Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

53

Sûredeki Ayet No: 

6

Ayet No: 

4790

Sayfa No: 

526

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

ذُو مِرَّةٍ فَاسْتَوَىٰ

Çeviriyazı: 

ẕû mirrah. festevâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

(Ki o) akıl ve görüşünde kuvvetli (bir melek)dir. Hemen (gerçek meleklik şekliyle) doğruldu.

Diyanet İşleri: 

Ona, çetin kuvvetlere sahip ve güçlü olan Cebrail öğretmiştir; en yüksek ufukta iken doğruluvermiş.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Kuvvetli biri; sonra doğruldu.

Şaban Piriş: 

Güç ve güzel görünüşlü. (En yüksek ufukta) yükseliverdi.

Edip Yüksel: 

Üstün otoritenin sahibi göründü,

Ali Bulaç: 

(Ki O,) Görünümüyle çarpıcı bir güzelliğe sahiptir. Hemen doğruldu.

Suat Yıldırım: 

Onu kendisine pek güçlü ve kuvvetli, o üstün akıl ve kemal sahibi olan (melek Cebrail) öğretti. [81,19-21]Melek kendi aslî sûretine girip doğruldu. İşte o zaman kendisi en yüce ufukta idi.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

(6-7) Bir kuvvet sahibi ki, hemen dosdoğru göründü. Ve o, en yüksek bir sema kıyısında idi.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Akıl, güzellik ve güç sahibidir. Doğrulup dikildi.

Bekir Sadak: 

Ey inkarcilar! Onun gordugu sey hakkinda kendisi ile tartisir misiniz?

İbni Kesir: 

O

Adem Uğur: 

Ve üstün yaratılışlı (melek), doğruldu.

İskender Ali Mihr: 

O (Cebrail A.S), kuvvet ve azamet sahibidir. Öylece istiva etti (yöneldi).

Celal Yıldırım: 

53:5

Tefhim ul Kuran: 

(Ki O,) Görünümüyle çarpıcı bir güzelliğe sahiptir. Hemen doğruldu.

Fransızca: 

doué de sagacité; c'est alors qu'il se montra sous sa forme réelle [angélique],

İspanyolca: 

fuerte, majestuoso,

İtalyanca: 

di saggezza dotato, che compostamente comparve:

Almanca: 

von Intelligenz, dann stand er gerade,

Çince: 

有力的,故他达到全美。

Hollandaca: 

Een met verstand begaafd.

Rusça: 

и прекрасным сложением (или благоразумием). Он вознесся (или выпрямился)

Somalice: 

Ee caafimaad iyo quwaba leh, abuuriddiisuna egtahay.

Swahilice: 

Mwenye kutua, akatulia,

Uygurca: 

ئۇنىڭ (يەنى جىبرىئىلنىڭ) كۆرۈنۈشى چىرايلىق بولۇپ، يۇقىرى ئۇپۇقتا (ئۆز شەكلىدە) تۇردى

Japonca: 

優れた知力の持主である。真っ直ぐに立って,

Arapça (Ürdün): 

«ذو مرة» قوة وشدة أو منظر حسن، أي جبريل عليه السلام «فاستوى» استقر.

Hintçe: 

जो बड़ा ज़बरदस्त है और जब ये (आसमान के) ऊँचे (मुशरक़ो) किनारे पर था तो वह अपनी (असली सूरत में) सीधा खड़ा हुआ

Tayca: 

ผู้ทรงพลังอันแข็งแรง ดังนั้นเขาจึงปรากฎในสภาพที่แท้จริง

İbranice: 

בעל תבונה, נחישות ויופי, אשר לבסוף התגלה (למוחמד בצורת מלאך)

Hırvatça: 

snažni, koji se uspravio u liku svome,

Rumence: 

cel cu iscusinţă, ce s-a aşezat.

Transliteration: 

Thoo mirratin faistawa

Türkçe: 

Akıl, güzellik ve güç sahibidir. Doğrulup dikildi.

Sahih International: 

One of soundness. And he rose to [his] true form

İngilizce: 

Endued with Wisdom: for he appeared (in stately form);

Azerbaycanca: 

O qüvvət (ağıl və gözəllik) sahibi (Peyğəmbər əleyhissəlama öz həqiqi şəklində) göründü.

Süleyman Ateş: 

Üstün akıl sahibi (melek). Doğruldu;

Diyanet Vakfı: 

Ve üstün yaratılışlı(melek), doğruldu:

Erhan Aktaş: 

Üstün Akla(1) Sahip, Egemenlik Kurmuş Olan.

Kral Fahd: 

Asıl şekliyle doğruldu.

Hasan Basri Çantay: 

(Ki o) akıl ve re´yinde kâmil (bir melek) dir. Hemen (kendi suretine girib) doğruldu.

Muhammed Esed: 

(o,) fevkalade bir güçle donatılmış (bir melektir) ki o an geldiğinde kendini gerçek şekli ve hüviyeti ile gösterdi,

Gültekin Onan: 

(Ki O,) Görünümüyle çarpıcı bir güzelliğe sahiptir. Hemen doğruldu.

Ali Fikri Yavuz: 

Öyle ki, görünüşü güzel olub hemen hakiki şekli üzere doğruldu

Portekizce: 

O sensato, o qual lhe apareceu (em sua majestosa forma).

İsveççe: 

[en ängel] stark och vis. Och han framträdde i sin verkliga skepnad

Farsça: 

[همان که] دارای درایت و توانمندی شگفتی است، پس [به آنچه که مأمور انجامش می باشد] مسلط و چیره است.

Kürtçe: 

خاوەنی بیرو ھۆشی بەھێزە، جا لەسەر شێوەی ڕاستەقینەی خۆی ڕاوەستاوە

Özbekçe: 

Миррат эгаси. Бас кўтарилди.

Malayca: 

Lagi yang mempunyai kebijaksanaan; kemudian ia memperlihatkan dirinya (kepada Nabi Muhammad) dengan rupanya asal, -

Arnavutça: 

me inteligjencë të lartë, e u paraqit (në formën e vet),

Bulgarca: 

който има мощ. Той се възправи,

Sırpça: 

снажни, који се исправио и показао у своме лику,

Çekçe: 

silou vládnoucí; a vzpřímeně se tyčil,

Urduca: 

جو بڑا صاحب حکمت ہے

Tacikçe: 

соҳибнерӯе, ки рост истод

Tatarca: 

Ул фәрештә күркәм холыклы вә матур кыяфәтле вә гаять туры һәм гакыл ияседер, заһир булды, күренде үзенең асыл сурәте белән.

Endonezyaca: 

yang mempunyai akal yang cerdas; dan (Jibril itu) menampakkan diri dengan rupa yang asli.

Amharca: 

የዕውቀት ባለቤት የኾነው (አስተማረው፤ በተፈጥሮ ቅርጹ ኾኖ በአየር ላይ) ተደላደለም፡፡

Tamilce: 

அவர் (வலிமையும்) அழகிய தோற்றமு(ம் உ)டையவர். ஆக, அவர் (நபியை நேருக்கு நேர்) சமமாக சந்தித்தார்.

Korece: 

그는 지혜를 가지고 나타났으니

Vietnamca: 

(Một vị) toàn vẹn và hoàn hảo về mọi mặt (so với các tạo vật của Allah).