
yüsḳavne mir raḥîḳim maḫtûm.
Arapça:
يُسْقَوْنَ مِن رَّحِيقٍ مَّخْتُومٍ
Türkçe:
Katıksız, damgalı bir içecekten içirilirler,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlara damgalı saf bir içki sunulur.
Diyanet Vakfı:
Kendilerine mühürlü halis bir içki sunulur.
İngilizce:
Their thirst will be slaked with Pure Wine sealed:
Fransızca:
On leur sert à boire un nectar pur, cacheté,
Almanca:
Ihnen wird von einem puren mit Aroma versehenen Getränk zu trinken gegeben,
Rusça:
Их будут поить выдержанным вином,
Açıklama:

ḫitâmühû misk. vefî ẕâlike felyetenâfesi-lmütenâfisûn.
Arapça:
خِتَامُهُ مِسْكٌ ۚ وَفِي ذَٰلِكَ فَلْيَتَنَافَسِ الْمُتَنَافِسُونَ
Türkçe:
Ki sonu bir misktir. İşte, yarışanlar böyle bir şey için yarışsınlar!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onun sonu misktir. İşte ona imrensin artık imrenenler.
Diyanet Vakfı:
Onun içiminin sonunda misk kokusu vardır. İşte yarışanlar ancak onda yarışsınlar.
İngilizce:
The seal thereof will be Musk: And for this let those aspire, who have aspirations:
Fransızca:
laissant un arrière-goût de musc. Que ceux qui la convoitent entrent en compétition [pour l'acquérir]
Almanca:
dessen Aroma aus Moschus ist. Und darin sollen die Konkurrierenden 3 konkurrieren,
Rusça:
запечатанным мускусом. Пусть же ради этого состязаются состязающиеся!
Açıklama:

vemizâcühû min tesnîm.
Arapça:
وَمِزَاجُهُ مِن تَسْنِيمٍ
Türkçe:
Onun katkısı Tesnîm'den; en yüce, en seçkin olandandır.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Karışımı Tesnim'dendir (En üstün cennet şarabındandır).
Diyanet Vakfı:
Karışımı Tesnim'dendir.
İngilizce:
With it will be (given) a mixture of Tasnim:
Fransızca:
Il est mélangé à la boisson de Tasnim ,
Almanca:
Und dessen Mischung ist aus Tasniem,
Rusça:
Оно смешано с напитком из Таснима -
Açıklama:

`ayney yeşrabü bihe-lmüḳarrabûn.
Arapça:
عَيْنًا يَشْرَبُ بِهَا الْمُقَرَّبُونَ
Türkçe:
Bir kaynak ki, iyice yaklaştırılmış olanlar içerler ondan.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah'a yakın olanların içecekleri bir kaynaktır o.
Diyanet Vakfı:
(O Tesnim Allah'a) Yakın olanların içecekleri bir kaynaktır.
İngilizce:
A spring, from (the waters) whereof drink those Nearest to Allah.
Fransızca:
source dont les rapprochés boivent.
Almanca:
eine Quelle, aus der die Nahestehenden trinken.
Rusça:
источника, из которого пьют приближенные.
Açıklama:

inne-lleẕîne ecramû kânû mine-lleẕîne âmenû yaḍḥakûn.
Arapça:
إِنَّ الَّذِينَ أَجْرَمُوا كَانُوا مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا يَضْحَكُونَ
Türkçe:
Şu bir gerçek ki, suça batmış olanlar, iman sahiplerine gülerlerdi.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Doğrusu o suç işleyenler inananlara gülüyorlardı.
Diyanet Vakfı:
Şüphesiz günahkarlar, (dünyada) iman edenlere gülerlerdi.
İngilizce:
Those in sin used to laugh at those who believed,
Fransızca:
Les criminels riaient de ceux qui croyaient,
Almanca:
Gewiß, diejenigen, die schwere Verfehlungen begingen, pflegten sich über diejenigen, die den Iman verinnerlichten, lustig zu machen.
Rusça:
Грешники смеялись над теми, которые уверовали.
Açıklama:

veiẕâ merrû bihim yetegâmezûn.
Arapça:
وَإِذَا مَرُّوا بِهِمْ يَتَغَامَزُونَ
Türkçe:
Onların yanlarından geçerken birbirlerine kaş-göz işareti yaparlardı.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlara uğradıkları vakit birbirlerine göz kırpıyorlardı.
Diyanet Vakfı:
Onlarla karşılaştıklarında kaş göz hareketiyle alay ederlerdi.
İngilizce:
And whenever they passed by them, used to wink at each other (in mockery);
Fransızca:
et, passant près d'eux, ils se faisaient des oeillades,
Almanca:
Und als sie an ihnen vorbeigingen, zwinkerten sie einander (vielsagend) zu.
Rusça:
Проходя мимо них, они подмигивали друг другу,
Açıklama:

veiẕe-nḳalebû ilâ ehlihimü-nḳalebû fekihîn.
Arapça:
وَإِذَا انقَلَبُوا إِلَىٰ أَهْلِهِمُ انقَلَبُوا فَكِهِينَ
Türkçe:
Ailelerine döndüklerinde, gülüp eğlenmeye koyulurlardı.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Evlerine döndükleri zaman zevklenerek dönüyorlardı.
Diyanet Vakfı:
Ailelerine döndüklerinde, (alaylarından dolayı) keyiflenerek dönerlerdi.
İngilizce:
And when they returned to their own people, they would return jesting;
Fransızca:
et, retournant dans leurs familles, ils retournaient en plaisantant,
Almanca:
Und als sie zu ihren Familien zurückkehrten, kehrten sie freudenerregt zurück.
Rusça:
возвращаясь к своим семьям, они возвращались, шутя,
Açıklama:

veiẕâ raevhüm ḳâlû inne hâülâi leḍâllûn.
Arapça:
وَإِذَا رَأَوْهُمْ قَالُوا إِنَّ هَٰؤُلَاءِ لَضَالُّونَ
Türkçe:
İnananları gördüklerinde: "Şunlar var ya! Şaşkın, sapık bunlar!" derlerdi.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Müminleri gördükleri vakit; "işte bunlar sapıklar" diyorlardı.
Diyanet Vakfı:
Müminleri gördüklerinde: "Şüphesiz bunlar sapıtmış" derlerdi.
İngilizce:
And whenever they saw them, they would say, "Behold! These are the people truly astray!"
Fransızca:
et les voyant, ils disaient : "Ce sont vraiment ceux-là les égarés".
Almanca:
Und als sie sie sahen, sagten sie: "Gewiß, diese sind doch Abirrende.
Rusça:
а завидя их, они говорили: "Воистину, эти впали в заблуждение".
Açıklama:

vemâ ürsilû `aleyhim ḥâfiżîn.
Arapça:
وَمَا أُرْسِلُوا عَلَيْهِمْ حَافِظِينَ
Türkçe:
Oysaki kendileri, inananlar üzerine bekçi gönderilmemişti.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Oysa onlar müminler üzerine bekçi olarak gönderilmemişlerdi.
Diyanet Vakfı:
Halbuki onlar, müminleri denetleyici olarak gönderilmediler.
İngilizce:
But they had not been sent as keepers over them!
Fransızca:
Or, ils n'ont pas été envoyés pour être leurs gardiens.
Almanca:
Und über ihnen wurden keine Bewahrende entsandt."
Rusça:
Однако они не были посланы к ним хранителями.
Açıklama:

felyevme-lleẕîne âmenû mine-lküffâri yaḍḥakûn.
Arapça:
فَالْيَوْمَ الَّذِينَ آمَنُوا مِنَ الْكُفَّارِ يَضْحَكُونَ
Türkçe:
İşte bugün, iman sahipleri, küfre batmışlara gülüyorlar.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İşte bugün de inananlar kâfirlere gülecek.
Diyanet Vakfı:
İşte o gün (ahirette) de iman edenler kafirlere gülerler.
İngilizce:
But on this Day the Believers will laugh at the Unbelievers:
Fransızca:
Aujourd'hui, donc, ce sont ceux qui ont cru qui rient des infidèles
Almanca:
An diesem Tag also machen sich diejenigen, die den Iman verinnerlichten, über die Kafir lustig.
Rusça:
В тот день верующие будут смеяться над неверующими
Açıklama:
Sayfalar
