Mekkî

 
00:00

vesüyyirati-lcibâlü fekânet serâbâ.

Arapça:

وَسُيِّرَتِ الْجِبَالُ فَكَانَتْ سَرَابًا

Türkçe:

Dağlar yürütülmüş, bir serap oluvermiştir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Dağlar yürütülmüş, serap olmuştur.

Diyanet Vakfı:

Dağlar yürütülür, serap haline gelir.

İngilizce:

And the mountains shall vanish, as if they were a mirage.

Fransızca:

et les montagnes seront mises en marche et deviendront un mirage.

Almanca:

und die Berge vergangen werden, und sie dann zu Fata Morgana werden.

Rusça:

и горы придут в движение и станут маревом.

Açıklama:
 
00:00

inne cehenneme kânet mirṣâdâ.

Arapça:

إِنَّ جَهَنَّمَ كَانَتْ مِرْصَادًا

Türkçe:

Cehennem, bir gözetleme yeri olmuştur.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Kuşkusuz Cehennem gözetleme yeri olmuştur.

Diyanet Vakfı:

Şüphesiz, cehennem pusuda beklemektedir.

İngilizce:

Truly Hell is as a place of ambush,

Fransızca:

L'Enfer demeure aux aguets,

Almanca:

Gewiß, Dschahannam ist eine Warte,

Rusça:

Воистину, Геенна является засадой

Açıklama:
 
00:00

liṭṭâgîne meâbâ.

Arapça:

لِّلطَّاغِينَ مَآبًا

Türkçe:

Azgınlar için bir barınak.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Azgınlar için son varılacak yer olmuştur.

Diyanet Vakfı:

Azgınların barınacağı yerdir (cehennem).

İngilizce:

For the transgressors a place of destination:

Fransızca:

refuge pour les transgresseurs.

Almanca:

für die Übertretenden ein Rückkehrort.

Rusça:

и местом возвращения для тех, кто преступает границы дозволенного.

Açıklama:
 
00:00

lâbiŝîne fîhâ aḥḳâbâ.

Arapça:

لَّابِثِينَ فِيهَا أَحْقَابًا

Türkçe:

Devirlerce kalacaklardır içinde.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Orada çağlarca kalacaklardır.

Diyanet Vakfı:

(Azgınlar) orada çağlar boyu kalacaklar,

İngilizce:

They will dwell therein for ages.

Fransızca:

Ils y demeureront pendant des siècles successifs.

Almanca:

Sie verweilen darin Zeitspannen.

Rusça:

Они пробудут там долгие годы,

Açıklama:
 
00:00

lâ yeẕûḳûne fîhâ berdev velâ şerâbâ.

Arapça:

لَّا يَذُوقُونَ فِيهَا بَرْدًا وَلَا شَرَابًا

Türkçe:

Ne bir serinlik tadacaklar ne de bir içecek.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Orada ne bir serinlik tadacaklar, ne de içecek bir şey.

Diyanet Vakfı:

Orada bir serinlik ya da (susuzluk gideren) bir içecek tatmazlar,

İngilizce:

Nothing cool shall they taste therein, nor any drink,

Fransızca:

Ils n'y goûteront ni fraîcheur ni breuvage,

Almanca:

Sie kosten darin weder Kühles, noch Getränk

Rusça:

не вкушая ни прохлады, ни питья,

Açıklama:
 
00:00

illâ ḥamîmev vegassâḳâ.

Arapça:

إِلَّا حَمِيمًا وَغَسَّاقًا

Türkçe:

Sadece kaynar su, atık su,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ancak bir kaynar su ve irin (içecekler).

Diyanet Vakfı:

Kaynar su ve irin (tadarlar).

İngilizce:

Save a boiling fluid and a fluid, dark, murky, intensely cold,

Fransızca:

Hormis une eau bouillante et un pus

Almanca:

außer Siedendem und Eiter.

Rusça:

а только кипяток и гной.

Açıklama:
 
00:00

cezâev vifâḳâ.

Arapça:

جَزَاءً وِفَاقًا

Türkçe:

Çok uygun bir karşılık olarak.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Bir ceza ki tam yaptıklarına uygun.

Diyanet Vakfı:

Ancak (dünyada yaptıklarına) uygun karşılık olarak.

İngilizce:

A fitting recompense (for them).

Fransızca:

comme rétribution équitable.

Almanca:

Es ist eine entsprechende Vergeltung.

Rusça:

Это будет подобающим возмездием.

Açıklama:
 
00:00

innehüm kânû lâ yercûne ḥisâbâ.

Arapça:

إِنَّهُمْ كَانُوا لَا يَرْجُونَ حِسَابًا

Türkçe:

Doğrusu onlar böyle bir hesap ummuyorlardı.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Çünkü onlar hiçbir hesap ummazlardı.

Diyanet Vakfı:

Çünkü onlar hesap gününü (geleceğini) ummazlardı.

İngilizce:

For that they used not to fear any account (for their deeds),

Fransızca:

Car ils ne s'attendaient pas à rendre compte,

Almanca:

Gewiß, sie pflegten auf keine Abrechnung zu hoffen,

Rusça:

Воистину, они не ожидали расчета

Açıklama:
 
00:00

vekeẕẕebû biâyâtinâ kiẕẕâbâ.

Arapça:

وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا كِذَّابًا

Türkçe:

Ayetlerimizi pervasızca yalanlamışlardı.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Âyetlerimizi yalanlaya yalanlaya tam bir yalancı olmuşlardı.

Diyanet Vakfı:

Bizim ayetlerimizi yalanladıkça yalanlamışlardı.

İngilizce:

But they (impudently) treated Our Signs as false.

Fransızca:

et traitaient de mensonges, continuellement, Nos versets,

Almanca:

und leugneten Unsere Ayat mit Ableugnen ab.

Rusça:

и полностью отрицали Наши знамения.

Açıklama:
 
00:00

vekülle şey'in aḥṣaynâhü kitâbâ.

Arapça:

وَكُلَّ شَيْءٍ أَحْصَيْنَاهُ كِتَابًا

Türkçe:

Oysaki biz, her şeyi iyiden iyiye sayıp kitaplaştırmıştık.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Biz ise herşeyi sayıp bir kitaba geçirmişiz.

Diyanet Vakfı:

Biz ise her şeyi bir kitapta sayıp yazmışızdır.

İngilizce:

And all things have We preserved on record.

Fransızca:

alors que Nous avons dénombré toutes choses en écrit.

Almanca:

Und alles erfaßten WIR detailliert in einem Register.

Rusça:

Мы же всякую вещь подсчитали и записали.

Açıklama:

Sayfalar

Mekkî beslemesine abone olun.