
veinne-lfüccâra lefî ceḥîm.
Arapça:
وَإِنَّ الْفُجَّارَ لَفِي جَحِيمٍ
Türkçe:
Kötülerse cehennemin ta ortasında.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kötüler de cehennemdedirler.
Diyanet Vakfı:
Kötüler de cehennemdedirler.
İngilizce:
And the Wicked - they will be in the Fire,
Fransızca:
et les libertins seront, certes, dans une fournaise
Almanca:
Und gewiß, die öffentlich die Verfehlung Begehenden sind doch in (der) Hölle.
Rusça:
Воистину, грешники окажутся в Аду,
Açıklama:

yaṣlevnehâ yevme-ddîn.
Arapça:
يَصْلَوْنَهَا يَوْمَ الدِّينِ
Türkçe:
Din günü girerler oraya.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ceza günü ona girecekler.
Diyanet Vakfı:
Ceza gününde oraya girerler.
İngilizce:
Which they will enter on the Day of Judgment,
Fransızca:
où ils brûleront, le jour de Rétribution
Almanca:
Sie werden in sie am Tag des Din hineingeworfen,
Rusça:
куда они войдут в День воздаяния.
Açıklama:

vemâ hüm `anhâ bigâibîn.
Arapça:
وَمَا هُمْ عَنْهَا بِغَائِبِينَ
Türkçe:
Onlar ondan, görülmeyecek şekilde uzaklaşmış değillerdir.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar o cehennemin gözünden kaçamazlar.
Diyanet Vakfı:
Onlar (kafirler) oradan bir daha da ayrılmazlar.
İngilizce:
And they will not be able to keep away therefrom.
Fransızca:
incapables de s'en échapper.
Almanca:
und sie werden von ihr nie abwesend sein.
Rusça:
Они не смогут избежать этого.
Açıklama:

vemâ edrâke mâ yevmü-ddîn.
Arapça:
وَمَا أَدْرَاكَ مَا يَوْمُ الدِّينِ
Türkçe:
Din gününün ne olduğunu sana bildiren nedir?
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ceza gününün ne olduğunu sen bilir misin?
Diyanet Vakfı:
Ceza günü nedir bilir misin?
İngilizce:
And what will explain to thee what the Day of Judgment is?
Fransızca:
Et qui te dira ce qu'est le jour de la Rétribution ?
Almanca:
Und was weißt du, was der Tag des Din ist?!
Rusça:
Откуда ты мог знать, что такое День воздаяния?
Açıklama:

ŝümme mâ edrâke mâ yevmü-ddîn.
Arapça:
ثُمَّ مَا أَدْرَاكَ مَا يَوْمُ الدِّينِ
Türkçe:
Evet, din gününün ne olduğunu sana bildiren nedir?
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Evet, bilir misin nedir acaba o ceza günü?
Diyanet Vakfı:
Evet, bilir misin? Nedir acaba o ceza günü?
İngilizce:
Again, what will explain to thee what the Day of Judgment is?
Fransızca:
Encore une fois, qui te dira ce qu'est le jour de la Rétribution ?
Almanca:
Dann, was weißt du, was der Tag des Din ist?!
Rusça:
Да, откуда ты мог знать, что такое День воздаяния?
Açıklama:

yevme lâ temlikü nefsül linefsin şey'â. vel'emru yevmeiẕil lillâh.
Arapça:
يَوْمَ لَا تَمْلِكُ نَفْسٌ لِّنَفْسٍ شَيْئًا ۖ وَالْأَمْرُ يَوْمَئِذٍ لِّلَّهِ
Türkçe:
Bir gündür ki o, bir benlik bir başka benlik için hiçbir şeye güç yetiremez. O gün, buyruk yalnız Allah'ındır!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O gün, hiç kimsenin başkası için hiçbir şeye sahip olamadığı gündür. O gün buyruk yalnız Allah'ındır.
Diyanet Vakfı:
O gün hiçbir kimse başkası için bir şey yapamaz. O gün iş Allah'a kalmıştır.
İngilizce:
(It will be) the Day when no soul shall have power (to do) aught for another: For the command, that Day, will be (wholly) with Allah.
Fransızca:
Le jour où aucune âme ne pourra rien en faveur d'une autre âme. Et ce jour-là, le commandement sera à Allah.
Almanca:
An dem Tag, wenn keine Seele für eine Seele etwas vermag, und die Angelegenheit an diesem Tag ALLAH unterliegt.
Rusça:
В тот день ни одна душа не сможет ничем помочь другой, и власть в тот день будет принадлежать Аллаху.
Açıklama:

