5621 |
580 |
76 |
30 |
29 |
وَمَا تَشَاءُونَ إِلَّا أَن يَشَاءَ اللَّهُ ۚ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلِيمًا حَكِيمًا |
vemâ teşâûne illâ ey yeşâe-llâh. inne-llâhe kâne `alîmen ḥakîmâ. |
Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Doğrusu Allah, bilendir, Hakim'dir. |
And you do not will except that Allah wills. Indeed, Allah is ever Knowing and Wise. |
Sayfa 580, Cuz 29, الإنسان, Al-Insan—الإنسان |
5622 |
580 |
76 |
31 |
29 |
يُدْخِلُ مَن يَشَاءُ فِي رَحْمَتِهِ ۚ وَالظَّالِمِينَ أَعَدَّ لَهُمْ عَذَابًا أَلِيمًا |
yüdḫilü mey yeşâü fî raḥmetih. veżżâlimîne e`adde lehüm `aẕâben elîmâ. |
Dilediğine rahmet eder. Zalimlere, işte onlara, can yakıcı bir azap hazırlamıştır. |
He admits whom He wills into His mercy; but the wrongdoers - He has prepared for them a painful punishment. |
Sayfa 580, Cuz 29, الإنسان, Al-Insan—الإنسان |
5623 |
580 |
77 |
1 |
29 |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالْمُرْسَلَاتِ عُرْفًا |
velmürselâti `urfâ. |
Birbiri ardından gönderilenlere ve görevlerine koştukça koşanlara, Allah'ın buyruklarını yaydıkça yayanlara ve hak ile batılın arasını ayırdıkça ayıranlara, kötülüğü önlemek veya uyarmak için vahiy getiren meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyamet şüphesiz kopacaktır. |
By those [winds] sent forth in gusts |
Sayfa 580, Cuz 29, المرسلات, Al-Mursalat—المرسلات |
5624 |
580 |
77 |
2 |
29 |
فَالْعَاصِفَاتِ عَصْفًا |
fel`âṣifâti `aṣfâ. |
Birbiri ardından gönderilenlere ve görevlerine koştukça koşanlara, Allah'ın buyruklarını yaydıkça yayanlara ve hak ile batılın arasını ayırdıkça ayıranlara, kötülüğü önlemek veya uyarmak için vahiy getiren meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyamet şüphesiz kopacaktır. |
And the winds that blow violently |
Sayfa 580, Cuz 29, المرسلات, Al-Mursalat—المرسلات |
5625 |
580 |
77 |
3 |
29 |
وَالنَّاشِرَاتِ نَشْرًا |
vennâşirâti neşrâ. |
Birbiri ardından gönderilenlere ve görevlerine koştukça koşanlara, Allah'ın buyruklarını yaydıkça yayanlara ve hak ile batılın arasını ayırdıkça ayıranlara, kötülüğü önlemek veya uyarmak için vahiy getiren meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyamet şüphesiz kopacaktır. |
And [by] the winds that spread [clouds] |
Sayfa 580, Cuz 29, المرسلات, Al-Mursalat—المرسلات |
5626 |
580 |
77 |
4 |
29 |
فَالْفَارِقَاتِ فَرْقًا |
felfâriḳâti ferḳâ. |
Birbiri ardından gönderilenlere ve görevlerine koştukça koşanlara, Allah'ın buyruklarını yaydıkça yayanlara ve hak ile batılın arasını ayırdıkça ayıranlara, kötülüğü önlemek veya uyarmak için vahiy getiren meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyamet şüphesiz kopacaktır. |
And those [angels] who bring criterion |
Sayfa 580, Cuz 29, المرسلات, Al-Mursalat—المرسلات |
5627 |
580 |
77 |
5 |
29 |
فَالْمُلْقِيَاتِ ذِكْرًا |
felmülḳiyâti ẕikrâ. |
Birbiri ardından gönderilenlere ve görevlerine koştukça koşanlara, Allah'ın buyruklarını yaydıkça yayanlara ve hak ile batılın arasını ayırdıkça ayıranlara, kötülüğü önlemek veya uyarmak için vahiy getiren meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyamet şüphesiz kopacaktır. |
And those [angels] who deliver a message |
Sayfa 580, Cuz 29, المرسلات, Al-Mursalat—المرسلات |
5628 |
580 |
77 |
6 |
29 |
عُذْرًا أَوْ نُذْرًا |
`uẕran ev nüẕrâ. |
Birbiri ardından gönderilenlere ve görevlerine koştukça koşanlara, Allah'ın buyruklarını yaydıkça yayanlara ve hak ile batılın arasını ayırdıkça ayıranlara, kötülüğü önlemek veya uyarmak için vahiy getiren meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyamet şüphesiz kopacaktır. |
As justification or warning, |
Sayfa 580, Cuz 29, المرسلات, Al-Mursalat—المرسلات |
5629 |
580 |
77 |
7 |
29 |
إِنَّمَا تُوعَدُونَ لَوَاقِعٌ |
innemâ tû`adûne levâḳi`. |
Birbiri ardından gönderilenlere ve görevlerine koştukça koşanlara, Allah'ın buyruklarını yaydıkça yayanlara ve hak ile batılın arasını ayırdıkça ayıranlara, kötülüğü önlemek veya uyarmak için vahiy getiren meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyamet şüphesiz kopacaktır. |
Indeed, what you are promised is to occur. |
Sayfa 580, Cuz 29, المرسلات, Al-Mursalat—المرسلات |
5630 |
580 |
77 |
8 |
29 |
فَإِذَا النُّجُومُ طُمِسَتْ |
feiẕe-nnücûmü ṭumiset. |
Yıldızların ışığı giderildiği zaman, |
So when the stars are obliterated |
Sayfa 580, Cuz 29, المرسلات, Al-Mursalat—المرسلات |
5631 |
580 |
77 |
9 |
29 |
وَإِذَا السَّمَاءُ فُرِجَتْ |
veiẕe-ssemâü füricet. |
Gök yarıldığı zaman, |
And when the heaven is opened |
Sayfa 580, Cuz 29, المرسلات, Al-Mursalat—المرسلات |
5632 |
580 |
77 |
10 |
29 |
وَإِذَا الْجِبَالُ نُسِفَتْ |
veiẕe-lcibâlü nüsifet. |
Dağlar pamuk gibi atıldığı zaman, |
And when the mountains are blown away |
Sayfa 580, Cuz 29, المرسلات, Al-Mursalat—المرسلات |
5633 |
580 |
77 |
11 |
29 |
وَإِذَا الرُّسُلُ أُقِّتَتْ |
veiẕe-rrusülü üḳḳitet. |
Peygamberlere ümmetleri hakkında şahidlik vakitleri bildirildiği zaman; |
And when the messengers' time has come... |
Sayfa 580, Cuz 29, المرسلات, Al-Mursalat—المرسلات |
5634 |
580 |
77 |
12 |
29 |
لِأَيِّ يَوْمٍ أُجِّلَتْ |
lieyyi yevmin üccilet. |
Bu, hangi güne bırakılmıştı? |
For what Day was it postponed? |
Sayfa 580, Cuz 29, المرسلات, Al-Mursalat—المرسلات |
5635 |
580 |
77 |
13 |
29 |
لِيَوْمِ الْفَصْلِ |
liyevmi-lfaṣl. |
Hüküm gününe bırakılmıştı. |
For the Day of Judgement. |
Sayfa 580, Cuz 29, المرسلات, Al-Mursalat—المرسلات |
5636 |
580 |
77 |
14 |
29 |
وَمَا أَدْرَاكَ مَا يَوْمُ الْفَصْلِ |
vemâ edrâke mâ yevmü-lfaṣl. |
Hüküm gününün ne olduğunu sen nerden bilirsin? |
And what can make you know what is the Day of Judgement? |
Sayfa 580, Cuz 29, المرسلات, Al-Mursalat—المرسلات |
5637 |
580 |
77 |
15 |
29 |
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ |
veylüy yevmeiẕil lilmükeẕẕibîn. |
O gün yalanlamış olanların vay haline! |
Woe, that Day, to the deniers. |
Sayfa 580, Cuz 29, المرسلات, Al-Mursalat—المرسلات |
5638 |
580 |
77 |
16 |
29 |
أَلَمْ نُهْلِكِ الْأَوَّلِينَ |
elem nühliki-l'evvelîn. |
Öncekileri yok etmedik mi? Ardından, sonrakileri de onlara katarız. |
Did We not destroy the former peoples? |
Sayfa 580, Cuz 29, المرسلات, Al-Mursalat—المرسلات |
5639 |
580 |
77 |
17 |
29 |
ثُمَّ نُتْبِعُهُمُ الْآخِرِينَ |
ŝümme nütbi`uhümü-l'âḫirîn. |
Öncekileri yok etmedik mi? Ardından, sonrakileri de onlara katarız. |
Then We will follow them with the later ones. |
Sayfa 580, Cuz 29, المرسلات, Al-Mursalat—المرسلات |
5640 |
580 |
77 |
18 |
29 |
كَذَٰلِكَ نَفْعَلُ بِالْمُجْرِمِينَ |
keẕâlike nef`alü bilmücrimîn. |
Suçlulara böyle yaparız. |
Thus do We deal with the criminals. |
Sayfa 580, Cuz 29, المرسلات, Al-Mursalat—المرسلات |