Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

19

Sûredeki Ayet No: 

17

Ayet No: 

2267

Sayfa No: 

306

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَاتَّخَذَتْ مِن دُونِهِمْ حِجَابًا فَأَرْسَلْنَا إِلَيْهَا رُوحَنَا فَتَمَثَّلَ لَهَا بَشَرًا سَوِيًّا

Çeviriyazı: 

fetteḫaẕet min dûnihim ḥicâben feerselnâ ileyhâ rûḥanâ fetemeŝŝele lehâ beşeran seviyyâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Sonra ailesiyle kendisi arasına bir perde koymuştu. Biz ona meleğimiz (Cebrail)i gönderdik de ona tam bir insan şeklinde göründü.

Diyanet İşleri: 

Sonra, insanlardan gizlenmek için bir perde germişti. Cebrail'i göndermiştik de ona tam bir insan olarak görünmüştü.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve ailesiyle arasına bir perde germişti. Derken ona ruhumuzu göndermiştik de gözüne, azası düzgün bir insan şeklinde görünmüştü.

Şaban Piriş: 

Kendisi ile onlar arasına bir de perde çekmişti. O’na ruhumuzu göndermiştik. O da tam bir insan sûretinde görünmüştü ona.

Edip Yüksel: 

Kendisiyle onlar arasına bir perde çekmişti. Bu durumda ona Ruhumuzu gönderdik ve önünde mükemmel bir insan olarak biçimlendi.

Ali Bulaç: 

Sonra onlardan yana (kendini gizleyen) bir perde çekmişti. Böylece ona ruhumuz (Cibril'i) göndermiştik, o da, düzgün bir beşer kılığında görünmüştü.

Suat Yıldırım: 

Onlarla kendisi arasına bir perde gerdi. Biz de ona Ruhumuzu gönderdik de, ona kusursuz, mükemmel bir insan şeklinde görünüverdi. [26,193-194.]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Onların öte yanlarında (kendisine) bir perde edinmişti. Artık Biz de ona ruhumuzu (Cibrîl-i Emîn) gönderdik de onun için tam bir beşer sûretinde görünüvermişti.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Onlarla arasına bir perde çekmişti. Biz de ruhumuzu ona göndermiştik de o kendisine sapasağlam bir insan şeklinde görünmüştü.

Bekir Sadak: 

Meryem oglana gebe kaldi, o haliyle uzak bir yere cekildi.

İbni Kesir: 

Onlardan gizlenmek için de bir perde germişti. Derken, Biz de ona ruhumuzu göndermiştik de tam bir insan olarak görünmüştü ona.

Adem Uğur: 

Meryem, onlarla kendi arasına bir perde çekmişti. Derken, biz ona ruhumuzu gönderdik de o, kendisine tastamam bir insan şeklinde göründü.

İskender Ali Mihr: 

Sonra da onlardan (ayıran) bir perde çekti. O zaman ona Ruhumuz´u (Ruh´ûl Kudüs) gönderdik. Ona normal bir beşer suretinde (hüviyetinde) temessül etti (göründü).

Celal Yıldırım: 

Sonra da onlardan taraf bir perde tutup germişti. Biz de ona ruhumuzu (Melek Cebrail´i) göndermiştik de O, ona endamlı, yakışıklı bir insan şeklinde temessül edip görünmüştü.

Tefhim ul Kuran: 

Sonra onlardan yana (kendini gizleyen) bir perde çekmişti. Böylece ona ruhumuz (Cibril´i) göndermiştik, o da, düzgün bir beşer kılığında görünmüştü.

Fransızca: 

Elle mit entre elle et eux un voile. Nous lui envoyâmes Notre Esprit (Gabriel), qui se présenta à elle sous la forme d'un homme parfait.

İspanyolca: 

Y tendió un velo para ocultarse de ellos. Le enviamos Nuestro Espíritu y éste se le presentó como un mortal acabado.

İtalyanca: 

Tese una cortina tra sé e gli altri. Le inviammo il Nostro Spirito, che assunse le sembianze di un uomo perfetto.

Almanca: 

und vor ihnen einen Sichtschutz errichtete. Dann entsandten WIR ihr einen Ruhh von Uns und er erschien ihr als ein makelloser Mensch.

Çince: 

她用一个帷幕遮蔽著,不让人们看见她。我使我的精神到她面前,他就对她显现成一个身材匀称的人。

Hollandaca: 

En een sluier nam, om zich aan de blikken van anderen te onttrekken. Wij zonden onzen geest Gabriël tot haar, en hij verscheen haar in de gedaante van een volmaakt mensch.

Rusça: 

и укрылась от них за завесой. Мы же послали к ней Нашего Духа (Джибриля), и он предстал перед ней в облике прекрасно сложенного человека.

Somalice: 

oyna ka yeelatay xaggeeda astur, oon u dirray xaggeeda ruuxannagii (jibriil), oo isugu shabahay dad eg.

