
yeḳûlûne einnâ lemerdûdûne fi-lḥâfirah.
Arapça:
يَقُولُونَ أَإِنَّا لَمَرْدُودُونَ فِي الْحَافِرَةِ
Türkçe:
"Biz gerçekten bu çukurda eski halimize döndürülecek miyiz?" diyorlar.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Diyorlar ki: "Biz tekrar eski halimize mi döndürülecekmişiz?
Diyanet Vakfı:
Diyorlar ki, "Öldükten sonra biz, (dünyadaki) ilk halimize mi döndürüleceğiz,
İngilizce:
They say (now): "What! shall we indeed be returned to (our) former state?
Fransızca:
Ils disent : "Quoi ! Serons-nous ramenés à notre vie première,
Almanca:
sie sagen: "Werden wir etwa sicher zum vorherigen Zustand zurückgeführt,
Rusça:
Они говорят: "Неужели мы вернемся в прежнее состояние
Açıklama:

eiẕâ künnâ `iżâmen neḫirah.
Arapça:
أَإِذَا كُنَّا عِظَامًا نَّخِرَةً
Türkçe:
"Un-ufak kemikler haline geldikten sonra, öyle mi!"
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Biz, çürümüş kemikler olduktan sonra ha?
Diyanet Vakfı:
(Hem de) çürümüş kemikler olduktan sonra ha?"
İngilizce:
What! - when we shall have become rotten bones?
Fransızca:
quand nous serons ossements pourris ? "
Almanca:
auch dann nachdem wir modernde Knochen wurden?"
Rusça:
после того, как станем истлевшими костями?!"
Açıklama:

ḳâlû tilke iẕen kerratün ḫâsirah.
Arapça:
قَالُوا تِلْكَ إِذًا كَرَّةٌ خَاسِرَةٌ
Türkçe:
"Hüsran dolu bir dönüştür bu öyleyse!" diye konuştular.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Öyleyse bu çok zararlı bir dönüştür. dediler.
Diyanet Vakfı:
"O zaman bu, ziyanlı bir dönüş olur" dediler.
İngilizce:
They say: "It would, in that case, be a return with loss!"
Fransızca:
Ils disent : "ce sera alors un retour ruineux ! "
Almanca:
Sie sagten: "Dies ist dann sicher eine verlustreiche Umkehr."
Rusça:
Они говорят: "Если так, то это будет невыгодное возвращение!"
Açıklama:

feinnemâ hiye zecratüv vâḥideh.
Arapça:
فَإِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌ
Türkçe:
Oysaki o, sert bir komut sesinden ibarettir.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Fakat o bir tek haykırıştır.
Diyanet Vakfı:
Bu dönüş, sadece bir seslenmeye bakar.
İngilizce:
But verily, it will be but a single (Compelling) Cry,
Fransızca:
Il n'y aura qu'une sommation,
Almanca:
Es ist doch nur ein einziger Schrei,
Rusça:
Но раздастся лишь один глас,
Açıklama:

feiẕâ hüm bissâhirah.
Arapça:
فَإِذَا هُم بِالسَّاهِرَةِ
Türkçe:
Bir anda hepsi uyanıp ortaya geliverir.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bir de bakarsın hepsi meydandadır.
Diyanet Vakfı:
Birdenbire kendilerini mahşerde buluverirler.
İngilizce:
When, behold, they will be in the (full) awakening (to Judgment).
Fransızca:
et voilà qu'ils seront sur la terre (ressuscités).
Almanca:
sogleich sind sie auf der flachen Ebene.
Rusça:
и все они окажутся на поверхности земли.
Açıklama:

hel etâke ḥadîŝü mûsâ.
Arapça:
هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ مُوسَىٰ
Türkçe:
Ulaştı mı sana Mûsa'nın haberi?
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Musa'nın haberi sana geldi mi?
Diyanet Vakfı:
(Habibim!) Sana Musa'nın haberi geldi mi?
İngilizce:
Has the story of Moses reached thee?
Fransızca:
Le récit de Moïse t'est-il parvenu ?
Almanca:
Wurde dir die Mitteilung über Musa zuteil?!
Rusça:
Дошел ли до тебя рассказ о Мусе (Моисее)?
Açıklama:

iẕ nâdâhü rabbühû bilvâdi-lmüḳaddesi ṭuvâ.
Arapça:
إِذْ نَادَاهُ رَبُّهُ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًى
Türkçe:
Hani, Rabbi ona, kutsal vadide, Tuva'da seslenmişti:
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hani Rabbi ona kutsal vaadi Tuva'da seslenmişti:
Diyanet Vakfı:
Kutsal vadi Tuva'da Rabbi ona şöyle seslenmişti:
İngilizce:
Behold, thy Lord did call to him in the sacred valley of Tuwa:-
Fransızca:
Quand son Seigneur l'appela, dans Touwa, la vallée sanctifiée :
Almanca:
Als sein HERR ihn im gereinigten Tuwa-Tal rief:
Rusça:
Вот Господь его воззвал к нему в священной долине Тува (Това):
Açıklama:

iẕheb ilâ fir`avne innehû ṭagâ.
Arapça:
اذْهَبْ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ إِنَّهُ طَغَىٰ
Türkçe:
"Firavun'a git! İyice azdı o."
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Haydi, demişti, git Firavun'a, çünkü o çok azdı.
Diyanet Vakfı:
Firavun'a git! Çünkü o çok azdı.
İngilizce:
Go thou to Pharaoh for he has indeed transgressed all bounds:
Fransızca:
"Va vers Pharaon. Vraiment, il s'est rebellé !
Almanca:
Gehe zu Pharao. Denn gewiß, er überschritt die Grenze,
Rusça:
"Ступай к Фараону, ибо он преступил границы дозволенного,
Açıklama:

feḳul hel leke ilâ en tezekkâ.
Arapça:
فَقُلْ هَل لَّكَ إِلَىٰ أَن تَزَكَّىٰ
Türkçe:
"De ki ona: 'Arınıp temizlenmeye ne dersin?"
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
De ki: İster misin arınasın?
Diyanet Vakfı:
De ki: Nasıl arınmağa gönlün var mı?
İngilizce:
And say to him, 'Wouldst thou that thou shouldst be purified (from sin)?-
Fransızca:
Puis dis-lui : "Voudrais-tu te purifier ?
Almanca:
so sag: "Möchtest du, daß du dich läuterst,
Rusça:
и скажи: "Не следует ли тебе очиститься?
Açıklama:

veehdiyeke ilâ rabbike fetaḫşâ.
Arapça:
وَأَهْدِيَكَ إِلَىٰ رَبِّكَ فَتَخْشَىٰ
Türkçe:
"Seni Rabbine kılavuzlayayım da gönülden ürperesin!"
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Seni Rabbinin yoluna ileteyim de ondan korkasın.
Diyanet Vakfı:
Seni Rabbimin yoluna iletmemi ister misin? Böylece ondan korkarsın.
İngilizce:
And that I guide thee to thy Lord, so thou shouldst fear Him?'
Fransızca:
et que je te guide vers ton Seigneur afin que tu Le craignes ? "
Almanca:
und daß ich dich zu deinem HERRN rechtleite, dann du ehrfürchtig wirst?"
Rusça:
Я укажу тебе путь к твоему Господу, и ты станешь богобоязнен"".
Açıklama:
Sayfalar
