Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

91

Sûredeki Ayet No: 

13

Ayet No: 

6056

Sayfa No: 

595

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ نَاقَةَ اللَّهِ وَسُقْيَاهَا

Çeviriyazı: 

feḳâle lehüm rasûlü-llâhi nâḳate-llâhi vesuḳyâhâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Allah'ın Rasulü (Salih peygamber) onlara: "Allah'ın devesini ve onun su nöbetini gözetin." demişti.

Diyanet İşleri: 

Allah'ın peygamberi onlara, Allah'ın devesini göstermiş ve: "Allah'ın bu devesine ve onun su hakkına dokunmayın" demişti.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Derken Allah'ın Peygamberi, bu demişti onlara, Allah'ın dişi devesi, çekinin ondan ve suvarılmasından.

Şaban Piriş: 

Allah'ın Rasûlü onlara: "Allah'ın devesine ve onun su hakkına dokunmayın!" dedi.

Edip Yüksel: 

ALLAH'ın elçisi, onlara, "ALLAH'ın devesine ve onun suyuna dokunmayın," demişti.

Ali Bulaç: 

Allah'ın elçisi onlara dedi ki: "Allah'ın (deneme için size gönderdiği) devesine ve onun su içme-sırasına dikkat edin."

Suat Yıldırım: 

elçileri ise kendilerine: “(Mûcizevî olarak verilen) Allah'ın devesini ve onun su içme sırasını gözetin, ona dokunmayın!” dedi. [7,73; 26,155]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

(13-14) Onlara Allah´ın Resûlü demişti ki: «Allah´ın dişi devesine ve onun sulanışına (dokunmayınız).» Fakat O´nu yalancı saydılar, deveyi boğazladılar. Artık onları günahları sebebiyle Rableri azap ile kuşattı da kendilerini müsavî bir ukûbete uğrattı.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Allah'ın elçisi onlara şöyle demişti: "Allah'ın devesini ve onun su içme hakkını koruyun."

Bekir Sadak: 

Dogrusu sizin calismalariniz cesitlidir.

İbni Kesir: 

Allah´ın peygamberi onlara: Allah´ın devesi ve onun su hakkı, demişti.

Adem Uğur: 

Allah´ın Resûlü onlara: &quot

İskender Ali Mihr: 

O zaman Allah´ın Resûl´ü onlara: “O, Allah´ın Devesi´dir ve onu sulayınız (onun su içme sırasına riayet ediniz).” dedi.

Celal Yıldırım: 

Allah´ın peygamberi onlara: «Allah´ın (mu´cize olarak verdiği) devesine ve su içme sırasına dikkat edin, (ona sakın kötülükle dokunmayın)» dedi.

Tefhim ul Kuran: 

Allah´ın elçisi onlara dedi ki: «Allah´ın (deneme için size gönderdiği) devesine ve onun su içme sırasına dikkat edin.»

Fransızca: 

Le Messager d'Allah leur avait dit : "La chamelle d'Allah ! Laissez-la boire"

İspanyolca: 

El enviado de Dios les dijo: «¡Dejad a la camella de Dios y que beba!»

İtalyanca: 

Il Messaggero di Allah aveva detto loro: «[Questa] è la cammella di Allah,

Almanca: 

dann sagte ihnen ALLAHs Gesandter: "(Lasst) das Kamelweibchen von ALLAH und (meidet) ihre Tränke."

Çince: 

使者就对他们说:你们让真主的母驼自由饮水吧。

Hollandaca: 

En Gods gezant tot hen zeide: Laat Gods (wijfjes-) kameel met vrede en verhindert haar niet te drinken.

Rusça: 

Посланник Аллаха сказал им: "Берегите верблюдицу и питье ее!"

Somalice: 

Oo Rasuulkii Eebana ku yidhi, iska daaya Hasha Eebe iyo Cabbideeda.

Swahilice: 

Hapo Mtume wa Mwenyezi Mungu alipo waambia: Huyu ni ngamia wa Mwenyezi Mungu, mwacheni anywe maji fungu lake.

Uygurca: 

ئۇلارغا اﷲ نىڭ پەيغەمبىرى (يەنى سالىھ ئەلەيھىسسالام): «اﷲ نىڭ تۆگىسىگە چېقىلماڭلار، ئۇنى سۇ ئىچىشتىن توسماڭلار» دېدى

Japonca: 

アッラーの使徒(サーリフ)はかれらに,「アッラーの雌骼駝である。それに水を飲ませなさい。」と言った。

Arapça (Ürdün): 

«فقال لهم رسول الله» صالح «ناقة الله» أي ذروها «وسقياها» شربها في يومها وكان لها يوم ولهم يوم.

Hintçe: 

तो ख़ुदा के रसूल (सालेह) ने उनसे कहा कि ख़ुदा की ऊँटनी और उसके पानी पीने से तअर्रुज़ न करना

Tayca: 

แล้วร่อซูลของอัลลอฮฺ จึงกล่าวแก่พวกเขาว่า (อย่าทำร้าย) อูฐของอัลลอฮฺ และ(อย่าขัดขวาง)การดื่มน้ำของมัน

İbranice: 

אז, אמר להם שליחו של אלוהים (הנביא סאלח:) 'זו נאקת אלוהים, הניחו לה לשתות מחלקה במים

Hırvatça: 

Allahov poslanik im je doviknuo: "Pazite na Allahovu devu i njen red pojenja!",

Rumence: 

Ei l-au făcut mincinos şi au ologit cămila.

