Cuz 16

 
00:00

vemâ netenezzelü illâ biemri rabbik. lehû mâ beyne eydînâ vemâ ḫalfenâ vemâ beyne ẕâlik. vemâ kâne rabbüke nesiyyâ.

Arapça:

وَمَا نَتَنَزَّلُ إِلَّا بِأَمْرِ رَبِّكَ ۖ لَهُ مَا بَيْنَ أَيْدِينَا وَمَا خَلْفَنَا وَمَا بَيْنَ ذَٰلِكَ ۚ وَمَا كَانَ رَبُّكَ نَسِيًّا

Türkçe:

Biz sadece Rabbinin emrini indiririz/biz ancak Rabbinin emriyle ineriz. Önümüzdeki, arkamızdaki ve bunlar arasındaki herşey O'nundur. Rabbin asla unutkan değildir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

(Cebrail dedi ki: Ey Muhammed!) Biz senin Rabbinin emri olmadıkça inmeyiz. Önümüzdeki ve ardımızdaki (bütün geçmiş ve gelecek şeyler) ve bunların arasındakiler hep O'nundur. Rabbin de (seni) unutmuş değildir?"

Diyanet Vakfı:

Biz ancak Rabbinin emri ile ineriz. Önümüzde, arkamızda ve bunlar arasında olan her şey O'na aittir. Senin Rabbin unutkan değildir.

İngilizce:

(The angels say:) "We descend not but by command of thy Lord: to Him belongeth what is before us and what is behind us, and what is between: and thy Lord never doth forget,-

Fransızca:

"Nous ne descendons que sur ordre de ton Seigneur . A Lui tout ce qui est devant nous, tout ce qui est derrière nous et tout ce qui est entre les deux. Ton Seigneur n'oublie rien.

Almanca:

Und wir (die Engel) steigen nicht hinunter, es sei denn gemäß der Anweisung deines HERRN. Ihm gehört, was vor uns, was hinter uns und was dazwischen ist. Und dein HERR vergißt nie.

Rusça:

Ангелы сказали: "Мы нисходим только по велению твоего Господа. Ему принадлежит то, что перед нами, и то, что позади нас, и то, что между ними. Господь твой не забывчив".

Açıklama:
 
00:00

rabbü-ssemâvâti vel'arḍi vemâ beynehümâ fa`büdhü vaṣṭabir li`ibâdetih. hel ta`lemü lehû semiyyâ.

Arapça:

رَّبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا فَاعْبُدْهُ وَاصْطَبِرْ لِعِبَادَتِهِ ۚ هَلْ تَعْلَمُ لَهُ سَمِيًّا

Türkçe:

Göklerin, yerin ve bunlar arasındaki şeylerin Rabbidir o. O'na ibadet et ve O'na ibadette sabırlı ol. O'na adaş olacak birini biliyor musun?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O, göklerin, yerin ve aralarındakilerin Rabbidir. O halde, O'na ibadet et ve O'na ibadet etmekte sabırlı ol. Hiç sen Allah'ın ismini taşıyan başka birini bilir misin?

Diyanet Vakfı:

(O) göklerin, yerin ve ikisi arasındaki şeylerin Rabbidir. Şu halde O'na kulluk et; O'na kulluk etmek için sabırlı ve metanetli ol. O'nun bir adaşı (benzeri) olduğunu biliyor musun? (Asla benzeri yoktur).

İngilizce:

Lord of the heavens and of the earth, and of all that is between them; so worship Him, and be constant and patient in His worship: knowest thou of any who is worthy of the same Name as He?

Fransızca:

Il est le Seigneur des cieux et de la terre et de tout ce qui est entre eux. Adore-Le donc, et sois constant dans Son adoration. Lui connais-tu un homonyme ? "

Almanca:

ER ist Der HERR der Himmel, der Erde und dessen, was zwischen beiden ist, so diene Ihm und übe dich in Geduld bei seiner Verehrung. Kennst du etwa einen, der mit Ihm den Namen teilt?!

Rusça:

Господь небес, земли и того, что между ними! Поклоняйся Ему и будь стоек в поклонении Ему. Знаешь ли ты другого с таким именем (или подобного Ему)?

Açıklama:
 
00:00

veyeḳûlü-l'insânü eiẕâ mâ mittü lesevfe uḫracü ḥayyâ.

Arapça:

وَيَقُولُ الْإِنسَانُ أَإِذَا مَا مِتُّ لَسَوْفَ أُخْرَجُ حَيًّا

Türkçe:

Diyor ki insan: "Öldüğüm zaman diri olarak tekrar çıkarılacak mıyım?"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Halbuki insan şöyle der: "Ben öldüğüm zaman, ileride gerçekten diri olarak (mezardan) çıkarılacak mıyım?"

Diyanet Vakfı:

İnsan der ki: "Öldüğüm zaman sahi diri olarak (kabrimden) çıkarılacak mıyım?"

İngilizce:

Man says: "What! When I am dead, shall I then be raised up alive?"

Fransızca:

Et l'homme dit : "Une fois mort, me sortira-t-on vivant ? "

Almanca:

Und der Mensch sagt: "Wenn ich sterbe, werde ich dann etwa zum Leben erweckt werden?"

Rusça:

Человек говорит: "Неужели после того, как я умру, я выйду из могилы живым?"

Açıklama:
 
00:00

evelâ yeẕküru-l'insânü ennâ ḫalaḳnâhü min ḳablü velem yekü şey'â.

Arapça:

أَوَلَا يَذْكُرُ الْإِنسَانُ أَنَّا خَلَقْنَاهُ مِن قَبْلُ وَلَمْ يَكُ شَيْئًا

Türkçe:

Hatırlamıyor mu insan; o daha önce hiçbir şey değilken, onu biz yarattık.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O insan, daha önce hiçbir şey değilken kendisini yoktan var ettiğimizi hatırlamaz mı?

Diyanet Vakfı:

İnsan düşünmez mi ki, daha önce o hiçbir şey olmadığı halde biz kendisini yaratmışızdır?

İngilizce:

But does not man call to mind that We created him before out of nothing?

Fransızca:

L'homme ne se rappelle-t-il pas qu'avant cela, c'est Nous qui l'avons créé, alors qu'il n'était rien ?

Almanca:

Bedenkt der Mensch etwa nicht, daß WIR ihn gewiß vorher erschufen, nachdem er nichts gewesen war?!

Rusça:

Разве человек не помнит, что еще раньше Мы создали его, хотя его вообще не было?

Açıklama:
 
00:00

feverabbike lenaḥşürannehüm veşşeyâṭîne ŝümme lenuḥḍirannehüm ḥavle cehenneme ciŝiyyâ.

Arapça:

فَوَرَبِّكَ لَنَحْشُرَنَّهُمْ وَالشَّيَاطِينَ ثُمَّ لَنُحْضِرَنَّهُمْ حَوْلَ جَهَنَّمَ جِثِيًّا

Türkçe:

Rabbine yemin olsun ki; onları da, şeytanları da mutlaka haşredeceğiz, sonra hepsini diz çökmüş halde cehennemin çevresinde hazır bulunduracağız.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Rabbine andolsun ki biz onları (öldükten sonra dirilmeyi inkâr eden kâfirleri) şeytanları ile beraber elbette ve elbette mahşerde toplayacağız. Sonra onları muhakkak cehennemin etrafında dizleri üstü hazır bulunduracağız (ki cennetlikleri görüp hasret çeksinler.).

Diyanet Vakfı:

Öyle ise, Rabbine andolsun ki, muhakkak surette onları şeytanlarla birlikte mahşerde toplayacağız; sonra onları diz üstü çökmüş vaziyette cehennemin çevresinde hazır bulunduracağız.

