
velâ temnün testekŝir.
Türkçe:
Çok bularak başa kakma yaptığın iyiliği!
İngilizce:
Nor expect, in giving, any increase (for thyself)!
Fransızca:
Et ne donne pas dans le but de recevoir davantage. .
Almanca:
Und mache keine Vorhaltung, umMehrung zu erhalten.
Rusça:
Не оказывай милости, чтобы получить большее!
Arapça:
وَلَا تَمْنُن تَسْتَكْثِرُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yaptığını çok görerek başa kakma.
Diyanet Vakfı:
Yaptığın iyiliği çok görerek başa kakma.

velirabbike faṣbir.
Türkçe:
Ve yalnız Rabbin için dayanıklı kıl benliği!
İngilizce:
But, for thy Lord's (Cause), be patient and constant!
Fransızca:
Et pour ton Seigneur, endure.
Almanca:
Und für deinen HERRN dann übe dich in Geduld!
Rusça:
Ради Господа твоего будь терпелив!
Arapça:
وَلِرَبِّكَ فَاصْبِرْ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Rabbin için sabret.
Diyanet Vakfı:
Rabbinin rızasına ermek için sabret.

feiẕâ nüḳira fi-nnâḳûr.
Türkçe:
O boruya üfürüldüğünde,
İngilizce:
Finally, when the Trumpet is sounded,
Fransızca:
Quand on sonnera du Clairon,
Almanca:
Also wenn in den Naquur gestoßen wird,
Rusça:
Когда же протрубят в рог,
Arapça:
فَإِذَا نُقِرَ فِي النَّاقُورِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O sûra üflendiği zaman,
Diyanet Vakfı:
O Sur'a üfürüldüğü zaman var ya,

feẕâlike yevmeiẕiy yevmün `asîr.
Türkçe:
İşte o gün çok zorlu, çok çetin bir gündür.
İngilizce:
That will be- that Day - a Day of Distress,-
Fransızca:
alors, ce jour-là sera un jour difficile,
Almanca:
so ist dies an diesem Tag ein schwerer Tag
Rusça:
то день тот будет Днем тяжким,
Arapça:
فَذَٰلِكَ يَوْمَئِذٍ يَوْمٌ عَسِيرٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İşte o gün pek zorlu bir gündür.
Diyanet Vakfı:
İşte o gün zorlu bir gündür.

`ale-lkâfirîne gayru yesîr.
Türkçe:
Küfre batmışlar için hiç de kolay değildir.
İngilizce:
Far from easy for those without Faith.
Fransızca:
pas facile pour les mécréants.
Almanca:
für die Kafir, nicht leicht.
Rusça:
нелегким для неверующих.
Arapça:
عَلَى الْكَافِرِينَ غَيْرُ يَسِيرٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kâfirler için hiç kolay değildir.
Diyanet Vakfı:
Kafirler için (hiç de) kolay değildir.

ẕernî vemen ḫalaḳtü veḥîdâ.
Türkçe:
Benimle, yarattığım kişiyi baş başa bırak!
İngilizce:
Leave Me alone, (to deal) with the (creature) whom I created (bare and) alone!-
Fransızca:
Laisse-Moi avec celui que J'ai créé seul,
Almanca:
Lasst Mich mit demjenigen, den ICH als Einzelnen erschuf,
Rusça:
Оставь Меня с тем, кого Я сотворил одиноким,
Arapça:
ذَرْنِي وَمَنْ خَلَقْتُ وَحِيدًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Tek olarak yarattığım o kimseyi bana bırak.
Diyanet Vakfı:
Tek olarak yarattığım, kimseyi bana bırak,

vece`altü lehû mâlem memdûdâ.
Türkçe:
Hesapsız bir mal verdim ona.
İngilizce:
To whom I granted resources in abundance,
Fransızca:
et à qui J'ai donné des biens étendus,
Almanca:
und dem ICH großes Vermögen gewährte
Rusça:
даровал ему большое богатство
Arapça:
وَجَعَلْتُ لَهُ مَالًا مَّمْدُودًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hem ona bol servet verdim.
Diyanet Vakfı:
Kendisine geniş servet verdim,

vebenîne şühûdâ.
Türkçe:
Göz doyurucu oğullar verdim.
İngilizce:
And sons to be by his side!-
Fransızca:
et des enfants qui lui tiennent toujours compagnie,
Almanca:
sowie anwesende Kinder,
Rusça:
и сыновей, которые находились рядом с ним,
Arapça:
وَبَنِينَ شُهُودًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hem göz önünde oğullar verdim.
Diyanet Vakfı:
Göz önünde duran oğullar (verdim),

vemehhettü lehû temhîdâ.
Türkçe:
Alabildiğine imkânlar döşedim onun için.
İngilizce:
To whom I made (life) smooth and comfortable!
Fransızca:
pour qui aussi J'ai aplani toutes difficultés.
Almanca:
und dem ICH (den Weg zum Ruhm) ebnete.
Rusça:
и распростер перед ним этот мир полностью.
Arapça:
وَمَهَّدتُّ لَهُ تَمْهِيدًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hem ona büyük imkânlar sağladım.
Diyanet Vakfı:
Kendisine bir döşeyiş döşedim.

ŝümme yaṭme`u en ezîd.
Türkçe:
Tüm bunlardan sonra hırs ile daha da artırmamı istiyor.
İngilizce:
Yet is he greedy-that I should add (yet more);-
Fransızca:
Cependant, il convoite [de Moi] que Je lui donne davantage.
Almanca:
Dann hofft er, daß ICH ihm noch mehr gebe.
Rusça:
После всего этого он желает, чтобы Я добавил ему.
Arapça:
ثُمَّ يَطْمَعُ أَنْ أَزِيدَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sonra da şiddetle arzu eder ki daha da artırayım.
Diyanet Vakfı:
Üstelik o (nimetlerimi) daha da arttırmamı umuyor.
Sayfalar
