Hizb 53

 
00:00

veenne `aleyhi-nneş'ete-l'uḫrâ.

Arapça:

وَأَنَّ عَلَيْهِ النَّشْأَةَ الْأُخْرَىٰ

Türkçe:

Hiç kuşkusuz, o ikinci oluşum da O'nun işidir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Şüphesiz tekrar diriltmek de O'na aittir.

Diyanet Vakfı:

Şüphesiz tekrar diriltmek de O'na aittir.

İngilizce:

That He hath promised a Second Creation (Raising of the Dead);

Fransızca:

et que la seconde création Lui incombe,

Almanca:

und daß Ihm doch die andere Erweckung obliegt,

Rusça:

На Нем лежит сотворение в другой раз.

 
00:00

veennehû hüve agnâ veaḳnâ.

Arapça:

وَأَنَّهُ هُوَ أَغْنَىٰ وَأَقْنَىٰ

Türkçe:

Hiç kuşkusuz, zenginlik veren de O'dur, nimete boğan da...

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Şüphesiz zengin eden de sermaye veren de O'dur.

Diyanet Vakfı:

Zengin eden de yoksul kılan da O'dur.

İngilizce:

That it is He Who giveth wealth and satisfaction;

Fransızca:

et c'est Lui qui a enrichi et qui a fait acquérir.

Almanca:

und daß ER doch Derjenige ist, Der reich werden und besitzen ließ,

Rusça:

Он избавляет от нужды (или дарует богатство) и наделяет собственностью (или удовлетворяет).

 
00:00

veennehû hüve rabbü-şşi`râ.

Arapça:

وَأَنَّهُ هُوَ رَبُّ الشِّعْرَىٰ

Türkçe:

Hiç kuşkusuz, Şi'ra yıldızının/şuurlanmanın Rabbi de O'dur.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Doğrusu Şi'râ yıldızının Rabbi O'dur.

Diyanet Vakfı:

Doğrusu Şi'ra yıldızının Rabbi de O'dur.

İngilizce:

That He is the Lord of Sirius (the Mighty Star);

Fransızca:

Et c'est Lui qui est le Seigneur de Sirius ,

Almanca:

und daß ER doch Derjenige ist, Der HERR von Asch-schi'ra ist,

Rusça:

Он - Господь Сириуса.

 
00:00

veennehû ehleke `âden-l'ûlâ.

Arapça:

وَأَنَّهُ أَهْلَكَ عَادًا الْأُولَىٰ

Türkçe:

Hiç kuşkusuz, daha önceden gelmiş olan Âd'ı helâk etti.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O, helak etti önce gelen Âd'ı.

Diyanet Vakfı:

Ve şüphesiz ki önceki Âd kavmini O helak etti.

İngilizce:

And that it is He Who destroyed the (powerful) ancient 'Ad (people),

Fransızca:

et c'est Lui qui a fait périr les anciens Aad,

Almanca:

und daß ER doch das erste 'Aad zugrunde richtete

Rusça:

Он погубил первых адитов,

 
00:00

veŝemûde femâ ebḳâ.

Arapça:

وَثَمُودَ فَمَا أَبْقَىٰ

Türkçe:

Semûd'u da. Böylece geriye bir şey bırakmadı.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ve Semûd'u da bırakmadı.

Diyanet Vakfı:

Semud'u da (O helak etti) ve geriye hiçbir şey bırakmadı.

İngilizce:

And the Thamud nor gave them a lease of perpetual life.

Fransızca:

ainsi que les Tamud, et Il fit que rien n'en subsistât,

Almanca:

sowie Thamud, dann nichts übrigließ,

Rusça:

ничего не оставил от самудян,

 
00:00

veḳavme nûḥim min ḳabl. innehüm kânû hüm ażleme veaṭgâ.

Arapça:

وَقَوْمَ نُوحٍ مِّن قَبْلُ ۖ إِنَّهُمْ كَانُوا هُمْ أَظْلَمَ وَأَطْغَىٰ

Türkçe:

Daha önce de Nûh kavmini. Çünkü onlar, evet onlar zulmettiler, azdılar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Önceden de Nuh kavmini (helak etmişti), çünkü onlar zulmetmiş ve azmıştı.

Diyanet Vakfı:

Daha önce de çok zalim ve pek azgın, olan Nuh kavmini (helak etmişti).

İngilizce:

And before them, the people of Noah, for that they were (all) most unjust and most insolent transgressors,

Fransızca:

ainsi que le peuple de Noé antérieurement, car ils étaient encore plus injustes et plus violents,

Almanca:

sowie die Leute von Nuh vorher, gewiß, sie pflegten diejenigen zu sein, die noch mehr Unrecht und noch mehr Übertretungen begingen.

Rusça:

а еще раньше погубил народ Нуха (Ноя). Воистину, они были еще более несправедливы и непокорны.

 
00:00

velmü'tefikete ehvâ.

Arapça:

وَالْمُؤْتَفِكَةَ أَهْوَىٰ

Türkçe:

Altı üstüne gelmiş kentleri de yere geçirdi O.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Altı üstüne getirilmiş şehirleri devirip yıktı.

Diyanet Vakfı:

Altüst olan şehirleri de o böyle yaptı.

İngilizce:

And He destroyed the Overthrown Cities (of Sodom and Gomorrah).

Fransızca:

de même qu'Il anéantit les villes renversées .

Almanca:

Und das Umgewandte ließ ER abstürzen,

Rusça:

Он низверг опрокинутые селения (селения народа Лута),

 
00:00

fegaşşâhâ mâ gaşşâ.

Arapça:

فَغَشَّاهَا مَا غَشَّىٰ

Türkçe:

Sarıp doladı onlara, sarıp doladığını.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onları neler kapladı neler!

Diyanet Vakfı:

Onların başına getireceğini getirdi!

İngilizce:

So that (ruins unknown) have covered them up.

Fransızca:

Et les recouvrit de ce dont Il les recouvrit.

Almanca:

so bedeckte sie, was sie bedeckte.

Rusça:

которые покрыло то, что покрыло.

 
00:00

febieyyi âlâi rabbike tetemârâ.

Arapça:

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكَ تَتَمَارَىٰ

Türkçe:

Peki, Rabbinin nimetlerinden hangisinde kuşkuya düşüyorsun?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O halde Rabbinin hangi nimetinden kuşku duyuyorsun.

Diyanet Vakfı:

Şimdi Rabbinin nimetlerinin hangisinde şüpheye düşersin.

İngilizce:

Then which of the gifts of thy Lord, (O man,) wilt thou dispute about?

Fransızca:

Lequel donc des bienfaits de ton Seigneur mets-tu en doute ?

Almanca:

An welchen der Wohltaten deines HERRN zweifelst du denn?!

Rusça:

В каких же милостях твоего Господа ты сомневаешься?

 
00:00

hâẕâ neẕîrum mine-nnüẕüri-l'ûlâ.

Arapça:

هَٰذَا نَذِيرٌ مِّنَ النُّذُرِ الْأُولَىٰ

Türkçe:

Bu da ilk uyarıcılar gibi bir uyarıcıdır.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Bu da ilk uyarıcılardan bir uyarıcıdır.

Diyanet Vakfı:

İşte bu ilk uyarıcılardan bir uyarıcıdır.

İngilizce:

This is a Warner, of the (series of) Warners of old!

Fransızca:

Voici un avertisseur analogue aux avertisseurs anciens :

Almanca:

Dies ist eine Warnung von den ersten Warnungen.

Rusça:

Этот предостерегающий увещеватель такой же, как и первые предостерегающие увещеватели.

Sayfalar

Hizb 53 beslemesine abone olun.