İngilizce:

So, by thy Lord, without doubt, We shall gather them together, and (also) the Evil Ones (with them); then shall We bring them forth on their knees round about Hell;

Fransızca:

Pas ton Seigneur ! Assurément, Nous les rassemblerons, eux et les diables. Puis, Nous les placerons autour de l'Enfer, agenouillés.

Almanca:

Bei deinem HERRN! WIR werden sie doch versammeln, sowie die Satane. Dann werden WIR sie doch kniend um Dschahannam herum bringen lassen.

Rusça:

Клянусь твоим Господом, Мы непременно соберем их и дьяволов, а затем поставим их вокруг Геенны на колени.

Açıklama:
 
00:00

ŝümme lenenzi`anne min külli şî`atin eyyühüm eşeddü `ale-rraḥmâni `itiyyâ.

Arapça:

ثُمَّ لَنَنزِعَنَّ مِن كُلِّ شِيعَةٍ أَيُّهُمْ أَشَدُّ عَلَى الرَّحْمَٰنِ عِتِيًّا

Türkçe:

Sonra her gruptan, Rahman'a karşı kafa tutmada daha şiddetli davrananlar kimlerse, onları ayıracağız.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Sonra her zümreden Rahmân'a karşı en ziyade isyankâr hangileri ise, muhakkak ayırıp atacağız.

Diyanet Vakfı:

Sonra her milletten, rahman olan Allah'a en çok asi olanlar hangileri ise çekip ayıracağız.

İngilizce:

Then shall We certainly drag out from every sect all those who were worst in obstinate rebellion against (Allah) Most Gracious.

Fransızca:

Ensuite, Nous arracherons de chaque groupe ceux d'entre eux qui étaient les plus obstinés contre le Tout Miséricordieux.

Almanca:

Dann werden WIR von jeder Gefolgschaft doch diejenigen herausgreifen, die gegenüber Dem Allgnade Erweisenden heftiger in der Übertretung waren.

Rusça:

Потом Мы выведем из каждой общины того, кто больше других ослушался Милостивого.

Açıklama:
 
00:00

ŝümme lenaḥnü a`lemü billeẕîne hüm evlâ bihâ ṣiliyyâ.

Arapça:

ثُمَّ لَنَحْنُ أَعْلَمُ بِالَّذِينَ هُمْ أَوْلَىٰ بِهَا صِلِيًّا

Türkçe:

Elbette ki biz, oraya girmeye daha layık olanların kimler oldğunu herkesten iyi biliriz.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Sonra o cehenneme atılmaya layık olanların kimler bulunduğunu elbette biz daha iyi biliriz.

Diyanet Vakfı:

Sonra, orayı boylamaya daha çok müstahak olanları elbette biz daha iyi biliriz.

İngilizce:

And certainly We know best those who are most worthy of being burned therein.

Fransızca:

Puis nous sommes Le meilleur à savoir ceux qui méritent le plus d'y être brûlés.

Almanca:

Denn WIR wissen gewiß besser Bescheid über diejenigen, die eher verdienen, hineingeworfen zu werden!

Rusça:

Нам лучше знать, кому более подобает гореть там (или кто более других заслуживает войти туда).

Açıklama:
 
00:00

veim minküm illâ vâridühâ. kâne `alâ rabbike ḥatmem maḳḍiyyâ.

Arapça:

وَإِن مِّنكُمْ إِلَّا وَارِدُهَا ۚ كَانَ عَلَىٰ رَبِّكَ حَتْمًا مَّقْضِيًّا

Türkçe:

İçinizden oraya uğramayacak hiç kimse yoktur. Bu, Rabbin üzerinde kesinleşmiş bir hükümdür.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

İçinizden hiçbiri istisna edilmemek üzere mutlaka herkes cehenneme varacaktır. Bu, Rabbinin katında kesinleşmiş bir hükümdür.

Diyanet Vakfı:

İçinizden, oraya uğramayacak hiçbir kimse yoktur. Bu, Rabbin için kesinleşmiş bir hükümdür.

İngilizce:

Not one of you but will pass over it: this is, with thy Lord, a Decree which must be accomplished.