Swahilice: 

Na akaweka pazia kujikinga nao. Tukampelekea Roho wetu, akajifananisha kwake sawa na mtu.

Uygurca: 

ئۇ پەردە تارتىپ كىشىلەردىن يۇشۇرۇندى، ئۇنىڭغا بىزنىڭ روھىمىزنى (يەنى جىبرىئىل ئەلەيھىسسالامنى) ئەۋەتتۇق، ئۇ مەريەمگە بېجىرىم ئادەم سۈرىتىدە كۆرۈندى

Japonca: 

かの女はかれらから(身をさえぎる)幕を垂れた。その時われはわが聖霊(ジブリール)を遣わした。かれは1人の立派な人間の姿でかの女の前に現われた。

Arapça (Ürdün): 

«فاتخذت من دونهم حجابا» أرسلت سترا تستتر به لتفلي رأسها أو ثيابها أو تغسل من حيضها «فأرسلنا إليها روحنا» جبريل «فتمثل لها» ب لبسها ثيابها «بشرا سويا» تام الخلق.

Hintçe: 

फिर उसने उन लोगों से परदा कर लिया तो हमने अपनी रूह (जिबरील) को उन के पास भेजा तो वह अच्छे ख़ासे आदमी की सूरत बनकर उनके सामने आ खड़ा हुआ

Tayca: 

แล้วนางได้ใช้ม่านกั้นให้ห่างพ้นจากพวกเขาแล้วเราได้ส่งวิญญาณของเรา (ญิบรีล) ไปยังนางแล้วเขาได้จำแลงตนแก่นาง ให้เป็นชายอย่างสมบูรณ์

İbranice: 

ואז היא תפסה מהם מחסה, ואז שלחנו אליה את רוחנו (המלאך גבריאל,) והוא הופיע לפניה בן אדם נאה

Hırvatça: 

i od njih zaklon uzela, Mi smo k njoj Našeg meleka poslali i on joj se pokazao u ljudskom potpunom obliku.

Rumence: 

Ea puse un văl între ea şi ai săi şi Noi i-am trimis duhul Nostru ce i se înfăţişă ca un bărbat desăvârşit.

Transliteration: 

Faittakhathat min doonihim hijaban faarsalna ilayha roohana fatamaththala laha basharan sawiyyan

Türkçe: 

Onlarla arasına bir perde çekmişti. Biz de ruhumuzu ona göndermiştik de o kendisine sapasağlam bir insan şeklinde görünmüştü.

Sahih International: 

And she took, in seclusion from them, a screen. Then We sent to her Our Angel, and he represented himself to her as a well-proportioned man.

İngilizce: 

She placed a screen (to screen herself) from them; then We sent her our angel, and he appeared before her as a man in all respects.

Azerbaycanca: 

Və ailə üzvlərindən gizlənmək (paltarını dəyişmək, yaxud yuyunub təmizlənmək) üçün pərdə tutmuşdu. Biz də Öz ruhumuzu (Cəbraili Məryəmin) yanına göndərdik. Ona (Məryəmə) kamil bir insan qiyafəsində göründü.

Süleyman Ateş: 

Onlarla kendisi arasına bir perde çekmişti. Biz de ruhumuzu (Cebrail'i) ona gönderdik. (O) ona düzgün bir insan şeklinde göründü.

Diyanet Vakfı: 

Meryem, onlarla kendi arasına bir perde çekmişti. Derken, biz ona ruhumuzu gönderdik de o, kendisine tastamam bir insan şeklinde göründü.

Erhan Aktaş: 

Sonra ailesi ile arasına bir perde çekti.(1) O zaman, ona rûhumuzu gönderdik. Ona normal bir beşer yapısında temessül etti.(2)

Kral Fahd: 

Meryem, onlarla kendi arasına bir perde çekmişti. Derken, biz ona ruhumuzu gönderdik de o, kendisine tastamam bir insan şeklinde göründü.

Hasan Basri Çantay: 

Sonra onların önünde bir perde edinmiş (çekmiş) di. Derken biz ona ruuhumuzu göndermişdik de o, kendisine hilkati tam bir beşer şeklinde görünmüşdü.

Muhammed Esed: 

kendini onlardan uzak tutuyordu; bu durumdayken kendisine vahiy meleğimizi gönderdik; (bu melek) ona eli yüzü düzgün bir beşer kılığında göründü.

Gültekin Onan: 

Sonra onlardan yana (kendini gizleyen) bir perde çekmişti. Böylece ona ruhumuz (Cibril´i) göndermiştik, o da, düzgün bir beşer kılığında görünmüştü.

Ali Fikri Yavuz: 

Sonra ailesinin önlerinde bir perde kurmuştu. Nihayet ona ruhumuzu (Cebraîl’i) gönderdik de kendisine düzgün bir insan şeklinde göründü.

