Cuz 30

 
00:00

vezerâbiyyü mebŝûŝeh.

Arapça:

وَزَرَابِيُّ مَبْثُوثَةٌ

Türkçe:

Serilmiş seçme döşekler.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Serilmiş halılar vardır.

Diyanet Vakfı:

Serilmiş halılar vardır.

İngilizce:

And rich carpets (all) spread out.

Fransızca:

et des tapis étalés.

Almanca:

und verteilte Teppiche.

Rusça:

и разостланы ковры.

Açıklama:
 
00:00

efelâ yenżurûne ile-l'ibili keyfe ḫuliḳat.

Arapça:

أَفَلَا يَنظُرُونَ إِلَى الْإِبِلِ كَيْفَ خُلِقَتْ

Türkçe:

Bakmıyorlar mı o deveye, nasıl yaratıldı!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Bakmıyorlar mı o develere, nasıl yaratılmış?

Diyanet Vakfı:

(İnsanlar) devenin nasıl yaratıldığına, bakmazlar mı?

İngilizce:

Do they not look at the Camels, how they are made?-

Fransızca:

Ne considèrent-ils donc pas les chameaux, comment ils ont été créés,

Almanca:

Schauen sie etwa nicht zu den Kamelen, wie sie erschaffen wurden,

Rusça:

Неужели они не видят, как созданы верблюды,

Açıklama:
 
00:00

veile-ssemâi keyfe rufi`at.

Arapça:

وَإِلَى السَّمَاءِ كَيْفَ رُفِعَتْ

Türkçe:

Ve göğe ki, nasıl yükseltildi!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Göğe bakmıyorlar mı, nasıl yükseltilmiş?

Diyanet Vakfı:

Göğe bakmıyorlar mı nasıl yükseltilmiş?

İngilizce:

And at the Sky, how it is raised high?-

Fransızca:

et le ciel comment il est élevé,

Almanca:

und zum Himmel, wie er gehoben wurde,

Rusça:

как вознесено небо,

Açıklama:
 
00:00

veile-lcibâli keyfe nüṣibet.

Arapça:

وَإِلَى الْجِبَالِ كَيْفَ نُصِبَتْ

Türkçe:

Ve dağlara ki, nasıl dikildi!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Bakmıyorlar mı dağlara, nasıl dikilmiş?

Diyanet Vakfı:

Dağların nasıl dikildiğine, bakmazlar mı?

İngilizce:

And at the Mountains, how they are fixed firm?-

Fransızca:

et les montagnes comment elles sont dressées

Almanca:

und zu den Bergen, wie sie hingestellt wurden,

Rusça:

как водружены горы,

Açıklama:
 
00:00

veile-l'arḍi keyfe süṭiḥat.

Arapça:

وَإِلَى الْأَرْضِ كَيْفَ سُطِحَتْ

Türkçe:

Ve yere, nasıl yayılıp döşendi!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Yere bakmıyorlar mı, nasıl yayılmış?

Diyanet Vakfı:

Yeryüzünün nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı?

İngilizce:

And at the Earth, how it is spread out?

Fransızca:

et la terre comment elle est nivelée ?

Almanca:

und zu der Erde, wie sie ausgebreitet wurde?!

Rusça:

как распростерта земля?

Açıklama:
 
00:00

feẕekkir innemâ ente müẕekkir.

Arapça:

فَذَكِّرْ إِنَّمَا أَنتَ مُذَكِّرٌ

Türkçe:

Artık uyar/düşündür! Çünkü sen bir uyarıcı/düşündürücüsün.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Haydi öğüt ver; sen şimdi sırf bir öğütçüsün.

Diyanet Vakfı:

O halde (Resulüm), öğüt ver. Çünkü sen ancak öğüt vericisin.

İngilizce:

Therefore do thou give admonition, for thou art one to admonish.

Fransızca:

Eh bien, rappelle ! Tu n'es qu'un rappeleur,

Almanca:

So ermahne! Du bist doch nur ein Ermahner,

Rusça:

Наставляй же, ведь ты являешься наставником,

Açıklama:
 
00:00

leste `aleyhim bimüṣayṭir.

Arapça:

لَّسْتَ عَلَيْهِم بِمُصَيْطِرٍ

Türkçe:

Üzerlerine musallat bir despot değilsin.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onların üzerinde bir zorba değilsin.

Diyanet Vakfı:

Onların üzerinde bir zorba değilsin.

İngilizce:

Thou art not one to manage (men's) affairs.

Fransızca:

et tu n'es pas un dominateur sur eux.

Almanca:

du bist über sie kein Verfügender.

Rusça:

и ты не властен над ними.

Açıklama:
 
00:00

illâ men tevellâ vekefera.

Arapça:

إِلَّا مَن تَوَلَّىٰ وَكَفَرَ

Türkçe:

Tersine giden, nankörlük eden başka.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ancak kim yüz çevirir ve kâfir olursa,

Diyanet Vakfı:

Ancak yüz çevirir inkar ederse,

İngilizce:

But if any turn away and reject Allah,-

Fransızca:

Sauf celui qui tourne le dos et ne croit pas,

Almanca:

Außer demjenigen, der den Rücken kehrte und Kufr betrieb,

Rusça:

А тех, кто отвернется и не уверует,

Açıklama:
 
00:00

feyü`aẕẕibühü-llâhü-l`aẕâbe-l'ekber.

Arapça:

فَيُعَذِّبُهُ اللَّهُ الْعَذَابَ الْأَكْبَرَ

Türkçe:

Allah, böylesine en büyük azapla azap edecektir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Allah ona en büyük azap ile azap edecek.

Diyanet Vakfı:

İşte öylesini Allah en büyük azap ile cezalandırır.

İngilizce:

Allah will punish him with a mighty Punishment,

Fransızca:

alors Allah le châtiera du plus grand châtiment.

Almanca:

den wird ALLAH dann mit der größten Peinigung peinigen.

Rusça:

Аллах подвергнет величайшим мучениям.

Açıklama:
 
00:00

inne ileynâ iyâbehüm.

Arapça:

إِنَّ إِلَيْنَا إِيَابَهُمْ

Türkçe:

Hiç kuşkusuz, onların dönüşleri bizedir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Kuşkusuz onlar döne dolaşa bize gelecekler.

Diyanet Vakfı:

Şüphesiz onların dönüşü sadece bizedir.

İngilizce:

For to Us will be their return;

Fransızca:

Vers Nous est leur retour.

Almanca:

Gewiß, zu Uns ist ihre Rückkehr,

Rusça:

К Нам они вернутся,

Açıklama:

Sayfalar

Cuz 30 beslemesine abone olun.