Cuz 30

 
00:00

ḳutile aṣḥâbü-l'uḫdûd.

Arapça:

قُتِلَ أَصْحَابُ الْأُخْدُودِ

Türkçe:

Ki gebertildi o hendekçi grup/o kamçıları hendek gibi iz bırakan herifler,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Kahroldu o hendeğin sahipleri,

Diyanet Vakfı:

Kahroldu o hendeğin sahipleri,

İngilizce:

Woe to the makers of the pit (of fire),

Fransızca:

Périssent les gens de l'Ukhdoud ,

Almanca:

Tod sei den Weggenossen des Grabens.

Rusça:

Да сгинут собравшиеся у рва

Açıklama:
 
00:00

ennâri ẕâti-lveḳûd.

Arapça:

النَّارِ ذَاتِ الْوَقُودِ

Türkçe:

O tutuşturulan ateşin adamları,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O çıralı ateşin,

Diyanet Vakfı:

O çıralı ateşin,

İngilizce:

Fire supplied (abundantly) with fuel:

Fransızca:

par le feu plein de combustible,

Almanca:

Das Feuer darin ist mit Brennstoff,

Rusça:

огненного, поддерживаемого растопкой,

Açıklama:
 
00:00

iẕ hüm `aleyhâ ḳu`ûd.

Arapça:

إِذْ هُمْ عَلَيْهَا قُعُودٌ

Türkçe:

Onlar onun başında oturmuşlardı.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Hani o ateşin başına oturmuşlar,

Diyanet Vakfı:

Onlar (yakanlar) da başlarına oturmuşlar,

İngilizce:

Behold! they sat over against the (fire),

Fransızca:

cependant qu'ils étaient assis tout autour,

Almanca:

als sie um es herum saßen,

Rusça:

Вот они уселись возле него,

Açıklama:
 
00:00

vehüm `alâ mâ yef`alûne bilmü'minîne şühûd.

Arapça:

وَهُمْ عَلَىٰ مَا يَفْعَلُونَ بِالْمُؤْمِنِينَ شُهُودٌ

Türkçe:

Ve hepsi, müminlere yaptıklarını seyrediyorlardı.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Müminlere yaptıklarını seyrediyorlardı.

Diyanet Vakfı:

Müminlere yapmakta oldukları işkenceyi seyrediyorlardı.

İngilizce:

And they witnessed (all) that they were doing against the Believers.

Fransızca:

ils étaient ainsi témoins de ce qu'ils faisaient des croyants,

Almanca:

und sie sind über das, was sie mit den Mumin machen, Zeugen.

Rusça:

будучи свидетелями того, что творят с верующими.

Açıklama:
 
00:00

vemâ neḳamû minhüm illâ ey yü'minû billâhi-l`azîzi-lḥamîd.

Arapça:

وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ إِلَّا أَن يُؤْمِنُوا بِاللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ

Türkçe:

Onlardan sadece, Azîz ve Hamîd Allah'a iman ettikleri için öc alıyorlardı.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Müminlere kızmalarının sebebi de, onların yalnız çok güçlü ve övgüye lâyık olan Allah'a iman etmeleri idi.

Diyanet Vakfı:

Onlardan, sırf, aziz ve hamid olan Allah'a iman ettikleri için intikam aldılar.

İngilizce:

And they ill-treated them for no other reason than that they believed in Allah, Exalted in Power, Worthy of all Praise!-

Fransızca:

à qui ils ne leur reprochaient que d'avoir cru en Allah, le Puissant, le Digne de louange,

Almanca:

Und sie mißbilligten an ihnen nichts außer, daß sie den Iman verinnerlichten an ALLAH, Den Allwürdigen, Den Alllobenswürdigen,

Rusça:

Они вымещали им только за то, что те уверовали в Аллаха Могущественного, Достохвального,

Açıklama:
 
00:00

elleẕî lehû mülkü-ssemâvâti vel'arḍ. vellâhü `alâ külli şey'in şehîd.

Arapça:

الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۚ وَاللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ

Türkçe:

O Allah ki, göklerin ve yerin mülkü kendisinindir. Allah her şeye tanıktır.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O Allah ki, göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur ve Allah her şeye şahittir.

Diyanet Vakfı:

O Allah ki, göklerin ve yerin mülkü kendisine aittir, ve Allah her şeye şahittir.

İngilizce:

Him to Whom belongs the dominion of the heavens and the earth! And Allah is Witness to all things.

Fransızca:

Auquel appartient la royauté des cieux et de la terre. Allah est témoin de toute chose.

Almanca:

Dem die Herrschaft der Himmel und der Erde gehört. Und ALLAH ist über alles Zeuge.

Rusça:

Которому принадлежит власть над небесами и землей. Аллах - Свидетель всякой вещи!

Açıklama:
 
00:00

inne-lleẕîne fetenü-lmü'minîne velmü'minâti ŝümme lem yetûbû felehüm `aẕâbü cehenneme velehüm `aẕâbü-lḥarîḳ.

Arapça:

إِنَّ الَّذِينَ فَتَنُوا الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ الْحَرِيقِ

Türkçe:

Şu bir gerçek ki, inanan erkeklerle inanan kadınlara işkence edip sonra da tövbe etmemiş olanlar için, cehennem azabı vardır. Onlar için yangın azabı da vardır.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

İnanan erkek ve kadınlara işkence yapıp sonra da tevbe etmeyenlere cehennem azabı ve yangın azabı vardır.

Diyanet Vakfı:

Şüphesiz inanmış erkeklerle inanmış kadınlara işkence edip sonra tevbe de etmeyenlere cehennem azabı ve (orada) yanma cezası vardır.

İngilizce:

Those who persecute (or draw into temptation) the Believers, men and women, and do not turn in repentance, will have the Penalty of Hell: They will have the Penalty of the Burning Fire.

Fransızca:

Ceux qui font subir des épreuves aux croyants et aux croyantes, puis ne se repentent pas, auront le châtiment de l'Enfer et le supplice du feu.

Almanca:

Gewiß, für diejenigen, die die Mumin-Männer und Mumin-Frauen der Fitna aussetzen, dann nicht bereuen, ist die Peinigung von Dschahannam und die Peinigung des Verbrennens bestimmt.

Rusça:

Тем, которые подвергли искушению верующих мужчин и женщин и не раскаялись, уготованы мучения в Геенне, мучения от обжигающего Огня.

Açıklama:
 
00:00

inne-lleẕîne âmenû ve`amilu-ṣṣâliḥâti lehüm cennâtün tecrî min taḥtihe-l'enhâr. ẕâlike-lfevzü-lkebîr.

Arapça:

إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ ۚ ذَٰلِكَ الْفَوْزُ الْكَبِيرُ

Türkçe:

İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince onlar için, altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Büyük başarı işte budur.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

İnanan ve iyi amel yapanlar için de altından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük kurtuluş odur.

Diyanet Vakfı:

İman edip salih ameller işleyenlere ise, zemininden ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük kurtuluş budur.

İngilizce:

For those who believe and do righteous deeds, will be Gardens; beneath which rivers flow: That is the great Salvation, (the fulfilment of all desires),

Fransızca:

Ceux qui croient et accomplissent les bonnes oeuvres auront des Jardins sous lesquels coulent les ruisseaux. Cela est le grand succès.

Almanca:

Gewiß, für diejenigen, die den Iman verinnerlicht und gottgefällig Gutes getan haben, sind Dschannat bestimmt, die von Flüssen durchflossen sind. Dies ist der große Erfolg.

Rusça:

Тем же, которые уверовали и совершали праведные деяния, уготованы Райские сады, в которых текут реки. Это - великое преуспеяние!

Açıklama:
 
00:00

inne baṭşe rabbike leşedîd.

Arapça:

إِنَّ بَطْشَ رَبِّكَ لَشَدِيدٌ

Türkçe:

Hiç kuşkusuz, Rabbinin yakalayışı/çarpışı çok şiddetlidir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Kuşkusuz Rabbinin yakalaması serttir.

Diyanet Vakfı:

Şüphesiz Rabbinin yakalaması çok şiddetlidir.

İngilizce:

Truly strong is the Grip (and Power) of thy Lord.

Fransızca:

La riposte de ton Seigneur est redoutable.

Almanca:

Gewiß, das Gewalt-Antun deines HERRN ist doch heftig.

Rusça:

Воистину, Хватка твоего Господа сурова!

Açıklama:
 
00:00

innehû hüve yübdiü veyü`îd.

Arapça:

إِنَّهُ هُوَ يُبْدِئُ وَيُعِيدُ

Türkçe:

İlk yaratan da O'dur, tekrar yaratan da O'dur!!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Yoktan o yaratır ve tekrar o diriltir.

Diyanet Vakfı:

Bilin ki O, (kainat yokken) ilk olarak yaratan, (ölümden sonra tekrar hayatı) geri getirendir.

İngilizce:

It is He Who creates from the very beginning, and He can restore (life).

Fransızca:

C'est Lui, certes, qui commence (la création) et la refait.

Almanca:

Gewiß, ER ist derjenige, der beginnen und zurückkehren läßt.

Rusça:

Воистину, Он начинает и повторяет (создает творение в первый раз и воссоздает его или начинает наказывать и повторяет наказание).

Açıklama:

Sayfalar

Cuz 30 beslemesine abone olun.