Cuz 30

 
00:00

liyevmin `ażîm.

Arapça:

لِيَوْمٍ عَظِيمٍ

Türkçe:

Çok büyük bir gün için.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Büyük bir gün için.

Diyanet Vakfı:

Büyük bir günde

İngilizce:

On a Mighty Day,

Fransızca:

en un jour terrible,

Almanca:

zu einem gewaltigen Tag,

Rusça:

в Великий день -

Açıklama:
 
00:00

yevme yeḳûmü-nnâsü lirabbi-l`âlemîn.

Arapça:

يَوْمَ يَقُومُ النَّاسُ لِرَبِّ الْعَالَمِينَ

Türkçe:

Bir gün ki, insanlar, âlemlerin Rabbi huzurunda kıyama geçerler.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Öyle bir gün ki, insanlar o gün Rabblerinin huzurunda divan duracaklar.

Diyanet Vakfı:

Öyle bir gün ki, insanlar o günde alemlerin Rabbinin huzurunda divan duracaklardır.

İngilizce:

A Day when (all) mankind will stand before the Lord of the Worlds?

Fransızca:

le jour où les gens se tiendront debout devant le Seigneur de l'Univers ?

Almanca:

wenn dieMenschen für den HERRN aller Schöpfung aufstehen?!

Rusça:

в тот день, когда люди предстанут перед Господом миров?

Açıklama:
 
00:00

kellâ inne kitâbe-lfüccâri lefî siccîn.

Arapça:

كَلَّا إِنَّ كِتَابَ الْفُجَّارِ لَفِي سِجِّينٍ

Türkçe:

Hayır, iş düşündükleri gibi değil! Rezilliğe batmışların kitabı, karanlık ve pis bir çukurun, Siccîn'in ta içindedir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Hayır hayır, kötülerin yazısı muhakkak Siccin'dedir.

Diyanet Vakfı:

Doğrusu günahkarların yazısı, muhakkak Siccin'de olmaktır.

İngilizce:

Nay! Surely the record of the wicked is (preserved) in Sijjin.

Fransızca:

Non... ! Mais en vérité le livre des libertins sera dans le Sijjin

Almanca:

Gewiß, nein! Gewiß, das Register der öffentlich die Verfehlung Begehenden ist doch in Sidsch-dschin!

Rusça:

Но нет! Книга грешников окажется в Сиджжине.

Açıklama:
 
00:00

vemâ edrâke mâ siccîn.

Arapça:

وَمَا أَدْرَاكَ مَا سِجِّينٌ

Türkçe:

Siccîn'in ne olduğunu sana gösteren nedir?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Bildin mi sen, Siccin nedir?

Diyanet Vakfı:

Siccin nedir, bilir misin?

İngilizce:

And what will explain to thee what Sijjin is?

Fransızca:

et qui te dira ce qu'est le Sijjin ? -

Almanca:

Und was weißt du, was Sidsch-dschin ist?!

Rusça:

Откуда ты мог знать, что такое Сиджжин?

Açıklama:
 
00:00

kitâbüm merḳûm.

Arapça:

كِتَابٌ مَّرْقُومٌ

Türkçe:

Rakamlandırılmış bir kitaptır o.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Yazılmış bir kitaptır o.

Diyanet Vakfı:

(O günahkarların yazısı) Amellerin sayılıp yazıldığı bir kitaptır.

İngilizce:

(There is) a Register (fully) inscribed.

Fransızca:

un livre déjà cacheté (achevé).

Almanca:

Es ist ein versiegeltes/gekennzeichnetes Register.

Rusça:

Это - книга начертанная.

Açıklama:
 
00:00

veylüy yevmeiẕil lilmükeẕẕibîn.

Arapça:

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ

Türkçe:

Vay haline o gün, yalanlayanların!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Vay haline yalanlayanların o gün!

Diyanet Vakfı:

O gün vay haline yalancıların!

