Cuz 27

 
00:00

vekânû yüṣirrûne `ale-lḥinŝi-l`ażîm.

Arapça:

وَكَانُوا يُصِرُّونَ عَلَى الْحِنثِ الْعَظِيمِ

Türkçe:

O büyük günah üzerinde ısrar edip dururlardı.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Büyük günahı işlemekte ısrar ediyorlardı.

Diyanet Vakfı:

Büyük günahı işlemekte direnir dururlardı.

İngilizce:

And persisted obstinately in wickedness supreme!

Fransızca:

Ils persistaient dans le grand péché [le polythéisme]

Almanca:

und pflegten auf der gewaltigen Verfehlung zu beharren.

Rusça:

упорствовали в великом грехе

Açıklama:
 
00:00

vekânû yeḳûlûne eiẕâ mitnâ vekünnâ türâbev ve`iżâmen einnâ lemeb`ûŝûn.

Arapça:

وَكَانُوا يَقُولُونَ أَئِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَامًا أَإِنَّا لَمَبْعُوثُونَ

Türkçe:

Ve şöyle derlerdi: "Ölünce mi, toprak ve kemik haline gelince mi, sahi o zaman mı yeniden diriltileceğiz?"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ve diyorlardı ki: "Biz ölüp, toprak ve kemik yığını olduktan sonra, biz mi bir daha diriltileceğiz?"

Diyanet Vakfı:

Ve diyorlardı ki: Biz öldükten, toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra, biz mi bir daha diriltileceğiz?

İngilizce:

And they used to say, "What! when we die and become dust and bones, shall we then indeed be raised up again?-

Fransızca:

et disaient : "Quand nous mourrons et serons poussière et ossements, serons-nous ressuscités ?

Almanca:

Auch pflegten sie zu sagen: "Auch wenn wir starben und zu Erde und Knochen wurden, werden wir etwa noch erweckt,

Rusça:

и говорили: "Неужели мы будем воскрешены после того, как мы умрем и станем прахом и костями?

Açıklama:
 
00:00

eveâbâüne-l'evvelûn.

Arapça:

أَوَآبَاؤُنَا الْأَوَّلُونَ

Türkçe:

"Önceki atalarımız da mı?"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Önceki atalarımızda mı?

Diyanet Vakfı:

Önceki atalarımız da mı?

İngilizce:

(We) and our fathers of old?

Fransızca:

ainsi que nos anciens ancêtres ? ..."

Almanca:

auch unsere ersten Ahnen?"

Rusça:

Или же наши отцы?"

Açıklama:
 
00:00

ḳul inne-l'evvelîne vel'âḫirîn.

Arapça:

قُلْ إِنَّ الْأَوَّلِينَ وَالْآخِرِينَ

Türkçe:

De ki: "Öncekiler de sonrakiler de."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

De ki: "Öncekiler ve sonrakiler"

Diyanet Vakfı:

De ki: Hem öncekiler hem de sonrakiler,

İngilizce:

Say: "Yea, those of old and those of later times,

Fransızca:

Dis : "En vérité les premiers et les derniers

Almanca:

Sag: "Gewiß, die ersten und die letzten

Rusça:

Скажи: "Воистину, как первые, так и последние поколения

Açıklama:
 
00:00

lemecmû`ûne ilâ mîḳâti yevmim ma`lûm.

Arapça:

لَمَجْمُوعُونَ إِلَىٰ مِيقَاتِ يَوْمٍ مَّعْلُومٍ

Türkçe:

Bilinen bir günün buluşma vakti/buluşma yerinde mutlaka bir araya getirileceklerdir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Belli bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır.

Diyanet Vakfı:

Belli bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır!

İngilizce:

All will certainly be gathered together for the meeting appointed for a Day well-known.

Fransızca:

seront réunis pour le rendez-vous d'un jour connu".

Almanca:

werden zweifellos zur Verabredung eines bekannten Tages versammelt."

Rusça:

будут собраны в определенном месте в известный день.

Açıklama:
 
00:00

ŝümme inneküm eyyühe-ḍḍâllûne-lmükeẕẕibûn.

Arapça:

ثُمَّ إِنَّكُمْ أَيُّهَا الضَّالُّونَ الْمُكَذِّبُونَ

Türkçe:

Ve siz de ey sapık yalanlayıcılar!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Sonra siz, ey sapık yalanlayıcılar!

Diyanet Vakfı:

Sonra siz ey sapıklar, yalancılar!

İngilizce:

Then will ye truly,- O ye that go wrong, and treat (Truth) as Falsehood!-

Fransızca:

Et puis, vous, les égarés, qui traitiez (la Résurrection) de mensonge,

Almanca:

Dann werdet ihr ableugnende Abirrende

Rusça:

Тогда вы, о заблудшие, считающие лжецами посланников,

Açıklama:
 
00:00

leâkilûne min şecerim min zeḳḳûm.

Arapça:

لَآكِلُونَ مِن شَجَرٍ مِّن زَقُّومٍ

Türkçe:

Zakkumdan bir ağaçtan mutlaka yiyeceksiniz/yiyecekler.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Elbette bir ağaçtan, zakkum ağacından yiyeceksiniz.

Diyanet Vakfı:

Elbette bir ağaçtan, zakkum ağacından yiyeceksiniz.

İngilizce:

Ye will surely taste of the Tree of Zaqqum.

Fransızca:

vous mangerez certainement d'un arbre de Zaqqoum.

Almanca:

3 gewiß von Bäumen von Zaqum speisen,

Rusça:

непременно вкусите от дерева заккум.

Açıklama:
 
00:00

femâliûne minhe-lbüṭûn.

Arapça:

فَمَالِئُونَ مِنْهَا الْبُطُونَ

Türkçe:

Karınları dolduracaklar ondan,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Karınlarınızı hep onunla dolduracaksınız.

Diyanet Vakfı:

Karınlarınızı ondan dolduracaksınız.

İngilizce:

Then will ye fill your insides therewith,

Fransızca:

Vous vous en remplirez le ventre,

Almanca:

dann davon die Bäuche vollmachen,

Rusça:

Вы будете набивать ими животы

Açıklama:
 
00:00

feşâribûne `aleyhi mine-lḥamîm.

Arapça:

فَشَارِبُونَ عَلَيْهِ مِنَ الْحَمِيمِ

Türkçe:

Üzerine içecekler kaynar sudan,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Üstüne de kaynar su içeceksiniz.

Diyanet Vakfı:

Üstüne de kaynar sudan içeceksiniz.

İngilizce:

And drink Boiling Water on top of it:

Fransızca:

puis vous boirez par-dessus cela de l'eau bouillante,

Almanca:

dann darauf von Siedendem trinken,

Rusça:

и запивать их кипятком,

Açıklama:
 
00:00

feşâribûne şürbe-lhîm.

Arapça:

فَشَارِبُونَ شُرْبَ الْهِيمِ

Türkçe:

Susuzluktan çıkmış develerin içişi gibi içecekler.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Susuzluk illetine tutulmuş develerin içişi gibi içeceksiniz.

Diyanet Vakfı:

Susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz.

İngilizce:

Indeed ye shall drink like diseased camels raging with thirst!

Fransızca:

vous en boirez comme boivent les chameaux assoiffés.

Almanca:

dann so trinken, wie das Trinken der durstig-kranken Kamele.

Rusça:

как пьют больные верблюды, которые не могут спастись от жажды".

Açıklama:

Sayfalar

Cuz 27 beslemesine abone olun.