
ḳutile aṣḥâbü-l'uḫdûd.
Arapça:
قُتِلَ أَصْحَابُ الْأُخْدُودِ
Türkçe:
Ki gebertildi o hendekçi grup/o kamçıları hendek gibi iz bırakan herifler,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kahroldu o hendeğin sahipleri,
Diyanet Vakfı:
Kahroldu o hendeğin sahipleri,
İngilizce:
Woe to the makers of the pit (of fire),
Fransızca:
Périssent les gens de l'Ukhdoud ,
Almanca:
Tod sei den Weggenossen des Grabens.
Rusça:
Да сгинут собравшиеся у рва
Açıklama:

ennâri ẕâti-lveḳûd.
Arapça:
النَّارِ ذَاتِ الْوَقُودِ
Türkçe:
O tutuşturulan ateşin adamları,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O çıralı ateşin,
Diyanet Vakfı:
O çıralı ateşin,
İngilizce:
Fire supplied (abundantly) with fuel:
Fransızca:
par le feu plein de combustible,
Almanca:
Das Feuer darin ist mit Brennstoff,
Rusça:
огненного, поддерживаемого растопкой,
Açıklama:

iẕ hüm `aleyhâ ḳu`ûd.
Arapça:
إِذْ هُمْ عَلَيْهَا قُعُودٌ
Türkçe:
Onlar onun başında oturmuşlardı.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hani o ateşin başına oturmuşlar,
Diyanet Vakfı:
Onlar (yakanlar) da başlarına oturmuşlar,
İngilizce:
Behold! they sat over against the (fire),
Fransızca:
cependant qu'ils étaient assis tout autour,
Almanca:
als sie um es herum saßen,
Rusça:
Вот они уселись возле него,
Açıklama:

vehüm `alâ mâ yef`alûne bilmü'minîne şühûd.
Arapça:
وَهُمْ عَلَىٰ مَا يَفْعَلُونَ بِالْمُؤْمِنِينَ شُهُودٌ
Türkçe:
Ve hepsi, müminlere yaptıklarını seyrediyorlardı.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Müminlere yaptıklarını seyrediyorlardı.
Diyanet Vakfı:
Müminlere yapmakta oldukları işkenceyi seyrediyorlardı.
İngilizce:
And they witnessed (all) that they were doing against the Believers.
Fransızca:
ils étaient ainsi témoins de ce qu'ils faisaient des croyants,
Almanca:
und sie sind über das, was sie mit den Mumin machen, Zeugen.
Rusça:
будучи свидетелями того, что творят с верующими.
Açıklama:

vemâ neḳamû minhüm illâ ey yü'minû billâhi-l`azîzi-lḥamîd.
Arapça:
وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ إِلَّا أَن يُؤْمِنُوا بِاللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ
Türkçe:
Onlardan sadece, Azîz ve Hamîd Allah'a iman ettikleri için öc alıyorlardı.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Müminlere kızmalarının sebebi de, onların yalnız çok güçlü ve övgüye lâyık olan Allah'a iman etmeleri idi.
Diyanet Vakfı:
Onlardan, sırf, aziz ve hamid olan Allah'a iman ettikleri için intikam aldılar.
İngilizce:
And they ill-treated them for no other reason than that they believed in Allah, Exalted in Power, Worthy of all Praise!-
Fransızca:
à qui ils ne leur reprochaient que d'avoir cru en Allah, le Puissant, le Digne de louange,
Almanca:
Und sie mißbilligten an ihnen nichts außer, daß sie den Iman verinnerlichten an ALLAH, Den Allwürdigen, Den Alllobenswürdigen,
Rusça:
Они вымещали им только за то, что те уверовали в Аллаха Могущественного, Достохвального,
Açıklama:

elleẕî lehû mülkü-ssemâvâti vel'arḍ. vellâhü `alâ külli şey'in şehîd.
Arapça:
الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۚ وَاللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ
Türkçe:
O Allah ki, göklerin ve yerin mülkü kendisinindir. Allah her şeye tanıktır.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O Allah ki, göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur ve Allah her şeye şahittir.
Diyanet Vakfı:
O Allah ki, göklerin ve yerin mülkü kendisine aittir, ve Allah her şeye şahittir.
İngilizce:
Him to Whom belongs the dominion of the heavens and the earth! And Allah is Witness to all things.
Fransızca:
Auquel appartient la royauté des cieux et de la terre. Allah est témoin de toute chose.
Almanca:
Dem die Herrschaft der Himmel und der Erde gehört. Und ALLAH ist über alles Zeuge.
Rusça:
Которому принадлежит власть над небесами и землей. Аллах - Свидетель всякой вещи!
Açıklama:

inne-lleẕîne fetenü-lmü'minîne velmü'minâti ŝümme lem yetûbû felehüm `aẕâbü cehenneme velehüm `aẕâbü-lḥarîḳ.
Arapça:
إِنَّ الَّذِينَ فَتَنُوا الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ الْحَرِيقِ
Türkçe:
Şu bir gerçek ki, inanan erkeklerle inanan kadınlara işkence edip sonra da tövbe etmemiş olanlar için, cehennem azabı vardır. Onlar için yangın azabı da vardır.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İnanan erkek ve kadınlara işkence yapıp sonra da tevbe etmeyenlere cehennem azabı ve yangın azabı vardır.
Diyanet Vakfı:
Şüphesiz inanmış erkeklerle inanmış kadınlara işkence edip sonra tevbe de etmeyenlere cehennem azabı ve (orada) yanma cezası vardır.
İngilizce:
Those who persecute (or draw into temptation) the Believers, men and women, and do not turn in repentance, will have the Penalty of Hell: They will have the Penalty of the Burning Fire.
Fransızca:
Ceux qui font subir des épreuves aux croyants et aux croyantes, puis ne se repentent pas, auront le châtiment de l'Enfer et le supplice du feu.
Almanca:
Gewiß, für diejenigen, die die Mumin-Männer und Mumin-Frauen der Fitna aussetzen, dann nicht bereuen, ist die Peinigung von Dschahannam und die Peinigung des Verbrennens bestimmt.
Rusça:
Тем, которые подвергли искушению верующих мужчин и женщин и не раскаялись, уготованы мучения в Геенне, мучения от обжигающего Огня.
Açıklama:

inne-lleẕîne âmenû ve`amilu-ṣṣâliḥâti lehüm cennâtün tecrî min taḥtihe-l'enhâr. ẕâlike-lfevzü-lkebîr.
Arapça:
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ ۚ ذَٰلِكَ الْفَوْزُ الْكَبِيرُ
Türkçe:
İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince onlar için, altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Büyük başarı işte budur.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İnanan ve iyi amel yapanlar için de altından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük kurtuluş odur.
Diyanet Vakfı:
İman edip salih ameller işleyenlere ise, zemininden ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük kurtuluş budur.
İngilizce:
For those who believe and do righteous deeds, will be Gardens; beneath which rivers flow: That is the great Salvation, (the fulfilment of all desires),
Fransızca:
Ceux qui croient et accomplissent les bonnes oeuvres auront des Jardins sous lesquels coulent les ruisseaux. Cela est le grand succès.
Almanca:
Gewiß, für diejenigen, die den Iman verinnerlicht und gottgefällig Gutes getan haben, sind Dschannat bestimmt, die von Flüssen durchflossen sind. Dies ist der große Erfolg.
Rusça:
Тем же, которые уверовали и совершали праведные деяния, уготованы Райские сады, в которых текут реки. Это - великое преуспеяние!
Açıklama:

inne baṭşe rabbike leşedîd.
Arapça:
إِنَّ بَطْشَ رَبِّكَ لَشَدِيدٌ
Türkçe:
Hiç kuşkusuz, Rabbinin yakalayışı/çarpışı çok şiddetlidir.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kuşkusuz Rabbinin yakalaması serttir.
Diyanet Vakfı:
Şüphesiz Rabbinin yakalaması çok şiddetlidir.
İngilizce:
Truly strong is the Grip (and Power) of thy Lord.
Fransızca:
La riposte de ton Seigneur est redoutable.
Almanca:
Gewiß, das Gewalt-Antun deines HERRN ist doch heftig.
Rusça:
Воистину, Хватка твоего Господа сурова!
Açıklama:

innehû hüve yübdiü veyü`îd.
Arapça:
إِنَّهُ هُوَ يُبْدِئُ وَيُعِيدُ
Türkçe:
İlk yaratan da O'dur, tekrar yaratan da O'dur!!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yoktan o yaratır ve tekrar o diriltir.
Diyanet Vakfı:
Bilin ki O, (kainat yokken) ilk olarak yaratan, (ölümden sonra tekrar hayatı) geri getirendir.
İngilizce:
It is He Who creates from the very beginning, and He can restore (life).
Fransızca:
C'est Lui, certes, qui commence (la création) et la refait.
Almanca:
Gewiß, ER ist derjenige, der beginnen und zurückkehren läßt.
Rusça:
Воистину, Он начинает и повторяет (создает творение в первый раз и воссоздает его или начинает наказывать и повторяет наказание).
Açıklama:
Sayfalar