İngilizce:

Woe, that Day, to those that deny-

Fransızca:

Malheur, ce jour-là, aux négateurs,

Almanca:

Niedergang ist an diesem Tag für die Ableugner bestimmt,

Rusça:

Горе в тот день обвиняющим во лжи,

Açıklama:
 
00:00

elleẕîne yükeẕẕibûne biyevmi-ddîn.

Arapça:

الَّذِينَ يُكَذِّبُونَ بِيَوْمِ الدِّينِ

Türkçe:

Onlar ki din gününü yalanlarlar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onlar ceza gününü yalanlayanlardır.

Diyanet Vakfı:

Ki onlar, ceza gününü yalan sayarlar.

İngilizce:

Those that deny the Day of Judgment.

Fransızca:

qui démentent le jour de la Rétribution.

Almanca:

diejenigen, die den Tag des Din ableugnen.

Rusça:

которые считают ложью День воздаяния!

Açıklama:
 
00:00

vemâ yükeẕẕibü bihî illâ küllü mü`tedin eŝîm.

Arapça:

وَمَا يُكَذِّبُ بِهِ إِلَّا كُلُّ مُعْتَدٍ أَثِيمٍ

Türkçe:

Onu ancak her şımarıp azmış, günaha batmış olan yalanlar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onu ancak sınırı aşan ve günaha düşkün olanlar yalanlar.

Diyanet Vakfı:

Onu ancak hükümleri çiğneyen ve günaha dalan kimseler yalanlar.

İngilizce:

And none can deny it but the Transgressor beyond bounds the Sinner!

Fransızca:

Or, ne le dément que tout transgresseur, pécheur :

Almanca:

Und ihn leugnet nur jeder verfehlende Grenzüberschreitende ab.

Rusça:

Его считает ложью только преступник и грешник.

Açıklama:
 
00:00

iẕâ tütlâ `aleyhi âyâtünâ ḳâle esâṭîru-l'evvelîn.

Arapça:

إِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِ آيَاتُنَا قَالَ أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ

Türkçe:

Ayetlerimiz ona okunduğunda, "Daha öncekilerin efsaneleri!" deyiverir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ona âyetlerimiz okunduğu zaman, "eskilerin masalları" der.

Diyanet Vakfı:

Böyle birine ayetlerimiz okununca "Eskilerin masalları" derdi.

İngilizce:

When Our Signs are rehearsed to him, he says, "Tales of the ancients!"

Fransızca:

qui, lorsque Nos versets lui sont récités, dit : "[Ce sont] des contes d'anciens ! "

Almanca:

Als ihm Unsere Ayat vorgetragen wurden, sagte er: "Dies sind die Legenden der Früheren."

Rusça:

Когда ему читают Наши аяты, он говорит: "Это - сказки древних народов!"

Açıklama:
 
00:00

kellâ bel râne `alâ ḳulûbihim mâ kânû yeksibûn.

Arapça:

كَلَّا ۖ بَلْ ۜ رَانَ عَلَىٰ قُلُوبِهِم مَّا كَانُوا يَكْسِبُونَ

Türkçe:

İşin esası o değil! Onların kazanmakta oldukları, kalplerinin üstünde pas oluşturmuştur.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Hayır hayır, öyle değil. Aksine onların kazandığı günahlar kalplerinin üzerine pas olmuştur.

Diyanet Vakfı:

Hayır! Bilakis onların işlemekte oldukları (kötülükler) kalplerini kirletmiştir.

İngilizce:

By no means! but on their hearts is the stain of the (ill) which they do!

Fransızca:

Pas du tout, mais ce qu'ils ont accompli couvre leurs coeurs .

Almanca:

Gewiß, nein! Sondern es überkam ihre Herzen, was sie zu erwerben pflegten.

Rusça:

Но нет! Их сердца окутаны тем, что они приобрели.

Açıklama:

Sayfalar

Cuz 30 beslemesine abone olun.