النجم

 
00:00

vennecmi iẕâ hevâ.

Arapça:

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالنَّجْمِ إِذَا هَوَىٰ

Türkçe:

Yemin olsun inip çıktığı zaman yıldıza/fışkırıp çıktığı zaman çimene/süzülüp aktığı zaman Ülker Yıldızı'na/aşağı indiği zaman o parçalar halinde ağır ağır gelene,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

İnmekte olan yıldıza andolsun ki,

Diyanet Vakfı:

Battığı zaman yıldıza andolsun ki;

İngilizce:

By the Star when it goes down,-

Fransızca:

Par l'étoile à son déclin !

Almanca:

Bei dem Stern, wenn er abstürzt!

Rusça:

Клянусь звездой, когда она падает!

Açıklama:
 
00:00

mâ ḍalle ṣâḥibüküm vemâ gavâ.

Arapça:

مَا ضَلَّ صَاحِبُكُمْ وَمَا غَوَىٰ

Türkçe:

Ki arkadaşınız ne saptı ne de azdı.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Arkadaşınız (Muhammed) sapmadı, azmadı.

Diyanet Vakfı:

Arkadaşınız (Muhammed) sapmadı ve batıla inanmadı.

İngilizce:

Your Companion is neither astray nor being misled.

Fransızca:

Votre compagnon ne s'est pas égaré et n'a pas été induit en erreur

Almanca:

Euer Weggenosse ist weder irregegangen, noch folgte er einer Verführung.

Rusça:

Не заблудился ваш товарищ и не сошел с пути.

Açıklama:
 
00:00

vemâ yenṭiḳu `ani-lhevâ.

Arapça:

وَمَا يَنطِقُ عَنِ الْهَوَىٰ

Türkçe:

O; kuruntudan, keyfinden konuşmuyor.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O, hevâdan (arzularına göre) konuşmaz.

Diyanet Vakfı:

O, arzusuna göre de konuşmaz.

İngilizce:

Nor does he say (aught) of (his own) Desire.

Fransızca:

et il ne prononce rien sous l'effet de la passion;

Almanca:

Und er spricht nicht aus eigenem Gutdünken.

Rusça:

Он не говорит по прихоти.

Açıklama:
 
00:00

in hüve illâ vaḥyüy yûḥâ.

Arapça:

إِنْ هُوَ إِلَّا وَحْيٌ يُوحَىٰ

Türkçe:

İndirilmiş bir vahiyden başkası değildir o.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O(nun konuşması kendisine ) vahyedilenden başkası değildir.

Diyanet Vakfı:

O (bildirdikleri) vahyedilenden başkası değildir.

İngilizce:

It is no less than inspiration sent down to him:

Fransızca:

ce n'est rien d'autre qu'une révélation inspirée.

Almanca:

Es ist nur ein Wahy, das als Wahy zuteil wird.

Rusça:

Это - всего лишь откровение, которое внушается.

Açıklama:
 
00:00

`allemehû şedîdü-lḳuvâ.

Arapça:

عَلَّمَهُ شَدِيدُ الْقُوَىٰ

Türkçe:

Kuvvetleri çok müthiş olan belletip öğretti onu ona.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onu, müthiş kuvvetleri olan biri öğretti

Diyanet Vakfı:

Çünkü onu güçlü kuvvetli biri (Cebrail) öğretti.

İngilizce:

He was taught by one Mighty in Power,

Fransızca:

que lui a enseigné [L'Ange Gabriel] à la force prodigieuse,

Almanca:

Ihn lehrte einer von enormen Kräften,

Rusça:

Научил его обладающий могучей силой

Açıklama:
 
00:00

ẕû mirrah. festevâ.

Arapça:

ذُو مِرَّةٍ فَاسْتَوَىٰ

Türkçe:

Akıl, güzellik ve güç sahibidir. Doğrulup dikildi.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

(Ki o) akıl ve görüşünde kuvvetli (bir melek)dir. Hemen (gerçek meleklik şekliyle) doğruldu.

Diyanet Vakfı:

Ve üstün yaratılışlı(melek), doğruldu:

İngilizce:

Endued with Wisdom: for he appeared (in stately form);

Fransızca:

doué de sagacité; c'est alors qu'il se montra sous sa forme réelle [angélique],

Almanca:

von Intelligenz, dann stand er gerade,

Rusça:

и прекрасным сложением (или благоразумием). Он вознесся (или выпрямился)

Açıklama:
 
00:00

vehüve bil'üfüḳi-l'a`lâ.

Arapça:

وَهُوَ بِالْأُفُقِ الْأَعْلَىٰ

Türkçe:

En yüksek ufuktadır o.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O, en yüksek ufukta idi.

Diyanet Vakfı:

Kendisi en yüksek ufukta iken.

İngilizce:

While he was in the highest part of the horizon:

Fransızca:

alors qu'ils se trouvait à l'horizon supérieur.

Almanca:

während er am höchsten Horizont war,

Rusça:

на наивысшем горизонте.

Açıklama:
 
00:00

ŝümme denâ fetedellâ.

Arapça:

ثُمَّ دَنَا فَتَدَلَّىٰ

Türkçe:

Sonra iyice yaklaştı ve sarktı,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Sonra (Cebrail ona) yaklaştı ve (aşağıya doğru) sarktı.

Diyanet Vakfı:

Sonra (Muhammed'e) yaklaştı, (yere doğru)sarktı.

İngilizce:

Then he approached and came closer,

Fransızca:

Puis il se rapprocha et descendit encore plus bas,

Almanca:

dann näherte er sich, dann stieg er hinab,

Rusça:

Потом он приблизился и спустился.

Açıklama:
 
00:00

fekâne ḳâbe ḳavseyni ev ednâ.

Arapça:

فَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ أَوْ أَدْنَىٰ

Türkçe:

İki yayın beraberliği gibi, belki ondan da yakındı.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onunla arasındaki mesafe, iki yay kadar, yahut daha az kaldı.

Diyanet Vakfı:

O kadar ki (birleştirilmiş) iki yay arası kadar, hatta daha da yakın oldu.

İngilizce:

And was at a distance of but two bow-lengths or (even) nearer;

Fransızca:

et fut à deux portées d'arc, ou plus près encore.

Almanca:

so war er (so nahe) wie der Abstand beider Bogenenden oder noch näher,

Rusça:

Он находился от него (Джибриль от Мухаммада или Мухаммад от Аллаха) на расстоянии двух луков или даже ближе.

Açıklama:
 
00:00

feevḥâ ilâ `abdihî mâ evḥâ.

Arapça:

فَأَوْحَىٰ إِلَىٰ عَبْدِهِ مَا أَوْحَىٰ

Türkçe:

Böylece vahyetti kuluna vahyettiğini.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

(Allah), kuluna verdiği vahyi verdi.

Diyanet Vakfı:

Bunun üzerine Allah, kuluna vahyini bildirdi.

İngilizce:

So did (Allah) convey the inspiration to His Servant- (conveyed) what He (meant) to convey.

Fransızca:

Il révéla à Son serviteur ce qu'Il révéla.

Almanca:

dann ließ er Seinem Diener als Wahy das zuteil werden, was er als Wahy zuteil werden ließ.

Rusça:

Он внушил Его рабу откровение,

Açıklama:

Sayfalar

النجم beslemesine abone olun.