5561 |
577 |
75 |
10 |
29 |
يَقُولُ الْإِنسَانُ يَوْمَئِذٍ أَيْنَ الْمَفَرُّ |
yeḳûlü-l'insânü yevmeiẕin eyne-lmeferr. |
Gözün kamaştığı, ayın tutulduğu, güneş ve ayın bir araya getirildiği zaman, işte o gün insan: "kaçacak yer nerede?" der. |
Man will say on that Day, "Where is the [place of] escape?" |
Sayfa 577, Cuz 29, القيامة, Al-Qiyama—القيامة |
5562 |
577 |
75 |
11 |
29 |
كَلَّا لَا وَزَرَ |
kellâ lâ vezer. |
Hayır; hayır; bir sığınak yoktur. |
No! There is no refuge. |
Sayfa 577, Cuz 29, القيامة, Al-Qiyama—القيامة |
5563 |
577 |
75 |
12 |
29 |
إِلَىٰ رَبِّكَ يَوْمَئِذٍ الْمُسْتَقَرُّ |
ilâ rabbike yevmeiẕin-lmüsteḳarr. |
O gün, sen, Rabbinin huzuruna varıp durursun. |
To your Lord, that Day, is the [place of] permanence. |
Sayfa 577, Cuz 29, القيامة, Al-Qiyama—القيامة |
5564 |
577 |
75 |
13 |
29 |
يُنَبَّأُ الْإِنسَانُ يَوْمَئِذٍ بِمَا قَدَّمَ وَأَخَّرَ |
yünebbeü-l'insânü yevmeiẕim bimâ ḳaddeme veeḫḫar. |
O gün, insanoğluna önde ve sonda yaptığı ne varsa bildirilir. |
Man will be informed that Day of what he sent ahead and kept back. |
Sayfa 577, Cuz 29, القيامة, Al-Qiyama—القيامة |
5565 |
577 |
75 |
14 |
29 |
بَلِ الْإِنسَانُ عَلَىٰ نَفْسِهِ بَصِيرَةٌ |
beli-l'insânü `alâ nefsihî beṣîrah. |
Özürlerini sayıp dökse de, insanoğlu, artık kendi kendinin şahididir. |
Rather, man, against himself, will be a witness, |
Sayfa 577, Cuz 29, القيامة, Al-Qiyama—القيامة |
5566 |
577 |
75 |
15 |
29 |
وَلَوْ أَلْقَىٰ مَعَاذِيرَهُ |
velev elḳâ me`âẕîrah. |
Özürlerini sayıp dökse de, insanoğlu, artık kendi kendinin şahididir. |
Even if he presents his excuses. |
Sayfa 577, Cuz 29, القيامة, Al-Qiyama—القيامة |
5567 |
577 |
75 |
16 |
29 |
لَا تُحَرِّكْ بِهِ لِسَانَكَ لِتَعْجَلَ بِهِ |
lâ tüḥarrik bihî lisâneke lita`cele bih. |
Cebrail sana Kuran okurken, unutmamak için acele edip onunla beraber söyleme, yalnız dinle. |
Move not your tongue with it, [O Muhammad], to hasten with recitation of the Qur'an. |
Sayfa 577, Cuz 29, القيامة, Al-Qiyama—القيامة |
5568 |
577 |
75 |
17 |
29 |
إِنَّ عَلَيْنَا جَمْعَهُ وَقُرْآنَهُ |
inne `aleynâ cem`ahû veḳur'âneh. |
Doğrusu o vahyolunanı kalbine yerleştirmek ve onu sana okutturmak Bize düşer. |
Indeed, upon Us is its collection [in your heart] and [to make possible] its recitation. |
Sayfa 577, Cuz 29, القيامة, Al-Qiyama—القيامة |
5569 |
577 |
75 |
18 |
29 |
فَإِذَا قَرَأْنَاهُ فَاتَّبِعْ قُرْآنَهُ |
feiẕâ ḳara'nâhü fettebi` ḳur'âneh. |
Biz onu Cebrail'e okuttuğumuz zaman, onun okumasını dinle. |
So when We have recited it [through Gabriel], then follow its recitation. |
Sayfa 577, Cuz 29, القيامة, Al-Qiyama—القيامة |
5570 |
577 |
75 |
19 |
29 |
ثُمَّ إِنَّ عَلَيْنَا بَيَانَهُ |
ŝümme inne `aleynâ beyâneh. |
Sonra onu sana açıklamak Bize düşer. |
Then upon Us is its clarification [to you]. |
Sayfa 577, Cuz 29, القيامة, Al-Qiyama—القيامة |