
neẕîral lilbeşer.
Arapça:
نَذِيرًا لِّلْبَشَرِ
Türkçe:
İnsan için bir uyarıcıdır.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Uyarmak için insanları..
Diyanet Vakfı:
İnsanlık için, uyarıcıdır.
İngilizce:
A warning to mankind,-
Fransızca:
un avertissement, pour les humains.
Almanca:
als Warnung für die Menschen,
Rusça:
предостерегающее человечество -

limen şâe minküm ey yeteḳaddeme ev yeteeḫḫar.
Arapça:
لِمَن شَاءَ مِنكُمْ أَن يَتَقَدَّمَ أَوْ يَتَأَخَّرَ
Türkçe:
Sizden, öne geçmek yahut arkaya kalmak/erken davranmak yahut gecikmek isteyen için.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İçinizden ileri gitmek veya geri kalmak isteyen kimseleri..
Diyanet Vakfı:
Sizden ileri gitmek ya da geri kalmak isteyen kimseler için (uyarıcıdır).
İngilizce:
To any of you that chooses to press forward, or to follow behind;-
Fransızca:
Pour qui d'entre vous, veut avancer ou reculer.
Almanca:
für denjenigen von euch, der vorgehen oder zurückgehen will.
Rusça:
тех из вас, кто желает продвигаться вперед благодаря праведным деяниям или отступать назад, совершая грехи.

küllü nefsim bimâ kesebet rahîneh.
Arapça:
كُلُّ نَفْسٍ بِمَا كَسَبَتْ رَهِينَةٌ
Türkçe:
Her benlik kendi kazandığının bir karşılığıdır.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Her nefis kendi kazancına bağlıdır.
Diyanet Vakfı:
Her nefis, kazandığına karşılık bir rehindir;
İngilizce:
Every soul will be (held) in pledge for its deeds.
Fransızca:
Toute âme est l'otage de ce qu'elle a acquis.
Almanca:
Jede Seele ist von dem, was sie erwarb abhängig
Rusça:
Каждый человек является заложником того, что он приобрел,

illâ aṣḥâbe-lyemîn.
Arapça:
إِلَّا أَصْحَابَ الْيَمِينِ
Türkçe:
Uğur ve bereket yârânı müstesna.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ancak amel defterleri sağından verilenler hariç.
Diyanet Vakfı:
Ancak sağdakiler başka.
İngilizce:
Except the Companions of the Right Hand.
Fransızca:
Sauf les gens de la droite (les élus) :
Almanca:
außer den Weggenossen der Rechten.
Rusça:
кроме людей правой стороны.

fî cennâtin. yetesâelûn.
Arapça:
فِي جَنَّاتٍ يَتَسَاءَلُونَ
Türkçe:
Bahçelerdedirler. Birbirlerine soruyorlar,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar cennettedirler, sorup dururlar.
Diyanet Vakfı:
Onlar cennetler içinde sorarlar.
İngilizce:
(They will be) in Gardens (of Delight): they will question each other,
Fransızca:
dans des Jardins, ils s'interrogeront
Almanca:
Sie sind in Dschannat und fragen einander
Rusça:
В Райских садах они будут расспрашивать друг друга

`ani-lmücrimîn.
Arapça:
عَنِ الْمُجْرِمِينَ
Türkçe:
Suçlular hakkında:
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Suçluların durumunu.
Diyanet Vakfı:
Günahkarların durumunu:
İngilizce:
And (ask) of the Sinners:
Fransızca:
au sujet des criminels :
Almanca:
nach den schwer Verfehlenden:
Rusça:
о грешниках.

mâ selekeküm fî seḳara.
Arapça:
مَا سَلَكَكُمْ فِي سَقَرَ
Türkçe:
"Sizi sekara sürükleyen nedir?"
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Nedir sizi Sekar'a sokan? diye.
Diyanet Vakfı:
"Sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir?" diye
İngilizce:
What led you into Hell Fire?
Fransızca:
"Qu'est-ce qui vous a acheminés à Saqar ? "
Almanca:
"Was brachte euch in 3 Saqar hinein?"
Rusça:
Что привело вас в Преисподнюю?

ḳâlû lem nekü mine-lmüṣallîn.
Arapça:
قَالُوا لَمْ نَكُ مِنَ الْمُصَلِّينَ
Türkçe:
Cevap verdiler: "Namazı/duayı yerine getirenlerden değildik."
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Suçlular der ki: "Biz namaz kılanlardan değildik."
Diyanet Vakfı:
Onlar şöyle cevap verirler: Biz namaz kılanlardan değildik,
İngilizce:
They will say: "We were not of those who prayed;
Fransızca:
Ils diront : "Nous n'étions pas de ceux qui faisaient la Salat,
Almanca:
Sie sagten: "Wir pflegten nicht von den des rituellen Gebets Verrichtenden zu sein,
Rusça:
Они скажут: "Мы не были в числе тех, которые совершали намаз.

velem nekü nuṭ`imü-lmiskîn.
Arapça:
وَلَمْ نَكُ نُطْعِمُ الْمِسْكِينَ
Türkçe:
"Yoksulu yedirip doyurmuyorduk."
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yoksula da yedirmezdik.
Diyanet Vakfı:
Yoksulu doyurmuyorduk,
İngilizce:
Nor were we of those who fed the indigent;
Fransızca:
et nous ne nourrissions pas le pauvre,
Almanca:
und wir pflegten nicht den Bedürftigen zu speisen,
Rusça:
Мы не кормили бедняков.

vekünnâ neḫûḍu me`a-lḫâiḍîn.
Arapça:
وَكُنَّا نَخُوضُ مَعَ الْخَائِضِينَ
Türkçe:
"Boş lakırdılara dalanlarla dalar giderdik."
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Boş şeylere dalanlarla dalar giderdik.
Diyanet Vakfı:
(Batıla) dalanlarla birlikte dalıyorduk,
İngilizce:
But we used to talk vanities with vain talkers;
Fransızca:
et nous nous associions à ceux qui tenaient des conversations futiles,
Almanca:
und wir pflegten mit den des Sinnlosen Schwätzenden Sinnloses zu schwätzen,
Rusça:
Мы погружались в словоблудие вместе с погружавшимися.
Sayfalar
