Mekkî

 
00:00

vece`alne-lleyle libâsâ.

Arapça:

وَجَعَلْنَا اللَّيْلَ لِبَاسًا

Türkçe:

Geceyi bir giysi yaptık.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Geceyi bir örtü yaptık.

Diyanet Vakfı:

Geceyi bir örtü yaptık.

İngilizce:

And made the night as a covering,

Fransızca:

et fait de la nuit un vêtement,

Almanca:

und WIR machten die Nacht als Umhüllendes.

Rusça:

и сделали ночь покрывалом,

Açıklama:
 
00:00

vece`alne-nnehâra me`âşâ.

Arapça:

وَجَعَلْنَا النَّهَارَ مَعَاشًا

Türkçe:

Gündüzü, geçim için çalışma zamanı yaptık.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Gündüzü de bir geçim zamanı yaptık.

Diyanet Vakfı:

Gündüzü de çalışıp kazanma zamanı kıldık.

İngilizce:

And made the day as a means of subsistence?

Fransızca:

et assigné le jour pour les affaires de la vie,

Almanca:

Auch machten WIR den Tag als Zeit des Lebenserwerbs.

Rusça:

и сделали день жалованием,

Açıklama:
 
00:00

vebeneynâ fevḳaküm seb`an şidâdâ.

Arapça:

وَبَنَيْنَا فَوْقَكُمْ سَبْعًا شِدَادًا

Türkçe:

Üstünüzde yedi sağlam/aşınmaz kurduk.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Üstünüze yedi sağlam bina (gök) çattık.

Diyanet Vakfı:

Üstünüzde yedi kat sağlam göğü bina ettik.

İngilizce:

And (have We not) built over you the seven firmaments,

Fransızca:

et construit au-dessus de vous sept (cieux) renforcés,

Almanca:

Und WIR richteten über euch sieben robuste (Himmel) ein.

Rusça:

и воздвигли над вами семь твердынь,

Açıklama:
 
00:00

vece`alnâ sirâcev vehhâcâ.

Arapça:

وَجَعَلْنَا سِرَاجًا وَهَّاجًا

Türkçe:

Bir de parıl parıl parlayan kandil yerleştirdik.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

İçlerine ışık saçan bir kandil astık.

Diyanet Vakfı:

(Orada) alev alev yanan bir kandil yarattık.

İngilizce:

And placed (therein) a Light of Splendour?

Fransızca:

et [y] avons placé une lampe (le soleil) très ardente,

Almanca:

Auch machten WIR eine leuchtende Lampe.

Rusça:

и установили пылающий светильник,

Açıklama:
 
00:00

veenzelnâ mine-lmü`ṣirâti mâen ŝeccâcâ.

Arapça:

وَأَنزَلْنَا مِنَ الْمُعْصِرَاتِ مَاءً ثَجَّاجًا

Türkçe:

Sıkarak su çıkaranlardan şarıl şarıl bir su indirdik,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Yoğunlaşmış bulutlardan şarıl şarıl bir su indirdik.

Diyanet Vakfı:

Sıkışan bulutlardan şarıl şarıl akan sular indirdik.

İngilizce:

And do We not send down from the clouds water in abundance,

Fransızca:

et fait descendre des nuées une eau abondante

Almanca:

Und WIR ließen von Regenwolken reichlich fließendes Wasser fallen,

Rusça:

и низвели из облаков обильно льющуюся воду,

Açıklama:
 
00:00

linuḫrice bihî ḥabbev venebâtâ.

Arapça:

لِّنُخْرِجَ بِهِ حَبًّا وَنَبَاتًا

Türkçe:

Ki çıkaralım onlardan dâneler ve otlar;

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onunla taneler ve otlar çıkaralım diye.

Diyanet Vakfı:

Size tohumlar, bitkiler, yetiştirmek için

İngilizce:

That We may produce therewith corn and vegetables,

Fransızca:

pour faire pousser par elle grains et plantes

Almanca:

damit WIR mit ihm Getreide und Gewächs hervorsprießen lassen

Rusça:

чтобы взрастить ею зерна и растения

Açıklama:
 
00:00

vecennâtin elfâfâ.

Arapça:

وَجَنَّاتٍ أَلْفَافًا

Türkçe:

Ve içiçe girmiş bağlar-bahçeler.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ve sarmaş dolaş bağlar bahçeler (çıkaralım diye).

Diyanet Vakfı:

Ve ağaçları(birbirine) sarmaş dolaş bahçeler.

İngilizce:

And gardens of luxurious growth?

Fransızca:

et jardins luxuriants.

Almanca:

sowie dichtbewachsene Dschannat.

Rusça:

и густые сады.

Açıklama:
 
00:00

inne yevme-lfaṣli kâne mîḳâtâ.

Arapça:

إِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ كَانَ مِيقَاتًا

Türkçe:

Hiç kuşkusuz, o ayırma ve hüküm günü kesin olarak belirlenmiştir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Kuşkusuz o hüküm günü kararlaştırılmış bir vakit olmuştur.

Diyanet Vakfı:

Şüphesiz hüküm günü vakit olarak belirlenmiştir.

İngilizce:

Verily the Day of Sorting out is a thing appointed,

Fransızca:

Le Jour de la Décision [du Jugement] a son terme fixé.

Almanca:

Gewiß, der Tag des Richtens ist ein festgelegter Zeitpunkt,

Rusça:

Воистину, День различения назначен на определенное время.

Açıklama:
 
00:00

yevme yünfeḫu fi-ṣṣûri fete'tûne efvâcâ.

Arapça:

يَوْمَ يُنفَخُ فِي الصُّورِ فَتَأْتُونَ أَفْوَاجًا

Türkçe:

Sûra üfürüldüğü gün, bölükler halinde geleceksiniz.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O gün Sûr'a üflenir, bölük bölük gelirsiniz.

Diyanet Vakfı:

Sur'a üflendiği gün, bölük bölük Allah'a gelirsiniz.

İngilizce:

The Day that the Trumpet shall be sounded, and ye shall come forth in crowds;

Fransızca:

Le jour où l'on soufflera dans la Trompe, vous viendrez par troupes,

Almanca:

an dem Tag, wenn in As-sur geblasen wird, und ihr dann in Gruppen kommt,

Rusça:

В тот день затрубят в Рог, и вы придете толпами,

Açıklama:
 
00:00

vefütiḥati-ssemâü fekânet ebvâbâ.

Arapça:

وَفُتِحَتِ السَّمَاءُ فَكَانَتْ أَبْوَابًا

Türkçe:

Gök açılmış, kapı kapı oluvermiştir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Gök de açılmış, kapı kapı olmuştur.

Diyanet Vakfı:

Gökyüzü açılır ve orada pek çok kapılar oluşur;

İngilizce:

And the heavens shall be opened as if there were doors,

Fransızca:

et le ciel sera ouvert et [présentera] des portes,

Almanca:

und der Himmel geöffnet wird, und er voller Tore wird,

Rusça:

и небо раскроется и станет вратами,

Açıklama:

Sayfalar

Mekkî beslemesine abone olun.