veylül lilmüṭaffifîn.
Arapça:
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَيْلٌ لِّلْمُطَفِّفِينَ
Türkçe:
Azap ve kaygu, tartıda ve ölçüde hile yapanlara olsun;
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Eksik ölçüp tartanların vay haline!
Diyanet Vakfı:
Eksik ölçüp noksan yapan hilekarlara yazıklar olsun!
İngilizce:
Woe to those that deal in fraud,-
Fransızca:
Malheur aux fraudeurs
Almanca:
Niedergang sei den beim Abmessen Betrügenden,
Rusça:
Горе обвешивающим,
Açıklama:

elleẕîne iẕe-ktâlû `ale-nnâsi yestevfûn.
Arapça:
الَّذِينَ إِذَا اكْتَالُوا عَلَى النَّاسِ يَسْتَوْفُونَ
Türkçe:
Ki onlar insanlardan alırken ölçüyü tam yaparlar,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar insanlardan kendilerine bir şey aldıkları zaman tam ölçerler.
Diyanet Vakfı:
Onlar insanlardan alırken ölçüp tarttıklarında tam,
İngilizce:
Those who, when they have to receive by measure from men, exact full measure,
Fransızca:
qui, lorsqu'ils font mesurer pour eux-mêmes exigent la pleine mesure,
Almanca:
diejenigen, wenn sie sich von den Menschen zumessen lassen, über das Maß Hinausgehendes nehmen,
Rusça:
которые хотят получить сполна, когда люди отмеривают им,
Açıklama:

veiẕâ kâlûhüm ev vezenûhüm yuḫsirûn.
Arapça:
وَإِذَا كَالُوهُمْ أَو وَّزَنُوهُمْ يُخْسِرُونَ
Türkçe:
Onlara vermek üzere tartıp ölçtükleri zaman, eksiltmeye giderler.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kendileri başkalarına bir şey ölçtükleri veya tarttıkları zaman eksik ölçer ve tartarlar.
Diyanet Vakfı:
Onlara vermek için ölçüp tarttıklarında ise eksik ölçer ve tartarlar.
İngilizce:
But when they have to give by measure or weight to men, give less than due.
Fransızca:
et qui lorsqu'eux-mêmes mesurent ou pèsent pour les autres, [leur] causent perte.
Almanca:
und wenn sie ihnen zumessen oder abwiegen, vermindern.
Rusça:
а когда сами мерят или взвешивают для других, то наносят им урон.
Açıklama:

elâ yeżunnü ülâike ennehüm meb`ûŝûn.
Arapça:
أَلَا يَظُنُّ أُولَٰئِكَ أَنَّهُم مَّبْعُوثُونَ
Türkçe:
Peki, bunlar kendilerinin diriltileceğini sanmıyorlar mı?
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar tekrar diriltileceklerini zannetmiyorlar mı?
Diyanet Vakfı:
Onlar düşünmezler mi ki, tekrar diriltilecekler!
İngilizce:
Do they not think that they will be called to account?-
Fransızca:
Ceux-là ne pensent-ils pas qu'ils seront ressuscités,
Almanca:
Denken diese etwa nicht, daß sie erweckt werden
Rusça:
Разве не думают они, что будут воскрешены
Açıklama:
Sayfalar
