Arapça:
ذُو مِرَّةٍ فَاسْتَوَىٰ
Çeviriyazı:
ẕû mirrah. festevâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Ki o) akıl ve görüşünde kuvvetli (bir melek)dir. Hemen (gerçek meleklik şekliyle) doğruldu.
Diyanet İşleri:
Ona, çetin kuvvetlere sahip ve güçlü olan Cebrail öğretmiştir; en yüksek ufukta iken doğruluvermiş.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Kuvvetli biri; sonra doğruldu.
Şaban Piriş:
Güç ve güzel görünüşlü. (En yüksek ufukta) yükseliverdi.
Edip Yüksel:
Üstün otoritenin sahibi göründü,
Ali Bulaç:
(Ki O,) Görünümüyle çarpıcı bir güzelliğe sahiptir. Hemen doğruldu.
Suat Yıldırım:
Onu kendisine pek güçlü ve kuvvetli, o üstün akıl ve kemal sahibi olan (melek Cebrail) öğretti. [81,19-21]Melek kendi aslî sûretine girip doğruldu. İşte o zaman kendisi en yüce ufukta idi.
Ömer Nasuhi Bilmen:
(6-7) Bir kuvvet sahibi ki, hemen dosdoğru göründü. Ve o, en yüksek bir sema kıyısında idi.
Yaşar Nuri Öztürk:
Akıl, güzellik ve güç sahibidir. Doğrulup dikildi.
Bekir Sadak:
Ey inkarcilar! Onun gordugu sey hakkinda kendisi ile tartisir misiniz?
İbni Kesir:
O
Adem Uğur:
Ve üstün yaratılışlı (melek), doğruldu.
İskender Ali Mihr:
O (Cebrail A.S), kuvvet ve azamet sahibidir. Öylece istiva etti (yöneldi).
Celal Yıldırım:
53:5
Tefhim ul Kuran:
(Ki O,) Görünümüyle çarpıcı bir güzelliğe sahiptir. Hemen doğruldu.
Fransızca:
doué de sagacité; c'est alors qu'il se montra sous sa forme réelle [angélique],
İspanyolca:
fuerte, majestuoso,
İtalyanca:
di saggezza dotato, che compostamente comparve:
Almanca:
von Intelligenz, dann stand er gerade,
Çince:
有力的,故他达到全美。
Hollandaca:
Een met verstand begaafd.
Rusça:
и прекрасным сложением (или благоразумием). Он вознесся (или выпрямился)
Somalice:
Ee caafimaad iyo quwaba leh, abuuriddiisuna egtahay.
Swahilice:
Mwenye kutua, akatulia,
Uygurca:
ئۇنىڭ (يەنى جىبرىئىلنىڭ) كۆرۈنۈشى چىرايلىق بولۇپ، يۇقىرى ئۇپۇقتا (ئۆز شەكلىدە) تۇردى
Japonca:
優れた知力の持主である。真っ直ぐに立って,
Arapça (Ürdün):
«ذو مرة» قوة وشدة أو منظر حسن، أي جبريل عليه السلام «فاستوى» استقر.
Hintçe:
जो बड़ा ज़बरदस्त है और जब ये (आसमान के) ऊँचे (मुशरक़ो) किनारे पर था तो वह अपनी (असली सूरत में) सीधा खड़ा हुआ
Tayca:
ผู้ทรงพลังอันแข็งแรง ดังนั้นเขาจึงปรากฎในสภาพที่แท้จริง
İbranice:
בעל תבונה, נחישות ויופי, אשר לבסוף התגלה (למוחמד בצורת מלאך)
Hırvatça:
snažni, koji se uspravio u liku svome,
Rumence:
cel cu iscusinţă, ce s-a aşezat.
Transliteration:
Thoo mirratin faistawa
Türkçe:
Akıl, güzellik ve güç sahibidir. Doğrulup dikildi.
Sahih International:
One of soundness. And he rose to [his] true form
İngilizce:
Endued with Wisdom: for he appeared (in stately form);
Azerbaycanca:
O qüvvət (ağıl və gözəllik) sahibi (Peyğəmbər əleyhissəlama öz həqiqi şəklində) göründü.
Süleyman Ateş:
Üstün akıl sahibi (melek). Doğruldu;
Diyanet Vakfı:
Ve üstün yaratılışlı(melek), doğruldu:
Erhan Aktaş:
Üstün Akla(1) Sahip, Egemenlik Kurmuş Olan.
Kral Fahd:
Asıl şekliyle doğruldu.
Hasan Basri Çantay:
(Ki o) akıl ve re´yinde kâmil (bir melek) dir. Hemen (kendi suretine girib) doğruldu.
Muhammed Esed:
(o,) fevkalade bir güçle donatılmış (bir melektir) ki o an geldiğinde kendini gerçek şekli ve hüviyeti ile gösterdi,
Gültekin Onan:
(Ki O,) Görünümüyle çarpıcı bir güzelliğe sahiptir. Hemen doğruldu.
Ali Fikri Yavuz:
Öyle ki, görünüşü güzel olub hemen hakiki şekli üzere doğruldu
Portekizce:
O sensato, o qual lhe apareceu (em sua majestosa forma).
İsveççe:
[en ängel] stark och vis. Och han framträdde i sin verkliga skepnad
Farsça:
[همان که] دارای درایت و توانمندی شگفتی است، پس [به آنچه که مأمور انجامش می باشد] مسلط و چیره است.
Kürtçe:
خاوەنی بیرو ھۆشی بەھێزە، جا لەسەر شێوەی ڕاستەقینەی خۆی ڕاوەستاوە
Özbekçe:
Миррат эгаси. Бас кўтарилди.
Malayca:
Lagi yang mempunyai kebijaksanaan; kemudian ia memperlihatkan dirinya (kepada Nabi Muhammad) dengan rupanya asal, -
Arnavutça:
me inteligjencë të lartë, e u paraqit (në formën e vet),
Bulgarca:
който има мощ. Той се възправи,
Sırpça:
снажни, који се исправио и показао у своме лику,
Çekçe:
silou vládnoucí; a vzpřímeně se tyčil,
Urduca:
جو بڑا صاحب حکمت ہے
Tacikçe:
соҳибнерӯе, ки рост истод
Tatarca:
Ул фәрештә күркәм холыклы вә матур кыяфәтле вә гаять туры һәм гакыл ияседер, заһир булды, күренде үзенең асыл сурәте белән.
Endonezyaca:
yang mempunyai akal yang cerdas; dan (Jibril itu) menampakkan diri dengan rupa yang asli.
Amharca:
የዕውቀት ባለቤት የኾነው (አስተማረው፤ በተፈጥሮ ቅርጹ ኾኖ በአየር ላይ) ተደላደለም፡፡
Tamilce:
அவர் (வலிமையும்) அழகிய தோற்றமு(ம் உ)டையவர். ஆக, அவர் (நபியை நேருக்கு நேர்) சமமாக சந்தித்தார்.
Korece:
그는 지혜를 가지고 나타났으니
Vietnamca:
(Một vị) toàn vẹn và hoàn hảo về mọi mặt (so với các tạo vật của Allah).
Ayet Linkleri: