
elleẕî yü'tî mâlehû yetezekkâ.
Arapça:
الَّذِي يُؤْتِي مَالَهُ يَتَزَكَّىٰ
Türkçe:
O ki, temizlenip arınsın diye malını verir.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O ki, Allah yolunda malını verir, temizlenir.
Diyanet Vakfı:
O ki, Allah yolunda malını verir, temizlenir.
İngilizce:
Those who spend their wealth for increase in self-purification,
Fransızca:
qui donne ses biens pour se purifier
Almanca:
der sein Vermögen spendet und sich reinhält.
Rusça:
который раздает свое богатство, очищаясь,
Açıklama:

vemâ lieḥadin `indehû min ni`metin tüczâ.
Arapça:
وَمَا لِأَحَدٍ عِندَهُ مِن نِّعْمَةٍ تُجْزَىٰ
Türkçe:
Onun katında hiç kimsenin, karşılığı verilecek bir nimeti yoktur/hiç kimsenin ona, karşılık olarak verilecek bir nimeti yoktur.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onun yanında, başka bir kimse için karşılığı verilecek hiçbir nimet yoktur.
Diyanet Vakfı:
Onun nezdinde hiçbir kimseye ait şükranla karşılanacak bir nimet yoktur.
İngilizce:
And have in their minds no favour from anyone for which a reward is expected in return,
Fransızca:
et auprès de qui personne ne profite d'un bienfait intéressé,
Almanca:
Und niemand hat bei ihm eine Wohltat, die zu vergelten ist,
Rusça:
и всякую милость возмещает сполна
Açıklama:

ille-btigâe vechi rabbihi-l'a`lâ.
Arapça:
إِلَّا ابْتِغَاءَ وَجْهِ رَبِّهِ الْأَعْلَىٰ
Türkçe:
Yüceler yücesi Rabbinin yüzünü özleyip istemek için veren hariç.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O ancak yüce Rabbinin rızasını aramak için verir.
Diyanet Vakfı:
O ancak Yüce Rabbinin rızasını aramak için verir.
İngilizce:
But only the desire to seek for the Countenance of their Lord Most High;
Fransızca:
mais seulement pour la recherche de La Face de son seigneur le Très-Haut .
Almanca:
also (er tat es) nur im Streben nach seinem allhöchsten HERRN.
Rusça:
только из стремления к Лику своего Всевышнего Господа.
Açıklama:

velesevfe yerḍâ.
Arapça:
وَلَسَوْفَ يَرْضَىٰ
Türkçe:
Yakında mutlaka hoşnut olacaktır.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Elbette yakında kendisi de hoşnut olacaktır.
Diyanet Vakfı:
Ve o (buna kavuşarak) hoşnut olacaktır.
İngilizce:
And soon will they attain (complete) satisfaction.
Fransızca:
Et certes, il sera bientôt satisfait !
Almanca:
Und gewiß, er wird zufrieden sein.
Rusça:
Он непременно будет удовлетворен.
Açıklama:

veḍḍuḥâ.
Arapça:
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالضُّحَىٰ
Türkçe:
Yemin olsun kuşluk vaktine,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Andolsun kuşluk vaktine.
Diyanet Vakfı:
Andolsun kuşluk vaktine
İngilizce:
By the Glorious Morning Light,
Fransızca:
Par le Jour Montant !
Almanca:
Bei dem Vormittag
Rusça:
Клянусь утром!
Açıklama:

velleyli iẕâ secâ.
Arapça:
وَاللَّيْلِ إِذَا سَجَىٰ
Türkçe:
Gelip oturduğu vakit geceye ki,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ve sakinleştiği zaman geceye ki,
Diyanet Vakfı:
Ve sükuna erdiğinde geceye ki,
İngilizce:
And by the Night when it is still,-
Fransızca:
Et par la nuit quand elle couvre tout !
Almanca:
und bei der Nacht, wenn sie ruht!
Rusça:
Клянусь ночью, когда она густеет!
Açıklama:

mâ vedde`ake rabbüke vemâ ḳalâ.
Arapça:
مَا وَدَّعَكَ رَبُّكَ وَمَا قَلَىٰ
Türkçe:
Rabbin seni terk etmedi, sana darılmadı da.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Rabbin seni bırakmadı ve darılmadı.
Diyanet Vakfı:
Rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadı.
İngilizce:
Thy Guardian-Lord hath not forsaken thee, nor is He displeased.
Fransızca:
Ton Seigneur ne t'a ni abandonné, ni détesté.
Almanca:
Weder verließ dich dein HERR, noch ist ER dir abgeneigt.
Rusça:
Не покинул тебя твой Господь и не возненавидел.
Açıklama:

velel'âḫiratü ḫayrul leke mine-l'ûlâ.
Arapça:
وَلَلْآخِرَةُ خَيْرٌ لَّكَ مِنَ الْأُولَىٰ
Türkçe:
Sonrası/âhiret/gelecek senin için öncesinden/dünyadan/geçmişten elbette ki daha mutlu-kutlu olacaktır.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ahiret senin için dünyadan iyi olacaktır.
Diyanet Vakfı:
Gerçekten senin için ahiret dünyadan daha hayırlıdır.
İngilizce:
And verily the Hereafter will be better for thee than the present.
Fransızca:
La vie dernière t'est, certes, meilleure que la vie présente.
Almanca:
Und gewiß, das Letzte ist für dich besser als das Erste.
Rusça:
Воистину, будущее для тебя лучше, чем настоящее.
Açıklama:

velesevfe yü`ṭîke rabbüke feterḍâ.
Arapça:
وَلَسَوْفَ يُعْطِيكَ رَبُّكَ فَتَرْضَىٰ
Türkçe:
Rabbin sana verecek de sen hoşnut olacaksın!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Rabbın sana verecek ve sen hoşnut olacaksın.
Diyanet Vakfı:
Pek yakında Rabbin sana verecek de hoşnut olacaksın.
İngilizce:
And soon will thy Guardian-Lord give thee (that wherewith) thou shalt be well-pleased.
Fransızca:
Ton Seigneur t'accordera certes [Ses faveurs], et alors tu seras satisfait.
Almanca:
Und gewiß, dir wird dein HERR (so viel) geben, so daß du zufrieden bist.
Rusça:
Господь твой непременно одарит тебя, и ты будешь удовлетворен.
Açıklama:

elem yecidke yetîmen feâvâ.
Arapça:
أَلَمْ يَجِدْكَ يَتِيمًا فَآوَىٰ
Türkçe:
O seni bir yetim olarak bulup da barınağa kavuşturmadı mı?
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O seni yetim bulup da barındırmadı mı?
Diyanet Vakfı:
O, seni yetim bulup barındırmadı mı?
İngilizce:
Did He not find thee an orphan and give thee shelter (and care)?
Fransızca:
Ne t'a-t-Il pas trouvé orphelin ? Alors Il t'a accueilli !
Almanca:
Fand ER dich nicht als Waise, dann gewährte ER dir Geborgenheit?!
Rusça:
Разве Он не нашел тебя сиротой и не дал тебе приют?
Açıklama:
Sayfalar
