Hizb 53

 
00:00

veibrâhime-lleẕî veffâ.

Arapça:

وَإِبْرَاهِيمَ الَّذِي وَفَّىٰ

Türkçe:

Ve o çok vefalı İbrahim'in sayfalarındakiler...

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ve çok vefakâr olan İbrahim'in sahifelerindekiler?

Diyanet Vakfı:

Ve ahdine vefa gösteren İbrahim'in( sahifelerinde bulunan şu gerçekler):

İngilizce:

And of Abraham who fulfilled his engagements?-

Fransızca:

et celles d'Abraham qui a tenu parfaitement [sa promesse de transmettre]

Almanca:

sowie von Ibrahim, der (das ihm Gebotene) einhielt?!

Rusça:

и Ибрахима (Авраама), который выполнил повеления Аллаха полностью?

 
00:00

ellâ teziru vâziratüv vizra uḫrâ.

Arapça:

أَلَّا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَىٰ

Türkçe:

Gerçek şu ki, hiçbir günahkâr bir başka günahkârın yükünü sırtlamaz.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ki hiçbir günahkâr başkasının günah yükünü yüklenmez.

Diyanet Vakfı:

Gerçekten hiçbir günahkar, başkasının günah yükünü yüklenemez.

İngilizce:

Namely, that no bearer of burdens can bear the burden of another;

Fransızca:

qu'aucune [âme] ne portera le fardeau (le péché) d'autrui,

Almanca:

Daß keine belastete Seele die Last einer anderen trägt,

Rusça:

Ни одна душа не понесет чужого бремени.

 
00:00

veel leyse lil'insâni illâ mâ se`â.

Arapça:

وَأَن لَّيْسَ لِلْإِنسَانِ إِلَّا مَا سَعَىٰ

Türkçe:

Gerçek şu ki, insan için çalışıp didindiğinden başkası yoktur.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Doğrusu insana çalışmasından başka bir şey yoktur.

Diyanet Vakfı:

Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur.

İngilizce:

That man can have nothing but what he strives for;

Fransızca:

et qu'en vérité, l'homme n'obtient que [le fruit] de ses efforts;

Almanca:

und daß es dem Menschen nur das gibt, was er erstrebte,

Rusça:

Человек получит только то, к чему он стремился.

 
00:00

veenne sa`yehû sevfe yürâ.

Arapça:

وَأَنَّ سَعْيَهُ سَوْفَ يُرَىٰ

Türkçe:

Ve onun çalışıp didinmesi yakında görülecektir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ve çalışması da yakında görülecektir.

Diyanet Vakfı:

Ve çalışması da ileride görülecektir.

İngilizce:

That (the fruit of) his striving will soon come in sight:

Fransızca:

et que son effort, en vérité, lui sera présenté (le jour du Jugement).

Almanca:

und daß sein Streben doch gesehen werden wird,

Rusça:

Его устремления будут увидены,

 
00:00

ŝümme yüczâhü-lcezâe-l'evfâ.

Arapça:

ثُمَّ يُجْزَاهُ الْجَزَاءَ الْأَوْفَىٰ

Türkçe:

Sonra karşılığı kendisine hiç eksiksiz verilecektir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Sonra ona karşılığı tastamam verilecektir.

Diyanet Vakfı:

Sonra ona karşılığı tastamam verilecektir.

İngilizce:

Then will he be rewarded with a reward complete;

Fransızca:

Ensuite il en sera récompensé pleinement,

Almanca:

dann ihm dafür die vollständigste Vergeltung vergolten wird,

Rusça:

а затем он получит воздаяние сполна.

 
00:00

veenne ilâ rabbike-lmüntehâ.

Arapça:

وَأَنَّ إِلَىٰ رَبِّكَ الْمُنتَهَىٰ

Türkçe:

Hiç kuşkusuz, son varış Rabbinedir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ve şüphesiz en son varış, Rabbinedir.

Diyanet Vakfı:

Ve şüphesiz en son varış Rabbinedir.

İngilizce:

That to thy Lord is the final Goal;

Fransızca:

et que tout aboutit, en vérité, vers ton Seigneur,

Almanca:

und daß zu deinem HERRN doch das Endgültige ist,

Rusça:

К твоему Господу предстоит конечный исход (или твоему Господу принадлежит конечный предел).

 
00:00

veennehû hüve aḍḥake veebkâ.

Arapça:

وَأَنَّهُ هُوَ أَضْحَكَ وَأَبْكَىٰ

Türkçe:

Hiç kuşkusuz, güldüren de O'dur, ağlatan da...

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Doğrusu güldüren de ağlatan da O'dur.

Diyanet Vakfı:

Doğrusu güldüren de ağlatan da O'dur.

İngilizce:

That it is He Who granteth Laughter and Tears;

Fransızca:

et que c'est Lui qui a fait rire et qui a fait pleurer,

Almanca:

und daß ER doch Derjenige ist, Der lachen und weinen ließ,

Rusça:

Он заставляет смеяться и плакать.

 
00:00

veennehû hüve emâte veaḥyâ.

Arapça:

وَأَنَّهُ هُوَ أَمَاتَ وَأَحْيَا

Türkçe:

Hiç kuşkusuz, öldüren de O'dur, dirilten de...

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Öldüren de dirilten de O'dur.

Diyanet Vakfı:

Öldüren de dirilten de O'dur.

İngilizce:

That it is He Who granteth Death and Life;

Fransızca:

et que c'est Lui qui a fait mourir et qui a ramené à la vie,

Almanca:

und daß ER doch Derjenige ist, Der sterben und beleben ließ,

Rusça:

Он умерщвляет и оживляет.

 
00:00

veennehû ḫaleḳa-zzevceyni-ẕẕekera vel'ünŝâ.

Arapça:

وَأَنَّهُ خَلَقَ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ وَالْأُنثَىٰ

Türkçe:

Hiç kuşkusuz, iki çifti, erkeği ve dişiyi yaratan O'dur;

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Şüphesiz erkeği, dişiyi iki eş yaratan O'dur,

Diyanet Vakfı:

Şurası muhakkak ki erkek ve dişiden ibaret olan iki çifti O yarattı.

İngilizce:

That He did create in pairs,- male and female,

Fransızca:

et que c'est Lui qui a créé les deux éléments de couple, le mâle et la femelle,

Almanca:

und daß ER doch die Zweiheit, das Männliche und das Weibliche erschuf,

Rusça:

Он сотворил пару - мужчину и женщину (или самца и самку) -

 
00:00

min nuṭfetin iẕâ tümnâ.

Arapça:

مِن نُّطْفَةٍ إِذَا تُمْنَىٰ

Türkçe:

Meni halinde atıldığı zaman bir spermden...

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Atıldığı zaman bir nutfeden.

Diyanet Vakfı:

(Rahime) atıldığı zaman nutfeden.

İngilizce:

From a seed when lodged (in its place);

Fransızca:

d'une goutte de sperme quand elle est éjaculée

Almanca:

aus einer Nutfa , wenn sie ergossen wird,

Rusça:

из капли, которая извергается.

Sayfalar

Hizb 53 beslemesine abone olun.