Portekizce: 

E colocou uma cortina para ocultar-se dela (da família), e lhe enviamos o Nosso Espírito, que lhe apareceupersonificado, como um homem perfeito.

İsveççe: 

och lät dem förstå att hon ville vara i ostördhet genom [att anbringa] ett förhänge. Och Vi sände till henne Vår ingivelses ängel som uppenbarade sig för henne i en välskapad mans skepnad.

Farsça: 

و جدا از آنان پوشش و پرده ای برای خود قرار داد. و ما روح خود را به سوی او فرستادیم، پس برای او [به صورت] بشری خوش اندام و معتدل نمودار شد.

Kürtçe: 

ئەمجا پەردەیەکی دانا لە نێوان خۆی و ئەوان (کەس و کاری)دا ئێمەیش جوبرەیلمان نارد بۆلای وەکو بەشەرێکی تەواو خۆی پیشانی (مەریەم) دا

Özbekçe: 

Ва улар билан ўзи орасида тўсиқ олганда, Биз унга Ўз руҳимизни юбордик. Бас, у унга бус-бутун одам бўлиб кўринди. (Яъни, эй Муҳаммад, бу китобда (Қуръонда) Марямни эсла. Байтул Мақдисда яшаётган, бокира, тақводор қиз Марям, шаҳарнинг шарқий томонига ёлғиз чиқди. Нимага чиққанини Аллоҳ билади. Қавмидан ҳеч ким Марямни кўрмайдиган бўлди. У холи ва ёлғиз қолди. Жаброил алайҳиссалом Марямга тўла-тўкис одам сиймосида намоён бўлди. Аллоҳ уни яратган асл ҳолатида кўринмади. Чунки бус-бутун ҳолида кўринса, Марям буткул даҳшатга тушиши мумкин эди.)

Malayca: 

Kemudian Maryam membuat dinding untuk melindungi dirinya dari mereka maka Kami hantarkan kepadanya: Roh dari kami lalu ia menyamar diri kepadanya sebagai seorang lelaki yang sempurna bentuk kejadiannya.

Arnavutça: 

dhe mori një perde që të skajohet nga ata; Na dërguam tek ajo engjëllin – Xhebrailin dhe ai iu paraqit asaj në formën e mashkullit të zhvilluar mirë.

Bulgarca: 

И се прикри от тях със завеса. И пратихме при нея Нашия Дух, който й се представи като съвършен човек.

Sırpça: 

и од њих узела заклон, Ми смо ка њој послали Нашег анђела и он јој се показао у потпуном људском облику.

Çekçe: 

a spustila závěs mezi sebou a jimi. A poslali jsme k ní ducha Svého a zjevil se jí v podobě smrtelníka dokonalého.

Urduca: 

اور پردہ ڈال کر اُن سے چھپ بیٹھی تھی اس حالت میں ہم نے اس کے پاس اپنی روح کو (یعنی فرشتے کو) بھیجا اور وہ اس کے سامنے ایک پورے انسان کی شکل میں نمودار ہو گیا

Tacikçe: 

Миёни худ ва онон пардае кашид ва Мо Рӯҳи Худро наздаш фиристодем ва чун инсоне тамом бар ӯ намудор шуд.

Tatarca: 

Алар якын урында булу сәбәпле күрмәсеннәр өчен ул пәрдә корды, һәм җибәрдек Мәрьямгә Җәбраил фәрештәбезне, ул Мәрьямгә камил яшь егет сурәтендә күренде.

Endonezyaca: 

maka ia mengadakan tabir (yang melindunginya) dari mereka; lalu Kami mengutus roh Kami kepadanya, maka ia menjelma di hadapannya (dalam bentuk) manusia yang sempurna.

Amharca: 

ከእነሱም መጋረጃን አደረገች፡፡ መንፈሳችንምም (ጂብሪልን) ወደርሷ ላክን፡፡ ለእርሷም ትክክለኛ ሰው ሆኖ ተመሰለላት፡፡

Tamilce: 

அவர்களுக்கு முன்புறத்திலிருந்து ஒரு திரையை அவள் ஏற்படுத்திக் கொண்டாள். ஆக, அவளிடம் நமது தூதரை அனுப்பினோம். அவர், அவளுக்கு (முன்) ஒரு முழுமையான மனிதராகத் தோன்றினார்.

Korece: 

그들이 보지 아니 하도록 그녀가 얼굴을 가리웠을 때 하나님이 그 녀에게 천사를 보내니 그는 그녀 앞에 사랑처럼 나타났더라

Vietnamca: 

Nữ che một bức màn để họ không nhìn thấy (trong lúc Nữ thờ phượng Thượng Đế của Nữ). Thế là TA cử Đại Thiên Thần Jibril của TA đến gặp Nữ. (Jibril) hiện ra trước mặt Nữ trên hình hài của một người đàn ông phàm tục toàn diện.

Rubu tag: 

Hizb tag: