
vevecedeke ḍâllen fehedâ.
Arapça:
وَوَجَدَكَ ضَالًّا فَهَدَىٰ
Türkçe:
Seni şaşırmış olarak bulup da kılavuzluğunu üstlenmedi mi?
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Seni yol bilmez bulup yola iletmedi mi?
Diyanet Vakfı:
Şaşırmış bulup da yol göstermedi mi?
İngilizce:
And He found thee wandering, and He gave thee guidance.
Fransızca:
Ne t'a-t-Il pas trouvé égaré ? Alors Il t'a guidé.
Almanca:
Und ER fand dich irrend, so leitete ER dich recht.
Rusça:
Он нашел тебя заблудшим и повел прямым путем?
Açıklama:

vevecedeke `âilen feagnâ.
Arapça:
وَوَجَدَكَ عَائِلًا فَأَغْنَىٰ
Türkçe:
Seni aile geçindirme zorluğu içinde bulup da zengin etmedi mi?
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Seni yoksul bulup zengin etmedi mi?
Diyanet Vakfı:
Seni fakir bulup zengin etmedi mi?
İngilizce:
And He found thee in need, and made thee independent.
Fransızca:
Ne t'a-t-Il pas trouvé pauvre ? Alors Il t'a enrichi.
Almanca:
Und ER fand dich arm, dann machte ER dich reich.
Rusça:
Он нашел тебя бедным и обогатил?
Açıklama:

feemme-lyetîme felâ taḳher.
Arapça:
فَأَمَّا الْيَتِيمَ فَلَا تَقْهَرْ
Türkçe:
O halde, yetimi örseleme!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Öyleyse sakın yetimi ezme.
Diyanet Vakfı:
Öyleyse yetimi sakın ezme.
İngilizce:
Therefore, treat not the orphan with harshness,
Fransızca:
Quant à l'orphelin, donc, ne le maltraite pas.
Almanca:
Also hinsichtlich der Waise, so unterdrücke nicht!
Rusça:
Посему не притесняй сироту!
Açıklama:

veemme-ssâile felâ tenher.
Arapça:
وَأَمَّا السَّائِلَ فَلَا تَنْهَرْ
Türkçe:
Yoksulu/bir şey isteyeni azarlama!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Dilenciyi de azarlama.
Diyanet Vakfı:
El açıp isteyeni de sakın azarlama.
İngilizce:
Nor repulse the petitioner (unheard);
Fransızca:
Quant au demandeur , ne le repousse pas.
Almanca:
Und hinsichtlich des Bittenden, so beschimpfe nicht!
Rusça:
И не гони просящего!
Açıklama:

veemmâ bini`meti rabbike feḥaddiŝ.
Arapça:
وَأَمَّا بِنِعْمَةِ رَبِّكَ فَحَدِّثْ
Türkçe:
Ve Rabbinin nimetini söz ve fiillerinle dile getir!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Fakat Rabbinin nimetini anlat da anlat.
Diyanet Vakfı:
Ve Rabbinin nimetini minnet ve şükranla an.
İngilizce:
But the bounty of the Lord - rehearse and proclaim!
Fransızca:
Et quant au bienfait de ton Seigneur, proclame-le.
Almanca:
Und hinsichtlich der Wohltat deines HERRN, so sprich darüber!
Rusça:
И возвещай о милости своего Господа.
Açıklama:

elem neşraḥ leke ṣadrak.
Arapça:
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ أَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ صَدْرَكَ
Türkçe:
Açıp genişletmedik mi senin göğsünü!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Biz senin için (mutluluğun) göğsünü açmadık mı?
Diyanet Vakfı:
Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi?
İngilizce:
Have We not expanded thee thy breast?-
Fransızca:
N'avons-Nous pas ouvert pour toi ta poitrine ?
Almanca:
Haben WIR dir etwa nicht deine Brust erweitert,
Rusça:
Разве Мы не раскрыли твою грудь?
Açıklama:

veveḍa`nâ `anke vizrak.
Arapça:
وَوَضَعْنَا عَنكَ وِزْرَكَ
Türkçe:
İndirmedik mi üzerinden ağır yükünü!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Senden yükünü indirmedik mi?
Diyanet Vakfı:
Yükünü senden alıp atmadık mı?
İngilizce:
And removed from thee thy burden
Fransızca:
Et ne t'avons-Nous pas déchargé du fardeau
Almanca:
und dir deine Last abgenommen,
Rusça:
и не сняли с тебя ношу,
Açıklama:

elleẕî enḳaḍa żahrak.
Arapça:
الَّذِي أَنقَضَ ظَهْرَكَ
Türkçe:
Ki o, belini çatırdatmıştı senin.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O senin sırtını ezen yükü.
Diyanet Vakfı:
O senin belini büken yükü.
İngilizce:
The which did gall thy back?-
Fransızca:
qui accablait ton dos ?
Almanca:
die deinen Rücken niederdrückte,
Rusça:
которая отягощала твою спину?
Açıklama:

verafa`nâ leke ẕikrak.
Arapça:
وَرَفَعْنَا لَكَ ذِكْرَكَ
Türkçe:
Ve yüceltmedik mi senin şanını!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Senin şanını yüceltmedik mi?
Diyanet Vakfı:
Senin şanını ve ününü yüceltmedik mi?
İngilizce:
And raised high the esteem (in which) thou (art held)?
Fransızca:
Et exalté pour toi ta renommée ?
Almanca:
und dein Ansehen erhöht?!
Rusça:
Разве Мы не возвеличили твое поминание?
Açıklama:

feinne me`a-l`usri yüsrâ.
Arapça:
فَإِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا
Türkçe:
Demek ki, zorluğun yanında bir kolaylık mutlaka var!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Demek ki, zorlukla beraber bir kolaylık vardır.
Diyanet Vakfı:
Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır.
İngilizce:
So, verily, with every difficulty, there is relief:
Fransızca:
A côté de la difficulté est, certes, une facilité !
Almanca:
Also gewiß, es gibt mit der Erschwernis eine Erleichterung.
Rusça:
Воистину, за каждой тягостью наступает облегчение.
Açıklama:
Sayfalar
