Sayfa Sayfa Kur'an Gösterimi

Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 576
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
5541 576 74 46 29 وَكُنَّا نُكَذِّبُ بِيَوْمِ الدِّينِ vekünnâ nükeẕẕibü biyevmi-ddîn. Ceza gününü yalanlardık. And we used to deny the Day of Recompense Sayfa 576, Cuz 29, المدّثر, Al-Muddathir—المدّثر
5542 576 74 47 29 حَتَّىٰ أَتَانَا الْيَقِينُ ḥattâ etâne-lyeḳîn. Ölüm bize o haldeyken geldi. Until there came to us the certainty." Sayfa 576, Cuz 29, المدّثر, Al-Muddathir—المدّثر
Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 577
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
5543 577 74 48 29 فَمَا تَنفَعُهُمْ شَفَاعَةُ الشَّافِعِينَ femâ tenfe`uhüm şefâ`atü-şşâfi`în. Artık onlara, şefaatçilerin şefaati fayda vermez. So there will not benefit them the intercession of [any] intercessors. Sayfa 577, Cuz 29, المدّثر, Al-Muddathir—المدّثر
5544 577 74 49 29 فَمَا لَهُمْ عَنِ التَّذْكِرَةِ مُعْرِضِينَ femâ lehüm `ani-tteẕkirati mü`riḍîn. Öyleyken, bunlara ne oluyor ki öğütten yüz çeviriyorlar? Then what is [the matter] with them that they are, from the reminder, turning away Sayfa 577, Cuz 29, المدّثر, Al-Muddathir—المدّثر
5545 577 74 50 29 كَأَنَّهُمْ حُمُرٌ مُّسْتَنفِرَةٌ keennehüm ḥumürum müstenfirah. Aslandan ürkerek kaçan yabani merkeplere benzerler. As if they were alarmed donkeys Sayfa 577, Cuz 29, المدّثر, Al-Muddathir—المدّثر
5546 577 74 51 29 فَرَّتْ مِن قَسْوَرَةٍ ferrat min ḳasverah. Aslandan ürkerek kaçan yabani merkeplere benzerler. Fleeing from a lion? Sayfa 577, Cuz 29, المدّثر, Al-Muddathir—المدّثر
5547 577 74 52 29 بَلْ يُرِيدُ كُلُّ امْرِئٍ مِّنْهُمْ أَن يُؤْتَىٰ صُحُفًا مُّنَشَّرَةً bel yürîdü küllü-mriim minhüm ey yü'tâ ṣuḥufem müneşşerah. Hayır; her biri önüne açılıvermiş sahifeler verilmesini ister. Rather, every person among them desires that he would be given scriptures spread about. Sayfa 577, Cuz 29, المدّثر, Al-Muddathir—المدّثر
5548 577 74 53 29 كَلَّا ۖ بَل لَّا يَخَافُونَ الْآخِرَةَ kellâ. bel lâ yeḫâfûne-l'âḫirah. Hayır; daha doğrusu ahiretten korkmazlar. No! But they do not fear the Hereafter. Sayfa 577, Cuz 29, المدّثر, Al-Muddathir—المدّثر
5549 577 74 54 29 كَلَّا إِنَّهُ تَذْكِرَةٌ kellâ innehû teẕkirah. Hayır; şüphesiz bu Kuran bir öğüttür. No! Indeed, the Qur'an is a reminder Sayfa 577, Cuz 29, المدّثر, Al-Muddathir—المدّثر
5550 577 74 55 29 فَمَن شَاءَ ذَكَرَهُ femen şâe ẕekerah. Dileyen kimse öğüt alır. Then whoever wills will remember it. Sayfa 577, Cuz 29, المدّثر, Al-Muddathir—المدّثر
5551 577 74 56 29 وَمَا يَذْكُرُونَ إِلَّا أَن يَشَاءَ اللَّهُ ۚ هُوَ أَهْلُ التَّقْوَىٰ وَأَهْلُ الْمَغْفِرَةِ vemâ yeẕkürûne illâ ey yeşâe-llâh. hüve ehlü-ttaḳvâ veehlü-lmagfirah. Allah dilemeksizin öğüt alamazlar. O, kendisinden korkulmaya daha layıktır ve bağışlamaya daha ehildir. And they will not remember except that Allah wills. He is worthy of fear and adequate for [granting] forgiveness. Sayfa 577, Cuz 29, المدّثر, Al-Muddathir—المدّثر
5552 577 75 1 29 بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ لَا أُقْسِمُ بِيَوْمِ الْقِيَامَةِ lâ uḳsimü biyevmi-lḳiyâmeh. Kıyamet gününe yemin ederim. I swear by the Day of Resurrection Sayfa 577, Cuz 29, القيامة, Al-Qiyama—القيامة
5553 577 75 2 29 وَلَا أُقْسِمُ بِالنَّفْسِ اللَّوَّامَةِ velâ uḳsimü binnefsi-llevvâmeh. Ve nedamet çeken nefse yemin ederim. And I swear by the reproaching soul [to the certainty of resurrection]. Sayfa 577, Cuz 29, القيامة, Al-Qiyama—القيامة
5554 577 75 3 29 أَيَحْسَبُ الْإِنسَانُ أَلَّن نَّجْمَعَ عِظَامَهُ eyaḥsebü-l'insânü ellen necme`a `iżâmeh. İnsan, kemiklerini bir araya toplayamayız mı sanıyor? Does man think that We will not assemble his bones? Sayfa 577, Cuz 29, القيامة, Al-Qiyama—القيامة
5555 577 75 4 29 بَلَىٰ قَادِرِينَ عَلَىٰ أَن نُّسَوِّيَ بَنَانَهُ belâ ḳâdirîne `alâ en nüsevviye benâneh. Evet, Biz onu, parmak uçlarına varıncaya kadar bütün incelikleriyle yeniden yapmaya kadiriz. Yes. [We are] Able [even] to proportion his fingertips. Sayfa 577, Cuz 29, القيامة, Al-Qiyama—القيامة
5556 577 75 5 29 بَلْ يُرِيدُ الْإِنسَانُ لِيَفْجُرَ أَمَامَهُ bel yürîdü-l'insânü liyefcüra emâmeh. Ama, insanoğlu gelecekte de suç işlemek ister de: "Kıyamet günü ne zamanmış! " der. But man desires to continue in sin. Sayfa 577, Cuz 29, القيامة, Al-Qiyama—القيامة
5557 577 75 6 29 يَسْأَلُ أَيَّانَ يَوْمُ الْقِيَامَةِ yes'elü eyyâne yevmü-lḳiyâmeh. Ama, insanoğlu gelecekte de suç işlemek ister de: "Kıyamet günü ne zamanmış! " der. He asks, "When is the Day of Resurrection?" Sayfa 577, Cuz 29, القيامة, Al-Qiyama—القيامة
5558 577 75 7 29 فَإِذَا بَرِقَ الْبَصَرُ feiẕâ beriḳa-lbeṣar. Gözün kamaştığı, ayın tutulduğu, güneş ve ayın bir araya getirildiği zaman, işte o gün insan: "kaçacak yer nerede?" der. So when vision is dazzled Sayfa 577, Cuz 29, القيامة, Al-Qiyama—القيامة
5559 577 75 8 29 وَخَسَفَ الْقَمَرُ veḫasefe-lḳamer. Gözün kamaştığı, ayın tutulduğu, güneş ve ayın bir araya getirildiği zaman, işte o gün insan: "kaçacak yer nerede?" der. And the moon darkens Sayfa 577, Cuz 29, القيامة, Al-Qiyama—القيامة
5560 577 75 9 29 وَجُمِعَ الشَّمْسُ وَالْقَمَرُ vecümi`a-şşemsü velḳamer. Gözün kamaştığı, ayın tutulduğu, güneş ve ayın bir araya getirildiği zaman, işte o gün insan: "kaçacak yer nerede?" der. And the sun and the moon are joined, Sayfa 577, Cuz 29, القيامة, Al-Qiyama—القيامة

Sayfalar

CSV