Sayfa 596

 
00:00

fesenüyessiruhû lil`usrâ.

Arapça:

فَسَنُيَسِّرُهُ لِلْعُسْرَىٰ

Türkçe:

Biz onu, en zor olana sevk edeceğiz.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onu da en zor yola hazırlarız.

Diyanet Vakfı:

Biz de onu en zora hazırlarız.

İngilizce:

We will indeed make smooth for him the path to Misery;

Fransızca:

Nous lui faciliterons la voie à la plus grande difficulté,

Almanca:

diesem werden WIR es zum Erschwerten leicht machen.

Rusça:

Мы облегчим путь к тягчайшему.

Açıklama:
 
00:00

vemâ yugnî `anhü mâlühû iẕâ teraddâ.

Arapça:

وَمَا يُغْنِي عَنْهُ مَالُهُ إِذَا تَرَدَّىٰ

Türkçe:

Aşağı yuvarlandığında malı onu kurtarmayacaktır.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Çukura yuvarlandığı zaman malı onu kurtaramayacak.

Diyanet Vakfı:

Düştüğü zaman da malı kendisine hiç fayda vermez.

İngilizce:

Nor will his wealth profit him when he falls headlong (into the Pit).

Fransızca:

et à rien ne lui serviront ses richesses quand il sera jeté (au Feu).

Almanca:

Und sein Vermögen nützt ihm nicht, wenn er zugrundegeht.

Rusça:

Не спасет его достояние, когда он падет.

Açıklama:
 
00:00

inne `aleynâ lelhüdâ.

Arapça:

إِنَّ عَلَيْنَا لَلْهُدَىٰ

Türkçe:

Yemin olsun, doğruya ve güzele kılavuzlamak sadece bizim işimizdir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Doğru yolu göstermek muhakkak bize aittir.

Diyanet Vakfı:

Doğru yolu göstermek bize aittir.

İngilizce:

Verily We take upon Ourselves to guide,

Fransızca:

C'est à Nous, certes, de guider;

Almanca:

Gewiß, Uns obliegt doch die Rechtleitung.

Rusça:

Нам надлежит вести прямым путем.

Açıklama:
 
00:00

veinne lenâ lel'âḫirate vel'ûlâ.

Arapça:

وَإِنَّ لَنَا لَلْآخِرَةَ وَالْأُولَىٰ

Türkçe:

Sonrası da öncesi de sadece bizimdir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Kuşkusuz ahiret de dünya da bizimdir.

Diyanet Vakfı:

Şüphesiz ahiret de dünya da bizimdir.

İngilizce:

And verily unto Us (belong) the End and the Beginning.

Fransızca:

à Nous appartient, certes, la vie dernière et la vie présente.

Almanca:

Und gewiß, Uns gehört doch sowohl das Letzte als auch das Erste.

Rusça:

Нам принадлежат Последняя жизнь и жизнь первая.

Açıklama:
 
00:00

feenẕertüküm nâran teleżżâ.

Arapça:

فَأَنذَرْتُكُمْ نَارًا تَلَظَّىٰ

Türkçe:

Ben sizi, köpürerek yanan bir ateşe karşı uyardım.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ben sizi köpürdükçe köpüren bir ateşe karşı uyardım.

Diyanet Vakfı:

(Ey insanlar! ) Alev alev yanan bir ateşle sizi uyardım.

İngilizce:

Therefore do I warn you of a Fire blazing fiercely;

Fransızca:

Je vous ai donc avertis d'un Feu qui flambe

Almanca:

Also ICH warnte euch vor einem Feuer, das lodert,

Rusça:

Я предостерег вас от пылающего Огня.

Açıklama:
 
00:00

lâ yaṣlâhâ ille-l'eşḳâ.

Arapça:

لَا يَصْلَاهَا إِلَّا الْأَشْقَى

Türkçe:

Şiddete çok düşkün bedbahttan başkası girmez ona.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ona ancak en azgın olan girer.

Diyanet Vakfı:

O ateşe, ancak kötü olan girer.

İngilizce:

None shall reach it but those most unfortunate ones

Fransızca:

où ne brûlera que le damné,

Almanca:

in das niemand außer dem Unseligsten hineingeworfen wird,

Rusça:

Войдет в него только самый несчастный,

Açıklama:
 
00:00

elleẕî keẕẕebe vetevellâ.

Arapça:

الَّذِي كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ

Türkçe:

Yalanlamış, sırtını dönmüştü o.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Öyle azgın ki, yalanlamış ve sırtını dönmüştür.

Diyanet Vakfı:

Öyle kötü ki, yalanlayıp ve yüz çevirmiştir.

İngilizce:

Who give the lie to Truth and turn their backs.

Fransızca:

qui dément et tourne le dos;

Almanca:

derjenige, der ableugnete und den Rücken kehrte.

Rusça:

который считает истину ложью и отворачивается.

Açıklama:
 
00:00

veseyücennebühe-l'etḳâ.

Arapça:

وَسَيُجَنَّبُهَا الْأَتْقَى

Türkçe:

İyice sakınan da ondan uzak tutulur.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

En çok korunan ise ondan uzaklaştırılacaktır.

Diyanet Vakfı:

En çok korunan ise ondan (ateşten) uzak tutulur.

İngilizce:

But those most devoted to Allah shall be removed far from it,-

Fransızca:

alors qu'en sera écarté le pieux,

Almanca:

Und es wird von ihm der Muttaqi ferngehalten,

Rusça:

Отдален будет от него богобоязненный,

Açıklama:
 
00:00

elleẕî yü'tî mâlehû yetezekkâ.

Arapça:

الَّذِي يُؤْتِي مَالَهُ يَتَزَكَّىٰ

Türkçe:

O ki, temizlenip arınsın diye malını verir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O ki, Allah yolunda malını verir, temizlenir.

Diyanet Vakfı:

O ki, Allah yolunda malını verir, temizlenir.

İngilizce:

Those who spend their wealth for increase in self-purification,

Fransızca:

qui donne ses biens pour se purifier

Almanca:

der sein Vermögen spendet und sich reinhält.

Rusça:

который раздает свое богатство, очищаясь,

Açıklama:
 
00:00

vemâ lieḥadin `indehû min ni`metin tüczâ.

Arapça:

وَمَا لِأَحَدٍ عِندَهُ مِن نِّعْمَةٍ تُجْزَىٰ

Türkçe:

Onun katında hiç kimsenin, karşılığı verilecek bir nimeti yoktur/hiç kimsenin ona, karşılık olarak verilecek bir nimeti yoktur.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onun yanında, başka bir kimse için karşılığı verilecek hiçbir nimet yoktur.

Diyanet Vakfı:

Onun nezdinde hiçbir kimseye ait şükranla karşılanacak bir nimet yoktur.

İngilizce:

And have in their minds no favour from anyone for which a reward is expected in return,

Fransızca:

et auprès de qui personne ne profite d'un bienfait intéressé,

Almanca:

Und niemand hat bei ihm eine Wohltat, die zu vergelten ist,

Rusça:

и всякую милость возмещает сполна

Açıklama:

Sayfalar

Sayfa 596 beslemesine abone olun.