 

پاشان زەکەریا لە پەرستگاکەی ھاتە دەر بۆ ناو گەلەکەی جا بەئیشارەت پێی ووتن کە بەیانیان و ئێواران تەسبیحاتی خوا بکەن

Özbekçe: 

Бас, у ўз қавми ҳузурига меҳробдан чиқди ва уларга, эртаю кеч тасбиҳ айтинглар, деб ишора қилди. (Соғлом ҳолда тилдан қолган Закариё алайҳиссалом меҳробда ибодат, тасбиҳ ва Таврот тиловати билан машғул бўлдилар. Меҳробдан чиқиб қавмларига, эртаю кеч Аллоҳга тасбиҳ айтинглар, деб ишора қилдилар. Бу билан қавмларини бирга ибодат қилишга, берилган улуғ неъмат шукронасини адо этишга чорладилар. Шу нуқтада Закариёга алайҳиссалом тегишли тарих хотима топади. Яҳё алайҳиссаломнинг таваллудлари, ҳаётларига тааллуқли бошқа тарихлар баён этилмай, бир йўла ул зотга китоб нозил этилиш қиссаси зикр этилади.)

Malayca: 

Maka dia pun keluar mendapatkan kaumnya dari Mihrab (tempat sembahyangnya), lalu ia memberi isyarat kepada mereka: "Hendaklah kamu bertasbih (mengerjakan ibadat kepada Allah) pagi dan petang".

Arnavutça: 

Dhe, ai doli nga faltorja në popullin e tij dhe u dha shenjë atyre: “Madhëronie (Perëndinë), në mëngjes dhe në mbrëmje!”

Bulgarca: 

И излезе при своя народ от светилището, и посочи към тях да възславят Аллах и в зори, и вечер.

Sırpça: 

И он изађе из храма у народ свој и знаком им даде на знање: “Славите Га ујутру и навече!”

Çekçe: 

I vyšel Zachariáš ze svatyně k lidu svému a (Bůh) jim vnukl: 'Slavte za jitra i za večera Pána svého!'

Urduca: 

چنانچہ وہ محراب سے نکل کر اپنی قوم کے سامنے آیا اور اس نے اشارے سے ان کو ہدایت کی کہ صبح و شام تسبیح کرو

Tacikçe: 

Аз меҳроб ба миёни қавми худ берун омад ва ба онон эълом кард, ки субҳу шом тасбеҳ гӯед.

Tatarca: 

Хатыны балага калган көн михрабтан чыгып кавеме янына барды – сөйләшә алмыйдыр иде, иргә вә кичке намазларны укырсыз дип кавеменә ишарәт илә аңлатты.

Endonezyaca: 

Maka ia keluar dari mihrab menuju kaumnya, lalu ia memberi isyarat kepada mereka; hendaklah kamu bertasbih di waktu pagi dan petang.

Amharca: 

ከምኩራቡም በሕዝቦቹ ላይ ወጣ፡፡ በ×ትና በማታ (ጌታችሁን) አወድሱ በማለትም ወደነሱ ጠቀሰ፡፡

Tamilce: 

ஆக, அவர் தனது மக்களுக்கு முன் தொழுமிடத்திலிருந்து வெளியேறி வந்தார். அவர்களை நோக்கி “காலையிலும் மாலையிலும் (அல்லாஹ்வை) துதியுங்கள்” என்று சைகை காண்பித்தார்.

Korece: 

그리하여 그는 예배당에서 그의 백성에게로 나가 아침 저녁으로 하나님을 찬미하라 그들에게 손짓으로 말하더라

Vietnamca: 

Rồi (Zakariya) bước ra khỏi phòng cầu nguyện đến gặp người dân của Y và ra dấu bảo họ tán dương (Allah) sáng chiều.

Rubu tag: 

Hizb tag: