Hizb 60

 
00:00

elleẕî yü'tî mâlehû yetezekkâ.

Arapça:

الَّذِي يُؤْتِي مَالَهُ يَتَزَكَّىٰ

Türkçe:

O ki, temizlenip arınsın diye malını verir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O ki, Allah yolunda malını verir, temizlenir.

Diyanet Vakfı:

O ki, Allah yolunda malını verir, temizlenir.

İngilizce:

Those who spend their wealth for increase in self-purification,

Fransızca:

qui donne ses biens pour se purifier

Almanca:

der sein Vermögen spendet und sich reinhält.

Rusça:

который раздает свое богатство, очищаясь,

Açıklama:
 
00:00

vemâ lieḥadin `indehû min ni`metin tüczâ.

Arapça:

وَمَا لِأَحَدٍ عِندَهُ مِن نِّعْمَةٍ تُجْزَىٰ

Türkçe:

Onun katında hiç kimsenin, karşılığı verilecek bir nimeti yoktur/hiç kimsenin ona, karşılık olarak verilecek bir nimeti yoktur.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onun yanında, başka bir kimse için karşılığı verilecek hiçbir nimet yoktur.

Diyanet Vakfı:

Onun nezdinde hiçbir kimseye ait şükranla karşılanacak bir nimet yoktur.

İngilizce:

And have in their minds no favour from anyone for which a reward is expected in return,

Fransızca:

et auprès de qui personne ne profite d'un bienfait intéressé,

Almanca:

Und niemand hat bei ihm eine Wohltat, die zu vergelten ist,

Rusça:

и всякую милость возмещает сполна

Açıklama:
 
00:00

ille-btigâe vechi rabbihi-l'a`lâ.

Arapça:

إِلَّا ابْتِغَاءَ وَجْهِ رَبِّهِ الْأَعْلَىٰ

Türkçe:

Yüceler yücesi Rabbinin yüzünü özleyip istemek için veren hariç.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O ancak yüce Rabbinin rızasını aramak için verir.

Diyanet Vakfı:

O ancak Yüce Rabbinin rızasını aramak için verir.

İngilizce:

But only the desire to seek for the Countenance of their Lord Most High;

Fransızca:

mais seulement pour la recherche de La Face de son seigneur le Très-Haut .

Almanca:

also (er tat es) nur im Streben nach seinem allhöchsten HERRN.

Rusça:

только из стремления к Лику своего Всевышнего Господа.

Açıklama:
 
00:00

velesevfe yerḍâ.

Arapça:

وَلَسَوْفَ يَرْضَىٰ

Türkçe:

Yakında mutlaka hoşnut olacaktır.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Elbette yakında kendisi de hoşnut olacaktır.

Diyanet Vakfı:

Ve o (buna kavuşarak) hoşnut olacaktır.

İngilizce:

And soon will they attain (complete) satisfaction.

Fransızca:

Et certes, il sera bientôt satisfait !

Almanca:

Und gewiß, er wird zufrieden sein.

Rusça:

Он непременно будет удовлетворен.

Açıklama:
 
00:00

veḍḍuḥâ.

Arapça:

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالضُّحَىٰ

Türkçe:

Yemin olsun kuşluk vaktine,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Andolsun kuşluk vaktine.

Diyanet Vakfı:

Andolsun kuşluk vaktine

İngilizce:

By the Glorious Morning Light,

Fransızca:

Par le Jour Montant !

Almanca:

Bei dem Vormittag

Rusça:

Клянусь утром!

Açıklama:
 
00:00

velleyli iẕâ secâ.

Arapça:

وَاللَّيْلِ إِذَا سَجَىٰ

Türkçe:

Gelip oturduğu vakit geceye ki,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ve sakinleştiği zaman geceye ki,

Diyanet Vakfı:

Ve sükuna erdiğinde geceye ki,

İngilizce:

And by the Night when it is still,-

Fransızca:

Et par la nuit quand elle couvre tout !

Almanca:

und bei der Nacht, wenn sie ruht!

Rusça:

Клянусь ночью, когда она густеет!

Açıklama:
 
00:00

mâ vedde`ake rabbüke vemâ ḳalâ.

Arapça:

مَا وَدَّعَكَ رَبُّكَ وَمَا قَلَىٰ

Türkçe:

Rabbin seni terk etmedi, sana darılmadı da.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Rabbin seni bırakmadı ve darılmadı.

Diyanet Vakfı:

Rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadı.

İngilizce:

Thy Guardian-Lord hath not forsaken thee, nor is He displeased.

Fransızca:

Ton Seigneur ne t'a ni abandonné, ni détesté.

Almanca:

Weder verließ dich dein HERR, noch ist ER dir abgeneigt.

Rusça:

Не покинул тебя твой Господь и не возненавидел.

Açıklama:
 
00:00

velel'âḫiratü ḫayrul leke mine-l'ûlâ.

Arapça:

وَلَلْآخِرَةُ خَيْرٌ لَّكَ مِنَ الْأُولَىٰ

Türkçe:

Sonrası/âhiret/gelecek senin için öncesinden/dünyadan/geçmişten elbette ki daha mutlu-kutlu olacaktır.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ahiret senin için dünyadan iyi olacaktır.

Diyanet Vakfı:

Gerçekten senin için ahiret dünyadan daha hayırlıdır.

İngilizce:

And verily the Hereafter will be better for thee than the present.

Fransızca:

La vie dernière t'est, certes, meilleure que la vie présente.

Almanca:

Und gewiß, das Letzte ist für dich besser als das Erste.

Rusça:

Воистину, будущее для тебя лучше, чем настоящее.

Açıklama:
 
00:00

velesevfe yü`ṭîke rabbüke feterḍâ.

Arapça:

وَلَسَوْفَ يُعْطِيكَ رَبُّكَ فَتَرْضَىٰ

Türkçe:

Rabbin sana verecek de sen hoşnut olacaksın!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Rabbın sana verecek ve sen hoşnut olacaksın.

Diyanet Vakfı:

Pek yakında Rabbin sana verecek de hoşnut olacaksın.

İngilizce:

And soon will thy Guardian-Lord give thee (that wherewith) thou shalt be well-pleased.

Fransızca:

Ton Seigneur t'accordera certes [Ses faveurs], et alors tu seras satisfait.

Almanca:

Und gewiß, dir wird dein HERR (so viel) geben, so daß du zufrieden bist.

Rusça:

Господь твой непременно одарит тебя, и ты будешь удовлетворен.

Açıklama:
 
00:00

elem yecidke yetîmen feâvâ.

Arapça:

أَلَمْ يَجِدْكَ يَتِيمًا فَآوَىٰ

Türkçe:

O seni bir yetim olarak bulup da barınağa kavuşturmadı mı?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O seni yetim bulup da barındırmadı mı?

Diyanet Vakfı:

O, seni yetim bulup barındırmadı mı?

İngilizce:

Did He not find thee an orphan and give thee shelter (and care)?

Fransızca:

Ne t'a-t-Il pas trouvé orphelin ? Alors Il t'a accueilli !

Almanca:

Fand ER dich nicht als Waise, dann gewährte ER dir Geborgenheit?!

Rusça:

Разве Он не нашел тебя сиротой и не дал тебе приют?

Açıklama:

Sayfalar

Hizb 60 beslemesine abone olun.