
fekeẕẕebûhü fe`aḳarûhâ. fedemdeme `aleyhim rabbühüm biẕembihim fesevvâhâ.
Arapça:
فَكَذَّبُوهُ فَعَقَرُوهَا فَدَمْدَمَ عَلَيْهِمْ رَبُّهُم بِذَنبِهِمْ فَسَوَّاهَا
Türkçe:
Fakat elçiye inanmadılar da deveyi devirip boğazladılar. Bunun üzerine, Rableri onların günahlarını kendi başlarına geçirdi de o yurdu dümdüz etti.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Fakat onlar peygamberi yalanlayıp deveyi kestiler. Rableri de günahlarını başlarına geçiriverdi de orayı dümdüz etti.
Diyanet Vakfı:
Ama onlar, onu yalanladılar ve deveyi kestiler. Bunun üzerine Rableri günahları sebebiyle onlara büyük bir felaket gönderdi de hepsini helak etti.
İngilizce:
Then they rejected him (as a false prophet), and they hamstrung her. So their Lord, on account of their crime, obliterated their traces and made them equal (in destruction, high and low)!
Fransızca:
Mais, ils le traitèrent de menteur, et la tuèrent. Leur Seigneur les détruisit donc, pour leur péché et étendit Son châtiment sur tous.
Almanca:
Dann bezichtigten sie ihn der Lüge, dann verletzten sie ihm (dem Kamelweibchen) die Beine, dann richtete ihr HERR sie wegen ihrer Verfehlung zugrunde, dann ließ ER es ihnen gleichmäßig sein.
Rusça:
Они сочли его лжецом и подрезали ей поджилки, а Господь поразил их за этот грех казнью, которая была одинакова для всех (или сровнял над ними землю).
Açıklama:
