
vezerâbiyyü mebŝûŝeh.
Arapça:
وَزَرَابِيُّ مَبْثُوثَةٌ
Türkçe:
Serilmiş seçme döşekler.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Serilmiş halılar vardır.
Diyanet Vakfı:
Serilmiş halılar vardır.
İngilizce:
And rich carpets (all) spread out.
Fransızca:
et des tapis étalés.
Almanca:
und verteilte Teppiche.
Rusça:
и разостланы ковры.
Açıklama:

efelâ yenżurûne ile-l'ibili keyfe ḫuliḳat.
Arapça:
أَفَلَا يَنظُرُونَ إِلَى الْإِبِلِ كَيْفَ خُلِقَتْ
Türkçe:
Bakmıyorlar mı o deveye, nasıl yaratıldı!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bakmıyorlar mı o develere, nasıl yaratılmış?
Diyanet Vakfı:
(İnsanlar) devenin nasıl yaratıldığına, bakmazlar mı?
İngilizce:
Do they not look at the Camels, how they are made?-
Fransızca:
Ne considèrent-ils donc pas les chameaux, comment ils ont été créés,
Almanca:
Schauen sie etwa nicht zu den Kamelen, wie sie erschaffen wurden,
Rusça:
Неужели они не видят, как созданы верблюды,
Açıklama:

veile-ssemâi keyfe rufi`at.
Arapça:
وَإِلَى السَّمَاءِ كَيْفَ رُفِعَتْ
Türkçe:
Ve göğe ki, nasıl yükseltildi!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Göğe bakmıyorlar mı, nasıl yükseltilmiş?
Diyanet Vakfı:
Göğe bakmıyorlar mı nasıl yükseltilmiş?
İngilizce:
And at the Sky, how it is raised high?-
Fransızca:
et le ciel comment il est élevé,
Almanca:
und zum Himmel, wie er gehoben wurde,
Rusça:
как вознесено небо,
Açıklama:

veile-lcibâli keyfe nüṣibet.
Arapça:
وَإِلَى الْجِبَالِ كَيْفَ نُصِبَتْ
Türkçe:
Ve dağlara ki, nasıl dikildi!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bakmıyorlar mı dağlara, nasıl dikilmiş?
Diyanet Vakfı:
Dağların nasıl dikildiğine, bakmazlar mı?
İngilizce:
And at the Mountains, how they are fixed firm?-
Fransızca:
et les montagnes comment elles sont dressées
Almanca:
und zu den Bergen, wie sie hingestellt wurden,
Rusça:
как водружены горы,
Açıklama:

veile-l'arḍi keyfe süṭiḥat.
Arapça:
وَإِلَى الْأَرْضِ كَيْفَ سُطِحَتْ
Türkçe:
Ve yere, nasıl yayılıp döşendi!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yere bakmıyorlar mı, nasıl yayılmış?
Diyanet Vakfı:
Yeryüzünün nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı?
İngilizce:
And at the Earth, how it is spread out?
Fransızca:
et la terre comment elle est nivelée ?
Almanca:
und zu der Erde, wie sie ausgebreitet wurde?!
Rusça:
как распростерта земля?
Açıklama:

feẕekkir innemâ ente müẕekkir.
Arapça:
فَذَكِّرْ إِنَّمَا أَنتَ مُذَكِّرٌ
Türkçe:
Artık uyar/düşündür! Çünkü sen bir uyarıcı/düşündürücüsün.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Haydi öğüt ver; sen şimdi sırf bir öğütçüsün.
Diyanet Vakfı:
O halde (Resulüm), öğüt ver. Çünkü sen ancak öğüt vericisin.
İngilizce:
Therefore do thou give admonition, for thou art one to admonish.
Fransızca:
Eh bien, rappelle ! Tu n'es qu'un rappeleur,
Almanca:
So ermahne! Du bist doch nur ein Ermahner,
Rusça:
Наставляй же, ведь ты являешься наставником,
Açıklama:

leste `aleyhim bimüṣayṭir.
Arapça:
لَّسْتَ عَلَيْهِم بِمُصَيْطِرٍ
Türkçe:
Üzerlerine musallat bir despot değilsin.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onların üzerinde bir zorba değilsin.
Diyanet Vakfı:
Onların üzerinde bir zorba değilsin.
İngilizce:
Thou art not one to manage (men's) affairs.
Fransızca:
et tu n'es pas un dominateur sur eux.
Almanca:
du bist über sie kein Verfügender.
Rusça:
и ты не властен над ними.
Açıklama:

illâ men tevellâ vekefera.
Arapça:
إِلَّا مَن تَوَلَّىٰ وَكَفَرَ
Türkçe:
Tersine giden, nankörlük eden başka.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ancak kim yüz çevirir ve kâfir olursa,
Diyanet Vakfı:
Ancak yüz çevirir inkar ederse,
İngilizce:
But if any turn away and reject Allah,-
Fransızca:
Sauf celui qui tourne le dos et ne croit pas,
Almanca:
Außer demjenigen, der den Rücken kehrte und Kufr betrieb,
Rusça:
А тех, кто отвернется и не уверует,
Açıklama:

feyü`aẕẕibühü-llâhü-l`aẕâbe-l'ekber.
Arapça:
فَيُعَذِّبُهُ اللَّهُ الْعَذَابَ الْأَكْبَرَ
Türkçe:
Allah, böylesine en büyük azapla azap edecektir.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah ona en büyük azap ile azap edecek.
Diyanet Vakfı:
İşte öylesini Allah en büyük azap ile cezalandırır.
İngilizce:
Allah will punish him with a mighty Punishment,
Fransızca:
alors Allah le châtiera du plus grand châtiment.
Almanca:
den wird ALLAH dann mit der größten Peinigung peinigen.
Rusça:
Аллах подвергнет величайшим мучениям.
Açıklama:

inne ileynâ iyâbehüm.
Arapça:
إِنَّ إِلَيْنَا إِيَابَهُمْ
Türkçe:
Hiç kuşkusuz, onların dönüşleri bizedir.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kuşkusuz onlar döne dolaşa bize gelecekler.
Diyanet Vakfı:
Şüphesiz onların dönüşü sadece bizedir.
İngilizce:
For to Us will be their return;
Fransızca:
Vers Nous est leur retour.
Almanca:
Gewiß, zu Uns ist ihre Rückkehr,
Rusça:
К Нам они вернутся,
Açıklama:
Sayfalar