Fransızca:

Il n'y a personne parmi vous qui ne passera pas par [L'Enfer] : Car [il s'agit là] pour ton Seigneur d'une sentence irrévocable.

Almanca:

Und jeder von euch wird es (das Feuer) gewiß ansteuern. Für deinen HERRN ist dies eine beschlossene Notwendigkeit.

Rusça:

Каждый из вас войдет туда. Таково окончательное решение твоего Господа.

Açıklama:
 
00:00

ŝümme nünecci-lleẕîne-tteḳav veneẕeru-żżâlimîne fîhâ ciŝiyyâ.

Arapça:

ثُمَّ نُنَجِّي الَّذِينَ اتَّقَوا وَّنَذَرُ الظَّالِمِينَ فِيهَا جِثِيًّا

Türkçe:

Sonra biz, korunup sakınanları kurtaracağız. Zalimleri de orada dizleri üzerinde çökmüş bırakacağız.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Sonra Allah'dan korkup, sakınanları kurtaracağız ve zalimleri de toptan cehennemde bırakacağız.

Diyanet Vakfı:

Sonra biz, Allah'tan sakınanları kurtarırız; zalimleri de diz üstü çökmüş olarak orada bırakırız.

İngilizce:

But We shall save those who guarded against evil, and We shall leave the wrong-doers therein, (humbled) to their knees.

Fransızca:

Ensuite, Nous délivrerons ceux qui étaient pieux et Nous y laisserons les injustes agenouillés.

Almanca:

Dann erretten WIR diejenigen, die Taqwa gemäß handelten, und lassen die Unrecht-Begehenden darin kniend.

Rusça:

Потом Мы спасем богобоязненных, а беззаконников оставим там стоять на коленях.

Açıklama:
 
00:00

veiẕâ tütlâ `aleyhim âyâtünâ beyyinâtin ḳâle-lleẕîne keferû lilleẕîne âmenû eyyü-lferîḳayni ḫayrum meḳâmev veaḥsenü nediyyâ.

Arapça:

وَإِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِمْ آيَاتُنَا بَيِّنَاتٍ قَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لِلَّذِينَ آمَنُوا أَيُّ الْفَرِيقَيْنِ خَيْرٌ مَّقَامًا وَأَحْسَنُ نَدِيًّا

Türkçe:

Onlara ayetlerimiz açık-seçik okunduğunda, inkâr edenler inananlara şöyle derler: "İki zümreden hangisi makamca daha üstün, meclisce daha güzel?"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Âyetlerimiz kendilerine apaçık okunduğu zaman, o inkâr edenler, iman edenlere dediler ki: "Bu iki zümreden (Mümin ve kâfirlerden) hangisi mevki bakımından daha iyi, meclis ve topluluk itibariyle daha güzeldir?"

Diyanet Vakfı:

Kendilerine ayetlerimiz ayan beyan okunduğu zaman inkar edenler, iman edenlere: İki topluluktan hangisinin (hangimizin) mevki ve makamı daha iyi, meclis ve topluluğu daha güzeldir? dediler.

İngilizce:

When Our Clear Signs are rehearsed to them, the Unbelievers say to those who believe, "Which of the two sides is best in point of position? Which makes the best show in council?"

Fransızca:

Et lorsque Nos versets évidents leur sont récités les mécréants disent à ceux qui croient : "Lequel des deux groupes a la situation la plus confortable et la meilleure compagnie ? "

Almanca:

Und wenn ihnen Unsere Ayat in Klarheit vorgetragen werden, sagen diejenigen, die Kufr betrieben haben, denjenigen, die den Iman verinnerlicht haben: "Welche der beiden Gruppierungen hat den besseren Wohnort und die angenehmere Gesellschaft?"

Rusça:

Когда им читают Наши ясные аяты, неверующие говорят верующим: "Какая из двух групп занимает более высокое положение и более достойное место?"

Açıklama:

Sayfalar

Cuz 16 beslemesine abone olun.