Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

19

Sûredeki Ayet No: 

8

Ayet No: 

2258

Sayfa No: 

305

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

قَالَ رَبِّ أَنَّىٰ يَكُونُ لِي غُلَامٌ وَكَانَتِ امْرَأَتِي عَاقِرًا وَقَدْ بَلَغْتُ مِنَ الْكِبَرِ عِتِيًّا

Çeviriyazı: 

ḳâle rabbi ennâ yekûnü lî gulâmüv vekâneti-mraetî `âḳirav veḳad belagtü mine-lkiberi `itiyyâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Zekeriyya: "Rabbim! Karım kısır, ben de son derece kocamışken nasıl oğlum olabilir?" dedi.

Diyanet İşleri: 

Zekeriya: "Rabbim! Karım kısır, ben de son derece kocamışken nasıl oğlum olabilir?" dedi.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Rabbim dedi, benim nasıl oğlum olabilir ki karım kısır ve ben de ömrümün sonlarına vardım, tamamıyla ihtiyarladım.

Şaban Piriş: 

Rabbim, dedi. Nasıl benim bir çocuğum olabilir ki, karım kısır ben ise son derece yaşlayım?

Edip Yüksel: 

"Rabbim, benim nasıl bir oğlum olabilir? Karım kısır, bense alabildiğine yaşlıyım," dedi.

Ali Bulaç: 

Dedi ki: "Rabbim, karım kısır (bir kadın) iken, benim nasıl oğlum olabilir? Ben de yaşlılığın son basamağındayım."

Suat Yıldırım: 

“Ya Rabbî, dedi, nasıl benim çocuğum olabilir ki eşim kısır, ben ise bir pîr-i faniyim!”

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Dedi ki: «Yarabbi! Bana nereden bir oğul olabilir? Zevcem ise kısır olmuştur. Ben de ihtiyarlıktan son yaşa yetişmiş oldum.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Dedi: "Rabbim, benim için oğul nasıl söz konusu olur? Karım, doğurganlığını yitirmiştir, bense yaşlılığın gerçekten en ileri basamağına ulaştım."

Bekir Sadak: 

19:12

İbni Kesir: 

Rabbım

Adem Uğur: 

Zekeriyya: Rabbim! dedi, karım kısır olduğu, ben de ihtiyarlığın son sınırına vardığım halde, benim nasıl oğlum olabilir?

İskender Ali Mihr: 

(Zekeriya (A.S) şöyle) dedi: “Rabbim, benim nasıl bir oğlum olabilir? Ve benim kadınım (artık) akir (kısır) oldu. Ben (de) yaşlanarak ihtiyarlığa ulaştım.”

Celal Yıldırım: 

Zekeriyyâ dedi ki: «Rabbim ! Benim nasıl oğlum olabilir ki karım kısırdır, ben de yaşlılığın son kertesine gelmiş bulunuyorum ?!»

Tefhim ul Kuran: 

Dedi ki: «Rabbim, karım kısır (bir kadın) iken, benim nasıl oğlum olabilir? Ben de yaşlılığın son basamağındayım.»

Fransızca: 

Et [Zacharie dit]: "ô mon Seigneur, comment aurai-je un fils, quand ma femme est stérile et que je suis très avancé en vieillesse ? "

İspanyolca: 

«¡Señor!» dijo «¿Cómo puedo tener un muchacho, siendo mi mujer estéril y yo un viejo decrépito?»

İtalyanca: 

Disse: «Come potrò mai avere un figlio? Mia moglie è sterile e la vecchiaia mi ha rinsecchito».

Almanca: 

Er sagte: "HERR! Wie kann ich einen Jungen haben, wo meine Gattin immer unfruchtbar war und ich bereits das Greisenalter erreicht habe?!"

Çince: 

他说:我的主啊!我的妻子是不会生育的,我也老态龙钟了,我怎么会有儿子呢?

Hollandaca: 

Zacharias zeide: Hoe zal ik een zoon hebben, terwijl ik zei dat mijne vrouw onvruchtbaar is, en ik thans tot hoogen ouderdom gekomen en afgeleefd ben?

Rusça: 

Он сказал: "Господи! Как может быть у меня мальчик, если моя жена бесплодна, а я уже достиг дряхлого возраста?"

