Cuz 27

 
00:00

hâẕâ nüzülühüm yevme-ddîn.

Arapça:

هَٰذَا نُزُلُهُمْ يَوْمَ الدِّينِ

Türkçe:

Din gününde ağırlanışları böyledir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

İşte ceza gününde onlara sunulacak ziyafet budur.

Diyanet Vakfı:

İşte ceza gününde onlara sunulacak ziyafet budur!

İngilizce:

Such will be their entertainment on the Day of Requital!

Fransızca:

Voilà le repas d'accueil qui leur sera servi, au jour de la Rétribution.

Almanca:

Das ist ihre Unterkunft am Tag des Din .

Rusça:

Таким для них будет угощение в День воздаяния.

Açıklama:
 
00:00

naḥnü ḫalaḳnâküm felevlâ tüṣaddiḳûn.

Arapça:

نَحْنُ خَلَقْنَاكُمْ فَلَوْلَا تُصَدِّقُونَ

Türkçe:

Sizi biz yarattık, biz! Tasdik etseydiniz olmaz mıydı?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Biz sizi yarattık; tasdik etmeniz gerekmez mi?

Diyanet Vakfı:

Sizi biz yarattık. Tasdik etmeniz gerekmez mi?

İngilizce:

It is We Who have created you: why will ye not witness the Truth?

Fransızca:

C'est Nous qui vous avons créés. Pourquoi ne croiriez-vous donc pas [à la résurrection] ?

Almanca:

WIR erschufen euch. Würdet ihr (dieser Aussage) doch Glauben schenken!

Rusça:

Мы сотворили вас. Почему же вы не признаете воскрешения?

Açıklama:
 
00:00

eferaeytüm mâ tümnûn.

Arapça:

أَفَرَأَيْتُم مَّا تُمْنُونَ

Türkçe:

Akıttığınız meniyi gördünüz mü?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Attığınız meniyi gördünüz mü?

Diyanet Vakfı:

Söyleyin öyleyse, (rahimlere) döktüğünüz meni nedir?

İngilizce:

Do ye then see?- The (human Seed) that ye throw out,-

Fransızca:

Voyez-vous donc ce que vous éjaculez :

Almanca:

Wie seht ihr das, was ihr an Samen ergießt?!

Rusça:

Видели ли вы семя, которое вы извергаете?

Açıklama:
 
00:00

eentüm taḫlüḳûnehû em naḥnü-lḫâliḳûn.

Arapça:

أَأَنتُمْ تَخْلُقُونَهُ أَمْ نَحْنُ الْخَالِقُونَ

Türkçe:

Siz mi yaratıyorsunuz onu, yoksa yaratıcılar bizler miyiz?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onu siz mi yaratıyorsunuz yoksa yaratan biz miyiz?

Diyanet Vakfı:

Onu siz mi yaratıyorsunuz yoksa yaratan biz miyiz?

İngilizce:

Is it ye who create it, or are We the Creators?

Fransızca:

est-ce vous qui le créez ou [en]: sommes Nous le Créateur ?

Almanca:

Seid ihr diejenigen, die es erschaffen, oder sind WIR Der Schöpfer?!

Rusça:

Вы создаете его или Мы создаем?

Açıklama:
 
00:00

naḥnü ḳaddernâ beynekümü-lmevte vemâ naḥnü bimesbûḳîn.

Arapça:

نَحْنُ قَدَّرْنَا بَيْنَكُمُ الْمَوْتَ وَمَا نَحْنُ بِمَسْبُوقِينَ

Türkçe:

Ölümü aranızda biz takdir ettik. Biz önüne geçilecekler değiliz.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Aranızda ölümü takdir eden biziz ve bizim önümüze geçilmez.

Diyanet Vakfı:

Aranızda ölümü takdir eden biziz. Ve biz, önüne geçilebileceklerden değiliz.

İngilizce:

We have decreed Death to be your common lot, and We are not to be frustrated

Fransızca:

Nous avons prédéterminé la mort parmi vous. Nous ne serons point empêchés

Almanca:

WIR bestimmten unter euch den Tod, und Uns wird nicht zuvorgekommen,

Rusça:

Мы распределили между вами смерть, и ничто не может помешать Нам

Açıklama:
 
00:00

`alâ en nübeddile emŝâleküm venünşieküm fî mâ lâ ta`lemûn.

