Al-Waqia—الواقعة

 
00:00

tenzîlüm mir rabbi-l`âlemîn.

Arapça:

تَنزِيلٌ مِّن رَّبِّ الْعَالَمِينَ

Türkçe:

Âlemlerin Rabbi'nden indirilmiştir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

(O), âlemlerin Rabbinden indirilmiştir.

Diyanet Vakfı:

O, alemlerin Rabbinden indirilmiştir.

İngilizce:

A Revelation from the Lord of the Worlds.

Fransızca:

C'est une révélation de la part du Seigneur de l'Univers.

Almanca:

Er ist die sukzessive Hinabsendung vom HERRN aller Schöpfung.

Rusça:

Он ниспослан Господом миров.

Açıklama:
 
00:00

efebihâẕe-lḥadîŝi entüm müdhinûn.

Arapça:

أَفَبِهَٰذَا الْحَدِيثِ أَنتُم مُّدْهِنُونَ

Türkçe:

Şimdi siz, bu sözü mü kirletip küçümseyeceksiniz/bu sözle mi alttan alıp gevşek davranacaksınız/bu sözle mi yağcılık edeceksiniz?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Şimdi siz bu sözü mü küçümsüyorsunuz?

Diyanet Vakfı:

Şimdi siz, bu sözü mü küçümsüyorsunuz?

İngilizce:

Is it such a Message that ye would hold in light esteem?

Fransızca:

Est-ce ce discours-là que vous traitez de mensonge ?

Almanca:

Diesem Bericht gegenüber seid ihr etwa heuchelnd?!

Rusça:

Неужели вы не веруете в это повествование (или отворачиваетесь от него)

Açıklama:
 
00:00

vetec`alûne rizḳaküm enneküm tükeẕẕibûn.

Arapça:

وَتَجْعَلُونَ رِزْقَكُمْ أَنَّكُمْ تُكَذِّبُونَ

Türkçe:

Rızkınızı, yalanlamanızdan ibaret mi kılıyorsunuz?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Rızkınızı, yalanlamanızdan ibaret mi kılıyorsunuz?

Diyanet Vakfı:

Allah'ın verdiği rızka karşı şükrü, onu yalanlamakla mı yerine getiriyorsunuz?

İngilizce:

And have ye made it your livelihood that ye should declare it false?

Fransızca:

Et est-ce pour vous [une façon d'être reconnaissant] à votre subsistance que de traiter (le Coran) de mensonge ?

Almanca:

Und ihr erweist euch dankbar für euer Rizq, daß ihr ihn doch ableugnet?!

Rusça:

и делаете ваш удел тем, что считаете ложью истину?

Açıklama:
 
00:00

felevlâ iẕâ belegati-lḥulḳûm.

Arapça:

فَلَوْلَا إِذَا بَلَغَتِ الْحُلْقُومَ

Türkçe:

Ya o canın boğaza gelip dayandığı zaman!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Can boğaza dayandığı zaman

Diyanet Vakfı:

Hele can boğaza dayandığı zaman,

İngilizce:

Then why do ye not (intervene) when (the soul of the dying man) reaches the throat,-

Fransızca:

Lorsque le souffle de la vie remonte à la gorge (d'un moribond),

Almanca:

Und hättet ihr (die Seele zurückgeholt), wenn sie die Kehle erreichte,

Rusça:

А когда душа подступает к горлу

Açıklama:
 
00:00

veentüm ḥîneiẕin tenżurûn.

Arapça:

وَأَنتُمْ حِينَئِذٍ تَنظُرُونَ

Türkçe:

İşte o zaman siz bakakalırsınız!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ki o zaman siz (ölmek üzere olana) bakar durursunuz.

Diyanet Vakfı:

O vakit siz bakar durursunuz.

İngilizce:

And ye the while (sit) looking on,-

Fransızca:

et qu'à ce moment là vous regardez,

Almanca:

während ihr in dieser Zeit zuschaut.

Rusça:

и вы смотрите на умирающего,

Açıklama:
 
00:00

venaḥnü aḳrabü ileyhi minküm velâkil lâ tübṣirûn.

Arapça:

وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنكُمْ وَلَٰكِن لَّا تُبْصِرُونَ

Türkçe:

Biz ona sizden daha yakınız, ama siz görmezsiniz.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Biz ona sizden daha yakınız, fakat siz görmezsiniz.

Diyanet Vakfı:

(O anda) biz ona sizden daha yakınız, ama göremezsiniz.

İngilizce:

But We are nearer to him than ye, and yet see not,-

Fransızca:

et que Nous sommes plus proche de lui que vous [qui l'entourez] mais vous ne [le] voyez point.

Almanca:

Und WIR sind ihm näher als ihr. Doch ihr seht nicht.

Rusça:

Мы находимся ближе вас к нему, хотя вы не видите этого.

Açıklama:
 
00:00

felevlâ in küntüm gayra medînîn.

Arapça:

فَلَوْلَا إِن كُنتُمْ غَيْرَ مَدِينِينَ

Türkçe:

Madem ceza görmeyecek kişilersiniz,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Eğer cezalandırılmayacak iseniz,

Diyanet Vakfı:

Madem ki ceza görmeyecekmişsiniz,

İngilizce:

Then why do ye not,- If you are exempt from (future) account,-

Fransızca:

Pourquoi donc, si vous croyez que vous n'avez pas de compte à rendre,

Almanca:

Und würdet ihr nicht zu verurteilen sein,

Rusça:

Почему же вы, если вы действительно не получите воздаяние

Açıklama:
 
00:00

terci`ûnehâ in küntüm ṣâdiḳîn.

Arapça:

تَرْجِعُونَهَا إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ

Türkçe:

Eğer doğru sözlülerseniz, onu geri çevirsenize.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onu geri çevirsenize; şayet iddianızda doğru iseniz.

Diyanet Vakfı:

Onu (canı) geri çevirsenize, şayet iddianızda doğru iseniz!

İngilizce:

Call back the soul, if ye are true (in the claim of independence)?

Fransızca:

ne la faites-vous pas revenir [cette âme], si vous êtes véridiques ?

Almanca:

würdet ihr sie zurückholen, wenn ihr wahrhaftig wäret.

Rusça:

не вернете ее, если вы говорите правду?

Açıklama:
 
00:00

feemmâ in kâne mine-lmüḳarrabîn.

Arapça:

فَأَمَّا إِن كَانَ مِنَ الْمُقَرَّبِينَ

Türkçe:

Eğer o, yaklaştırılanlardan ise;

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Fakat ölen kişiye gelince, eğer o rahmete yaklaştırılanlardan ise,

Diyanet Vakfı:

Fakat (ölen kişi Allah'a) yakın olanlardan ise,

İngilizce:

Thus, then, if he be of those Nearest to Allah,

Fransızca:

Si celui-ci est du nombre des rapprochés (d'Allah),

Almanca:

Und wenn er zu den Nahegebrachten gehörte,

Rusça:

Если он будет одним из приближенных,

Açıklama:
 
00:00

feravḥuv verayḥânüv vecennâtü ne`îm.

Arapça:

فَرَوْحٌ وَرَيْحَانٌ وَجَنَّتُ نَعِيمٍ

Türkçe:

Rahatlık, güzel rızık ve nimetlerle dolu cennet var ona.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır.

Diyanet Vakfı:

Ona rahatlık, güzel rızık ve Naim cenneti vardır.

İngilizce:

(There is for him) Rest and Satisfaction, and a Garden of Delights.

Fransızca:

alors (il aura) du repos, de la grâce et un Jardin de délices.

Almanca:

dann gibt es Erholung, Gnade und eine Dschanna des Wohlergehens.

Rusça:

то обретет покой (или радость; или милость), удел (или базилик) и Сад блаженства.

Açıklama:

Sayfalar

Al-Waqia—الواقعة beslemesine abone olun.