Cuz 30

 
00:00

leterkebünne ṭabeḳan `an ṭabaḳ.

Arapça:

لَتَرْكَبُنَّ طَبَقًا عَن طَبَقٍ

Türkçe:

Ki siz boyuttan boyuta/halden hale mutlaka geçeceksiniz.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ki, siz elbette halden hale geçeceksiniz.

Diyanet Vakfı:

Ki, siz elbette halden hale geçeceksiniz.

İngilizce:

Ye shall surely travel from stage to stage.

Fransızca:

Vous passerez, certes, par des états successifs !

Almanca:

ihr werdet doch von einem Zustand zum anderen aufsteigen.

Rusça:

Вы переходите из одного состояния в другое.

Açıklama:
 
00:00

femâ lehüm lâ yü'minûn.

Arapça:

فَمَا لَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ

Türkçe:

Peki onlara ne oluyor da iman etmiyorlar?!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Böyleyken onlar neden acaba iman etmezler?

Diyanet Vakfı:

Böyleyken onlar acaba neden iman etmezler?

İngilizce:

What then is the matter with them, that they believe not?-

Fransızca:

Qu'ont-ils à ne pas croire ?

Almanca:

Weshalb verinnerlichen sie den Iman nicht?!

Rusça:

Почему же они не веруют

Açıklama:
 
00:00

veiẕâ ḳurie `aleyhimü-lḳur'ânü lâ yescüdûn.

Arapça:

وَإِذَا قُرِئَ عَلَيْهِمُ الْقُرْآنُ لَا يَسْجُدُونَ ۩

Türkçe:

Karşılarında Kur'an okunduğu zaman secde etmiyorlar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Karşılarında Kur'ân okunduğu vakit secde etmezler?

Diyanet Vakfı:

Onlar kendilerine Kur'an okununca secde de etmezler.

İngilizce:

And when the Qur'an is read to them, they fall not prostrate,

Fransızca:

et à ne pas se prosterner quand le Coran leur est lu ?

Almanca:

Und wenn ihnen der Quran vorgetragen wird, vollziehen sie kein Sudschud.

Rusça:

и не падают ниц, когда им читают Коран?

Açıklama:
 
00:00

beli-lleẕîne keferû yükeẕẕibûn.

Arapça:

بَلِ الَّذِينَ كَفَرُوا يُكَذِّبُونَ

Türkçe:

Tam aksine, o küfre sapanlar yalanlıyorlar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Aksine o nankörler yalanlıyorlar.

Diyanet Vakfı:

Aksine, kafirler yalanlıyorlar.

İngilizce:

But on the contrary the Unbelievers reject (it).

Fransızca:

Mais ceux qui ne croient pas, le traitent plutôt de mensonge.

Almanca:

Nein, sondern diejenigen, die Kufr betrieben haben, leugnen ab,

Rusça:

Неверующие считают это ложью,

Açıklama:
 
00:00

vellâhü a`lemü bimâ yû`ûn.

Arapça:

وَاللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا يُوعُونَ

Türkçe:

Allah, içlerinde sakladıklarını çok iyi biliyor.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Oysa Allah içlerinde sakladıklarını biliyor.

Diyanet Vakfı:

Halbuki Allah onların gizlediği şeyleri çok iyi bilir.

İngilizce:

But Allah has full knowledge of what they secrete (in their breasts)

Fransızca:

Or, Allah sait bien ce qu'ils dissimulent.

Almanca:

und ALLAH weiß besser Bescheid über das, was ihnen bewußt ist.

Rusça:

но Аллаху лучше знать, что они вмещают (какие добрые и злые деяния они совершают).

Açıklama:
 
00:00

febeşşirhüm bi`aẕâbin elîm.

Arapça:

فَبَشِّرْهُم بِعَذَابٍ أَلِيمٍ

Türkçe:

O halde, onlara acıklı bir azap muştula!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onun için onlara elem verici bir azabı müjdele.

Diyanet Vakfı:

(Resulüm!) Onlara acı azabı müjdele!

İngilizce:

So announce to them a Penalty Grievous,

Fransızca:

Annonce-leur donc un châtiment douloureux.

Almanca:

So überbringe ihnen die "frohe Botschaft" über eine qualvolle Peinigung,

Rusça:

Обрадуй же их мучительными страданиями,

Açıklama:
 
00:00

ille-lleẕîne âmenû ve`amilu-ṣṣâliḥâti lehüm ecrun gayru memnûn.

Arapça:

إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ أَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍ

Türkçe:

İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlar müstesnadır. Onlar için kesintisiz bir ödül vardır.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ancak iman edip iyi ameller işleyenler başkadır. Onlara tükenmez bir ecir vardır.

Diyanet Vakfı:

İman edip salih amel işleyenler başkadır; onlar için arkası kesilmeyen bir mükafat vardır.

İngilizce:

Except to those who believe and work righteous deeds: For them is a Reward that will never fail.

Fransızca:

Sauf ceux qui croient et accomplissent les bonnes oeuvres : à eux une récompense jamais interrompue.

Almanca:

außer denjenigen, die den Iman verinnerlichten und gottgefällig guttaten, für die ist eine nicht endende Belohnung bestimmt.

Rusça:

кроме тех, которые уверовали и совершали праведные деяния. Им уготована награда неиссякаемая.

Açıklama:
 
00:00

vessemâi ẕâti-lbürûc.

Arapça:

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالسَّمَاءِ ذَاتِ الْبُرُوجِ

Türkçe:

Yemin olsun o burçlarla dolu göğe,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Burçlar sahibi gökyüzüne,

Diyanet Vakfı:

Burçlara sahip gökyüzüne,

İngilizce:

By the sky, (displaying) the Zodiacal Signs;

Fransızca:

Par le ciel aux constellations !

Almanca:

Bei dem Himmel von Sternbildern,

Rusça:

Клянусь небом с созвездиями Зодиака!

Açıklama:
 
00:00

velyevmi-lmev`ûd.

Arapça:

وَالْيَوْمِ الْمَوْعُودِ

Türkçe:

O vaat olunan güne,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Vaad olunan o güne,

Diyanet Vakfı:

Geleceği bildirilmiş olan güne,

İngilizce:

By the promised Day (of Judgment);

Fransızca:

et par le jour promis !

Almanca:

und bei dem angedrohten Tag,

Rusça:

Клянусь днем обещанным!

Açıklama:
 
00:00

veşâhidiv vemeşhûd.

Arapça:

وَشَاهِدٍ وَمَشْهُودٍ

Türkçe:

Tanıklık edene, tanıklık edilene/seyredene, seyredilene,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Şahitlik edene ve edilene andolsun ki,

Diyanet Vakfı:

(O günde) tanıklık edene ve edilene andolsun ki,

İngilizce:

By one that witnesses, and the subject of the witness;-

Fransızca:

et par le témoin et ce dont on témoigne !

Almanca:

und bei dem Zeugen und Bezeugten,

Rusça:

Клянусь свидетельствующим и засвидетельствованным!

Açıklama:

Sayfalar

Cuz 30 beslemesine abone olun.