Mekkî

 
00:00

yeḳûlûne einnâ lemerdûdûne fi-lḥâfirah.

Arapça:

يَقُولُونَ أَإِنَّا لَمَرْدُودُونَ فِي الْحَافِرَةِ

Türkçe:

"Biz gerçekten bu çukurda eski halimize döndürülecek miyiz?" diyorlar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Diyorlar ki: "Biz tekrar eski halimize mi döndürülecekmişiz?

Diyanet Vakfı:

Diyorlar ki, "Öldükten sonra biz, (dünyadaki) ilk halimize mi döndürüleceğiz,

İngilizce:

They say (now): "What! shall we indeed be returned to (our) former state?

Fransızca:

Ils disent : "Quoi ! Serons-nous ramenés à notre vie première,

Almanca:

sie sagen: "Werden wir etwa sicher zum vorherigen Zustand zurückgeführt,

Rusça:

Они говорят: "Неужели мы вернемся в прежнее состояние

Açıklama:
 
00:00

eiẕâ künnâ `iżâmen neḫirah.

Arapça:

أَإِذَا كُنَّا عِظَامًا نَّخِرَةً

Türkçe:

"Un-ufak kemikler haline geldikten sonra, öyle mi!"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Biz, çürümüş kemikler olduktan sonra ha?

Diyanet Vakfı:

(Hem de) çürümüş kemikler olduktan sonra ha?"

İngilizce:

What! - when we shall have become rotten bones?

Fransızca:

quand nous serons ossements pourris ? "

Almanca:

auch dann nachdem wir modernde Knochen wurden?"

Rusça:

после того, как станем истлевшими костями?!"

Açıklama:
 
00:00

ḳâlû tilke iẕen kerratün ḫâsirah.

Arapça:

قَالُوا تِلْكَ إِذًا كَرَّةٌ خَاسِرَةٌ

Türkçe:

"Hüsran dolu bir dönüştür bu öyleyse!" diye konuştular.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Öyleyse bu çok zararlı bir dönüştür. dediler.

Diyanet Vakfı:

"O zaman bu, ziyanlı bir dönüş olur" dediler.

İngilizce:

They say: "It would, in that case, be a return with loss!"

Fransızca:

Ils disent : "ce sera alors un retour ruineux ! "

Almanca:

Sie sagten: "Dies ist dann sicher eine verlustreiche Umkehr."

Rusça:

Они говорят: "Если так, то это будет невыгодное возвращение!"

Açıklama:
 
00:00

feinnemâ hiye zecratüv vâḥideh.

Arapça:

فَإِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌ

Türkçe:

Oysaki o, sert bir komut sesinden ibarettir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Fakat o bir tek haykırıştır.

Diyanet Vakfı:

Bu dönüş, sadece bir seslenmeye bakar.

İngilizce:

But verily, it will be but a single (Compelling) Cry,

Fransızca:

Il n'y aura qu'une sommation,

Almanca:

Es ist doch nur ein einziger Schrei,

Rusça:

Но раздастся лишь один глас,

Açıklama:
 
00:00

feiẕâ hüm bissâhirah.

Arapça:

فَإِذَا هُم بِالسَّاهِرَةِ

Türkçe:

Bir anda hepsi uyanıp ortaya geliverir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Bir de bakarsın hepsi meydandadır.

Diyanet Vakfı:

Birdenbire kendilerini mahşerde buluverirler.

İngilizce:

When, behold, they will be in the (full) awakening (to Judgment).

Fransızca:

et voilà qu'ils seront sur la terre (ressuscités).

Almanca:

sogleich sind sie auf der flachen Ebene.

Rusça:

и все они окажутся на поверхности земли.

Açıklama:
 
00:00

hel etâke ḥadîŝü mûsâ.

Arapça:

هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ مُوسَىٰ

Türkçe:

Ulaştı mı sana Mûsa'nın haberi?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Musa'nın haberi sana geldi mi?

Diyanet Vakfı:

(Habibim!) Sana Musa'nın haberi geldi mi?

İngilizce:

Has the story of Moses reached thee?

Fransızca:

Le récit de Moïse t'est-il parvenu ?

Almanca:

Wurde dir die Mitteilung über Musa zuteil?!

Rusça:

Дошел ли до тебя рассказ о Мусе (Моисее)?

Açıklama:
 
00:00

iẕ nâdâhü rabbühû bilvâdi-lmüḳaddesi ṭuvâ.

Arapça:

إِذْ نَادَاهُ رَبُّهُ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًى

Türkçe:

Hani, Rabbi ona, kutsal vadide, Tuva'da seslenmişti:

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Hani Rabbi ona kutsal vaadi Tuva'da seslenmişti:

Diyanet Vakfı:

Kutsal vadi Tuva'da Rabbi ona şöyle seslenmişti:

İngilizce:

Behold, thy Lord did call to him in the sacred valley of Tuwa:-

Fransızca:

Quand son Seigneur l'appela, dans Touwa, la vallée sanctifiée :

Almanca:

Als sein HERR ihn im gereinigten Tuwa-Tal rief:

Rusça:

Вот Господь его воззвал к нему в священной долине Тува (Това):

Açıklama:
 
00:00

iẕheb ilâ fir`avne innehû ṭagâ.

Arapça:

اذْهَبْ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ إِنَّهُ طَغَىٰ

Türkçe:

"Firavun'a git! İyice azdı o."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Haydi, demişti, git Firavun'a, çünkü o çok azdı.

Diyanet Vakfı:

Firavun'a git! Çünkü o çok azdı.

İngilizce:

Go thou to Pharaoh for he has indeed transgressed all bounds:

Fransızca:

"Va vers Pharaon. Vraiment, il s'est rebellé !

Almanca:

Gehe zu Pharao. Denn gewiß, er überschritt die Grenze,

Rusça:

"Ступай к Фараону, ибо он преступил границы дозволенного,

Açıklama:
 
00:00

feḳul hel leke ilâ en tezekkâ.

Arapça:

فَقُلْ هَل لَّكَ إِلَىٰ أَن تَزَكَّىٰ

Türkçe:

"De ki ona: 'Arınıp temizlenmeye ne dersin?"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

De ki: İster misin arınasın?

Diyanet Vakfı:

De ki: Nasıl arınmağa gönlün var mı?

İngilizce:

And say to him, 'Wouldst thou that thou shouldst be purified (from sin)?-

Fransızca:

Puis dis-lui : "Voudrais-tu te purifier ?

Almanca:

so sag: "Möchtest du, daß du dich läuterst,

Rusça:

и скажи: "Не следует ли тебе очиститься?

Açıklama:
 
00:00

veehdiyeke ilâ rabbike fetaḫşâ.

Arapça:

وَأَهْدِيَكَ إِلَىٰ رَبِّكَ فَتَخْشَىٰ

Türkçe:

"Seni Rabbine kılavuzlayayım da gönülden ürperesin!"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Seni Rabbinin yoluna ileteyim de ondan korkasın.

Diyanet Vakfı:

Seni Rabbimin yoluna iletmemi ister misin? Böylece ondan korkarsın.

İngilizce:

And that I guide thee to thy Lord, so thou shouldst fear Him?'

Fransızca:

et que je te guide vers ton Seigneur afin que tu Le craignes ? "

Almanca:

und daß ich dich zu deinem HERRN rechtleite, dann du ehrfürchtig wirst?"

Rusça:

Я укажу тебе путь к твоему Господу, и ты станешь богобоязнен"".

Açıklama:

Sayfalar

Mekkî beslemesine abone olun.