
veenne `aleyhi-nneş'ete-l'uḫrâ.
Arapça:
وَأَنَّ عَلَيْهِ النَّشْأَةَ الْأُخْرَىٰ
Türkçe:
Hiç kuşkusuz, o ikinci oluşum da O'nun işidir.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şüphesiz tekrar diriltmek de O'na aittir.
Diyanet Vakfı:
Şüphesiz tekrar diriltmek de O'na aittir.
İngilizce:
That He hath promised a Second Creation (Raising of the Dead);
Fransızca:
et que la seconde création Lui incombe,
Almanca:
und daß Ihm doch die andere Erweckung obliegt,
Rusça:
На Нем лежит сотворение в другой раз.

veennehû hüve agnâ veaḳnâ.
Arapça:
وَأَنَّهُ هُوَ أَغْنَىٰ وَأَقْنَىٰ
Türkçe:
Hiç kuşkusuz, zenginlik veren de O'dur, nimete boğan da...
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şüphesiz zengin eden de sermaye veren de O'dur.
Diyanet Vakfı:
Zengin eden de yoksul kılan da O'dur.
İngilizce:
That it is He Who giveth wealth and satisfaction;
Fransızca:
et c'est Lui qui a enrichi et qui a fait acquérir.
Almanca:
und daß ER doch Derjenige ist, Der reich werden und besitzen ließ,
Rusça:
Он избавляет от нужды (или дарует богатство) и наделяет собственностью (или удовлетворяет).

veennehû hüve rabbü-şşi`râ.
Arapça:
وَأَنَّهُ هُوَ رَبُّ الشِّعْرَىٰ
Türkçe:
Hiç kuşkusuz, Şi'ra yıldızının/şuurlanmanın Rabbi de O'dur.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Doğrusu Şi'râ yıldızının Rabbi O'dur.
Diyanet Vakfı:
Doğrusu Şi'ra yıldızının Rabbi de O'dur.
İngilizce:
That He is the Lord of Sirius (the Mighty Star);
Fransızca:
Et c'est Lui qui est le Seigneur de Sirius ,
Almanca:
und daß ER doch Derjenige ist, Der HERR von Asch-schi'ra ist,
Rusça:
Он - Господь Сириуса.

veennehû ehleke `âden-l'ûlâ.
Arapça:
وَأَنَّهُ أَهْلَكَ عَادًا الْأُولَىٰ
Türkçe:
Hiç kuşkusuz, daha önceden gelmiş olan Âd'ı helâk etti.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O, helak etti önce gelen Âd'ı.
Diyanet Vakfı:
Ve şüphesiz ki önceki Âd kavmini O helak etti.
İngilizce:
And that it is He Who destroyed the (powerful) ancient 'Ad (people),
Fransızca:
et c'est Lui qui a fait périr les anciens Aad,
Almanca:
und daß ER doch das erste 'Aad zugrunde richtete
Rusça:
Он погубил первых адитов,

veŝemûde femâ ebḳâ.
Arapça:
وَثَمُودَ فَمَا أَبْقَىٰ
Türkçe:
Semûd'u da. Böylece geriye bir şey bırakmadı.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ve Semûd'u da bırakmadı.
Diyanet Vakfı:
Semud'u da (O helak etti) ve geriye hiçbir şey bırakmadı.
İngilizce:
And the Thamud nor gave them a lease of perpetual life.
Fransızca:
ainsi que les Tamud, et Il fit que rien n'en subsistât,
Almanca:
sowie Thamud, dann nichts übrigließ,
Rusça:
ничего не оставил от самудян,

veḳavme nûḥim min ḳabl. innehüm kânû hüm ażleme veaṭgâ.
Arapça:
وَقَوْمَ نُوحٍ مِّن قَبْلُ ۖ إِنَّهُمْ كَانُوا هُمْ أَظْلَمَ وَأَطْغَىٰ
Türkçe:
Daha önce de Nûh kavmini. Çünkü onlar, evet onlar zulmettiler, azdılar.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Önceden de Nuh kavmini (helak etmişti), çünkü onlar zulmetmiş ve azmıştı.
Diyanet Vakfı:
Daha önce de çok zalim ve pek azgın, olan Nuh kavmini (helak etmişti).
İngilizce:
And before them, the people of Noah, for that they were (all) most unjust and most insolent transgressors,
Fransızca:
ainsi que le peuple de Noé antérieurement, car ils étaient encore plus injustes et plus violents,
Almanca:
sowie die Leute von Nuh vorher, gewiß, sie pflegten diejenigen zu sein, die noch mehr Unrecht und noch mehr Übertretungen begingen.
Rusça:
а еще раньше погубил народ Нуха (Ноя). Воистину, они были еще более несправедливы и непокорны.

velmü'tefikete ehvâ.
Arapça:
وَالْمُؤْتَفِكَةَ أَهْوَىٰ
Türkçe:
Altı üstüne gelmiş kentleri de yere geçirdi O.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Altı üstüne getirilmiş şehirleri devirip yıktı.
Diyanet Vakfı:
Altüst olan şehirleri de o böyle yaptı.
İngilizce:
And He destroyed the Overthrown Cities (of Sodom and Gomorrah).
Fransızca:
de même qu'Il anéantit les villes renversées .
Almanca:
Und das Umgewandte ließ ER abstürzen,
Rusça:
Он низверг опрокинутые селения (селения народа Лута),

fegaşşâhâ mâ gaşşâ.
Arapça:
فَغَشَّاهَا مَا غَشَّىٰ
Türkçe:
Sarıp doladı onlara, sarıp doladığını.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onları neler kapladı neler!
Diyanet Vakfı:
Onların başına getireceğini getirdi!
İngilizce:
So that (ruins unknown) have covered them up.
Fransızca:
Et les recouvrit de ce dont Il les recouvrit.
Almanca:
so bedeckte sie, was sie bedeckte.
Rusça:
которые покрыло то, что покрыло.

febieyyi âlâi rabbike tetemârâ.
Arapça:
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكَ تَتَمَارَىٰ
Türkçe:
Peki, Rabbinin nimetlerinden hangisinde kuşkuya düşüyorsun?
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O halde Rabbinin hangi nimetinden kuşku duyuyorsun.
Diyanet Vakfı:
Şimdi Rabbinin nimetlerinin hangisinde şüpheye düşersin.
İngilizce:
Then which of the gifts of thy Lord, (O man,) wilt thou dispute about?
Fransızca:
Lequel donc des bienfaits de ton Seigneur mets-tu en doute ?
Almanca:
An welchen der Wohltaten deines HERRN zweifelst du denn?!
Rusça:
В каких же милостях твоего Господа ты сомневаешься?

hâẕâ neẕîrum mine-nnüẕüri-l'ûlâ.
Arapça:
هَٰذَا نَذِيرٌ مِّنَ النُّذُرِ الْأُولَىٰ
Türkçe:
Bu da ilk uyarıcılar gibi bir uyarıcıdır.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bu da ilk uyarıcılardan bir uyarıcıdır.
Diyanet Vakfı:
İşte bu ilk uyarıcılardan bir uyarıcıdır.
İngilizce:
This is a Warner, of the (series of) Warners of old!
Fransızca:
Voici un avertisseur analogue aux avertisseurs anciens :
Almanca:
Dies ist eine Warnung von den ersten Warnungen.
Rusça:
Этот предостерегающий увещеватель такой же, как и первые предостерегающие увещеватели.
Sayfalar
