Cuz 30

 
00:00

veinne-lfüccâra lefî ceḥîm.

Arapça:

وَإِنَّ الْفُجَّارَ لَفِي جَحِيمٍ

Türkçe:

Kötülerse cehennemin ta ortasında.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Kötüler de cehennemdedirler.

Diyanet Vakfı:

Kötüler de cehennemdedirler.

İngilizce:

And the Wicked - they will be in the Fire,

Fransızca:

et les libertins seront, certes, dans une fournaise

Almanca:

Und gewiß, die öffentlich die Verfehlung Begehenden sind doch in (der) Hölle.

Rusça:

Воистину, грешники окажутся в Аду,

Açıklama:
 
00:00

yaṣlevnehâ yevme-ddîn.

Arapça:

يَصْلَوْنَهَا يَوْمَ الدِّينِ

Türkçe:

Din günü girerler oraya.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ceza günü ona girecekler.

Diyanet Vakfı:

Ceza gününde oraya girerler.

İngilizce:

Which they will enter on the Day of Judgment,

Fransızca:

où ils brûleront, le jour de Rétribution

Almanca:

Sie werden in sie am Tag des Din hineingeworfen,

Rusça:

куда они войдут в День воздаяния.

Açıklama:
 
00:00

vemâ hüm `anhâ bigâibîn.

Arapça:

وَمَا هُمْ عَنْهَا بِغَائِبِينَ

Türkçe:

Onlar ondan, görülmeyecek şekilde uzaklaşmış değillerdir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onlar o cehennemin gözünden kaçamazlar.

Diyanet Vakfı:

Onlar (kafirler) oradan bir daha da ayrılmazlar.

İngilizce:

And they will not be able to keep away therefrom.

Fransızca:

incapables de s'en échapper.

Almanca:

und sie werden von ihr nie abwesend sein.

Rusça:

Они не смогут избежать этого.

Açıklama:
 
00:00

vemâ edrâke mâ yevmü-ddîn.

Arapça:

وَمَا أَدْرَاكَ مَا يَوْمُ الدِّينِ

Türkçe:

Din gününün ne olduğunu sana bildiren nedir?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ceza gününün ne olduğunu sen bilir misin?

Diyanet Vakfı:

Ceza günü nedir bilir misin?

İngilizce:

And what will explain to thee what the Day of Judgment is?

Fransızca:

Et qui te dira ce qu'est le jour de la Rétribution ?

Almanca:

Und was weißt du, was der Tag des Din ist?!

Rusça:

Откуда ты мог знать, что такое День воздаяния?

Açıklama:
 
00:00

ŝümme mâ edrâke mâ yevmü-ddîn.

Arapça:

ثُمَّ مَا أَدْرَاكَ مَا يَوْمُ الدِّينِ

Türkçe:

Evet, din gününün ne olduğunu sana bildiren nedir?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Evet, bilir misin nedir acaba o ceza günü?

Diyanet Vakfı:

Evet, bilir misin? Nedir acaba o ceza günü?

İngilizce:

Again, what will explain to thee what the Day of Judgment is?

Fransızca:

Encore une fois, qui te dira ce qu'est le jour de la Rétribution ?

Almanca:

Dann, was weißt du, was der Tag des Din ist?!

Rusça:

Да, откуда ты мог знать, что такое День воздаяния?

Açıklama:
 
00:00

yevme lâ temlikü nefsül linefsin şey'â. vel'emru yevmeiẕil lillâh.

Arapça:

يَوْمَ لَا تَمْلِكُ نَفْسٌ لِّنَفْسٍ شَيْئًا ۖ وَالْأَمْرُ يَوْمَئِذٍ لِّلَّهِ

Türkçe:

Bir gündür ki o, bir benlik bir başka benlik için hiçbir şeye güç yetiremez. O gün, buyruk yalnız Allah'ındır!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O gün, hiç kimsenin başkası için hiçbir şeye sahip olamadığı gündür. O gün buyruk yalnız Allah'ındır.

