
feẕûḳû felen nezîdeküm illâ `aẕâbâ.
Arapça:
فَذُوقُوا فَلَن نَّزِيدَكُمْ إِلَّا عَذَابًا
Türkçe:
"Hadi, tadıverin! Size azaptan başka bir şey asla artırmayacağız."
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Onlara): "Şimdi tadın (cezanızı). Artık size azabınızı artırmaktan başka bir şey yapmayacağız" (denir).
Diyanet Vakfı:
Tadın! Bundan sonra yalnızca azabınızı arttıracağız.
İngilizce:
So taste ye (the fruits of your deeds); for no increase shall We grant you, except in Punishment.
Fransızca:
Goûtez donc. Nous n'augmenterons pour vous que le châtiment !
Almanca:
So kostet! WIR werden euch dann nur an Peinigung mehren.
Rusça:
Вкушайте же! Мы не прибавим вам ничего, кроме мучений.
Açıklama:

inne lilmütteḳîne mefâzâ.
Arapça:
إِنَّ لِلْمُتَّقِينَ مَفَازًا
Türkçe:
Takva sahipleri için bir kurtuluş ve bir zafer vardır.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kuşkusuz takva sahipleri için bir kurtuluş var.
Diyanet Vakfı:
Şüphesiz takva sahipleri için de başarı ödülü vardır.
İngilizce:
Verily for the Righteous there will be a fulfilment of (the heart's) desires;
Fransızca:
Pour les pieux ce sera une réussite :
Almanca:
Gewiß, für die Muttaqi gibt es einen Ort des Gewinns:
Rusça:
Воистину, богобоязненных ожидает успех,
Açıklama:

ḥadâiḳa vea`nâbâ.
Arapça:
حَدَائِقَ وَأَعْنَابًا
Türkçe:
Sulak bahçeler, bağlar, üzümler,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bahçeler var, bağlar var.
Diyanet Vakfı:
Bahçeler, bağlar,
İngilizce:
Gardens enclosed, and grapevines;
Fransızca:
jardins et vignes,
Almanca:
Gärten und Rebstöcke
Rusça:
Райские сады и виноградники,
Açıklama:

vekevâ`ibe etrâbâ.
Arapça:
وَكَوَاعِبَ أَتْرَابًا
Türkçe:
Göğüsleri turunç gibi yaşıtlar,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Memeleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar var.
Diyanet Vakfı:
Göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar,
İngilizce:
And voluptuous women of equal age;
Fransızca:
et des (belle) aux seins arrondis, d'une égale jeunesse,
Almanca:
sowie gleichaltrige gut Bestückte
Rusça:
и полногрудые сверстницы,
Açıklama:

veke'sen dihâḳâ.
Arapça:
وَكَأْسًا دِهَاقًا
Türkçe:
Dopdolu kadehler vardır.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Dopdolu kadehler var.
Diyanet Vakfı:
Ve içki dolu kase(ler).
İngilizce:
And a cup full (to the brim).
Fransızca:
et coupes débordantes.
Almanca:
und gefüllte Becher.
Rusça:
и полные чаши.
Açıklama:

lâ yesme`ûne fîhâ lagvev velâ kiẕẕâbâ.
Arapça:
لَّا يَسْمَعُونَ فِيهَا لَغْوًا وَلَا كِذَّابًا
Türkçe:
Orada ne bir boş söz duyarlar ne de bir yalan.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Orada ne boş bir söz işitirler, ne de bir yalan.
Diyanet Vakfı:
Onlar orada ne boş bir lakırdı ne de yalan işitirler.
İngilizce:
No vanity shall they hear therein, nor Untruth:-
Fransızca:
Ils n'y entendront ni futilités ni mensonges.
Almanca:
Sie hören darin weder sinnloses Gerede, noch Lügen.
Rusça:
Они не услышат там ни пустословия, ни лжи.
Açıklama:

cezâem mir rabbike `aṭâen ḥisâbâ.
Arapça:
جَزَاءً مِّن رَّبِّكَ عَطَاءً حِسَابًا
Türkçe:
Rabbinden bir ödül, tam kıvamında bir bağış.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Bunlar) Rabbinden yeterli bir bağış olarak (verilir).
Diyanet Vakfı:
Bunlar Rabbinin yeterli bir bağışı, mükafatıdır.
İngilizce:
Recompense from thy Lord, a gift, (amply) sufficient,
Fransızca:
A titre de récompense de ton Seigneur et à titre de don abondant
Almanca:
Es ist eine Belohnung von deinem HERRN, eine ausreichende Gabe,
Rusça:
Это будет воздаянием и исчисленным даром от твоего Господа,
Açıklama:

rabbi-ssemâvâti vel'arḍi vemâ beynehüme-rraḥmâni lâ yemlikûne minhü ḫiṭâbâ.
Arapça:
رَّبِّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا الرَّحْمَٰنِ ۖ لَا يَمْلِكُونَ مِنْهُ خِطَابًا
Türkçe:
Göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbidir O! Rahman'dır. O'nun huzurunda söze cüret edemezler.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O, göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbidir. Rahmân'dır. Hiç kimse ondan bir hitaba mâlik olamaz.
Diyanet Vakfı:
O, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir. O, rahmandır. O gün insanlar O'na karşı konuşmaya yetkili değillerdir.
İngilizce:
(From) the Lord of the heavens and the earth, and all between, (Allah) Most Gracious: None shall have power to argue with Him.
Fransızca:
du Seigneur des cieux et de la terre et de ce qui existe entre eux, le Tout Miséricordieux; ils n'osent nullement Lui adresser la parole.
Almanca:
(von) Dem HERRN der Himmel, der Erde und das, was zwischen ihnen ist, (ER ist) Der Allgnade Erweisende. Sie haben mit Ihm nicht zu sprechen.
Rusça:
Господа небес и земли и того, что между ними, Милостивого, с Которым они не посмеют даже заговорить.
Açıklama:

yevme yeḳûmü-rrûḥu velmelâiketü ṣaffâ. lâ yetekellemûne illâ men eẕine lehü-rraḥmânü veḳâle ṣavâbâ.
Arapça:
يَوْمَ يَقُومُ الرُّوحُ وَالْمَلَائِكَةُ صَفًّا ۖ لَّا يَتَكَلَّمُونَ إِلَّا مَنْ أَذِنَ لَهُ الرَّحْمَٰنُ وَقَالَ صَوَابًا
Türkçe:
O gün, Rûh ve melekler saf bağlayıp kıyama geçerler. Rahman'ın izin verdiği dışındakiler konuşamazlar. O izin verilen, doğruyu söyler.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O gün Ruh ve melekler sıra sıra dururlar. Rahmân'ın izin verdikleri dışında hiç kimse konuşamaz. İzin verilen de doğruyu söyler.
Diyanet Vakfı:
Ruh (Cebrail) ve melekler saf saf olup durduğu gün, Rahman'ın izin verdiklerinden başkaları konuşmazlar; konuşan da doğruyu söyler.
İngilizce:
The Day that the Spirit and the angels will stand forth in ranks, none shall speak except any who is permitted by (Allah) Most Gracious, and He will say what is right.
Fransızca:
Le jour où l'Esprit et les Anges se dresseront en rangs, nul ne saura parler, sauf celui à qui le Tout Miséricordieux aura accordé la permission, et qui dira la vérité.
Almanca:
An dem Tag, wenn der Ruhh und die Engel in Reihe stehen, sie sprechen nicht außer demjenigen, dem Der Allgnade Erweisenden erlaubt, und Richtiges sagt.
Rusça:
В тот день, когда Дух (Джибриль) и ангелы станут рядами, не будет говорить никто, кроме тех, кому позволит Милостивый, и говорить они будут правду.
Açıklama:

ẕâlike-lyevmü-lḥaḳḳ. femen şâe-tteḫaẕe ilâ rabbihî meâbâ.
Arapça:
ذَٰلِكَ الْيَوْمُ الْحَقُّ ۖ فَمَن شَاءَ اتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِ مَآبًا
Türkçe:
İşte budur hak olan gün! Artık dileyen, Rabbine varacak bir yol tutsun!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İşte bu hak gündür. Artık dileyen Rabbine bir yol tutar.
Diyanet Vakfı:
İşte o, kesin olarak gelecek gündür. O halde dileyen Rabbine varan bir yol tutsun.
İngilizce:
That Day will be the sure Reality: Therefore, whoso will, let him take a (straight) return to his Lord!
Fransızca:
Ce jour-là est inéluctable. Que celui qui veut prenne donc refuge auprès de son Seigneur.
Almanca:
Dies ist der wahre Tag. Also wer will, nimmt zu seinem HERRN eine Rückkehr.
Rusça:
Это будет истинный день, и всякий, кто пожелает, найдет способ вернуться к своему Господу.
Açıklama:
Sayfalar