Somalice: 

wuxuu yidhi Eebow sidee iigu ahaan wiil iyadooy tahay haweeneydaydu madhalays oon ka gaadhay waynida gabow.

Swahilice: 

Akasema: Ewe Mola wangu Mlezi! Vipi nitakuwa na mwana na hali mke wangu ni tasa, na mimi nimesha fikia ukongwe katika uzee?

Uygurca: 

زەكەرىيا ئېيتتى: «ئايالىم تۇغماس تۇرسا، مەن قېرىپ مۈكچىيىپ كەتكەن تۇرسام، مېنىڭ قانداقمۇ ئوغلۇم بولسۇن؟»

Japonca: 

かれは申しあげた。「主よ,わたしにどうして息子がありましょう。わたしの妻は不妊です。その上わたしは極めて高齢になりました。」

Arapça (Ürdün): 

«قال ربّ أنَّى» كيف «يكون لي غلام وكانت امرأتي عاقرا وقد بلغت من الكبر عتيا» من عتا: يبس، أي نهاية السن مائة وعشرين سنة وبلغت امرأته ثمانية وتسعين سنة وأصل عتى: عتو وكسرت التاء تخفيفا وقلبت الواو الأولى ياء لمناسبة الكسرة والثانية ياء لتدغم فيها الياء.

Hintçe: 

ज़करिया ने अर्ज़ की या इलाही (भला) मुझे लड़का क्योंकर होगा और हालत ये है कि मेरी बीवी बाँझ है और मैं खुद हद से ज्यादा बुढ़ापे को पहुँच गया हूँ

Tayca: 

เขากล่าวว่า “ข้าแต่พระเจ้าของข้าพระองค์ ข้าพระองค์จะมีลูกได้อย่างไร ในเมื่อภริยาของข้าพระองค์ก็เป็นหมัน และข้าพระองค์ได้บรรลุสู่ความแก่ชราแล้ว !”

İbranice: 

אמר: 'ריבוני! כיצד יהיה לי בן למרות שאשתי עקרה ואני בא בימים

Hırvatça: 

"Gospodaru moj", reče on, "kako ću imati sina kad mi je žena nerotkinja, a već sam duboku starost doživio?"

Rumence: 

Zaharia spuse: “Domnul meu! Cum aş putea avea un fecior? Femeia mea este stearpă, iar pe mine m-au slabit bătrâneţele.”

Transliteration: 

Qala rabbi anna yakoonu lee ghulamun wakanati imraatee AAaqiran waqad balaghtu mina alkibari AAitiyyan

Türkçe: 

Dedi: "Rabbim, benim için oğul nasıl söz konusu olur? Karım, doğurganlığını yitirmiştir, bense yaşlılığın gerçekten en ileri basamağına ulaştım."

Sahih International: 

He said, "My Lord, how will I have a boy when my wife has been barren and I have reached extreme old age?"

İngilizce: 

He said: "O my Lord! How shall I have a son, when my wife is barren and I have grown quite decrepit from old age?"

Azerbaycanca: 

(Zəkəriyya) dedi: “Ey Rəbbim! Zövcəm doğmayan bir qadın, mən də qocalıb əldən düşmüş (sümüyü sustalmış bir kişi) ikən mənim necə oğlum ola bilər?”

Süleyman Ateş: 

(Zekeriyya): "Rabbim, dedi benim nasıl oğlum olur? Karım da kısırdır. Ben ise ihtiyarlığın son sınırına vardım."

Diyanet Vakfı: 

Zekeriyya: Rabbim! dedi, karım kısır olduğu, ben de ihtiyarlığın son sınırına vardığım halde, benim nasıl oğlum olabilir?

Erhan Aktaş: 

“Rabb’im! Hanımım kısır, ben de ayakta duramayacak kadar yaşlanmışken, benim nasıl bir oğlum olabilir?” dedi.

Kral Fahd: 

Zekeriyya: Rabbim! dedi, karım kısır olduğu, ben de ihtiyarlığın son sınırına vardığım halde, benim nasıl oğlum olabilir?

Hasan Basri Çantay: 

Dedi: «Rabbim, benim nasıl oğlum olur ki? Karım bir kısırdır. Ben ise ihtiyarlığın son haddine vermişimdir».

