5909 |
590 |
84 |
25 |
30 |
إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ أَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍ |
ille-lleẕîne âmenû ve`amilu-ṣṣâliḥâti lehüm ecrun gayru memnûn. |
Yalnız, inanıp yararlı işler işleyenlere, onlara, kesintisiz ecir vardır. |
Except for those who believe and do righteous deeds. For them is a reward uninterrupted. |
Sayfa 590, Cuz 30, الانشقاق, Al-Inshiqaq—الانشقاق |
5910 |
590 |
85 |
1 |
30 |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالسَّمَاءِ ذَاتِ الْبُرُوجِ |
vessemâi ẕâti-lbürûc. |
İçinde burçları bulunan göğe and olsun; |
By the sky containing great stars |
Sayfa 590, Cuz 30, البروج, Al-Burooj-- البروج |
5911 |
590 |
85 |
2 |
30 |
وَالْيَوْمِ الْمَوْعُودِ |
velyevmi-lmev`ûd. |
Söz verilen kıyamet gününe and olsun; |
And [by] the promised Day |
Sayfa 590, Cuz 30, البروج, Al-Burooj-- البروج |
5912 |
590 |
85 |
3 |
30 |
وَشَاهِدٍ وَمَشْهُودٍ |
veşâhidiv vemeşhûd. |
Şahitlik edene ve edilene and olsun ki, insanlar öldükten sonra diriltileceklerdir. |
And [by] the witness and what is witnessed, |
Sayfa 590, Cuz 30, البروج, Al-Burooj-- البروج |
5913 |
590 |
85 |
4 |
30 |
قُتِلَ أَصْحَابُ الْأُخْدُودِ |
ḳutile aṣḥâbü-l'uḫdûd. |
Hazırladıkları hendekleri, tutuşturulmuş ateşle doldurarak onun çevresinde oturup, inanmış kimselere dinlerinden dönmeleri için yaptıkları işkenceleri seyredenler kahrolmuştur! |
Cursed were the companions of the trench |
Sayfa 590, Cuz 30, البروج, Al-Burooj-- البروج |
5914 |
590 |
85 |
5 |
30 |
النَّارِ ذَاتِ الْوَقُودِ |
ennâri ẕâti-lveḳûd. |
Hazırladıkları hendekleri, tutuşturulmuş ateşle doldurarak onun çevresinde oturup, inanmış kimselere dinlerinden dönmeleri için yaptıkları işkenceleri seyredenler kahrolmuştur! |
[Containing] the fire full of fuel, |
Sayfa 590, Cuz 30, البروج, Al-Burooj-- البروج |
5915 |
590 |
85 |
6 |
30 |
إِذْ هُمْ عَلَيْهَا قُعُودٌ |
iẕ hüm `aleyhâ ḳu`ûd. |
Hazırladıkları hendekleri, tutuşturulmuş ateşle doldurarak onun çevresinde oturup, inanmış kimselere dinlerinden dönmeleri için yaptıkları işkenceleri seyredenler kahrolmuştur! |
When they were sitting near it |
Sayfa 590, Cuz 30, البروج, Al-Burooj-- البروج |
5916 |
590 |
85 |
7 |
30 |
وَهُمْ عَلَىٰ مَا يَفْعَلُونَ بِالْمُؤْمِنِينَ شُهُودٌ |
vehüm `alâ mâ yef`alûne bilmü'minîne şühûd. |
Hazırladıkları hendekleri, tutuşturulmuş ateşle doldurarak onun çevresinde oturup, inanmış kimselere dinlerinden dönmeleri için yaptıkları işkenceleri seyredenler kahrolmuştur! |
And they, to what they were doing against the believers, were witnesses. |
Sayfa 590, Cuz 30, البروج, Al-Burooj-- البروج |
5917 |
590 |
85 |
8 |
30 |
وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ إِلَّا أَن يُؤْمِنُوا بِاللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ |
vemâ neḳamû minhüm illâ ey yü'minû billâhi-l`azîzi-lḥamîd. |
Bu inkarcıların, inananlara kızmaları; onların sadece, göklerin ve yerin hükümranlığı kendisinin bulunan ve övülmeğe layık ve güçlü olan Allah'a inanmış olmalarındandı. Allah her şeye şahiddir. |
And they resented them not except because they believed in Allah, the Exalted in Might, the Praiseworthy, |
Sayfa 590, Cuz 30, البروج, Al-Burooj-- البروج |
5918 |
590 |
85 |
9 |
30 |
الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۚ وَاللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ |
elleẕî lehû mülkü-ssemâvâti vel'arḍ. vellâhü `alâ külli şey'in şehîd. |
Bu inkarcıların, inananlara kızmaları; onların sadece, göklerin ve yerin hükümranlığı kendisinin bulunan ve övülmeğe layık ve güçlü olan Allah'a inanmış olmalarındandı. Allah her şeye şahiddir. |
To whom belongs the dominion of the heavens and the earth. And Allah, over all things, is Witness. |
Sayfa 590, Cuz 30, البروج, Al-Burooj-- البروج |
5919 |
590 |
85 |
10 |
30 |
إِنَّ الَّذِينَ فَتَنُوا الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ الْحَرِيقِ |
inne-lleẕîne fetenü-lmü'minîne velmü'minâti ŝümme lem yetûbû felehüm `aẕâbü cehenneme velehüm `aẕâbü-lḥarîḳ. |
Ama inanmış erkek ve kadınlara işkence ederek onları dinlerinden çevirmeğe uğraşanlar, eğer tevbe etmezlerse, onlara cehennem azabı vardır. Yakıcı azap da onlaradır. |
Indeed, those who have tortured the believing men and believing women and then have not repented will have the punishment of Hell, and they will have the punishment of the Burning Fire. |
Sayfa 590, Cuz 30, البروج, Al-Burooj-- البروج |
5920 |
590 |
85 |
11 |
30 |
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ ۚ ذَٰلِكَ الْفَوْزُ الْكَبِيرُ |
inne-lleẕîne âmenû ve`amilu-ṣṣâliḥâti lehüm cennâtün tecrî min taḥtihe-l'enhâr. ẕâlike-lfevzü-lkebîr. |
Şüphesiz inanıp yararlı işler işleyenlere, onlara, içlerinden ırmaklar akan cennetler vardır. Bu, büyük kurtuluştur. |
Indeed, those who have believed and done righteous deeds will have gardens beneath which rivers flow. That is the great attainment. |
Sayfa 590, Cuz 30, البروج, Al-Burooj-- البروج |