Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

53

Sûredeki Ayet No: 

54

Ayet No: 

4838

Sayfa No: 

528

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَغَشَّاهَا مَا غَشَّىٰ

Çeviriyazı: 

fegaşşâhâ mâ gaşşâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Onları neler kapladı neler!

Diyanet İşleri: 

Lut milletinin kasabalarını yere batıran, onları gömdükçe gömen O'dur.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Derken o şehirleri, örten örttü gitti.

Şaban Piriş: 

Onlara bürüyen (şiddetli bir azap) bürüdü.

Edip Yüksel: 

Onları örten örttü.

Ali Bulaç: 

Böylece ona (o toplumun başına) sardırdığını sardırdı.

Suat Yıldırım: 

Rahime atılan nutfeden (spermden) erkek ve dişi çiftini yaratma, öldükten sonra diriltme, tekrar yaratma O'na aittir. İnsanı zengin, kanaat sahibi ve halinden memnun etmek de O’na aittir. Müşriklerin taptığı Şi’râ yıldızının Rabbi de O’dur. Önceki Âd milletini yok eden de O’dur. Semud milletini yok edip geriye hiçbir şey bırakmayan da O’dur. Daha önce Nuh milletini yok eden de O. Çünkü bunlar çok zalim, çok azgındılar. Altı üstüne getirilen Lût milletinin şehirlerini yerle bir etti. Onları ne azaplar, ne musîbetler, neler kapladı neler! [86,6-7; 69,6-7; 26,73]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

53:53

Yaşar Nuri Öztürk: 

Sarıp doladı onlara, sarıp doladığını.

Bekir Sadak: 

Guluyorsunuz...Aglamiyorsunuz.

İbni Kesir: 

Onlara giydirdiğini giydirdi.

Adem Uğur: 

Onların başına getireceğini getirdi!

İskender Ali Mihr: 

Artık onu (o kavmi) kaplayan (azap) kapladı ama ne kaplama!

Celal Yıldırım: 

Onları örtecek şeyler örttü de örttü..

Tefhim ul Kuran: 

Böylece ona (o topluma) sardırdığını sardırdı.

Fransızca: 

Et les recouvrit de ce dont Il les recouvrit.

İspanyolca: 

cubriéndola como la cubrió?

İtalyanca: 

e fece sì che le ricoprisse quel che le ricoprì!

Almanca: 

so bedeckte sie, was sie bedeckte.

Çince: 

故覆盖的东西曾覆盖了那城市。

Hollandaca: 

En de omvergeworpen steden, heeft hij ten onderst boven gekeerd.

Rusça: 

которые покрыло то, что покрыло.

Somalice: 

Wuxuuna ka daboolay wuxuu ku daboolay (oo caddibaad ah).

Swahilice: 

Vikaifunika vilivyo funika.

Uygurca: 

لۇد قەۋمىنىڭ شەھەرلىرىنى دۈم كۆمتۈرىۋەتتى، ئۇنى (دەھشەتلىك تاشلار) قاپلىۋالدى

Japonca: 

そしてかれはそれを覆い去られた。

Arapça (Ürdün): 

«فغشاها» من الحجارة بعد ذلك «ما غشى» أبْهم تهويلا، وفي هود: (جعلنا عاليها سافلها وأمطرنا عليها حجارة من سجيل).

Hintçe: 

(फिर उन पर) जो छाया सो छाया

Tayca: 

ฉะนั้น สิ่งที่ครอบคลุมมันก็ (คือการลงโทษ) ได้ครอบคลุมมัน

İbranice: 

ואז העלים אותן מראות העין לעולם ועד

Hırvatça: 

i snašlo ih je ono što ih je snašlo.

Rumence: 

Care sunt binefacerile Domnului tău pe care tu le tăgădui?

Transliteration: 

Faghashshaha ma ghashsha

Türkçe: 

Sarıp doladı onlara, sarıp doladığını.

Sahih International: 

And covered them by that which He covered.

İngilizce: 

So that (ruins unknown) have covered them up.

Azerbaycanca: 

Onları nələr sardı, nələr! (Başlarına nə müsibətlər gəldi!)

Süleyman Ateş: 

Onların üstüne neler çöktü, neler!

Diyanet Vakfı: 

Onların başına getireceğini getirdi!

Erhan Aktaş: 

Artık onu kaplayan şey kapladı.

Kral Fahd: 

Onların başına getireceğini getirdi!

Hasan Basri Çantay: 

Onlara giydirdiğini giydirdi!

Muhammed Esed: 

ve sonra ebediyyen görünmez hale getirdiği (gibi).

Gültekin Onan: 

Böylece ona (o toplumun başına) sardırdığını sardırdı.

Ali Fikri Yavuz: 

Öyle ki, onlara sardırdığı musibeti sardırdı!...

Portekizce: 

E as cobriu com um véu envolvente?

İsveççe: 

och täckte dem med det som täckte [dem].

Farsça: 

پس [عذاب خدا] آنان را احاطه کرد آن مقدار که احاطه کرد.

Kürtçe: 

ئەمجا ئەو گوندانەی داپۆشی (بەجۆرەھا سزای سەخت) چۆن داپۆشینێك

Özbekçe: 

Бас, уларни ўраган нарса ўраб олди.

Malayca: 

Lalu (penduduk) bandar-bandar itu diliputi azab seksa yang meliputinya.

Arnavutça: 

dhe i mbuloi ata çka i mbuloi (goditje e madhe),

Bulgarca: 

и ги покри, каквото ги покри.

Sırpça: 

и снашло их је оно што их је снашло.

Çekçe: 

a pokrylo je to, co je pokrylo.

Urduca: 

پھر چھا دیا اُن پر وہ کچھ جو (تم جانتے ہی ہو کہ) کیا چھا دیا

Tacikçe: 

Ва фурӯ пӯшид он қавмро, ҳар чӣ бояд фурӯ пӯшад (сангборон кард).

Tatarca: 

Ул шәһәрләрне бер каплый торган нәрсә каплады.

Endonezyaca: 

lalu Allah menimpakan atas negeri itu azab besar yang menimpanya.

Amharca: 

ያለበሳትንም አለበሳት፡፡

Tamilce: 

ஆக, எதைக் கொண்டு (அவர்களை) மூட வேண்டுமோ அதனால் அவன் அவர்களை மூடினான். (சுடப்பட்ட பொடிக் கற்களை அவர்கள் மீது அடை மழையாக அவன் பொழிவித்தான்.)

Korece: 

응벌로서 그들을 감싸 버렸 으되

Vietnamca: 

Rồi Ngài tiếp tục trút xuống trận mưa đá.