Cuz 29

 
00:00

neẕîral lilbeşer.

Arapça:

نَذِيرًا لِّلْبَشَرِ

Türkçe:

İnsan için bir uyarıcıdır.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Uyarmak için insanları..

Diyanet Vakfı:

İnsanlık için, uyarıcıdır.

İngilizce:

A warning to mankind,-

Fransızca:

un avertissement, pour les humains.

Almanca:

als Warnung für die Menschen,

Rusça:

предостерегающее человечество -

 
00:00

limen şâe minküm ey yeteḳaddeme ev yeteeḫḫar.

Arapça:

لِمَن شَاءَ مِنكُمْ أَن يَتَقَدَّمَ أَوْ يَتَأَخَّرَ

Türkçe:

Sizden, öne geçmek yahut arkaya kalmak/erken davranmak yahut gecikmek isteyen için.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

İçinizden ileri gitmek veya geri kalmak isteyen kimseleri..

Diyanet Vakfı:

Sizden ileri gitmek ya da geri kalmak isteyen kimseler için (uyarıcıdır).

İngilizce:

To any of you that chooses to press forward, or to follow behind;-

Fransızca:

Pour qui d'entre vous, veut avancer ou reculer.

Almanca:

für denjenigen von euch, der vorgehen oder zurückgehen will.

Rusça:

тех из вас, кто желает продвигаться вперед благодаря праведным деяниям или отступать назад, совершая грехи.

 
00:00

küllü nefsim bimâ kesebet rahîneh.

Arapça:

كُلُّ نَفْسٍ بِمَا كَسَبَتْ رَهِينَةٌ

Türkçe:

Her benlik kendi kazandığının bir karşılığıdır.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Her nefis kendi kazancına bağlıdır.

Diyanet Vakfı:

Her nefis, kazandığına karşılık bir rehindir;

İngilizce:

Every soul will be (held) in pledge for its deeds.

Fransızca:

Toute âme est l'otage de ce qu'elle a acquis.

Almanca:

Jede Seele ist von dem, was sie erwarb abhängig

Rusça:

Каждый человек является заложником того, что он приобрел,

 
00:00

illâ aṣḥâbe-lyemîn.

Arapça:

إِلَّا أَصْحَابَ الْيَمِينِ

Türkçe:

Uğur ve bereket yârânı müstesna.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ancak amel defterleri sağından verilenler hariç.

Diyanet Vakfı:

Ancak sağdakiler başka.

İngilizce:

Except the Companions of the Right Hand.

Fransızca:

Sauf les gens de la droite (les élus) :

Almanca:

außer den Weggenossen der Rechten.

Rusça:

кроме людей правой стороны.

 
00:00

fî cennâtin. yetesâelûn.

Arapça:

فِي جَنَّاتٍ يَتَسَاءَلُونَ

Türkçe:

Bahçelerdedirler. Birbirlerine soruyorlar,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onlar cennettedirler, sorup dururlar.

Diyanet Vakfı:

Onlar cennetler içinde sorarlar.

İngilizce:

(They will be) in Gardens (of Delight): they will question each other,

Fransızca:

dans des Jardins, ils s'interrogeront

Almanca:

Sie sind in Dschannat und fragen einander

Rusça:

В Райских садах они будут расспрашивать друг друга

 
00:00

`ani-lmücrimîn.

Arapça:

عَنِ الْمُجْرِمِينَ

Türkçe:

Suçlular hakkında:

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Suçluların durumunu.

Diyanet Vakfı:

Günahkarların durumunu:

İngilizce:

And (ask) of the Sinners:

Fransızca:

au sujet des criminels :

Almanca:

nach den schwer Verfehlenden:

Rusça:

о грешниках.

 
00:00

mâ selekeküm fî seḳara.

Arapça:

مَا سَلَكَكُمْ فِي سَقَرَ

Türkçe:

"Sizi sekara sürükleyen nedir?"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Nedir sizi Sekar'a sokan? diye.

Diyanet Vakfı:

"Sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir?" diye

İngilizce:

What led you into Hell Fire?

Fransızca:

"Qu'est-ce qui vous a acheminés à Saqar ? "

Almanca:

"Was brachte euch in 3 Saqar hinein?"

Rusça:

Что привело вас в Преисподнюю?

 
00:00

ḳâlû lem nekü mine-lmüṣallîn.

Arapça:

قَالُوا لَمْ نَكُ مِنَ الْمُصَلِّينَ

Türkçe:

Cevap verdiler: "Namazı/duayı yerine getirenlerden değildik."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Suçlular der ki: "Biz namaz kılanlardan değildik."

Diyanet Vakfı:

Onlar şöyle cevap verirler: Biz namaz kılanlardan değildik,

İngilizce:

They will say: "We were not of those who prayed;

Fransızca:

Ils diront : "Nous n'étions pas de ceux qui faisaient la Salat,

Almanca:

Sie sagten: "Wir pflegten nicht von den des rituellen Gebets Verrichtenden zu sein,

Rusça:

Они скажут: "Мы не были в числе тех, которые совершали намаз.

 
00:00

velem nekü nuṭ`imü-lmiskîn.

Arapça:

وَلَمْ نَكُ نُطْعِمُ الْمِسْكِينَ

Türkçe:

"Yoksulu yedirip doyurmuyorduk."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Yoksula da yedirmezdik.

Diyanet Vakfı:

Yoksulu doyurmuyorduk,

İngilizce:

Nor were we of those who fed the indigent;

Fransızca:

et nous ne nourrissions pas le pauvre,

Almanca:

und wir pflegten nicht den Bedürftigen zu speisen,

Rusça:

Мы не кормили бедняков.

 
00:00

vekünnâ neḫûḍu me`a-lḫâiḍîn.

Arapça:

وَكُنَّا نَخُوضُ مَعَ الْخَائِضِينَ

Türkçe:

"Boş lakırdılara dalanlarla dalar giderdik."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Boş şeylere dalanlarla dalar giderdik.

Diyanet Vakfı:

(Batıla) dalanlarla birlikte dalıyorduk,

İngilizce:

But we used to talk vanities with vain talkers;

Fransızca:

et nous nous associions à ceux qui tenaient des conversations futiles,

Almanca:

und wir pflegten mit den des Sinnlosen Schwätzenden Sinnloses zu schwätzen,

Rusça:

Мы погружались в словоблудие вместе с погружавшимися.

Sayfalar

Cuz 29 beslemesine abone olun.