Diyanet Vakfı:

O gün hiçbir kimse başkası için bir şey yapamaz. O gün iş Allah'a kalmıştır.

İngilizce:

(It will be) the Day when no soul shall have power (to do) aught for another: For the command, that Day, will be (wholly) with Allah.

Fransızca:

Le jour où aucune âme ne pourra rien en faveur d'une autre âme. Et ce jour-là, le commandement sera à Allah.

Almanca:

An dem Tag, wenn keine Seele für eine Seele etwas vermag, und die Angelegenheit an diesem Tag ALLAH unterliegt.

Rusça:

В тот день ни одна душа не сможет ничем помочь другой, и власть в тот день будет принадлежать Аллаху.

Açıklama:
 
00:00

veylül lilmüṭaffifîn.

Arapça:

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَيْلٌ لِّلْمُطَفِّفِينَ

Türkçe:

Azap ve kaygu, tartıda ve ölçüde hile yapanlara olsun;

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Eksik ölçüp tartanların vay haline!

Diyanet Vakfı:

Eksik ölçüp noksan yapan hilekarlara yazıklar olsun!

İngilizce:

Woe to those that deal in fraud,-

Fransızca:

Malheur aux fraudeurs

Almanca:

Niedergang sei den beim Abmessen Betrügenden,

Rusça:

Горе обвешивающим,

Açıklama:
 
00:00

elleẕîne iẕe-ktâlû `ale-nnâsi yestevfûn.

Arapça:

الَّذِينَ إِذَا اكْتَالُوا عَلَى النَّاسِ يَسْتَوْفُونَ

Türkçe:

Ki onlar insanlardan alırken ölçüyü tam yaparlar,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onlar insanlardan kendilerine bir şey aldıkları zaman tam ölçerler.

Diyanet Vakfı:

Onlar insanlardan alırken ölçüp tarttıklarında tam,

İngilizce:

Those who, when they have to receive by measure from men, exact full measure,

Fransızca:

qui, lorsqu'ils font mesurer pour eux-mêmes exigent la pleine mesure,

Almanca:

diejenigen, wenn sie sich von den Menschen zumessen lassen, über das Maß Hinausgehendes nehmen,

Rusça:

которые хотят получить сполна, когда люди отмеривают им,

Açıklama:
 
00:00

veiẕâ kâlûhüm ev vezenûhüm yuḫsirûn.

Arapça:

وَإِذَا كَالُوهُمْ أَو وَّزَنُوهُمْ يُخْسِرُونَ

Türkçe:

Onlara vermek üzere tartıp ölçtükleri zaman, eksiltmeye giderler.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Kendileri başkalarına bir şey ölçtükleri veya tarttıkları zaman eksik ölçer ve tartarlar.

Diyanet Vakfı:

Onlara vermek için ölçüp tarttıklarında ise eksik ölçer ve tartarlar.

İngilizce:

But when they have to give by measure or weight to men, give less than due.

Fransızca:

et qui lorsqu'eux-mêmes mesurent ou pèsent pour les autres, [leur] causent perte.

Almanca:

und wenn sie ihnen zumessen oder abwiegen, vermindern.

Rusça:

а когда сами мерят или взвешивают для других, то наносят им урон.

Açıklama:
 
00:00

elâ yeżunnü ülâike ennehüm meb`ûŝûn.

Arapça:

أَلَا يَظُنُّ أُولَٰئِكَ أَنَّهُم مَّبْعُوثُونَ

Türkçe:

Peki, bunlar kendilerinin diriltileceğini sanmıyorlar mı?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onlar tekrar diriltileceklerini zannetmiyorlar mı?

Diyanet Vakfı:

Onlar düşünmezler mi ki, tekrar diriltilecekler!

İngilizce:

Do they not think that they will be called to account?-

Fransızca:

Ceux-là ne pensent-ils pas qu'ils seront ressuscités,

Almanca:

Denken diese etwa nicht, daß sie erweckt werden

Rusça:

Разве не думают они, что будут воскрешены

Açıklama:

Sayfalar

Cuz 30 beslemesine abone olun.