Arapça:

عَلَىٰ أَن نُّبَدِّلَ أَمْثَالَكُمْ وَنُنشِئَكُمْ فِي مَا لَا تَعْلَمُونَ

Türkçe:

Yerinize diğer benzerlerinizi getireceğiz ve sizi bilemeyeceğiniz bir şekilde yeniden oluşturacağız.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Böylece sizin yerinize benzerlerinizi getirelim ve sizi bilmediğiniz bir yaratılışta tekrar var edelim diye (böyle yapıyoruz).

Diyanet Vakfı:

Böylece sizin yerinize benzerlerinizi getirelim ve sizi bilmediğiniz bir alemde tekrar var edelim diye (ölümü takdir ettik).

İngilizce:

from changing your Forms and creating you (again) in (forms) that ye know not.

Fransızca:

de vous remplacer par vos semblables, et vous faire renaître dans [un état] que vous ne savez pas.

Almanca:

daßWIR euresgleichen austauschen und euch in dem was ihr nicht kennt, erstehen lassen.

Rusça:

заменить вас подобными вам (или изменить ваше обличие) и создать вас такими, какими вы себе и не представляете.

Açıklama:
 
00:00

veleḳad `alimtümü-nneş'ete-l'ûlâ felevlâ teẕekkerûn.

Arapça:

وَلَقَدْ عَلِمْتُمُ النَّشْأَةَ الْأُولَىٰ فَلَوْلَا تَذَكَّرُونَ

Türkçe:

Yemin olsun, ilk yaratışı/yaratılışı bildiniz. Peki düşünüp ibret alsanız olmaz mı?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Andolsun, ilk yaratılışı bildiniz. Düşünüp ibret almanız gerekmez mi?

Diyanet Vakfı:

Andolsun, ilk yaratılışı bildiniz. Düşünüp ibret almanız gerekmez mi?

İngilizce:

And ye certainly know already the first form of creation: why then do ye not celebrate His praises?

Fransızca:

Vous avez connu la première création. Ne vous rappelez-vous donc pas ?

Almanca:

Und gewiß, bereits wißt ihr Bescheid über die erste Erstehung, würdet ihr doch euch erinnern!

Rusça:

Вы уже знаете о первом сотворении. Почему же вы не помяните назидание?

Açıklama:
 
00:00

eferaeytüm mâ taḥruŝûn.

Arapça:

أَفَرَأَيْتُم مَّا تَحْرُثُونَ

Türkçe:

Ekmekte olduğunuzu gördünüz mü?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ektiğinizi gördünüz mü?

Diyanet Vakfı:

Şimdi bana, ektiğinizi haber verin.

İngilizce:

See ye the seed that ye sow in the ground?

Fransızca:

Voyez-vous donc ce que vous labourez ?

Almanca:

Wie seht ihr das, was ihr sät?!

Rusça:

Видели ли вы то, что вы сеете?

Açıklama:
 
00:00

eentüm tezra`ûnehû em naḥnü-zzâri`ûn.

Arapça:

أَأَنتُمْ تَزْرَعُونَهُ أَمْ نَحْنُ الزَّارِعُونَ

Türkçe:

Siz mi bitiriyorsunuz onu, yoksa bitirenler bizler miyiz?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz?

Diyanet Vakfı:

Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz?

İngilizce:

Is it ye that cause it to grow, or are We the Cause?

Fransızca:

Est-ce vous qui le cultivez ? ou [en] sommes Nous le cultivateur ?

Almanca:

Seid ihr diejenigen, die es wachsen lassen, oder sind WIR es, Der es wachsen läßt?!

Rusça:

Вы ли заставляете его произрасти или Мы заставляем?

Açıklama:
 
00:00

lev neşâü lece`alnâhü ḥuṭâmen feżaltüm tefekkehûn.

Arapça:

لَوْ نَشَاءُ لَجَعَلْنَاهُ حُطَامًا فَظَلْتُمْ تَفَكَّهُونَ

Türkçe:

Dileseydik, onu kuru bir çöp haline getirirdik de başlardınız şu şekilde gevelemeye:

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık. Hayret eder dururdunuz.

Diyanet Vakfı:

Dileseydik onu kuru bir çöp yapardık da şaşar kalırdınız.

İngilizce:

Were it Our Will, We could crumble it to dry powder, and ye would be left in wonderment,

Fransızca:

Si Nous voulions, Nous le réduirions en débris. Et vous ne cesseriez pas de vous étonner et [de crier]:

Almanca:

Wenn WIR es wollten, gewiß würden WIR es zu Zermalmtem machen, dann würdet ihr nicht aufhören, euch zu bedauern:

Rusça:

Если Мы пожелаем, то превратим его в труху, и тогда вы останетесь удивленными

Açıklama:

Sayfalar

Cuz 27 beslemesine abone olun.