Arapça:
وَلَا يَخَافُ عُقْبَاهَا
Çeviriyazı:
velâ yeḫâfü `uḳbâhâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Öyle ya, Allah bu işin sonundan korkacak değil ya.
Diyanet İşleri:
Bu işin sonundan O'nun korkusu yoktur.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Bu işin sonundan korkmazdı ki.
Şaban Piriş:
Bunun sonucundan da korkmaz.
Edip Yüksel:
Ne var ki hâlâ onların sonlarından ders alınmıyor
Ali Bulaç:
(Allah, asla) Bunun sonucundan korkmaz.
Suat Yıldırım:
Bunun sonucundan da asla endişe etmedi.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve Allah Teâlâ onların bu ihlak-i akibetinden korkacak değildir.
Yaşar Nuri Öztürk:
Allah, işin sonundan korkacak değil ya!
Bekir Sadak:
92:5
İbni Kesir:
Bunun sonundan hiç korkmayarak.
Adem Uğur:
(Allah, bu şekilde azap etmenin) âkıbetinden korkacak değil ya!
İskender Ali Mihr:
Ve (Allah) onun (o beldenin ve halkının) ukbasından (akıbetinden) (helâk oluşlarından) korkacak değildir.
Celal Yıldırım:
O, bunun sonundan endişe de etmez, (çünkü her işi âdil, her hükmü mutlak hikmettir).
Tefhim ul Kuran:
(Allah, asla) Bunun sonucundan korkmaz.
Fransızca:
Et Allah n'a aucune crainte des conséquences :
İspanyolca:
sin temer las consecuencias de ello.
İtalyanca:
senza temere [di ciò] alcuna conseguenza.
Almanca:
Und ER hat vor ihrer Folge keine Furcht.
Çince:
他是不顾虑那灾难的後果的。
Hollandaca:
En hij vreest daarvan de gevolgen niet.
Rusça:
Он не опасался последствий этого.
Somalice:
Isagoon Eebe ka yaabaynin cidhib (iyo wax yeello)
Swahilice:
Wala Yeye haogopi matokeo yake.
Uygurca:
اﷲ ئۇنىڭ (يەنى ئۇلارنى ھالاك قىلغانلىقنىڭ) ئاقىۋىتىدىن قورقمايدۇ
Japonca:
かれは,その結果を顧慮されない。
Arapça (Ürdün):
«ولا» بالواو والفاء «يخاف عقباها» تبعتها.
Hintçe:
और उसको उनके बदले का कोई ख़ौफ तो है नहीं
Tayca:
และพระองค์มิทรงหวาดหวั่นต่อปั้นปลายพวกมัน
İbranice:
ואינו פוחד מהשלכות
Hırvatça:
ne bojeći se kakve će posljedice toga biti.
Rumence:
şi nu s-a temut de urmare.
Transliteration:
Wala yakhafu AAuqbaha
Türkçe:
Allah, işin sonundan korkacak değil ya!
Sahih International:
And He does not fear the consequence thereof.
İngilizce:
And for Him is no fear of its consequences.
Azerbaycanca:
(Allah) bu işin aqibətindən qorxmaz! (Allah Səmud qövmünə cəza vermək istəmirdi. Onlar öz cinayətkar əməlləri ilə bu cəzaya layiq oldular. Allah dünyadakı padşahlar, hökmdarlar kimi bu və ya digər əməlinə görə qorxan deyildir. Çünki O etdiyi hər hansı əməl barəsində sorğu-sual olunmaz. Allah mütləq ədalət sahibidir!)
Süleyman Ateş:
(Rab) Bu işin sonundan korkmaz.
Diyanet Vakfı:
(Allah, bu şekilde azap etmenin) akıbetinden korkacak değil ya!
Erhan Aktaş:
O cezalandırmasının sonucundan çekinmez.
Kral Fahd:
(Allah, bu şekilde azap etmenin) âkıbetinden korkacak değil ya!
Hasan Basri Çantay:
bunun sonundan (hiç bir vech ile) korkmayarak!
Muhammed Esed:
çünkü (onlardan) hiçbiri başlarına gelecek şeyin korkusunu taşımıyordu.
Gültekin Onan:
(Tanrı, asla) Bunun sonucundan korkmaz.
Ali Fikri Yavuz:
Allah (yaptığı bu azabın) akıbetinden korkacak değildir, (hiç bir sorumluluğu yoktur).
Portekizce:
E Ele não teme as conseqüências.
İsveççe:
ingen [av dem] fruktade nämligen följderna [av dådet].
Farsça:
و خدا از سرانجام آن کار [که نابودی ستمکاران است] پروایی ندارد.
Kürtçe:
وە(خوا) ناترسێت لە پاشەڕۆژی ئەم (تۆڵە لێ سەندنەیان)
Özbekçe:
Ва У зот бу ишнинг оқибатидан қўрқмайди. (Бу дунёнинг подшоҳлари ўзларининг қилган ишларидан, оқибати нима бўларкин, деб ҳадиксираб турадилар. Аллоҳ субҳанаҳу ва таоло эса бундай хавфдан мустаснодир.)
Malayca:
Dan Allah tidak hiraukan kesudahan (mereka) yang demikian, (kerana itu adalah balasan yang adil).
Arnavutça:
se, Ai, nuk i druan pasojës nga ajo.
Bulgarca:
Не се страхува Той за последствието.
Sırpça:
не бојећи се какве ће да буду последице тога.
Çekçe:
aniž se následků toho obával.
Urduca:
اور اسے (اپنے ا س فعل کے) کسی برے نتیجے کا کوئی خوف نہیں ہے
Tacikçe:
Ва Ӯ аз оқибати он наметарсад.
Tatarca:
Аллаһ аларны ґәзаб кылганы өчен ахырда һичкемнән курыкмый.
Endonezyaca:
dan Allah tidak takut terhadap akibat tindakan-Nya itu.
Amharca:
ፍጻሜዋንም (የምታስከትለውን) አያፈራም፡፡
Tamilce:
இன்னும், அவன் அதன் முடிவைப் பயப்பட மாட்டான்.
Korece:
실로 그분은 그 결과에 대하여 조금도 염려하지 아니 하시니라
Vietnamca:
Và Ngài không sợ hậu quả (của việc trừng phạt đó).
Ayet Linkleri: