Cuz 30

 
00:00

yüsḳavne mir raḥîḳim maḫtûm.

Arapça:

يُسْقَوْنَ مِن رَّحِيقٍ مَّخْتُومٍ

Türkçe:

Katıksız, damgalı bir içecekten içirilirler,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onlara damgalı saf bir içki sunulur.

Diyanet Vakfı:

Kendilerine mühürlü halis bir içki sunulur.

İngilizce:

Their thirst will be slaked with Pure Wine sealed:

Fransızca:

On leur sert à boire un nectar pur, cacheté,

Almanca:

Ihnen wird von einem puren mit Aroma versehenen Getränk zu trinken gegeben,

Rusça:

Их будут поить выдержанным вином,

Açıklama:
 
00:00

ḫitâmühû misk. vefî ẕâlike felyetenâfesi-lmütenâfisûn.

Arapça:

خِتَامُهُ مِسْكٌ ۚ وَفِي ذَٰلِكَ فَلْيَتَنَافَسِ الْمُتَنَافِسُونَ

Türkçe:

Ki sonu bir misktir. İşte, yarışanlar böyle bir şey için yarışsınlar!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onun sonu misktir. İşte ona imrensin artık imrenenler.

Diyanet Vakfı:

Onun içiminin sonunda misk kokusu vardır. İşte yarışanlar ancak onda yarışsınlar.

İngilizce:

The seal thereof will be Musk: And for this let those aspire, who have aspirations:

Fransızca:

laissant un arrière-goût de musc. Que ceux qui la convoitent entrent en compétition [pour l'acquérir]

Almanca:

dessen Aroma aus Moschus ist. Und darin sollen die Konkurrierenden 3 konkurrieren,

Rusça:

запечатанным мускусом. Пусть же ради этого состязаются состязающиеся!

Açıklama:
 
00:00

vemizâcühû min tesnîm.

Arapça:

وَمِزَاجُهُ مِن تَسْنِيمٍ

Türkçe:

Onun katkısı Tesnîm'den; en yüce, en seçkin olandandır.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Karışımı Tesnim'dendir (En üstün cennet şarabındandır).

Diyanet Vakfı:

Karışımı Tesnim'dendir.

İngilizce:

With it will be (given) a mixture of Tasnim:

Fransızca:

Il est mélangé à la boisson de Tasnim ,

Almanca:

Und dessen Mischung ist aus Tasniem,

Rusça:

Оно смешано с напитком из Таснима -

Açıklama:
 
00:00

`ayney yeşrabü bihe-lmüḳarrabûn.

Arapça:

عَيْنًا يَشْرَبُ بِهَا الْمُقَرَّبُونَ

Türkçe:

Bir kaynak ki, iyice yaklaştırılmış olanlar içerler ondan.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Allah'a yakın olanların içecekleri bir kaynaktır o.

Diyanet Vakfı:

(O Tesnim Allah'a) Yakın olanların içecekleri bir kaynaktır.

İngilizce:

A spring, from (the waters) whereof drink those Nearest to Allah.

Fransızca:

source dont les rapprochés boivent.

Almanca:

eine Quelle, aus der die Nahestehenden trinken.

Rusça:

источника, из которого пьют приближенные.

Açıklama:
 
00:00

inne-lleẕîne ecramû kânû mine-lleẕîne âmenû yaḍḥakûn.

Arapça:

إِنَّ الَّذِينَ أَجْرَمُوا كَانُوا مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا يَضْحَكُونَ

Türkçe:

Şu bir gerçek ki, suça batmış olanlar, iman sahiplerine gülerlerdi.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Doğrusu o suç işleyenler inananlara gülüyorlardı.

Diyanet Vakfı:

Şüphesiz günahkarlar, (dünyada) iman edenlere gülerlerdi.

İngilizce:

Those in sin used to laugh at those who believed,

Fransızca:

Les criminels riaient de ceux qui croyaient,

Almanca:

Gewiß, diejenigen, die schwere Verfehlungen begingen, pflegten sich über diejenigen, die den Iman verinnerlichten, lustig zu machen.

Rusça:

Грешники смеялись над теми, которые уверовали.

Açıklama:
 
00:00

veiẕâ merrû bihim yetegâmezûn.

Arapça:

وَإِذَا مَرُّوا بِهِمْ يَتَغَامَزُونَ

Türkçe:

Onların yanlarından geçerken birbirlerine kaş-göz işareti yaparlardı.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onlara uğradıkları vakit birbirlerine göz kırpıyorlardı.

Diyanet Vakfı:

Onlarla karşılaştıklarında kaş göz hareketiyle alay ederlerdi.

İngilizce:

And whenever they passed by them, used to wink at each other (in mockery);

Fransızca:

et, passant près d'eux, ils se faisaient des oeillades,

Almanca:

Und als sie an ihnen vorbeigingen, zwinkerten sie einander (vielsagend) zu.

Rusça:

Проходя мимо них, они подмигивали друг другу,

Açıklama:
 
00:00

veiẕe-nḳalebû ilâ ehlihimü-nḳalebû fekihîn.

Arapça:

وَإِذَا انقَلَبُوا إِلَىٰ أَهْلِهِمُ انقَلَبُوا فَكِهِينَ

Türkçe:

Ailelerine döndüklerinde, gülüp eğlenmeye koyulurlardı.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Evlerine döndükleri zaman zevklenerek dönüyorlardı.

Diyanet Vakfı:

Ailelerine döndüklerinde, (alaylarından dolayı) keyiflenerek dönerlerdi.

İngilizce:

And when they returned to their own people, they would return jesting;

Fransızca:

et, retournant dans leurs familles, ils retournaient en plaisantant,

Almanca:

Und als sie zu ihren Familien zurückkehrten, kehrten sie freudenerregt zurück.

Rusça:

возвращаясь к своим семьям, они возвращались, шутя,

Açıklama:
 
00:00

veiẕâ raevhüm ḳâlû inne hâülâi leḍâllûn.

Arapça:

وَإِذَا رَأَوْهُمْ قَالُوا إِنَّ هَٰؤُلَاءِ لَضَالُّونَ

Türkçe:

İnananları gördüklerinde: "Şunlar var ya! Şaşkın, sapık bunlar!" derlerdi.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Müminleri gördükleri vakit; "işte bunlar sapıklar" diyorlardı.

Diyanet Vakfı:

Müminleri gördüklerinde: "Şüphesiz bunlar sapıtmış" derlerdi.

İngilizce:

And whenever they saw them, they would say, "Behold! These are the people truly astray!"

Fransızca:

et les voyant, ils disaient : "Ce sont vraiment ceux-là les égarés".

Almanca:

Und als sie sie sahen, sagten sie: "Gewiß, diese sind doch Abirrende.

Rusça:

а завидя их, они говорили: "Воистину, эти впали в заблуждение".

Açıklama:
 
00:00

vemâ ürsilû `aleyhim ḥâfiżîn.

Arapça:

وَمَا أُرْسِلُوا عَلَيْهِمْ حَافِظِينَ

Türkçe:

Oysaki kendileri, inananlar üzerine bekçi gönderilmemişti.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Oysa onlar müminler üzerine bekçi olarak gönderilmemişlerdi.

Diyanet Vakfı:

Halbuki onlar, müminleri denetleyici olarak gönderilmediler.

İngilizce:

But they had not been sent as keepers over them!

Fransızca:

Or, ils n'ont pas été envoyés pour être leurs gardiens.

Almanca:

Und über ihnen wurden keine Bewahrende entsandt."

Rusça:

Однако они не были посланы к ним хранителями.

Açıklama:
 
00:00

felyevme-lleẕîne âmenû mine-lküffâri yaḍḥakûn.

Arapça:

فَالْيَوْمَ الَّذِينَ آمَنُوا مِنَ الْكُفَّارِ يَضْحَكُونَ

Türkçe:

İşte bugün, iman sahipleri, küfre batmışlara gülüyorlar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

İşte bugün de inananlar kâfirlere gülecek.

Diyanet Vakfı:

İşte o gün (ahirette) de iman edenler kafirlere gülerler.

İngilizce:

But on this Day the Believers will laugh at the Unbelievers:

Fransızca:

Aujourd'hui, donc, ce sont ceux qui ont cru qui rient des infidèles

Almanca:

An diesem Tag also machen sich diejenigen, die den Iman verinnerlichten, über die Kafir lustig.

Rusça:

В тот день верующие будут смеяться над неверующими

Açıklama:

Sayfalar

Cuz 30 beslemesine abone olun.