Transliteration: 

Faqala lahum rasoolu Allahi naqata Allahi wasuqyaha

Türkçe: 

Allah'ın elçisi onlara şöyle demişti: "Allah'ın devesini ve onun su içme hakkını koruyun."

Sahih International: 

And the messenger of Allah [Salih] said to them, "[Do not harm] the she-camel of Allah or [prevent her from] her drink."

İngilizce: 

But the Messenger of Allah said to them: "It is a She-camel of Allah! And (bar her not from) having her drink!"

Azerbaycanca: 

Allahın peyğəmbəri onlara belə demişdi: “Allahın bu dişi (maya) dəvəsinə (toxunmayın), onun su içməsinə (mane olmayın).

Süleyman Ateş: 

Allah'ın elçisi onlara: "Allah'ın devesine ve onun su içme hakkına dokunmayın!" demişti.

Diyanet Vakfı: 

Allah'ın Resulü onlara: "Allah'ın devesine ve onun su hakkına dokunmayın!" dedi.

Erhan Aktaş: 

Allah’ın Resûl’ü Sâlih onlara, “O, Allah’ın dişi devesidir, onun su içme hakkına dokunmayın.” dedi.

Kral Fahd: 

Allah’ın Rasûlü onlara: «Allah’ın devesine ve onun su hakkına dokunmayın!» dedi.

Hasan Basri Çantay: 

(Halbuki daha evvel) Allahın peygamberi onlara «Allahın dişi devesine ve onun su içme (nevbetine) dikkat edin» demişdi.

Muhammed Esed: 

Allah´ın Elçisi onlara: "Şu dişi deve Allah´ındır, öyleyse bırakın suyunu içsin (ve ona bir zarar vermeyin)!" demişti.

Gültekin Onan: 

Tanrı´nın elçisi onlara dedi ki: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

Allah’ın peygamberi onlara şöyle demişti: “- Allah’ın devesini kendi haline bırakın, su içmesine engel olmayın.”

Portekizce: 

Porém, o mensageiro de Deus lhes disse: É a camela de Deus! Não a priveis da sua bebida!

İsveççe: 

trots att Guds sändebud sade till dem: "[Detta är] Guds kamelsto; vattna henne [och låt henne inte komma till skada]!"

Farsça: 

پس فرستاده خدا به آنان گفت: ناقه خدا و آبشخورش را [واگذارید]

Kürtçe: 

ئەمجا پێغەمبەرەکەی خوا (صاڵح علیە السلام) پێی ووتن: واز بھێنن لەم حوشتری خوایە ونۆرە ئاوەکەی

Özbekçe: 

Бас, уларга Аллоҳнинг Расули «Аллоҳнинг туясига ва унинг сувига тегманглар», деди.

Malayca: 

Maka berkatalah Rasul Allah (Nabi Soleh) kepada mereka: " (Janganlah kamu ganggu) unta betina dari Allah itu, dan (janganlah kamu menyekatnya daripada mendapat) air minumnya (supaya kamu tidak ditimpa azab)!"

Arnavutça: 

i dërguari i Perëndisë (Salihu), ju tha atyre: “Lëreni deven e Perëndisë dhe kujdesuni për kohën kur duhet të pijë ajo!”

Bulgarca: 

и пратеникът на Аллах [Салих] им каза: “Не посягайте на камилата на Аллах и не й пречете да пие!”,

Sırpça: 

Аллахов посланик им је довикнуо: „Пазите на Аллахову камилу и њен ред појења!“

Çekçe: 

A pravil jim posel Boží: '(Nedotýkejte se) velbloudice Boží a nechte ji napít!'

Urduca: 

تو اللہ کے رسول نے اُن لوگوں سے کہا کہ خبردار، اللہ کی اونٹنی کو (ہاتھ نہ لگانا) اوراُس کے پانی پینے (میں مانع نہ ہونا)

Tacikçe: 

Паёмбари Худо ба онҳо гуфт, ки модашутури Худрро бо навбати оби ӯро бигузоред!

Tatarca: 

Аларга Аллаһуның расүле Салих г-м: "Аллаһ дөясенә зарар тидерүдән һәм дөянең өлеше булган суны алудан сакланыгыз", – диде.

Endonezyaca: 

lalu Rasul Allah (Saleh) berkata kepada mereka: ("Biarkanlah) unta betina Allah dan minumannya".

Amharca: 

ለእነርሱም የአላህ መልክተኛ (ሷሊህ) «የአላህን ግመል የመጠጥ ተራዋንም (ተጠንቀቁ)» አላቸው፡፡

Tamilce: 

ஆக, அல்லாஹ்வின் தூதர் (-ஸாலிஹ்) அவர்களுக்குக் கூறினார்: “அல்லாஹ்வுடைய பெண் ஒட்டகத்தையும் அது நீர் பருகுவதையும் தடை செய்யாதீர்!’’

Korece: 

선지자가 그들에게 말하길 그것은 하나님의 암낙타이니 그것 이 물을 마시매 방해하지 말라 하 였으나

Vietnamca: 

Sứ giả của Allah đã bảo chúng: “Đây là con lạc đà cái của Allah, các người hãy để cho nó uống nước.”