Hizb 60

 
00:00

fekkü raḳabeh.

Arapça:

فَكُّ رَقَبَةٍ

Türkçe:

Özgürlüğü zincirlenenin bağını çözmektir o.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Köle azat etmek,

Diyanet Vakfı:

Köle azat etmek,

İngilizce:

(It is:) freeing the bondman;

Fransızca:

C'est délier un joug [affranchir un esclave],

Almanca:

Es ist die Befreiung eines Unfreien,

Rusça:

Это - освобождение раба

Açıklama:
 
00:00

ev iṭ`âmün fî yevmin ẕî mesgabeh.

Arapça:

أَوْ إِطْعَامٌ فِي يَوْمٍ ذِي مَسْغَبَةٍ

Türkçe:

Yahut da açlık ve perişanlık gününde doyurmaktır o,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Veya salgın bir kıtlık gününde yemek yedirmektir,

Diyanet Vakfı:

Veya açlık gününde yemek yedirmektir,

İngilizce:

Or the giving of food in a day of privation

Fransızca:

ou nourrir, en un jour de famine,

Almanca:

oder die Speisung an einem Tag von großer Hungersnot

Rusça:

или кормление в голодный день

Açıklama:
 
00:00

yetîmen ẕâ maḳrabeh.

Arapça:

يَتِيمًا ذَا مَقْرَبَةٍ

Türkçe:

Yakındaki bir yetimi,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Yakınlığı olan bir yetime,

Diyanet Vakfı:

Yakınlığı olan bir yetime.

İngilizce:

To the orphan with claims of relationship,

Fransızca:

un orphelin proche parent

Almanca:

eines Waisen von der Verwandtschaft

Rusça:

сироту из числа родственников

Açıklama:
 
00:00

ev miskînen ẕâ metrabeh.

Arapça:

أَوْ مِسْكِينًا ذَا مَتْرَبَةٍ

Türkçe:

Yahut ezilmiş-boynu bükük bir yoksulu.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Veya hiçbir şeyi olmayan yoksula.

Diyanet Vakfı:

Veya hiçbir şeyi olmayan yoksula.

İngilizce:

Or to the indigent (down) in the dust.

Fransızca:

ou un pauvre dans le dénouement.

Almanca:

oder eines Bedürftigen von großer Not.

Rusça:

или приникшего к земле бедняка.

Açıklama:
 
00:00

ŝümme kâne mine-lleẕîne âmenû vetevâṣav biṣṣabri vetevâṣav bilmerḥameh.

Arapça:

ثُمَّ كَانَ مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ وَتَوَاصَوْا بِالْمَرْحَمَةِ

Türkçe:

Sonra da iman eden ve birbirlerine sabrı öneren, merhameti öneren kişilerden olmaktır o.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Sonra da iman edip de sabrı tavsiye eden ve merhamet tavsiye edenlerden olmaktır.

Diyanet Vakfı:

Sonra iman edenlerden, birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden ve birbirlerine acımayı öğütleyenlerden olmaktır.

İngilizce:

Then will he be of those who believe, and enjoin patience, (constancy, and self-restraint), and enjoin deeds of kindness and compassion.

Fransızca:

Et c'est être, en outre, de ceux qui croient et s'enjoignent mutuellement l'endurance, et s'enjoignent mutuellement la miséricorde.

Almanca:

Dann war er von denjenigen, die den Iman verinnerlichten und einander zur Geduld ermahnten und einander zur Barmherzigkeit ermahnten.

Rusça:

А после этого надо быть одним из тех, которые уверовали и заповедали друг другу терпение и заповедали друг другу милосердие.

Açıklama:
 
00:00

ülâike aṣḥâbü-lmeymeneh.

Arapça:

أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ

Türkçe:

İşte böyleleridir uğur ve bereket dostları.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

İşte bunlar, amel defterleri sağlarından verilenlerdir.

Diyanet Vakfı:

İşte bunlar sağdakilerdir.

İngilizce:

Such are the Companions of the Right Hand.

Fransızca:

Ceux-là sont les gens de la droite;

Almanca:

Diese sind die Weggenossen der Rechten.

Rusça:

Таковы люди правой стороны.

Açıklama:
 
00:00

velleẕîne keferû biâyâtinâ hüm aṣḥâbü-lmeş'emeh.

Arapça:

وَالَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِنَا هُمْ أَصْحَابُ الْمَشْأَمَةِ

Türkçe:

Bizim ayetlerimizi tanımayanlara gelince bunlar; şomluk, uğursuzluk yâranıdır.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Âyetlerimizi tanımayanlar ise, onlardır işte amel defterleri sollarından verilenler.

Diyanet Vakfı:

Ayetlerimizi inkar edenler ise işte onlar soldakilerdir,

İngilizce:

But those who reject Our Signs, they are the (unhappy) Companions of the Left Hand.

Fransızca:

alors que ceux qui ne croient pas en Nos versets sont les gens de la gauche.

Almanca:

Und diejenigen, die unseren Ayat gegenüber Kufr betrieben haben, sind die Weggenossen des bösen Omens,

Rusça:

Те же, которые не уверовали в Наши знамения, являются людьми левой стороны,

Açıklama:
 
00:00

`aleyhim nârum mü'ṣadeh.

Arapça:

عَلَيْهِمْ نَارٌ مُّؤْصَدَةٌ

Türkçe:

Bunların üzerine, kilitlenecek bir ateş gelecektir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onların üzerlerine bir ateş bastırılıp kapıları kapanacaktır.

Diyanet Vakfı:

Cezaları, kapıları üzerlerine sımsıkı kapatılmış bir ateştir.

İngilizce:

On them will be Fire vaulted over (all round).

Fransızca:

Le Feu se refermera sur eux.

Almanca:

über ihnen ist abgeschlossenes Feuer.

Rusça:

над которыми сомкнется огненный свод.

Açıklama:
 
00:00

veşşemsi veḍuḥâhâ.

Arapça:

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالشَّمْسِ وَضُحَاهَا

Türkçe:

Yemin olsun Güneş'e ve ışığının parladığı kuşluk vaktine,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Güneş'e ve onun parıltısına,

Diyanet Vakfı:

Güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına

İngilizce:

By the Sun and his (glorious) splendour;

Fransızca:

Par le soleil et par sa clarté !

Almanca:

Bei der Sonne und ihrem Strahlen,

Rusça:

Клянусь солнцем и его сиянием!

Açıklama:
 
00:00

velḳameri iẕâ telâhâ.

Arapça:

وَالْقَمَرِ إِذَا تَلَاهَا

Türkçe:

Onu izlediğinde Ay'a,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Güneş'in ardından gelen Ay'a,

Diyanet Vakfı:

Güneşi takip ettiğinde Ay'a,

İngilizce:

By the Moon as she follows him;

Fransızca:

Et par la lune quand elle le suit !

Almanca:

und bei dem Mond, wenn er ihr folgt,

Rusça:

Клянусь луной, которая следует за ним!

Açıklama:

Sayfalar

Hizb 60 beslemesine abone olun.