Muhammed Esed: 

(Zekeriya:) "Ey Rabbim!" dedi, "Karım kısır olduğu halde ve ben de yaşlanarak bütünüyle güçsüz bir duruma düşmüşken, benim nasıl oğlum olabilir ki?"

Gültekin Onan: 

Dedi ki: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

Zekeriyya dedi ki: “- Rabbim, benim nereden bir oğlum olacak? Hanımım kısır bulunuyor, ben de ihtiyarlığın son haddine vardım.”

Portekizce: 

Disse (Zacarias): Ó Senhor meu, como poderei ter um filho, uma vez que minha mulher é estéril e eu cheguei à senilidade?

İsveççe: 

[Sakarias] sade: "Herre! Hur skulle jag kunna få en son, när min hustru är ofruktsam och jag är en skröplig och orkeslös åldring?"

Farsça: 

گفت: پروردگارا! چگونه برایم پسری خواهد بود در حالی که همسرم نازا بوده است و خود نیز از پیری به فرتوتی رسیده ام؟!

Kürtçe: 

ووتی ئەی پەروەردگارم چۆن منداڵم دەبێت لەکاتێکدا خێزانم نەزۆکە بێگومان خۆشم لە پیریدا گەیشتوومەتە ئەو پەڕی پیری

Özbekçe: 

У: «Эй Роббим, аёлим туғмас бўлса, ўзим қариб-чириб қолган бўлсам, қандай қилиб менинг ўғлим бўлсин?!» деди.

Malayca: 

Nabi Zakaria bertanya: "Wahai Tuhanku! Bagaimanakah caranya aku akan beroleh seorang anak, sedang isteriku adalah seorang yang mandul dan aku sendiri pula telah sampai had umur yang setua-tuanya?"

Arnavutça: 

(Zekerijjai) tha: “O Zoti im, prej nga mua djali, kur bashkëshortja ime është sterile? Dhe, unë kam arritur pleqërinë e thellë?”

Bulgarca: 

Рече: “Господи мой, как ще имам момче, когато жена ми е бездетна, пък аз вече грохнах от старост?”

Sırpça: 

„Господару мој“, рече он, „како ћу да имам сина кад ми је жена нероткиња, а већ сам доживео дубоку старост?“

Çekçe: 

Pravil: 'Pane můj, jak mohl bych chlapce míti, když žena má je neplodná a já sám jsem již dosáhl slabosti věku vysokého?'

Urduca: 

عرض کیا، "پروردگار، بھلا میرے ہاں کیسے بیٹا ہوگا جبکہ میری بیوی بانجھ ہے اور میں بوڑھا ہو کر سوکھ چکا ہوں؟"

Tacikçe: 

Гуфт: «Эй Парвардигори ман, маро аз куҷо писаре бошад, ҳол он ки занам нозоянда аст ва ман худ дар пирӣ ба фартутӣ расидаам».

Tatarca: 

Әйтте Зәкәрья: "Йә Рабби, ничек минем угълым булыр икән, хәлбуки хатыным кысыр, үзем картлыкның ахыр чигенә җиттем?"

Endonezyaca: 

Zakaria berkata: "Ya Tuhanku, bagaimana akan ada anak bagiku, padahal isteriku adalah seorang yang mandul dan aku (sendiri) sesungguhnya sudah mencapai umur yang sangat tua".

Amharca: 

«ጌታዬ ሆይ! ሚስቴ መካን የነበረች ስትኾን እኔም ከእርጅና ድርቀትን በእርግጥ የደረስኩ ስኾን እንዴት ልጅ ይኖረኛል!» አለ፡፡

Tamilce: 

அவர் கூறினார்: “என் இறைவா! எனக்கு எப்படி குழந்தை கிடைக்கும்? என் மனைவியோ மலடியாக இருக்கிறாள். நானோ முதுமையின் எல்லையை அடைந்து (முற்றிலும் பலவீனனாக ஆகி)விட்டேன்.”

Korece: 

이때 그가 말하길 주여 제가 어떻게 아이를 가질 수 있겠습니 까 저의 아내는 불임이며 저는 이미 노쇠하였습니다 하더라

Vietnamca: 

Y thưa: “Lạy Thượng Đế của bề tôi! Làm sao bề tôi có thể có con khi mà vợ của bề tôi là một người phụ nữ hiếm muộn, hơn nữa bề tôi đã tuổi già sức yếu”.

Rubu tag: 

Hizb tag: