Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

91

Sûredeki Ayet No: 

14

Ayet No: 

6057

Sayfa No: 

595

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَكَذَّبُوهُ فَعَقَرُوهَا فَدَمْدَمَ عَلَيْهِمْ رَبُّهُم بِذَنبِهِمْ فَسَوَّاهَا

Çeviriyazı: 

fekeẕẕebûhü fe`aḳarûhâ. fedemdeme `aleyhim rabbühüm biẕembihim fesevvâhâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Fakat onlar peygamberi yalanlayıp deveyi kestiler. Rableri de günahlarını başlarına geçiriverdi de orayı dümdüz etti.

Diyanet İşleri: 

Onu yalanladılar ve deveyi boğazladılar. Bunun üzerine Rableri, suçlarından dolayı onların üzerine katmerli azap indirdi; yerle bir etti onları.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Derken yalanlamışlardı onu da ayaklarını kesip öldürmüşlerdi deveyi, derken Rableri de suçları yüzünden onları helak etmişti de orasını düzleyivermişti.

Şaban Piriş: 

O’nu yalanladılar ve deveyi kestiler de Rableri suçları sebebiyle azabı üzerilerine eşit olarak indirdi (kimse kurtulamadı).

Edip Yüksel: 

Onu yalanlayıp deveyi boğazladılar. Bunun üzerine Rab'leri suçlarından ötürü onları silip yerle bir etti.

Ali Bulaç: 

Fakat, onu yalanladılar, deveyi yere yıkıp öldürdüler. Rableri de günahları dolayısıyla 'onları yerle bir etti, kırıp geçirdi'; orasını da dümdüz etti.

Suat Yıldırım: 

Fakat onlar o Peygamberi yalancı sayıp deveyi kestiler.Allah da böylesi suç ve isyanları sebebiyle azap indirdi, onları yerle bir etti.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

91:13

Yaşar Nuri Öztürk: 

Fakat elçiye inanmadılar da deveyi devirip boğazladılar. Bunun üzerine, Rableri onların günahlarını kendi başlarına geçirdi de o yurdu dümdüz etti.

Bekir Sadak: 

(5-7) Elinde bulunandan verenin, Allah´a karsi gelmekten sakinanin, en guzel soz olan Allah´in birligini dogrulayanin islerini kolaylastiririz.

İbni Kesir: 

Fakat onu yalanladılar ve derken deveyi kestiler. Bunu üzerine günahları sebebiyle Rabbları onları kırıp geçirerek yerle bir etti.

Adem Uğur: 

Ama onlar, onu yalanladılar ve deveyi kestiler. Bunun üzerine Rableri günahları sebebiyle onlara büyük bir felâket gönderdi de hepsini helâk etti.

İskender Ali Mihr: 

Fakat onu tekzip ettiler (yalanladılar). Sonra onu (deveyi) kestiler. Günahları sebebiyle, Rab´leri onların üzerini azapla kapladı. Sonra da onu (o beldeyi) dümdüz yaptı (yerlebir etti).

Celal Yıldırım: 

Buna rağmen onlar, peygamberi yalanlayıp deveyi yere devirerek kestiler. Rabları da onlara, günahları sebebiyle azâb indirdi de yerle bir etti.

Tefhim ul Kuran: 

Fakat onlar, onu yalanladılar, deveyi de yere yıkıp öldürdüler: Rableri de günahları dolayısıyla ´onları yerle bir etti, kırıp geçirdi´

Fransızca: 

Mais, ils le traitèrent de menteur, et la tuèrent. Leur Seigneur les détruisit donc, pour leur péché et étendit Son châtiment sur tous.

İspanyolca: 

Le desmintieron y la desjarretaron. Su Señor, entonces, les aniquiló por su pecado, a todos por igual,

İtalyanca: 

Lo tacciarono di impostura e le tagliarono i garetti: li annientò il loro Signore per il loro peccato,

Almanca: 

Dann bezichtigten sie ihn der Lüge, dann verletzten sie ihm (dem Kamelweibchen) die Beine, dann richtete ihr HERR sie wegen ihrer Verfehlung zugrunde, dann ließ ER es ihnen gleichmäßig sein.

Çince: 

但他们否认使者而宰杀母驼,故他们的主因他们的罪过而毁灭他们,使他们普遍受难。

Hollandaca: 

Maar zij beschuldigden hem van bedrog, en doodden het dier. Daarom verdelgde hun Heer hen, om hunne misdaad, en hij maakte hunne straf voor hen allen gelijk,

Rusça: 

Они сочли его лжецом и подрезали ей поджилки, а Господь поразил их за этот грех казнью, которая была одинакова для всех (или сровнял над ними землю).

Somalice: 

Wayna beeniyeen Rasuulkii Hashiina way Dileen markaasaa Eebe si daran u caddibay Dambigooda dartiis.

Swahilice: 

Lakini walimkadhibisha na wakamchinja ngamia, kwa hivyo Mola wao Mlezi aliwaangamiza kwa sababu ya dhambi zao na akawafuta kabisa.

Uygurca: 

ئۇلار پەيغەمبەرنى (يەنى سالىھ ئەلەيھىسسالامنى) يالغانچى قىلدى، تۆگىنى ئۆلتۈردى، گۇناھى تۈپەيلىدىن اﷲ ئۇلارنى تەلتۆكۈس ھالاك قىلدى، ئومۇميۈزلۈك ھالاك قىلدى

Japonca: 

だがかれらは,かれを嘘付き者と呼び,その膝の腱を切っ(て不具にし)た。それで主は,その罪のためにかれらを滅ぼし,平らげられた。

Arapça (Ürdün): 

«فكذبوه» في قوله ذلك عن الله المرتب عليه نزول العذاب بهم إن خالفوه «فعقروها» قتلوها ليسلم لهم ماء شربها «فدمدم» أطبق «عليهم ربهم» العذاب «بذنبهم فسواها» أي الدمدمة عليهم، أي عمهم بها فلم يفلت منهم أحد.

Hintçe: 

मगर उन लोगों पैग़म्बर को झुठलाया और उसकी कूँचे काट डाली तो ख़ुदा ने उनके गुनाहों सबब से उन पर अज़ाब नाज़िल किया फिर (हलाक करके) बराबर कर दिया

Tayca: 

แต่พวกเขาก็ไม่เชื่อนะบีแล้วพวกเขาก็ได้ฆ่ามัน ดังนั้นพระเจ้าของพวกเขาจึงได้ทำลายล้างพวกเขา เนื่องจากเพราะความผิดของพวกเขา แล้วพระองค์ทรงลงโทษพวกเขาอย่างถ้วนหน้ากัน

İbranice: 

אולם, הם כפרו בו, ושחטו אותה. לכן, ריבונם השמידם מחמת הפשע שהם ביצעו והחריבם לחלוטין

Hırvatça: 

ali su ga u laž utjerali, pa su je zaklali- i Gospodar njihov ih je, zbog grijeha njihovih uništio i kaznom sve obuhvatio

Rumence: 

Pentru păcatul lor, Domnul lor i-a făcut fărâme pe toţi deopotrivă

Transliteration: 

Fakaththaboohu faAAaqarooha fadamdama AAalayhim rabbuhum bithanbihim fasawwaha

Türkçe: 

Fakat elçiye inanmadılar da deveyi devirip boğazladılar. Bunun üzerine, Rableri onların günahlarını kendi başlarına geçirdi de o yurdu dümdüz etti.

Sahih International: 

But they denied him and hamstrung her. So their Lord brought down upon them destruction for their sin and made it equal [upon all of them].

İngilizce: 

Then they rejected him (as a false prophet), and they hamstrung her. So their Lord, on account of their crime, obliterated their traces and made them equal (in destruction, high and low)!

Azerbaycanca: 

Lakin onlar (Salehi) yalançı saydılar və onu (dəvəni) tutub kəsdilər. Rəbbi də bu günahlarına görə onların kökünü kəsib yerlə yeksan etdi.

Süleyman Ateş: 

Onu yalanladılar, deveyi kestiler. Rableri de, günahları yüzünden azabı başlarına geçirip, orayı dümdüz etti.

Diyanet Vakfı: 

Ama onlar, onu yalanladılar ve deveyi kestiler. Bunun üzerine Rableri günahları sebebiyle onlara büyük bir felaket gönderdi de hepsini helak etti.

Erhan Aktaş: 

Fakat onu yalanladılar. Sonra onu kestiler. Rabb’leri suçları nedeniyle üzerlerini azâpla kapladı. Orayı yerle bir etti.

Kral Fahd: 

Ama onlar, onu yalanladılar ve deveyi kestiler. Bunun üzerine Rableri günahları sebebiyle onlara büyük bir felâket gönderdi de hepsini helâk etti.

Hasan Basri Çantay: 

Fakat onu tekzîb etdiler, derken o (deveyi) sinirleyib öldürdüler. Bundan dolayı Rableri (nin azâbı) da onları, günâhları sebebiyle, örtüverdi. öyle ki hepsini bir yapdı (helak etdi),

Muhammed Esed: 

Ama onlar Elçi´yi (hiçe sayıp) yalanladılar ve deveyi vahşice boğazladılar; bunun üzerine Rableri, bu günahları yüzünden onları yıkıma uğrattı ve tümünü birden yok etti:

Gültekin Onan: 

Fakat, onu yalanladılar, deveyi yere yıkıp öldürdüler. Rableri de günahları dolayısıyla ´onları yerle bir etti, kırıp geçirdi´

Ali Fikri Yavuz: 

Fakat onlar (Salih peygamberin kendilerine söylediği bu sözü) tanımayıb inkâr ettiler de, onu öldürdüler. Bunun üzerine, günahları yüzünden Rableri onları kökünden kazıyıb helâk etti de (büyük küçük bırakmadı) hepsini düzleyiverdi.

Portekizce: 

Porém, desmentiram-no e a esquartejaram, pelo que o seu Senhor os exterminou, pelos seus pecados, a todos por igual.

İsveççe: 

Men de påstod att han ljög, och så slaktades kamelstoet på det grymma sättet - varpå deras Herre lät straffet drabba dem och förgjorde dem till sista man på grund av deras synd;

Farsça: 

ولی به تکذیب او برخاستند و ناقه را پی کردند، و در نتیجه پروردگارشان به خاطر گناهشان عذاب سختی بر آنان فرو ریخت و همه قوم را با خاک یکسان و برابر ساخت؛

Kürtçe: 

کەچی بڕوایان پێ نەکرد وحوشترەکەیان سەر بڕی، ئەمجا پەروەردگاری ئەوان سزای ڕشت بەسەریاندا بەھۆی گوناھەکانیانەوە وتەختی کردن

Özbekçe: 

Бас, уни ёлғончига чиқаришди ва ул(туяни) сўйишди.

Malayca: 

(Setelah Nabi Soleh memberi amaran) lalu mereka mendustakannya serta menyembelih unta itu. Dengan sebab dosa mereka, maka Tuhan menimpakan mereka dengan azab yang membinasakan serta Ia meratakan azab itu meliputi mereka (sehingga punah-ranah semuanya).

Arnavutça: 

Por ata nuk i besuan (atij), madje e prënë atë (devën) – dhe Zoti i tyre shkatërroi ata për mëkatet e tyre, duke i zhdukur deri në të fundit,

Bulgarca: 

ала го взеха за лъжец и я заклаха, - тогава техният Господ ги унищожи заради греха им - поравно.

Sırpça: 

Али су га у лаж утерали, па су је заклали - и њихов Господар их је, због њихових греха уништио и казном све обухватио

Çekçe: 

Však za lháře jej prohlásili a (velbloudici) podřízli. Pán jejich je pak za jejich hříchy zahubil a se zemí je srovnal,

Urduca: 

مگر انہوں نے اُس کی بات کو جھوٹا قرار دیا اور اونٹنی کو مار ڈالا آخرکار اُن کے گناہ کی پاداش میں ان کے رب نے ان پر ایسی آفت توڑی کہ ایک ساتھ سب کو پیوند خاک کر دیا

Tacikçe: 

Ӯро дурӯғ бароварданд ва шутурро куштанд. Пас Парвардигорашои ба сабаби гуноҳашод бар сарашон азоб овард ва бо хок яксон сохт.

Tatarca: 

Алар исә Салихны ялганга тоттылар һәм дөяне бугазладылар, Раббылары аларны ґәзаб белән каплады, үзләренең гөнаһлары сәбәпле аларга ґәзабны һәммәсенә тигез бирде.

Endonezyaca: 

Lalu mereka mendustakannya dan menyembelih unta itu, maka Tuhan mereka membinasakan mereka disebabkan dosa mereka, lalu Allah menyama-ratakan mereka (dengan tanah),

Amharca: 

አስተባበሉትም፡፡ (ቋንጃዋን) ወጓትም፡፡ በኀጢኣታቸውም ምክንያት ጌታቸው (ቅጣትን) በእነርሱ ላይ ደመደመባቸው፤ አስተካከላትም፡፡

Tamilce: 

ஆக, அவர்கள் அவரைப் பொய்ப்பித்தார்கள். இன்னும் அ(ந்த ஒட்டகத்)தை (அறுத்து) கொன்றுவிட்டார்கள். ஆகவே, அவர்களின் பாவத்தினால் அவர்களுடைய இறைவன் அவர்கள் மீது கடுமையான தண்டனையை இறக்கினான். அ(ந்த சமுதாயத்)தை (அதில் உள்ள அனைவரையும் தண்டனையில்) சமமாக்கினான். (ஒட்டகத்தை கொன்றவன் ஒருவனாக இருந்தாலும் அதை எல்லோரும் பொருந்திக் கொண்டதால் அந்த சமுதாயத்தில் இருந்த எல்லோருக்கும் அதே தண்டனையை கொடுத்து அழித்துவிட்டான்.)

Korece: 

그들은 그를 거역한 후 그 암낙타를 살해하였으니 그 죄악으 로 인하여 주님은 그들을 멸망케 하사 구별없이 완전 멸망케 하셨 노라

Vietnamca: 

Nhưng chúng bác bỏ lời nói của Y và đã ra sức làm hại con lạc đà. Vì vậy, Thượng Đế của chúng đã phẫn nộ, Ngài đã trừng phạt và san bằng chúng vì tội lỗi của chúng.