Arapça:
وَإِذَا مَرُّوا بِهِمْ يَتَغَامَزُونَ
Çeviriyazı:
veiẕâ merrû bihim yetegâmezûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlara uğradıkları vakit birbirlerine göz kırpıyorlardı.
Diyanet İşleri:
Yanlarından geçtikleri zaman da birbirlerine göz kırparlardı.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve onların yanlarından geçerlerken, kaşlarıylagözleriyle onları işaret ederler,
Şaban Piriş:
Onların yanlarından geçtiklerinde birbirlerine kaş göz ediyorlardı.
Edip Yüksel:
Yanlarından geçtikleri zaman da birbirlerine göz kaş edip küçümserlerdi.
Ali Bulaç:
Yanlarına vardıkları zaman, birbirlerine kaş-göz ederlerdi.
Suat Yıldırım:
Yanlarından geçerken kaş göz hareketleriyle onları küçümserlerdi.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve onların yanlarından geçer oldukları zaman, birbirlerine karşı göz işareti yaparlardı.
Yaşar Nuri Öztürk:
Onların yanlarından geçerken birbirlerine kaş-göz işareti yaparlardı.
Bekir Sadak:
83:35
İbni Kesir:
Yanlarından geçtiklerinde birbirlerine göz kırparlardı.
Adem Uğur:
Onlarla karşılaştıklarında kaş göz hareketiyle alay ederlerdi.
İskender Ali Mihr:
Ve onların (âmenû olanların) yanlarına geldikleri zaman, birbirlerine kaş göz işareti yaparlar.
Celal Yıldırım:
Onlara uğradıkları zaman birbirlerine gözle kaşla işarette bulunurlardı.
Tefhim ul Kuran:
Yanlarına vardıkları zaman, birbirlerine kaş göz ederlerdi.
Fransızca:
et, passant près d'eux, ils se faisaient des oeillades,
İspanyolca:
Cuando pasaban junto a ellos, se guiñaban el ojo,
İtalyanca:
quando passavano nei loro pressi si davano occhiate,
Almanca:
Und als sie an ihnen vorbeigingen, zwinkerten sie einander (vielsagend) zu.
Çince:
当信士们从他们的面前走过的时候,他们以目互相示意;
Hollandaca:
Als zij hen voorbij gaan, wenken zij elkander toe.
Rusça:
Проходя мимо них, они подмигивали друг другу,
Somalice:
Haday maraanna way xaqirijireen.
Swahilice:
Na wanapo pita karibu yao wakikonyezana.
Uygurca:
(مۆمىنلەر) ئۇلارنىڭ ئالدىدىن ئۆتكەندە، ئۇلار ئۆزئارا كۆز قىسىشاتتى،
Japonca:
そしてかれら(信者)の傍を過ぎると,互いに(嘲笑して)目くばせし,
Arapça (Ürdün):
«وإذا مروا» أي المؤمنون «بهم يتغامزون» يشير المجرمون إلى المؤمنين بالجفن والحاجب استهزاء.
Hintçe:
और जब उनके पास से गुज़रते तो उन पर चशमक करते थे
Tayca:
และเมื่อบรรดาผู้ศรัทธาเดินผ่านพวกเขาไป พวกเขาจะหลิ่วตาเย้ยหยัน
İbranice:
וכאשר הם היו חולפים על פניהם, הם היו קורצים עין זה לזה (בזלזול)
Hırvatça:
i kada su pored njih prolazili, jedni drugima su namigivali.
Rumence:
făcându-şi unii altora cu ochiul, când treceau pe lângă ei,
Transliteration:
Waitha marroo bihim yataghamazoona
Türkçe:
Onların yanlarından geçerken birbirlerine kaş-göz işareti yaparlardı.
Sahih International:
And when they passed by them, they would exchange derisive glances.
İngilizce:
And whenever they passed by them, used to wink at each other (in mockery);
Azerbaycanca:
(Mö’minlərin) yanlarından keçərkən (onları dolamaq məqsədilə) bir-birinə qaş-göz edirdilər.
Süleyman Ateş:
Onların yanından geçtikleri zaman birbirlerine kaş göz eder(ek onları küçümser)lerdi.
Diyanet Vakfı:
Onlarla karşılaştıklarında kaş göz hareketiyle alay ederlerdi.
Erhan Aktaş:
Îmân Edenler yanlarından geçerlerken, birbirlerine kaş-göz ederek onlarla alay ediyorlardı.
Kral Fahd:
Onlarla karşılaştıklarında kaş göz hareketiyle alay ederlerdi.
Hasan Basri Çantay:
(Mü´minler) yanlarından geçerlerken birbirlerine kaş göz işaretleri yaparlardı.
Muhammed Esed:
ve ne zaman yanlarından geçseler birbirlerine (istihza ile) göz kırparlar;
Gültekin Onan:
Yanlarına vardıkları zaman, birbirlerine kaş göz ederlerdi.
Ali Fikri Yavuz:
Müminler, o kafirlerin yanlarından geçtiklerinde, birbirlerine işaret yaparak (müminleri) ayıblıyorlardı.
Portekizce:
E quando passavam junto a eles, piscavam os olhos, uns para os outros,
İsveççe:
och när de går förbi [någon av] dem utbyter de sinsemellan menande blickar;
Farsça:
و هنگامی که بر آنان می گذشتند آنان را با اشاره چشم وابرو به مسخره می گرفتند،
Kürtçe:
وە کاتێك کە بەلایاندا بڕۆشتنایە چاویان لێ دادەگرتن
Özbekçe:
Агар ул(мўмин)лар аларнинг ёнидан ўтсалар, масхаралаб, ишоралар қила эдилар.
Malayca:
Dan apabila orang-orang yang beriman lalu dekat mereka, mereka mengerling dan memejam celikkan mata sesama sendiri (mencemuhnya).
Arnavutça:
kur kalonin pranë tyre, njëri-tjetrit ia bënin me sy,
Bulgarca:
И когато минаваха край тях, си смигваха.
Sırpça:
и када су поред њих пролазили, једни другима су намигивали.
Çekçe:
a když je míjeli; vzájemně na sebe pomrkávali,
Urduca:
جب اُن کے پاس سے گزرتے تو آنکھیں مار مار کر اُن کی طرف اشارے کرتے تھے
Tacikçe:
Ва чун бар онҳо мегузаштанд, ба чашму абрӯ ишора мекарданд (бо нияти масхара)
Tatarca:
Әгәр мөселманнар алар алдыннан үтсәләр, бер-берсенә күз кысышып мәсхәрә итә иделәр.
Endonezyaca:
Dan apabila orang-orang yang beriman lalu di hadapan mereka, mereka saling mengedip-ngedipkan matanya.
Amharca:
በእነርሱም ላይ ባለፉ ጊዜ ይጠቃቀሱ ነበር፡፡
Tamilce:
இன்னும், அவர்கள், இவர்களைக் கடந்து செல்லும்போது, (ஒருவருக்கொருவர்) கேலியாக கண் சாடை செய்கிறார்கள்.
Korece:
그들 옆을 지나갈 때면 눈짓으로 조롱하곤 하였고
Vietnamca:
Mỗi khi chúng đi ngang qua họ, chúng thường nháy mắt với nhau (thể hiện những cái nhìn chế nhạo).
Ayet Linkleri: