
veemmâ mem beḫile vestagnâ.
Arapça:
وَأَمَّا مَن بَخِلَ وَاسْتَغْنَىٰ
Türkçe:
Ama kim cimriliğe sapar ve kendisini tüm ihtiyaçların üstünde görür,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kim de cimrilik eder ve kendini hiçbir şeye ihtiyacı kalmamış görür.
Diyanet Vakfı:
Kim cimrilik eder, kendini müstağni sayar,
İngilizce:
But he who is a greedy miser and thinks himself self-sufficient,
Fransızca:
Et quand à celui qui est avare, se dispense (de l'adoration d'Allah),
Almanca:
Und hinsichtlich desjenigen, der geizte und verzichtete (auf den Din)
Rusça:
А тому, кто был скуп и полагал, что ни в чем не нуждается,
Açıklama:

vekeẕẕebe bilḥusnâ.
Arapça:
وَكَذَّبَ بِالْحُسْنَىٰ
Türkçe:
Ve güzelliği yalanlarsa,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ve en güzeli de yalanlarsa,
Diyanet Vakfı:
Ve en güzeli de yalanlarsa,
İngilizce:
And gives the lie to the best,-
Fransızca:
et traite de mensonge la plus belle récompense,
Almanca:
und das Schöne ableugnete,
Rusça:
кто счел ложью наилучшее,
Açıklama:

fesenüyessiruhû lil`usrâ.
Arapça:
فَسَنُيَسِّرُهُ لِلْعُسْرَىٰ
Türkçe:
Biz onu, en zor olana sevk edeceğiz.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onu da en zor yola hazırlarız.
Diyanet Vakfı:
Biz de onu en zora hazırlarız.
İngilizce:
We will indeed make smooth for him the path to Misery;
Fransızca:
Nous lui faciliterons la voie à la plus grande difficulté,
Almanca:
diesem werden WIR es zum Erschwerten leicht machen.
Rusça:
Мы облегчим путь к тягчайшему.
Açıklama:

vemâ yugnî `anhü mâlühû iẕâ teraddâ.
Arapça:
وَمَا يُغْنِي عَنْهُ مَالُهُ إِذَا تَرَدَّىٰ
Türkçe:
Aşağı yuvarlandığında malı onu kurtarmayacaktır.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Çukura yuvarlandığı zaman malı onu kurtaramayacak.
Diyanet Vakfı:
Düştüğü zaman da malı kendisine hiç fayda vermez.
İngilizce:
Nor will his wealth profit him when he falls headlong (into the Pit).
Fransızca:
et à rien ne lui serviront ses richesses quand il sera jeté (au Feu).
Almanca:
Und sein Vermögen nützt ihm nicht, wenn er zugrundegeht.
Rusça:
Не спасет его достояние, когда он падет.
Açıklama:

inne `aleynâ lelhüdâ.
Arapça:
إِنَّ عَلَيْنَا لَلْهُدَىٰ
Türkçe:
Yemin olsun, doğruya ve güzele kılavuzlamak sadece bizim işimizdir.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Doğru yolu göstermek muhakkak bize aittir.
Diyanet Vakfı:
Doğru yolu göstermek bize aittir.
İngilizce:
Verily We take upon Ourselves to guide,
Fransızca:
C'est à Nous, certes, de guider;
Almanca:
Gewiß, Uns obliegt doch die Rechtleitung.
Rusça:
Нам надлежит вести прямым путем.
Açıklama:

veinne lenâ lel'âḫirate vel'ûlâ.
Arapça:
وَإِنَّ لَنَا لَلْآخِرَةَ وَالْأُولَىٰ
Türkçe:
Sonrası da öncesi de sadece bizimdir.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kuşkusuz ahiret de dünya da bizimdir.
Diyanet Vakfı:
Şüphesiz ahiret de dünya da bizimdir.
İngilizce:
And verily unto Us (belong) the End and the Beginning.
Fransızca:
à Nous appartient, certes, la vie dernière et la vie présente.
Almanca:
Und gewiß, Uns gehört doch sowohl das Letzte als auch das Erste.
Rusça:
Нам принадлежат Последняя жизнь и жизнь первая.
Açıklama:

feenẕertüküm nâran teleżżâ.
Arapça:
فَأَنذَرْتُكُمْ نَارًا تَلَظَّىٰ
Türkçe:
Ben sizi, köpürerek yanan bir ateşe karşı uyardım.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ben sizi köpürdükçe köpüren bir ateşe karşı uyardım.
Diyanet Vakfı:
(Ey insanlar! ) Alev alev yanan bir ateşle sizi uyardım.
İngilizce:
Therefore do I warn you of a Fire blazing fiercely;
Fransızca:
Je vous ai donc avertis d'un Feu qui flambe
Almanca:
Also ICH warnte euch vor einem Feuer, das lodert,
Rusça:
Я предостерег вас от пылающего Огня.
Açıklama:

lâ yaṣlâhâ ille-l'eşḳâ.
Arapça:
لَا يَصْلَاهَا إِلَّا الْأَشْقَى
Türkçe:
Şiddete çok düşkün bedbahttan başkası girmez ona.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ona ancak en azgın olan girer.
Diyanet Vakfı:
O ateşe, ancak kötü olan girer.
İngilizce:
None shall reach it but those most unfortunate ones
Fransızca:
où ne brûlera que le damné,
Almanca:
in das niemand außer dem Unseligsten hineingeworfen wird,
Rusça:
Войдет в него только самый несчастный,
Açıklama:

elleẕî keẕẕebe vetevellâ.
Arapça:
الَّذِي كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ
Türkçe:
Yalanlamış, sırtını dönmüştü o.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Öyle azgın ki, yalanlamış ve sırtını dönmüştür.
Diyanet Vakfı:
Öyle kötü ki, yalanlayıp ve yüz çevirmiştir.
İngilizce:
Who give the lie to Truth and turn their backs.
Fransızca:
qui dément et tourne le dos;
Almanca:
derjenige, der ableugnete und den Rücken kehrte.
Rusça:
который считает истину ложью и отворачивается.
Açıklama:

veseyücennebühe-l'etḳâ.
Arapça:
وَسَيُجَنَّبُهَا الْأَتْقَى
Türkçe:
İyice sakınan da ondan uzak tutulur.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
En çok korunan ise ondan uzaklaştırılacaktır.
Diyanet Vakfı:
En çok korunan ise ondan (ateşten) uzak tutulur.
İngilizce:
But those most devoted to Allah shall be removed far from it,-
Fransızca:
alors qu'en sera écarté le pieux,
Almanca:
Und es wird von ihm der Muttaqi ferngehalten,
Rusça:
Отдален будет от него богобоязненный,
Açıklama:
Sayfalar
