
feḳâle lehüm rasûlü-llâhi nâḳate-llâhi vesuḳyâhâ.
Arapça:
فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ نَاقَةَ اللَّهِ وَسُقْيَاهَا
Türkçe:
Allah'ın elçisi onlara şöyle demişti: "Allah'ın devesini ve onun su içme hakkını koruyun."
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah'ın Rasulü (Salih peygamber) onlara: "Allah'ın devesini ve onun su nöbetini gözetin." demişti.
Diyanet Vakfı:
Allah'ın Resulü onlara: "Allah'ın devesine ve onun su hakkına dokunmayın!" dedi.
İngilizce:
But the Messenger of Allah said to them: "It is a She-camel of Allah! And (bar her not from) having her drink!"
Fransızca:
Le Messager d'Allah leur avait dit : "La chamelle d'Allah ! Laissez-la boire"
Almanca:
dann sagte ihnen ALLAHs Gesandter: "(Lasst) das Kamelweibchen von ALLAH und (meidet) ihre Tränke."
Rusça:
Посланник Аллаха сказал им: "Берегите верблюдицу и питье ее!"
Açıklama:

fekeẕẕebûhü fe`aḳarûhâ. fedemdeme `aleyhim rabbühüm biẕembihim fesevvâhâ.
Arapça:
فَكَذَّبُوهُ فَعَقَرُوهَا فَدَمْدَمَ عَلَيْهِمْ رَبُّهُم بِذَنبِهِمْ فَسَوَّاهَا
Türkçe:
Fakat elçiye inanmadılar da deveyi devirip boğazladılar. Bunun üzerine, Rableri onların günahlarını kendi başlarına geçirdi de o yurdu dümdüz etti.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Fakat onlar peygamberi yalanlayıp deveyi kestiler. Rableri de günahlarını başlarına geçiriverdi de orayı dümdüz etti.
Diyanet Vakfı:
Ama onlar, onu yalanladılar ve deveyi kestiler. Bunun üzerine Rableri günahları sebebiyle onlara büyük bir felaket gönderdi de hepsini helak etti.
İngilizce:
Then they rejected him (as a false prophet), and they hamstrung her. So their Lord, on account of their crime, obliterated their traces and made them equal (in destruction, high and low)!
Fransızca:
Mais, ils le traitèrent de menteur, et la tuèrent. Leur Seigneur les détruisit donc, pour leur péché et étendit Son châtiment sur tous.
Almanca:
Dann bezichtigten sie ihn der Lüge, dann verletzten sie ihm (dem Kamelweibchen) die Beine, dann richtete ihr HERR sie wegen ihrer Verfehlung zugrunde, dann ließ ER es ihnen gleichmäßig sein.
Rusça:
Они сочли его лжецом и подрезали ей поджилки, а Господь поразил их за этот грех казнью, которая была одинакова для всех (или сровнял над ними землю).
Açıklama:

velâ yeḫâfü `uḳbâhâ.
Arapça:
وَلَا يَخَافُ عُقْبَاهَا
Türkçe:
Allah, işin sonundan korkacak değil ya!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Öyle ya, Allah bu işin sonundan korkacak değil ya.
Diyanet Vakfı:
(Allah, bu şekilde azap etmenin) akıbetinden korkacak değil ya!
İngilizce:
And for Him is no fear of its consequences.
Fransızca:
Et Allah n'a aucune crainte des conséquences :
Almanca:
Und ER hat vor ihrer Folge keine Furcht.
Rusça:
Он не опасался последствий этого.
Açıklama:

velleyli iẕâ yagşâ.
Arapça:
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَاللَّيْلِ إِذَا يَغْشَىٰ
Türkçe:
Yemin olsun bürüyüp örttüğü zaman geceye,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Örttüğü zaman geceye,
Diyanet Vakfı:
(Karanlığı ile etrafı) bürüyüp örttüğü zaman geceye,
İngilizce:
By the Night as it conceals (the light);
Fransızca:
Par la nuit quand elle enveloppe tous !
Almanca:
Bei der Nacht, wenn sie umhüllt,
Rusça:
Клянусь ночью, которая покрывает землю!
Açıklama:

vennehâri iẕâ tecellâ.
Arapça:
وَالنَّهَارِ إِذَا تَجَلَّىٰ
Türkçe:
Ve parıldadığı zaman gündüze,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Açıldığı zaman gündüze,
Diyanet Vakfı:
Açılıp ağardığı vakit gündüze,
İngilizce:
By the Day as it appears in glory;
Fransızca:
Par le jour quand il éclaire !
Almanca:
und bei dem Tag, wenn er sich enthüllt,
Rusça:
Клянусь днем, который сияет светом!
Açıklama:

vemâ ḫaleḳa-ẕẕekera vel'ünŝâ.
Arapça:
وَمَا خَلَقَ الذَّكَرَ وَالْأُنثَىٰ
Türkçe:
Yemin olsun erkeği de dişiyi de yaratana,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Erkeği ve dişiyi yaratana and olsun ki,
Diyanet Vakfı:
Erkeği ve dişiyi yaratana yemin ederim ki,
İngilizce:
By (the mystery of) the creation of male and female;-
Fransızca:
Et par ce qu'Il a créé, mâle et femelle !
Almanca:
und bei Dem, Der das Männliche und das Weibliche erschuf!
Rusça:
Клянусь Тем, Кто создал мужчину и женщину!
Açıklama:

inne sa`yeküm leşettâ.
Arapça:
إِنَّ سَعْيَكُمْ لَشَتَّىٰ
Türkçe:
Ki sizin emek ve gayretiniz mutlaka dağınık ve parça parçadır.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Gerçekten sizin işiniz başka başkadır.
Diyanet Vakfı:
Sizin işleriniz başka başkadır.
İngilizce:
Verily, (the ends) ye strive for are diverse.
Fransızca:
Vos efforts sont divergents.
Almanca:
Gewiß, euer Streben ist doch verschieden.
Rusça:
Ваши стремления различны.
Açıklama:

feemmâ men a`ṭâ vetteḳâ.
Arapça:
فَأَمَّا مَنْ أَعْطَىٰ وَاتَّقَىٰ
Türkçe:
Kim verir ve sakınırsa,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bundan böyle her kim malını hayır için verir ve korunursa,
Diyanet Vakfı:
Artık kim verir ve sakınırsa,
İngilizce:
So he who gives (in charity) and fears (Allah),
Fransızca:
Celui qui donne et craint (Allah)
Almanca:
Also hinsichtlich desjenigen, der spendete und Taqwa gemäß handelte
Rusça:
Тому, кто делал пожертвования и был богобоязнен,
Açıklama:

veṣaddeḳa bilḥusnâ.
Arapça:
وَصَدَّقَ بِالْحُسْنَىٰ
Türkçe:
Ve güzeli doğrularsa,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ve en güzel olanı doğrularsa,
Diyanet Vakfı:
Ve en güzeli de tasdik ederse,
İngilizce:
And (in all sincerity) testifies to the best,-
Fransızca:
et déclare véridique la plus belle récompense
Almanca:
und das Schöne (Dschanna) für wahrhaftig hielt,
Rusça:
кто признавал наилучшее,
Açıklama:

fesenüyessiruhû lilyüsrâ.
Arapça:
فَسَنُيَسِّرُهُ لِلْيُسْرَىٰ
Türkçe:
Biz ona, en kolay olanı kolaylayacağız.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Biz onu en kolay yola muvaffak kılacağız.
Diyanet Vakfı:
Biz de onu en kolaya hazırlarız (onda başarılı kılarız).
İngilizce:
We will indeed make smooth for him the path to Bliss.
Fransızca:
Nous lui faciliterons la voie au plus grand bonheur.
Almanca:
diesem werden WIR es zum Erleichterten leicht machen.
Rusça:
Мы облегчим путь к легчайшему.
Açıklama:
Sayfalar
