Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

68

Sûredeki Ayet No: 

46

Ayet No: 

5317

Sayfa No: 

566

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

أَمْ تَسْأَلُهُمْ أَجْرًا فَهُم مِّن مَّغْرَمٍ مُّثْقَلُونَ

Çeviriyazı: 

em tes'elühüm ecran fehüm mim magramim müŝḳalûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Yoksa onlardan bir ücret istiyorsun da bu yüzden onlar ağır bir borç altında mı kalıyorlar?

Diyanet İşleri: 

Yoksa, sen onlardan ücret istiyorsun da, ağır bir borç altında mı kalıyorlar? Elbette hayır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Yoksa onlardan ücret istiyorsun da derken onlar da ağır bir borç altında mı kaldılar?

Şaban Piriş: 

Yoksa, onlardan bir ücret istiyorsun da ağır bir borç altındalar mı?

Edip Yüksel: 

Yoksa sen onlardan bir ücret istiyorsun da onlar ağır bir borç altında mı kalıyorlar?

Ali Bulaç: 

Sen, onlardan bir ücret mi istiyorsun ki, onlar, haksız bir borçtan dolayı ağır bir yük altında kalmışlar?

Suat Yıldırım: 

Yoksa sen onlardan bu risalet hizmetinden ötürü bir ücret istiyorsun da onlar cereme ödemekten ezilmişler mi?

Ömer Nasuhi Bilmen: 

68:45

Yaşar Nuri Öztürk: 

Bir ücret mi istiyorsun kendilerinden de onlar, bir borç altında eziliyorlar!

Bekir Sadak: 

Oysa Kuran, alemler icin bir ogutten baska bir sey degildir. *

İbni Kesir: 

Yoksa sen, onlardan bir ücret istiyorsun da ağır bir borç altında mı kalmışlardır?

Adem Uğur: 

Yoksa sen onlardan bir ücret istiyorsun da bu yüzden onlar ağır bir borç altında mı kalıyorlar?

İskender Ali Mihr: 

Yoksa onlardan ücret mi istiyorsun? Böylece onlar ağır bir borç altındalar mı?

Celal Yıldırım: 

Yoksa sen, onlardan bir ücret istiyorsun da bu yüzden kendileri ağır bir borç altına mı girmiş bulunuyorlar?

Tefhim ul Kuran: 

Yoksa sen, onlardan bir ücret mi istiyorsun ki, onlar, haksız bir borçtan dolayı ağır bir yük altında kalmışlar?

Fransızca: 

Ou bien est-ce que tu leur demandes un salaire, les accablant ainsi d'une lourde dette ?

İspanyolca: 

¿O es que les reclamas un salario tal que se vean abrumados de deudas?

İtalyanca: 

Forse chiedi loro un compenso che li gravi di un peso insopportabile?

Almanca: 

Oder verlangst du von ihnen Lohn, so daß sie durch ihre Verpflichtung belastet sind?!

Çince: 

你向他们索取报酬,教他们担负太重呢?

Hollandaca: 

Vraagt gij hun eenige belooning voor uwe prediking? Maar zij zijn met schulden beladen.

Rusça: 

Или же ты просишь у них вознаграждения, и они обременены обязательствами?

Somalice: 

Nabiyow ma waxaad weydiisatay Gaalada Ujuuro oo markaas Cuslleeyey.

Swahilice: 

Au unawaomba ujira, na wao wanaemewa na gharama hiyo?

Uygurca: 

ياكى ئۇلاردىن (دىنغا دەۋەت قىلغانلىقىڭغا) ھەق سوراپ، ئۇلارنىڭ (ئىقتىسادىي) يۈكىنى ئېغىرلاشتۇرۇۋەتتىڭمۇ؟

Japonca: 

それともあなたがかれらに報酬を求め,それでかれらは負担を課せられたのか。

Arapça (Ürdün): 

«أم» بل أ «تسألهم» على تبليغ الرسالة «أجرا فهم من مغرم» مما يعطونكه «مثقلون» فلا يؤمنون لذلك.

Hintçe: 

(ऐ रसूल) क्या तुम उनसे (तबलीग़े रिसालत का) कुछ सिला माँगते हो कि उन पर तावान का बोझ पड़ रहा है

Tayca: 

หรือว่าเจ้าได้ขอค่าตอบแทนจากพวกเขา ดังนั้นพวกเขาจึงแบกภาระหนักเพราะมีหนี้

İbranice: 

או שאתה דורש מהם גמול, והחובות מכבידים עליהם

Hırvatça: 

Ili ti tražiš od njih nagradu, pa su nametom opterećeni?!

Rumence: 

Le ceri tu vreo răsplată? Atunci ar fi împovăraţi de datorii strivitoare.

Transliteration: 

Am tasaluhum ajran fahum min maghramin muthqaloona

Türkçe: 

Bir ücret mi istiyorsun kendilerinden de onlar, bir borç altında eziliyorlar!

Sahih International: 

Or do you ask of them a payment, so they are by debt burdened down?

İngilizce: 

Or is it that thou dost ask them for a reward, so that they are burdened with a load of debt?-

Azerbaycanca: 

Yoxsa sən (risaləti təbliğ etmək müqabilində) onlardan ücrət (muzd) istəyirsən və onlar ağır borc yükü altında qalıblar?!

Süleyman Ateş: 

Yoksa sen onlardan bir ücret istiyorsun da onlar ağır borç altında mı kalıyorlar?

Diyanet Vakfı: 

Yoksa sen onlardan bir ücret istiyorsun da bu yüzden onlar ağır bir borç altında mı kalıyorlar?

Erhan Aktaş: 

Yoksa onlardan bir ücret istiyorsun da onlar ağır bir borca mı giriyorlar?

Kral Fahd: 

Yoksa sen onlardan bir ücret istiyorsun da bu yüzden onlar ağır bir borç altında mı kalıyorlar?

Hasan Basri Çantay: 

Yoksa sen kendilerinden bir ücret istiyorsun da onlar (sana ödeyecekleri) bir borcdan dolayı ağır yük altında mı bırakılmışlardır.

Muhammed Esed: 

Yoksa, (ey Peygamber,) onlardan bir karşılık isteyeceğinden ve böylece (seni dinledikleri için) borç yükü altında kalacaklar(ından mı korkuyorlar)?

Gültekin Onan: 

Sen, onlardan bir ücret mi istiyorsun ki, onlar, haksız bir borçtan dolayı ağır bir yük altında kalmışlar?

Ali Fikri Yavuz: 

Yoksa sen, (Mekke halkına risaletini tebliğden dolayı) onlardan bir ücret istiyorsun da, borçlu kalmaktan, yük altında ezilmişlerdir?

Portekizce: 

Acaso lhes exiges recompensa e por isso lhes pesa o débito?

İsveççe: 

Eller begär du en avgift av dem [för att framföra ditt budskap], så att de nu tyngs av skuldbördor

Farsça: 

[اینکه دعوتت را نمی پذیرند] مگر از آنان در برابر ابلاغ رسالت پاداشی می طلبی که از خسارت و زیانش سنگین بارند؟

Kürtçe: 

ئاخۆ تۆ لە بێ بڕوایان داوای کرێی (کۆششی پێغەمبەرێتی) یان لێ دەکەیت، ئەوانیش لە بژاردنی قەرزداری گران بارن

Özbekçe: 

Ёки сен улардан ҳақ сўраяпсану, улар қарзга ботиб қолдиларми?

Malayca: 

Pernahkah engkau (wahai Muhammad) meminta sebarang bayaran kepada mereka (mengenai ajaran Islam yang engkau sampaikan), lalu mereka merasa berat menanggung bayaran itu (sehingga menjauhkan diri daripada menyahut seruanmu)?

Arnavutça: 

A po kërkon ti shpërblim nga ata, e ata janë të rënduar nga borxhet?

Bulgarca: 

Или търсиш от тях отплата, та са обременени с дълг?

Sırpça: 

Или ти тражиш од њих награду, па су наметом оптерећени?!

Çekçe: 

Či žádáš od nich odměnu a zatímco je dluhy tíží

Urduca: 

کیا تم اِن سے کوئی اجر طلب کر رہے ہو کہ یہ اس چٹی کے بوجھ تلے دبے جا رہے ہوں؟

Tacikçe: 

Ё аз онон музде талабидаӣ ва акнун аз адои он дар ранҷанд?

Tatarca: 

Ислам динен өйрәткән өчен син әллә алардан хезмәт хакын сорыйсыңмы, алар шул хакны түләргә авырсынып Ислам динен кабул итмиләрме?

Endonezyaca: 

Apakah kamu meminta upah kepada mereka, lalu mereka diberati dengan hutang?

Amharca: 

በእውነቱ ዋጋን ትጠይቃቸዋለህን? ስለዚህ እነርሱ ከዕዳ የተከበዱ ናቸውን?

Tamilce: 

(நபியே!) இவர்களிடம் கூலி ஏதும் நீர் கேட்கிறீரா? (அதனுடைய) கடனால் அவர்கள் சிரமப்படுகிறார்களா?

Korece: 

그대가 그들에게 보상을 요 구하여 그들이 부채로 짐을 지고 있느뇨

Vietnamca: 

Hoặc có phải Ngươi (hỡi Thiên Sứ) đã đòi chúng tiền thù lao nên chúng nặng nề vì phải gánh nợ?